286
barfly madridden bildirir.
şimdi önceden başlayalım nasıldı madrid. her tarafta galatasaray formalı avrupanın 4 bir yanından gelmiş bir dolu türk vardı. maçtan önce herkes birbirine sakin bir selam verip akşam ki toplantıyı düşünüyordu. herkesin kafasında saat 19.00 da plaza mayor dan yola çıkıcak olan kortej vardı.
saat 18.40ta plaza mayor a geldiğimize ise sakin bir topluluk genelde bira içiyordu. etrafta güler yüzleriyle polisler joplarını dekoratif edalarda sallıyorlardı. biz onların misafiriydik onlarda bizi korumak istiyordu.
sonra vicente calderon a doğru yola çıkmaya başladık ki bu yol yaklaşık 5 km sürüyor. kortejin arkasında olmamdan dolayı birden neden olduğun anlamadığım bir şekilde ortalık gerildi orospu çocuğu ispanyol polisleri önüne geleni kadın çocuk demeden joplamaya başladılar.
biraz geri çekilip baktığımda ise kuru sıkı tabancalar ve ses bombaları gördüm. ıspanyol polisi birden kafayı yedi ve bize gerçekten dağdaki koyun muamelesi yapmaya başladı. stada 1 saat önce girmiş olmamıza rağmen maçın ilk 5 dakikasını kaçırmış olmam ise tamamen ispanyol polisinin götlüğüdür. aynı adamı 3 kere aradılar sürekli aşağıladılar insan olduğumuz unutturdular.
tribündeki yerimi bulduğumda ise tek tesellim bu maçın sonucunun bize yarıyor olacağıydı.
özellikle söylemek isterim ki vicente calderon tribünleri tam bir fıyasko. kale arkasında bizim eski açık kadar olmayan bir grup var, sadece onlar bağıryor ama stadın akustiği o kadar iyiki ortalık inliyor resmen. yani şöyle söyliyim deplasmana geldik çok da etkilenmedik ama onlar istanbula geldiklerinde çok fena bir atmosfer görücekler.
maçla pek ilgilenemedim malum çok yukarlardaydık, söyleyebileceğim tek şey "yürü be lucas" olurdu. agüero yu mahallenin küçük veledi noktasına getirdi yaptıklarıyla.
keita ilk yarı saç baş yoldurdu ama ikinci yarı gördüğüm kadarıyla çılgın attı. gol çok tatlıydı. tribün çok güzeldi.
biz bu maçın rövanşında atletico yu yeriz dostlar yeriz. sol bekin de ujfalusi oynuyor. iki çapraz topta hemen yıkılıyorlar. ama artık bizim takımın savunması var. lucas neill gibi muhteşem bir adam var. çıplak gözle izlediğim 2. maçı oldu hayran kaldım vücudunu kullanmasına pozisyon alışına.
neyse çok konuşmayalım ama şöyle söyliyim haftaya perşembe ortalığı yıkarız bir de baros gelirse tadından yenmez.
şimdi önceden başlayalım nasıldı madrid. her tarafta galatasaray formalı avrupanın 4 bir yanından gelmiş bir dolu türk vardı. maçtan önce herkes birbirine sakin bir selam verip akşam ki toplantıyı düşünüyordu. herkesin kafasında saat 19.00 da plaza mayor dan yola çıkıcak olan kortej vardı.
saat 18.40ta plaza mayor a geldiğimize ise sakin bir topluluk genelde bira içiyordu. etrafta güler yüzleriyle polisler joplarını dekoratif edalarda sallıyorlardı. biz onların misafiriydik onlarda bizi korumak istiyordu.
sonra vicente calderon a doğru yola çıkmaya başladık ki bu yol yaklaşık 5 km sürüyor. kortejin arkasında olmamdan dolayı birden neden olduğun anlamadığım bir şekilde ortalık gerildi orospu çocuğu ispanyol polisleri önüne geleni kadın çocuk demeden joplamaya başladılar.
biraz geri çekilip baktığımda ise kuru sıkı tabancalar ve ses bombaları gördüm. ıspanyol polisi birden kafayı yedi ve bize gerçekten dağdaki koyun muamelesi yapmaya başladı. stada 1 saat önce girmiş olmamıza rağmen maçın ilk 5 dakikasını kaçırmış olmam ise tamamen ispanyol polisinin götlüğüdür. aynı adamı 3 kere aradılar sürekli aşağıladılar insan olduğumuz unutturdular.
tribündeki yerimi bulduğumda ise tek tesellim bu maçın sonucunun bize yarıyor olacağıydı.
özellikle söylemek isterim ki vicente calderon tribünleri tam bir fıyasko. kale arkasında bizim eski açık kadar olmayan bir grup var, sadece onlar bağıryor ama stadın akustiği o kadar iyiki ortalık inliyor resmen. yani şöyle söyliyim deplasmana geldik çok da etkilenmedik ama onlar istanbula geldiklerinde çok fena bir atmosfer görücekler.
maçla pek ilgilenemedim malum çok yukarlardaydık, söyleyebileceğim tek şey "yürü be lucas" olurdu. agüero yu mahallenin küçük veledi noktasına getirdi yaptıklarıyla.
keita ilk yarı saç baş yoldurdu ama ikinci yarı gördüğüm kadarıyla çılgın attı. gol çok tatlıydı. tribün çok güzeldi.
biz bu maçın rövanşında atletico yu yeriz dostlar yeriz. sol bekin de ujfalusi oynuyor. iki çapraz topta hemen yıkılıyorlar. ama artık bizim takımın savunması var. lucas neill gibi muhteşem bir adam var. çıplak gözle izlediğim 2. maçı oldu hayran kaldım vücudunu kullanmasına pozisyon alışına.
neyse çok konuşmayalım ama şöyle söyliyim haftaya perşembe ortalığı yıkarız bir de baros gelirse tadından yenmez.