• 309
    futbolcularımızla ilgili nacizane değerlendirmelerim:

    leo franco: maç sonrası bütün eski takım arkadaşlarıyla hasret gidermesi güzel görüntülerdi. yediği gole lafım yok. baraj mevzusu tartışılabilir ama kalecinin kendi kararıdır. zamanında çılgın türk kaleci şenol, hooidonk'un frikiğinde baraj kurdurmamıştı; cordoba da baraja altı kişi dikip barajın ortasını özellikle açık bırakmıştı. kalecilerin bazen kafalarına esiyor, yapıveriyorlar böyle şeyler. yalnız dünkü pozisyonla ilgili bir karşılaştırma yapmak istiyorum eskiyi yad etmek açısından. leo'nun yerinde mondi olsa o topu pipo içerek çıkartırdı; taffarel ise (taffarel benim için dünyanın en büyük kalecisidir) yerdi diye düşünüyorum.

    uğur uçar: çoğu sözlük yazarı ve galatasaray taraftarının aksine ben uğur uçar'ın futbolunu pek beğenmiyorum. uzun süredir sağ bekte oynuyor. bir sağ bek daha atik olmalı. uğur, çalım atarken ne yapacağını belli ediyor. dün de heyecanlıydı, birkaç pozisyonda bocaladı ama genel olarak sırıtmadı diye düşünüyorum. gözlerim her ne kadar fazla haz etmediğim sabri'yi arasa da oynadığı sürece (iyi veya kötü) uğur'un destekçisiyim.

    lucas neill: hacı sen n'apıyon ya? hayranlıkla izliyorum arkadaş. o cüsseye o teknik, o çeviklik nedir? defanstaki o soğukkanlılık nedir? fazla söze gerek yok. boşlukları siz doldurun. fill in the blanks...

    servet çetin: ilk dakikada aguero'ya attığı omuzla kun'u yere indirmesi yardı. ama servet artık şu topa vuracakmış gibi yapıp topu sağ tarafa çizgiye doğru sürüklemeni;sonrasında bir hışımla vurduğun topun rakibe gitmesin görmek istemiyorum. ayrıca duvarsın, ayıboğansın ama savruk oynuyorsun be servetim. ayakların yere sağlam bassın lütfen. beni duyuyor musun servetim? beni duyuyor musun ha? duyuyor musun...???

    hakan balta: yine standart bir hakan balta oyunu izledik. gerçi bu seneki kötü performansının üzerinde oynadı, iyi oynadı. golde yaptığı orta tehlikeliydi. balta, o ortaları genelde yerden keser. bu defa ideal yükseklikte kesti, keita ve gool...

    mustafa sarp: heyecanlıydı. çok belliydi heyecanlı olduğu. sanırım futbol hayatında ilk kez avrupa'da böylesine bir deplasmana çıkıyor (ateşli panathinaikos taraftarları önünde de oynamıştı gerçi ama vicente calderon etkisi olsa gerek). özellikle ilk yarının son dakikasında o topu kontrol etmeyip alelacele kafayı vurması heyecanını net bir şekilde gözler önüne serdi. yine formasının hakkını verdi, terletti. bu adam kötü oynasa da koşuyor. yetenekleri kısıtlı olabilir ama koşuyor. yalnız maçlarda daha sakin olması lazım. hırsına yenik düştüğü anlar oluyor.

    mehmet topal: öncelikle söylemeliyim ki dün iyi oynadı. galatasaray kariyerinin çoğunda da iyi oynamıştır mehmet. arada tökezlediği de oluyor tabi. bu sezon gibi. birkaç yerde okudum; ne kadar doğrudur meçhul ama valencia ve sevilla dünkü maça topal'ı izletmek üzere kurmaylar yollamış. mehmet topal eğer orta sınıf üstü bir avrupa takımında oynamak istiyorsa yapacağı hamleyi veya topu nereye atacağını daha çabuk düşünmeli. bakın yavaş düşünüyor demiyorum, sadece daha çabuk düşünmeli diyorum. geçen senekinden daha çabuk...

    elano blumer: müthiş oynadı. bazı futbolcular çaktırmadan çok iyi savunma yapar. elano da onlardan biri izlenimi veriyor. ayrıca kendisinin uzun mesafeli milimetrik paslarını hayranlıkla izliyorum. elano eğer daha fazla ortaya çıkmıyorsa bunun tek sebebi malum pozisyondaki eksiğimizdir. bu çok net. son olarak çok profesyonelce fauller yapmakta. dün çok net 3-4 faul yaptı ve kart görmedi. bu başarıdır. bu tarz faulleri mehmet aurelio ve rigobert song yapardı ilk aklıma gelenlerden. yapacaksan böyle faul yapacaksın. ne kadar çok "faul" kelimesi kullandım son cümlelerde.

    arda turan: beklediğim gibiydi. zinedine zidane imzalı hareketten sonra (bir adı vardı ama unuttum)** atleticolu oyuncu sert daldığında korktum. zaten sakatlıklarla boğuşuyoruz. bunun farkında olan elano da atleticolu oyuncuya kayarak ufak bir gözdağı verdi. çakalsın elano çakaal... gitgide türkleşiyor bizim yabancılar. bu yazı arda'dan çok elano'nun gibi oldu ama olsun. idare et arda.

    giovani dos santos: kendisi ile ilgili söylemek istediğim tek bir şey var: golden sonra keita'ya koşuşu çok sevimliydi. yanağını sıkasım geldi keratanın.

    abdul kader keita: dün akşam atleticolu oyuncuların bazılarını rencide etti ikinci yarıda. toplulukla maç izlerken bu adamın yaptığı hareketlerden, yardırmalardan sonra salondan çıkan uğultu bana acayip haz veriyor. yalnız keita'da dikkatimi çeken birşey var. sanki bu adamın huyuna suyuna gitmek gerekiyor. neyse bu konuya girmeyelim, yoksa bu entry diğer sayfaya taşar. başka bir yazının konusu olsun bu. eğer 3 kişinin arasından ileriye doğru yardırıp gönderdiği füzeyi kaleci de gea kurtarmasaydı, o top köşeden şakkadanak giriverseydi önümdeki amca büyük ihtimalle çıplak bir şekilde parendeler atmaya başlardı.

    vicente calderon'da galatasaray'ı izlemek...

    günlerdir beklediğim maç dün oynandı. çok sevdiğim atletico madrid'le galatasarayımın maçını çok sevdiğim stadda izlemek keyifliydi. şimdi sıra atletico madrid taraftarlarının duygularında:

    ali sami yen'de atletico madrid'i izlemek...

    bekliyoruz...
App Store'dan indirin Google Play'den alın