• 6156
    üzülüyorum halimize renktaşlar, üzülüyorum.

    yellow friday kampanyasında bu sözlükte insanların nasıl kulübüne katkı vermek için uğraş verdiklerini, kimisinin kitap parasından, yol parasından, yemek parasından kısıp takımına katkı vermek için uğraştığını gördüm. sadece sözlükte değil çevremde, sosyal medyada hepimiz gördük.

    ama bizim o kapatmak için uğraştığımız borçların nedeni bazı zatların viskisi, fuhuşu, kokosuymuş.
  • 636
    11 nisan 2010 diyarbakırspor galatasaray macı na frank rijkaard için taşşaklı bir beste/pankart/motto hazırlaması gereken taraftar topluluğudur..

    edit:maç seyircisiz olsa bile gidip stadın bir köşesine bir pankart asılmalıdır ki,onu ne kadar sevdiğimiz anlaşılsın...
    edit2:scofield uyardı maç samiyen de oynanacak hem de seyircili dedi..bende war mallık aga..dünün etkisinden kurtulamadım hala:/
  • 6720
    bir kısmı başarı şımarıklığına düşmüştür. yine aynı bir kısmı ne oyuncuların ne de fatih hocanın emeğini zerre kadar haketmemektedir. sözüm kombineli taraftarlaradır.

    dün 19 ocak 2019 galatasaray ankaragücü maçında çok üzüldüm, etrafımdakilere de söyledim güney üstte izliyorum maçları. stad boş, bu stad cezalar sakatlıklar verilmeye başlandığından beri boş. geçen sene bize şampiyonluğu getiren neydi, 5-1 yenildiğimiz başakşehir maçı sonrası bile stadı full dolduracak motivasyon, taraftar gücüydü. ki o dönemde takımın başında tudor vardı. şimdi fatih terim var. hınca hınç dolması lazım oranın tıpkı geçen seneki gibi. üstelik dün hava da çok güzeldi ocak şartları için.

    üşüyorsan, eften püften sebeplerle, takım puan olarak geride kalırsa gelmem diyorsan o kombineyi almayacaksın. bırak kalbi galatasaray için çarpanlar alsın. o stadı mayısta doldurmak istiyorsan aralıkta ocakta şubatta da dolduracaksın ki senin şansın mayıslara kalsın. yazık.
  • 8752
    hiç boşuna kendini yıpratmaması gereken taraftar grubu. fatih terim'in 4. döneminden beri dünya spor tarihinin en aleni şekilde dizayn edilen liglerini oynuyoruz. aldığımız 2 şampiyonluk kimseyi yanıltmasın, her şeye rağmen herkesi üst üste koyarak aldığımız şampiyonluklardı. artık o da mümkün değil nefes alacak alan bırakmıyorlar.

    hakkımızı savunmasını istediğimiz çapsızlara gelirsek de yalandan iki açıklama yapıp taraftarın gazını almaktan bile acizler. onun için hiç boşuna keremdi yunustu seferdi okan hocaydı eleştirmeye gerek yok, ülkedeki bu devran dönene kadar en ufak umudum yok.
  • 9084
    genel olarak pasif ve tepkisiz taraftar.
    galatasaray son maçı kaybetti, başlığında altı yüze yakın ileti girildi. galataray'ın oyunu eleştirildi. rakibine verilmeyen kırmızı kart, tartışmalı penaltı pozisyonuna çok az kişi tepki gösterdi.
    bugün 19 mart 2023 alanyaspor fenerbahçe maçı inanılmaz işler oldu. fb gerideyken atılması gereken adamı atılmadı, o adam gitti penaltı aldırdı, fb iki penaltıyla öne geçip maçı aldı. bakıyorsun tepki gösteren bir avuç insan var. galatasaray yönetimi de izliyor, taraftarı da izliyor.
    bu kulüp bu uyuşuklukla nasıl maçların alenen ayarlandığı bu ligi göğüsleyecek merak ediyorum!
  • 8776
    üzgünüm ama, sayısına göre ligin en etkisiz taraftarı.

    1- organize olarak hiçbir şekilde hakeme ve rakibe baskı koyamıyorlar.
    2- ultraslan arabesk bestelerle televizyodakileri bile uyutuyor.
    3- en fazla 3000-5000 kişi agresif ve maçın içinde, geri kalanlar elinde telefon ınstagram'da story atıyor.
    5 galatasaray tek farkla önde, dakika 85, tribünler telefonla ışık şov yapıyor. bu ne rahatlık? bu ne gereksiz şov merakı?
    6- en önemli madde, tribünde kafası çalışan, futbolu bilen taraftarı organize edecek kimse yok. bakın eskiler bilir, ali sami yen cehennemi dediğimiz yıllarda taraftar liderleri zeki ve futbolu, psikolojiyi bilen adamlardı. bunun ciddi eksikliğini yaşıyoruz.

    genel olarak bunları sıraladım ama, çok daha eksiği var taraftarımızın. galatasaray taraftarı sahaya etki etme anlamında mutlaka gelişmek zorunda.
  • 9577
    "galatasaray taraftarı" ve "statta yer alan galatasaray taraftarı" diye iki ayırmak lazım bu başlığı.

    ben tribünde ıslığa, tepkiye karşı bir adam hiçbir zaman olmadım, gerektiğinde yapılır ama bu sezon gereken bir durum yok. galatasaray stadında da genel olarak sağduyu hakimdir ve insanlar bilinçlidir. molde maçında da, kopenhag maçında da ıslık alkışla bastırıldı zaten. ancak ıslıklayan insanlara dair otokontrol mekanizmasına ve tepki gösterme hakkına sahip tek topluluk da yine stadın içerisindekilerdir. lig maçlarında doğu tribüne gitmenin bedeli 2.000, batı tribüne gitmenin bedeli 3.000 lira. şampiyonlar ligi maçında bedeller bu tutarların iki katı. exxen'e, bein'e küfür edip, kaçak yayın kovalayarak maç takip edenlerin; ömründe stada adım atmamış olanların; "bu taraftar mal ya, ne diye ıslıklıyor" diye tribündeki insanlara galatasaraylılık dersi vermeye kalkması saçmalık. o bedelleri ödeme gücüne sahip insanlar arasında çok sayıda vefakar, cefakar taraftar bulamazsınız. var elbette ama o tutarları ödeyebilmek için zorlanan, zorlandığı için de stada geldiğinde sadece ve sadece mükemmeli görmek isteyen tahammülu az bir bir kitle de var. ekonomik sorunu olmayan, bu tutarları kolayca ödeyebilen ancak başarısızlığa tahammülü olmayan ve genel olarak hayatında yüksek standartlara alıştığı için, aza veya kötüye tepki gösterme hakkını kendinde bulan bir kitle de var. bunların dışında pek farklı özelliğe, kişiliğe sahip insan da var. içinden o an ne geliyorsa onu yapıyor insanlar statta; büyütmek, abartmak yersiz. abartılı boyuta geldiği zaman zaten ıslıklayanlara yönelik küfüre ve hatta şiddete ulaşan boyutta reaksiyon oluyor. ama sorunu çözmek adına bir yöntem belirleme hakkına sahip olan insanlar da yine stattaki galatasaraylılardır. başkaları değil.

    stadın dinamiği ve bileşenleri hakkında sadece stadın içerisindekilerin konuşma hakkı olduğunu düşünüyorum kısaca. stad zaten kendi kontrol mekanizmasını ve frenleme sistemini kendi içerisinde oluşturuyor. galatasaray için maddi ve manevi emek vermeyen insanların, burada veya başka platformarda stadın içerisindeki galatasaraylılar hakkında amiyane tabirle racon kesmeleri yanlış. galatasaraylılık dersi alması gereken kimse yok statta. içeride yanlışlar olabilir ama içeride olanlar, içeride olabilmek için yaptıkları maddi ve manevi fedakarlıklarla zaten pek çok galatasaraylının önüne geçmişlerdir. maddi olarak durumu olmayanlara sözüm yok ama tamamen keyfi bir şekilde kulüp için herhangi bir şey yapmayan insanların hiç kimseye öğretebilecekleri bir galatasaraylılık yok. burada biraz herkesin yerini ve sınırını bilmesi lazım.
  • 4701
    2 ay boyunca yaptığı eleştirilerde, ettiği isyanda oldukça haklı olan taraftardır. elbette biraz garip bir taraftardır. fener 3 kupayı alsaydı aziz diktatörlükten sonra bir de peygamberliğini ilan ederdi ama burası galatasaray. skor taraftarı olmayan, alınan bütün zaferlerin içinin boş olduğunu gören, şampiyonlar ligi'ndeki bir rezalet sezona daha katlanamayacağını düşünen herkes isyan etti. hala taraftarın haklılık payını görmeyip taraftara sitem edenler hem insafsız hem komiktir nazarımda.
  • 6084
    futbol, basketbol veya diger herhangi bir bransta kombine kart satislarinda belirli kıstas getirilmesini saglayacak kadar kombine bilet almayan taraftar grubudur. arsenal gibi, barcelona gibi, dortmund gibi ve hatta stuttgart gibi kombine kart satabiliyorsan kistas da getirebilirsin. oysa ki piyasaya cikarttigin tum biletleri satabildigin toplam sezon 3'u gecmiyorsa haliyle ekonomik getirini riske atmak istemezsin.
  • 3063
    hala taşak modundadır. fedacılar bugün kazanamaz orası ayrı ama kazanırsa o taşak geçilen küme düşer denilen beşiktaş ile 1 maçlık puan farkı kalacak. aynı şekilde ölümüne sıkıcı futbol oynayan fenerbahçe ile de aynı şekilde. sanki bizim izlediğimiz başka futbol. hepimiz futbol izleyen adamlarız. la sistemi olmayan takım ne zaman şampiyon olmuş? sen taşak geçedur fedacılar yesek fazlasını atarız fenerbahçe yemeyiz elbet atarızı benimsemiş sezon başından beri oynuyor. sen galatasaray taraftarı? sen soruyor musun hiç kendi kendine biz ne oynuyoruz? 4-4-2, 4-2-3-1, 4-3-1-2 sezon bitmiş hala formasyon arayışındayız. bizde takıma güveniyoruz ama hep temkinliyiz. ne zaman dalga geçmeyi bırakacaksın? şampiyonluk gidince mi? takımın ilk 11i belli değil. schalkeye elendik diyelim. sezonun bitmesine 10 maç kalmış ve formasyon ve ideal 11 belli değil. bu takımın hala lider olması şans değil midir? şampiyonluk işi şansa kalmış değil midir? hep şansın bizim yanımızda olacağının garantisi var mı? titre ve kendine gel galatasaray taraftarı. kendini beğenen hiç biz olmadık. kendini beğenip şampiyonluğu elde görenler yeter demirören yeter diye bağırdılar. q7 ve guti sonrası tekrar yeter demirören ve başa dönüş yeter demirören ile bitirdiler. diğer kendini beğenip kupayı elde görenler 2006da tarihin en büyük dramını yaşadı. kupayı elde görenler yabancısız takıma şampiyonluk verdi. kendini beğenenler son hafta yine kaybetti. rakibi küçük görenler kadıköyden çıkamazsınız deyip rakibin kupa ile çıktığını gördü. biz hep temkinli davranıp kazanan olduk. bu sene tokat yemeyi o kadar çok hak ediyoruz ki. ne demişti gündüz baba biz kendini beğenmişleri sevmeyiz. yapmayın etmeyin beyler bayanlar. lütfen.
  • 10006
    takımına destek vermek yerine mert hakan yandaş denilen futbolcu görünümlü yaratığa odaklanan grup. ya oğlum mert hakan kim ya mert hakan kim? siz ne saçmalıyorsunuz kimi kaale alıyorsunuz ya hakikaten inanamadım. emre b, volkan vs hadi dikkat çeker de bu düzeyde bir isime odağı kaptırmak taraftar performansı bakımından rezalet. adam gerginlik çıkarmak istedi ve siz de yolunu yaptınız, helal olsun. maç da takımınız top oynayamadan bitti. yazıklar olsun.

    (bkz: 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı)
  • 8861
    (bkz: 23 ekim 2022 galatasaray alanyaspor maçı)

    sahaya inmemeli. yönetim bir tweet atıp taraftarı sakinleştirip maç sonu açıklama yapmadan ali palabıyık'a dünyayı dar etmeli. yeter artık. lafta değil. gerçekten yeter. iki kız çocuğu babası olarak zaman zaman aklıma gelenlerden korkuyorum. milyonlarca taraftar var. kaybedecek bir şeyi olmayanlar var. bu kulübü zorla terörize etmeye çalışanlara inat sakin kalıyoruz ama şamar oğlanına döndük. birisi bu işi bitirmeli. takımı ligden çekmek gerekiyorsa çekelim. bu rezalet bir şekilde son bulmalı.
  • 8518
    takımın bir parçası gibi mi yoksa sahibi gibi mi davranması gerektiğine karar vermesi gereken çok kalabalık topluluk. aslında bu kararı vermesi gereken grup, bu topluluğun tamamını kapsamıyor. çünkü galatasaray sözlük gibi platformların dışında kalan taraftarların çok çok azı takım hakkında bizler kadar kafa yoruyor. bu taraftar grubunun pek çoğu için haftalık skorlar, takımın golcüsü ya da takımın efsanelerinin ne yaptığı önemli sadece.

    bizler buradaki fanusumuzda pek farkında değiliz belki ama, arda turan çok büyük bir kitle tarafından efsanemiz olarak görülmeye ve sevilmeye devam ediyor mesela. yaklaşık 30 milyonluk bir kalabalıktan bahsediyoruz, ve bu 30 milyonun %10'luk kesimi, bu sözlüktekiler kadar kafa yoruyorsa olan biten her olaya bu bile iyi bir orandır gerçekten.

    bu noktada galatasaray sözlük, sosyal medyada galatasaraylı taraftarların birleşmesi adına ve fikirlerini beyan edip, söz konusu fikirleri yöneticilere ya da yönetime yakın kişilere duyurabilmesi adına muazzam bir platform. ama bu güç, yeterince kullanılıyor mu? bu da cevaplanması gereken bir diğer soru. ve buna dair belki başka bir entry hazırlarım.

    burada cevabını aradığım soru, bu ekip olma ya da patronluk taslama ile ilgili olan ayrımla ilgili olan soru. uzun süredir görüyorum ki, sözlüğü aktif olarak kullanan yazarların pek çoğu, takımın sahibi olma güdüsüne daha yatkın hareket ediyorlar. öyle ki, en son beğendiği yönetim 10 yıl önceye ait, en son beğendiği teknik direktör keza benzer yıllara ait, en son beğendiği oyuncu hiç gelmemiş olan, en son beğendiği yardımcı antrenör henüz çalışmamış olan... *

    asıl sorun daha farklı ama, takımın sahibi olmakta bir sorun yok çünkü. taraftar grubunun bir kısmı, pek tabii bu takımın kendisi olmadan var olamayacağını ve bu sebeple asıl önemli olan parçanın kendisi olduğunu, bu sebeple de bu takımın patronu olduğunu düşünebilir. ancak, söz konusu patron, mobbing yapıyor renktaşlarım. evet, bizler mobbing yapıyoruz. hem de öyle belli etmeden ya da farkında olmadan değil, alenen, küfürle, hakaretle mobbing yapıyoruz.

    futbol takımımız, 30 futbolcudan ve çeşitli alanlarda profesyonel olarak bu işi yapan teknik kadrodan oluşuyor. onlara yardımcı olan kulüp çalışanları da var elbette. yani her sezon başlarken yaklaşık 100 kişilik bir ekip, bir takımın şampiyon olması için bir araya geliyor, gününün büyük bir kısmını antrenmanlarda vs. geçiriyor. ve haftada 1 ya da 2 maça çıkıp performans sergiliyor. bizler de, takımın sahibi olarak, o performansı izleyip, geride kalan 3-4 gün boyunca, haftada 1 maç varsa da 6 gün boyunca, o performansı ne kadar beğenmediğimizi kusuyoruz. bakın eleştiriyoruz ya da gelişim için öneride bulunuyoruz demiyorum, anlamlı harf bütünlüklerini bir araya getirip, kusuyoruz.

    futbol, insanla oynanan bir oyun. bugün dünya'nın en yetenekli kulüplerinden biri olan manchester city bile, şampiyonluğu kendi elleriyle rakibine vermek üzere. yani onlar bile hata yapıyorlar. çünkü insan, doğası gereği hata yapar. bu iş, pek çok iş gibi bilinen bir şeyin benzer değişkenlerle sürekli tekrarına dayanan bir iş değil ki, inanılmaz bilinmeyenlerin bir araya gelmesi sonucu oluşan fırsatlarda yeteneğinizi gösterebilmeye bağlı bir iş. peki, sevgili patronlar, hepimize soruyorum:

    "iş yerinizde önemli bir sunum yapmadan önce patronunuz ve sizi izleyen başka iş arkadaşlarınız tarafından her hafta, her gün küfür ve hakaretle karışık bir yetersizlikle suçlanıyor olsanız, dünyanın en iyi sunum yapan bireylerinden biri olsanız bile ne kadar performans verebilirsiniz?"

    ya da;

    "halı saha ya da büyük bir çim sahada sahaya çıkmadan önce, yeni bir takımla ya da arkadaş grubuyla oynuyorken, sahada ne kadar rahat kendi yeteneklerinizi gösterebilirsiniz? kendi potansiyelinizin üzerine çıkmanız, ancak ve ancak sahiplenici bir ekip ve kendinizi ait hissettiğiniz bir ortamda mümkün olmaz mı?"

    bunlara pek çok eleştiri de getirilebilir elbette. hepsine de karşı argüman sunabilirim. ancak yeterince uzattım; bağlamak istediğim yer şurası:

    ilk yarısı 2-0 geride kapanan bir maçı, kendi evimizde 3-2 çevirince o galibiyette pek tabi büyük payı olan taraftarın, bugün gelinen noktada da az da olsa sorumluluğu elbette vardır. patronu da olsak, ekibin bir parçası da olsak, bu takım ayağa kalktıktan sonra değil, düşerken de arkasında olmak, olduğumuz yerin ve büyüklüğümüzün borcudur. yok öyle kazanırken "taraftar sayesinde", kaybederken "taraftara rağmen" gibi sığ bir bakış açısı.

    batıyorsak da çıkıyorsak da beraber olacak her şey. yönetim kötü olabilir, teknik direktör yetersiz olabilir. sahaya çıkan oyuncular, yetenekleri dahilinde ellerinden geleni yapıyorlar. biz arkalarında olursak, daha da fazlasını yaparlar. sezon biter, sonra yönetimi eleştiririz, teknik direktörü eleştiririz, kendimizi eleştiririz. ama sezon devam ederken, değişemeyecek tek şey oyuncularımızken, şu gençleri bir rahat bırakalım artık. tepkiyi dile getirmenin yaratıcı yüzlerce yolu var; futbolda gelişim isterken, yönetim zihniyetinde yenilik isterken, biraz da taraftar zihniyetini sorgulayalım;

    son 30 yılda, tribünlerde, sloganlarda, tepki çeşitlerinde ne değişmiş?
  • 4184
    birlik olmasının önünde iki büyük engel olan taraftar.
    1- avrupa olgusu.
    2- fatih terim.
    bu iki olguyu gs düşmanları çok iyi çözmüş durumda. gs aleyhine sürekli olarak kullanılıyor. takım ve taraftar arası bu iki olgu yüzünden kolayca açılıyor.

    avrupa olgusu: gs taraftarı avrupa maçları yüzünden takıma ne zaman küsüp, ne zaman destekleyeceğine karar vermeli. mesela bu sene gs avrupa maçlarında kötü sonuç alsa da takımını desteklemeli. çünkü şu anda avrupanın sırası değil. takım iyi olur, ligde puan farkı ile önde olur ama dortmund'ta gs sahada yürür, o zaman gs taraftarı takımını eleştirmek de haklı olur. ama şu an taraftar dortmund yüzünden takıma küsüyor, ama ligdeki bir galibiyete sevinmiyor. yani ligde galip gelirken sen sevinmezsen bu takım özgüvenini nasıl kazanacak. bu takım takım nasıl olacak? fb taraftarı rizeyi yeniyor ve çok mutlu. 3 senedir rizeyi yenip mutlu oluyorlar. ama biz olamıyoruz. sonra takımın özgüveni yok diyoruz. özgüveni takıma verecek olan taraftardır.

    fatih terim olgusu: ben terim düşmanı veya fanı değilim. gs kulübesinde oturuyorsa en büyük destekçisiyim. kulübede değilse umurumda değil. taraftarın içinde terim yokken başarılı olamayacağımıza inananlar var bence. ayrıca terim yoksa başarılı olmayalım diye düşünenler de var sanki. belki sabri de bu iki gruptan birinde olduğu için kadro dışı kalmıştır. gs'nın terim olgusundan kurtulması lazım. gs terimi yok saysın demiyorum. ama terim yokken başarılı olabilmeliyiz. terimi hak ettiğinden fazla sevenlere sesleniyorum.terimi gs'ın aziz'i olmasına sebep olmayın.

    bu iki olgu gs camiasını bölen, birlik olmasını engelleyen unsurlar. ve bu olguları gs düşmanları çok iyi kullanıyor.
  • 5151
    iyi giden ilişkide sevgilisini aldatmış gibi bir hal alan topluluk. böyle sanki kendimizi affetirmek için herşeyi yapıyoruz da ufacık bir tebessüme mutlu oluyoruz. hayır aldatan da biz değiliz ki anasını satayım. chelsea'ye deplasmanda 2-0 yenildi diye trip attığımız takım şimdi sahasında kasımpaşa'yı yenince bir hallere giriyoruz. sonumuz hayrolsun.
App Store'dan indirin Google Play'den alın