ayar ve kapaktan şikayetçi olanların da aynı şekilde davranarak tezat sanatından incelikleri bize sunduğu canım sözlüktür. ne de olsa paradokslar evreninde yaşamıyor muyuz canım?
neyse, burada hepimiz galatasaray paydasında birer düşüncenin savunucularıyız, kimimiz servet oynasın, kimimizse emre güngör oynasın der. kimimiz de barış'ı destekler falan filan. bunların önemi yok. cidden bak.
düşüncelerimiz kendimize has üslubumuzla mantık çerçevesinde oluşturulmuş argümanlarla savunabilirsek sorun olmaz zaten. ama rijkaard'ın caner'i sevmediğini ve bitirmeye çalıştığını iddaa etmek, leo franco'yu "satılmış" ilan etmek gibi densizlikleri ve
sicko'lukları
* yaparsanız, argümanlarınızın kaynağı götünüz haber ajansı olursa, iftiralarla desteklerseniz düşüncelerinizi, içimizden biri çıkar size kapağı öyle bir takar ki başınız döner
* ve buna da sonuna kadar hakları vardır.
sonra da çıkıp rijkaard'ın bokunda boncuk aramayın, o eleştirilemez mi vs vs gibi bebelere emzik tavrınızla gelip demogoji yapmayın. adam olup adam gibi eleştirsen kimse çıkıp sana, yazarlığına ve hatta nevi şahsına münhasır karakterine laf etmeyecek. yaptığın bok atmaktır, gerçek anlamda galatasaray'ın geleceğine sahip çıkmak için çırpınanlar da buna izin vermez, kalırsın öyle.
ha bir de ortak paydamızın galatasaraylı olmanın yanında insan olmak olduğunu da göz önünde bulunduralım. anlayacağınız rijkaard, leo, arda, servet, emre, caner ve diğer bok atılanlar burada yazılanlara cevap veremiyor diye desteksiz sallamayın, iftira atmayın, bok atmayın lan işte!
sahipsiz sanmayın kısaca ortak paydada buluştuğumuz
* futbolcuları da teknik ekibimizi de yönetimimizi de!