• 4078
    yavaş yavaş gazı bitmiştir, şu an futbolculara öneriler, sahip çıkmalar başlamıştır.

    belki de titre ve kendine geli gerçekleştirmişlerdir. ünal aysal'ın da dediği gibi "sporcuları kaybetmek çok kolay, önemli olan destek olup kazanmaktır" diyip, bağrımıza basmamız gerek, sen burak yılmaaaz diye bağır, 2 gol atsın özgüveni yerine gelsin. bu kafayla gidersek sezon sonu burak da selçuk da gitmek ister.
  • 4079
    başarıya alışkın oldukları için hep en iyisini isterler ve en küçük başarısızlıkta ortalığı yıkarlar. yalnız, ülkelerindeki denge unsurlarını, her şeyin sahada kazanılmadığını unuturlar. en büyük tepkiyi her zaman kendi oyuncusuna, kendi hocasına, kendi başkanına gösterirler. malesef birlik olamazlar. tüm taraftarı kucaklayacak bir tribün grubu oluşmaz malesef. en büyük tribün grubundan diğer taraftarlar pek haz etmez. haz etmemekte de çoğunlukla haklıdırlar. ne zaman ki bir noktada birlik olurlar işte o zaman her başarıyı yakalayabilecek bir camianın neferleridir.
  • 4081
    galatasaray futbol takımının önündeki en büyük engel. net konuşmam gerekirse ben şampiyonluk yolunda fenerbahçe'den bu kadar çekinmiyorum bu taraftarın bu takıma verdiği/vereceği zarardan çekindiğim kadar. herkes futbol dehası, bir s.ke yaramayan fikirlerini, yeryüzünde başka doğru yokmuş gibi her platformda milyonlarca kez tekrarlamadan, nefret kusmadan rahat edemiyor. git gide büyüyen egolar; kendilerini bu takımın hem başkanı, hem teknik direktörü, hem de sahibi zannetmelerini sağlıyor.

    belki eskiden beri böyleydi her şey. belki biz göremiyorduk. sonuçta insanların kendini ifade edebileceği yer sayısı sosyal medya ve sözlük sayesinde artınca daha çok görmeye başladık. ama en azından eskiden tribünlerde bir huzur vardı, destek vardı. anlık tepkiler her zaman vardı ve olmaya devam edecektir ama ben galatasaray taraftarının ligin ikinci haftasından takımdaki üç-beş kişi hariç kellesini istediği, hem hocayı hem başkanı rahat bırakmadığı başka bir dönem pek hatırlamıyorum. biz ne takımlar, ne topçular gördük be abi. sahada yürüyeni, hocasını yollamaya çalışanı, iki metreye top dürtemeyeni... en azından takımın daha çok yakın geçmişte şampiyon olmasında direkt etkileri olmuş futbolcuların kredilerinin bu kadar kısa sürede silinip düşman bellendiği, daha attığı imza kurumamış hocaların gönderilmeye çalışıldığı bu kadar sağlıksız ve kaotik bir ortam aklımda yer etmemiş. hele ki 4. yıldız diye yola çıktığımız bir sezonda.

    ben bu takımın maçlarını izleyince bazen bunalıyorum, kendime dert ediniyorum. ama sonra bu taraftarın reaksiyonlarını, yorumlarını görüyorum ve işte o zaman hasta oluyorum, üzgünüm ama midem bulanıyor. hani o yıllardır dalga geçtiğimiz, galatasaray düşmanı dediğimiz futbol yorumcuları var ya. işte onlardan hiç bir farkı kalmıyor bu taraftarın. bir taraftar grubu temel misyonlarını, yapması gerekenleri nasıl unutur, nasıl olmaması gereken bir şekle bürünür, canlı örneğini izliyoruz. hem de bu canlı örnek galatasaray'a çok pahalıya mal olacak korkarım ki.
  • 4085
    psikolojik olarak 11/12 sezonu öncesine dönmüş durumdadır. futbolcularını teker teker asmaya başladılar. selçuk ve burak psikolojik olarak bitik durumda. hoca kadro seçiminde taraftara hesap vermek zorundaymış! bak hele. arkadaş taraftarsın sen destek olacaksın takımının yanında olacaksın. daha eylül bitmeden takımı baskı altına aldılar ayıptır yahu!
  • 4086
    psikolojisi bozulan taraftardır. doğru. benim de bozuk mesela. ama bu psikoloji durduk yere bozulmuyor.

    son zamanlarda çok fazla üzerine gidiliyor. sanki hiç bu taraftar takıma destek olmamış gibi lanse ediliyor. sanki taraftar hiç florya'dan futbolcu uğurlamamış gibi davranılıyor. ayıp. evet taraftar profili ne yazık ki çok iyi değil ama bu adamlara sen takıma destek ol demek küfürdür. bu adamlar hep destek oluyor zaten. sanki takım 290382934 maçtır üst üste kazanıyor, gelene gidene 5 atıyormuş, 1 maç kötü oynadı diye protesto ediyorlar. bu takım ne yazık ki 2 sezondur adam akıllı top oynamıyor. bunu sen sözlük yazarı olarak görebiliyorsan merak etme tribünler en yakından görünüyor. hatta orada boş alanda bekleyen topçunun ne yaptığı daha açık görülüyor. 2 senedir futbol oynamayan takıma, şampiyonlar liginde u21 kadrosuyla oynayan bir takıma karşı kötü oynadığı için protesto eden taraftar ne yazık ki haksız değildir.

    futbol için konuşuyorum. sahadaki futbolcuların psikolojisi tribünlere yansır. tribün bakar, sahadan buram buram hırs geliyor mu ? mücadele geliyor mu ? tribün her zaman sahadan gelene karşılık verir. çünkü tribün sahadakilerden daha çok armaya aşık. sahadaki, bir hata ne olacak derken, tribün çıldırır. sahadaki, bu maç da oynamayalım derken, tribün delirir. ne yazık ki bu böyle.

    tribün her zaman hırs, azim ve ruh bekler. haksız kardeşim bekleyemez diyorsan tamam. ama hakkıdır, görmek istediği galatasaray ruhu, azmi, hırsı olandır diyorsan, tribüne hak vermek zorundasın.

    tribünün psikolojisini bozan futbolculardır. futbolcu sahada ruhsuz ruhsuz dolanıyorken. tribünlerin tepki vermemesini beklemek zordur. bu taraftar çok bile dayandı. ilk defa bazı oyuncularımız ruhsuz bir şekilde dolanmıyor sahada. taraftar bir yerde patlayacaktı ve patladı. patlamalı da. öyle koyun gibi rerererarara olmuyor ne yazık ki.

    ayrıca şu unutulmamalıdır ki, taraftar takımını bir şampiyonlar ligi maçında protesto etmiştir. saçma sapan bir anadolu takımı maçında değil. her maçın telafisi olur. şampiyonlar liginde ise bu çok zor. taraftar bunun bilincindedir. önümüzdeki şampiyonlar ligi maçında göreceksiniz yine yıkacaklar o stadı.
  • 4087
    çok değişik bir taraftardır, başkandan futbolculardan ve teknik direktörüden devamlı ama devamlı bir açıklama bekleyen taraftarlardır. neden sponsoru geç açıkladın? hesap ver!! neden kötü oynuyorsun? hesap ver!! neden olcan'ı kadroya almadın? çık hemen hesap ver!!! hey aşçı neden maç günü ağır yemekler yaptın? hesap ver!! biri de çıkıp demiyor ki aga sen kimsin, sen ne oluyorsun da hep bir açıklama hep bir hesap istiyorsun?
  • 4088
    iclerinde gercekten enterasan bir grup var. simdi prandelli geldi hosgeldi umutluyuz dedik bagrimiza bastik. uc aydir soyle dunya capinda boyle bilmemne diye kendimizi gaza da getirdik. simdi de ligler baslayinca en azindan bir kivilcim gormek istiyoruz. ligde iki mac gecmis, clde ilk mac yapilmis. gördüğümüz tablo resmen galatasaray kanserinin donusu olmus, e biz de homurdaniyoruz neden boyle diye. homurdaninca bir grup cikiyor galatasarayi karistiriyorsunuz rero diye susturmaya calisiyor. ya da sen prandelliden daha mi iyi biliyorsun gibi sığ bir tartismama kalibiyla ustune geliyorlar.

    prandelli cikiyor diyor ki hizli takim cikarticaz. e mac basliyor diyoruz heralde yardircaz akcaz kanatlardan tempolu takim izlicez derken sahada kagni surusu goruyoruz. brumanin olcanin olmadigi kanatlarina selcukla dzemailinin yardima geldiği bir galatarasay. sonra bruma oyuna girip tehlikeler yaratiyor. biz de brumanin ilk onbirde oynamasi gerektigini söylüyoruz. ligde iki mac gecmis, ilk macta bruma bir asist olcan bir golle oynamis. gecen berabere biten macta son dakikadaki ofsayt gole bakin pozisyona giren oyuncumuz olcan. su kisir takimda bariz ki birkac kipirdanip gol yapabilme yetisi olan ender oyuncularimizdan olcan. biz de hakli olarak soruyoruz olcan neden yok? hemen o grup cikiyor sen hocayi asmaya mi calisiyorsun sizin gibiler yuzunden basari gelmiyor.

    ulan ben hocayi asmaya mi calisiyorum. ben takimi sabote etmeye mi calisiyorum. abicim gelen her teknik adama temiz bir sayfa acip hevesle bakiyoruz. zaten karmasik bir takim degiliz. yapilabilecek iki uc hamle var ve biz o hamleleri en azindan denedigini gormek istiyoruz. gormeyince de soruyoruz neden? sorunca biz tu kaka prandelli ise kurt hoca oluyor.

    kimse basarisiz olmak istemiyor. ama sahada en azindan biseyler deneyen bir galatasaray gormek istiyor. kazanip kaybetmek degil mevzu. ne yaptigini bilen bir elin parmagi kadar oyuncuya sahip cikmak. onlarin üstüne titreyecegiz ki onlar bizi sonuca gotursun. son iki haftadir izledigim galatasaray 8. oldugumuz seneki galatasaray tadinda. ister kabul etmek isteyin ister istemeyin ama gercek bu. e simdi biz ne oluyo diye hic tepki vermeyince daha mi iyi galatasaraylı olucaz?

    mac berabere bitsin olsun hocam canin sagolsun.
    takim durarak oynasin olsun hocam guveniyoruz.
    takimdaki iki uc yetenekli adam oynatilmasin olsun hocanin bildigi vardir.
    puan kaybetmeye baslayalim ama olsun guvenmek lazim.

    olsun olsun diye diye sonra bi bakiyoruz onuncu haftada takim liderin yedi puan arkasinda, les gibi bir futbol ve kaos. e zaten biz kaosa girmeyelim diye simdi sesleniyoruz hocam olcani oynat diye. cunku besbelli oynatmadikca zorlanicaz. biz testi kirilmadan dovelim cocugu ki testi kirilmasin.

    velhasil herkes mutlu olmak istiyor. kimse prandelliyi ipe dizmiyor. sadece romayi tekrar kesfetmeye gerek yok diyoruz. belli birkac hamlede israrla calisirsak zaten basari gelecek. yanlista israr etmemek icin tum cabamiz. bu susturuculara ragmen, galatasarayin iyiligi icin.

    esas galatasarayi bozan tayfa simdi susup icine atip disardan destekci gorunup onuncu haftada o tablo olusunca rerrroro bu ne bicim futbol yeter artikci tayfa olacak. selcukta iki yil susuldu bakin simdi kan govdeyi goturuyor. neden? cunku herkes sustu içine atti. demekki neymis, birseyi ilk kotu gormeye baslayinca ikaz etmek lazimmis. allah gostermesin ama boyle devam ederse o gun geldiginde dedigimi anlayacaksiniz. iste o gunu gormemek adina simdi sormamiz lazim, neden olcanin oynatilmadigini. kapis?
  • 4089
    hesap sormasından daha doğal bir tane şey yoktur. sen kimsin diye soranlar olmuş, galatasaray taraftarıyım, taraftarıyız, ve galatasaray biziz. yanlış yapılan şeyleri sorgulamaycaksak neden mal gibi kendimize dert ediyoruz galatasaray'ı, dertsiz hayatımıza dert katıyoruz? hakaret, küfür, fiziksel şiddet, sahaya girme, yabancı cisim atma gibi eylemleri kesinlikle hoş görmemeliyiz eyvallah, ama futbolcu ıslıklandı diye nasıl tantana oluyor kendi içimizde inanılır gibi değil, sadece ıslıklandı beyler, adamın onuruna şerefine falan bir şey yapılmadı. ıslıklanan da dzmeaili, pandev falan değil, 2 yıldır saha içi, dışı hareketlerine sabrettiğimiz bir selçuk burak ikilisi. yönetimsel bir saçmalıklar silsilesidir de gidiyor bu 2 yıldır, inanılmaz saçma sapan şeyler yapılıyor. bonservis parası bayıldığımız adamları 4 ay sonra yolluyoruz, elimizden kaçırıyoruz, 2 yıldır 3 maç yapmayan aydın, hamit gibi adamlara deli gibi maaş ödüyoruz, sezonu formsuz kapatmış 2 oyuncumuza maaş güzelleştirmesi yapıyoruz, mayıs ayından nereye yapacağımız belli olan transferler 1 eylül günü yapılıyor, yani mantıklı bir tane iş sayamıyorsunuz, haliyle bunlar da sabrı etkileyen şeyler.

    herkes bok atıyor da, yakın zamanda hatırlatmak istediğim bir olay var buradaki bazı arkadaşlara. 2011/12 sezonu arena'daki beşiktaş maçı, semih kaya, o yıl parlama yapmış genç savunmacımız, kendi kalesine gol atıyor. şampiyonluk için çok kritik bir maç, aynı zamanda da bir derbi, bu golle maç eşitliğe gelmiş, tüm stad o adamı ayakta alkışladı, en ufak tepki göstermeden. lütfen bok atarken, biraz da düşünün,bu taraftardan çoklu bir tepki oluyorsa sebebi vardır, neticede herkesin ortak derdi galatasaray. maç içinde arkadaşı pas vermedi diye ortalığı yıkan çok tepkisini hatırlıyorum ben burak ve selçuk'un, takım arkadaşlarının moralini motivasyonunu düşünmediler o an, kaç defa amrabat'ın suratının ve oyununun düştüğünü ben hatırlıyorum mesela. taraftar ıslıklaması da bunun ne eksiği ne fazlasıdır.
  • 4090
    eğer galatasaray takımı sneijder'siz avrupa şampiyonu olsa bile, takımda sneijder olmadığı için mutlu olamayacak taraftardır. içinde galatasaray fanından çok; sneijder fanı, bruma fanı içeren taraftardır. takımına köstek olurlar.

    diyelim ki, sinan gümüş girdi ve müthiş katkı verdi. fakar sneijder oynamıyor. sinan soldan, bruma sağdan yardırıyor. mutlu olur musunuz? bunu bir sorgulayın kendinize.

    neymiş sneijder sol açık oynamazmış. abicim galatasaray kazanacaksa, sneijder gerekirse stoper bile oynayacak.

    fanboyluğunuzu halısaha maçlarında yapın. az destek takıma, az sabır.
  • 4095
    la oğlum manyak mısınız ne desteği. sistemin ne hale geldiğini görmüyor musunuz. oyuncu eksenli bir sistem oluştu. şımarık hiçbir şey vermeyen oyuncular bir de destek bekliyorlar. galatasaray bundan daha zor zamanlardan geçti ancak ben taraftar olarak ilk kez işlerin bu kadar oyuncunu gönlüne göre olduğunu, oyuncunun kulübünü iplemediğini görüyorum. ne desteği şimdi isyan zamanı. harcanan paralar galatasaray'ın geleceği. biz hakan şükür'lerin, ergün penbe'lerin, suat kaya'ların, bülent korkmaz'ların aldığı paraları neden konuşmadık da bu iki bilmem neyi konuşuyoruz sizce. bunlar zerre mücadele ediyor mu?. hakan şükür ne zor zamanlar geçirmişti. ne goller kaçırmıştı zamanında adı şabana çıkmıştı. evimizde 1-0 kaybettiğimiz şampiyonlar ligi'ndeki dortmund maçında kaçırdığı golleri hatırlıyor musun? bir kere küfür etmedim hakan'a herkes küfür ederken. ama ben bile bugün sistemin nereye doğru evrildiğini gördüğüm için galatasaray romantizmi yaşayamam kusura bakmayın. burak yılmaz ve selçuk inan bu desteği hak edecek karakterde ve çalışkanlıkta oyuncular değildir. haklarında bugüne kadar iyi zamanlarda da bir tane olumlu şey yazmadım. selçuk'un mancini'ye tugay'a yaptığı saygısızlıklar ne çabuk unutuldu. burak zaten başlı başına bir karaktersizlik abidesi ve ben bu adamlara destek çıkmam. galatasaray için çıkmam. derwall' dönemini de , 1. terim dönemini de gördüğüm için sahip çıkmam. ben ki 6 yaşından hatırladığın tek şey ne diye sorsan. ne anam, babam derim ne kardeşim. prekazi'nin golünü attığı anı ise şimdi gibi hatırlarım. bu kadar sevdiğim için galatasaray'ı bu kaypaklığa, bu işgüzarlığa sahip çıkmam destek olmam.
  • 4097
    ikiyüzlüdür, sanılanın aksine cefakar falanda değildir. eskide kalmış onlar çok çok eskide.

    bu aralar " takım doğru düzgün top oynamıyor yeaaa " taraftar olarak biz ne yapalım argümanıyla kendilerini savunuyorlar. bak kardeşim sen eğer güzel futbol istiyorsan şampiyonlar liginin ilk maçında evinde grubun en zayıf takımıyla berabere kaldıysan 3lü falan çektiremezsin. başarı,futbol isteyen takım taraftar hareketi değildir bu.

    he diyorsanız ki o melo için melo'ya yapılanlar için destekti o zaman yine burada bir sorun var. kişisel destek yapmak yerine berabere kaldığımız, mağlubiyetle ayrıldığımız bir çok maç sonrası o takımdan 1-2 kişi değil 11 kişi tribüne çağrılıp mağlup olsa da onları nasıl bağrımıza bastığımızı gördüler.

    işin özü bir bok bilmeyen taraftar topluluğudur genelleme yapmak gerekirse. başarı istiyoruz diye tepki gösterir 1-1 biten maç sonrası 3lü çektirir. oyuncuların arasını kutuplaştırır. araları bozuk pas atmıyor diye basının yaptığı servis haberlere itibar eder. maç başlamadan teknik adama ve takıma küfürler yağdırır. gerçekten utanç vericisiniz.

    edit: 1-2 hareket diye bahsedilen hareketlerin bu kadar takıma zarar vermesini göremeyecek, çok bilecek beyine sahip olmayan yazarları bize göstermiştir. yine aynı gurüh kendi takımını itin bir tarafına sokup çıkarılmasına eleştiri derken özeleştiriden bir habersiz asalak yaşamaya devam ediyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın