süper enteresan, skora endeksli bir taraftar kitlesidir. taraftar gibi taraftarı bir kenara ayırarak, "istemezük" lafını ağzından düşürmeyen, sonra istemezük dediler diye kulüp üyesi "dedelere" söven insanlar ile doludur.
liverpool taraftarı denmiş. 77 pound dediğin zaman tl bazında 300 lira yapıyor deplasman bilet fiyatı. adamlara sormuşlar ne olmalı fiyat diye; adamlar 30-35 demiş 110-130 lira arası yani. bununla birlikte liverpool dediğin zamanın efsanesi 24 yıldır şampiyon olamıyor ancak stadı dolu. avrupa'ya bile zor gidiyor ama her zaman her yerde full oynuyor.
http://www.theguardian.com/...-prices-fans-verdictdortmund taraftarı denmiş. akıl alır gibi değil. dortmund, bizim yaptığımız hataları aynı dönemde yaptı ve kulüp batıyordu. taraftarlar supporter's trust kurarak kulübün hisselerini aldı ve kulübe destek oldu. bu destek sırasında kulüp küme düşmeme üzerine bir strateji ile seneler geçirdi. o taraftar sallantıda "ananızı sikeyim yöneticiler" demediği gibi; geçen sezon dortmund ligde dibe çakılırken dolu stada oynadı ve adamlar "düşerseniz biz de sizinle düşeriz" diyerek takıma destek verdiler. biz şampiyonluğa oynamadığımız ama 3. durumda olduğumuz sezonda 30 bin kombine satıp 15 bin kişiye oynuyoruz.
taraftarın olayı sadece almak değildir. sadece alan adam en fazla seyirci olur. taraftar, zor günde veren, iyi günde sevinendir. almaz. eğer taraftarlık anlayışı "istediğini protesto ile almak" ise bu noktada "lan sen ne yaptın da ne bekliyorsun" deseler diyecek lafın, verecek cevabın olmaz.
galatasaray taraftarı diyoruz ama taraftar değil sanırsın 3. yaşındaki çocuk.
a) yok amına koyayım işte kulübün 7 milyon euro ayıracak bütçesi basketbola. yok ne yapsın adam sen mutlu ol diye kulüp mü batsın? eskiden de böyle bir bütçe yoktu ama sen mutlu ol diye alındı da alındı, harcandı da harcandı. bugün borç 1 milyar tl.
b) götünüz başınız ayrı oynamasın. ünal aysal'a büyük başgan diyip, ünal aysal'ı kötülediğin dakika ofsayta düştüğün sözlükte, her eleştiri "umut, hamit, tarık" ile başlıyor; burak ve selçuk'un maaşları ile devam ediyor. sanki ben verdim bu maaşları adamlara. sanki ben dağıttım 5 senelik sözleşmeleri ekmek peynir gibi. biz diyoruz ki bunları yaptı; kulüp zarar etti, adam diyor ki drogba ile sneijder geldi. ünal aysal zamanında alınan çöplere 58-60 milyon euro öderken şu anda takıma 37-38 milyon euro ödüyoruz.
c) biz de memnun değiliz herhalde sportif olarak kulübün içinde bulunduğu mevcut durumdan. biz de umut'suz maçlar izlemek istiyoruz, biz de çöplerin gitmesini ve yerine yıldız olmasa da iş yapacak adamların gelmesini istiyoruz. yönetim ki eleştirmekten geri kalmıyorum; bir şekilde çöplerden kurtuldu. hamit, sabri, büyük ihtimalle umut sene sonunda gidecek. yeni yönetime bok atıyoruz ama linnes, carole, denayer üçlüsüne verdiğimiz toplamda 2.2 milyon euro bir burak maaşı etmiyor. adamlar bir yerden yeni gelenler ile bütçeyi daraltmayı başardılar. herkesin satın alabileceği bir ürün olarak bileklik yapıyorlar, halen ünal başganınızın imzaladığı sözleşmelere atıf ile bileklik kampanyasını eleştiriyorsunuz. gidin alın 20 milyon bileklik; koyun kulübün kasasına 200 milyon tl sonra da çıkın diyin ki "biz size 200 milyon tl verdik; basketbol bütçesini düşürmeyin, futbola da adam gibi adam alın, gerekirse transfer için bir başka kampanya yapın" yok. ancak eleştiriyoruz.
d) lan 4. yıldızı almışız, forma siparişini yıldız yerini ünal aysal yönetimi vermiş ve değiştirilmiyor, halen çıkıp "4. yıldız solda olsa forma alırdım, yönetimin anasını sikeyim" diyen var. ya sen taraftarsan bu sene böyle alırsın, seneye öyle alırsın, çok istiyorsan bir tanesini götüne sokarsın kardeşim. forma satmaktaki amaç seni mutlu etmek değil ki, kulübün para kazanması. sen 4. yıldızın yerine takılma, ver her türlü desteğini, kulüp borcu kapasın götü toparlasın, branş desteği ve bütçesi artsın sahada başarılı olsun isterse yıldızlar şortta götün üzerinde olsun. sana ne lan sen modacı mısın?
yeter artık hakikaten yeter.