• 9976
    bütün kullanicilarinin sagduyulu olmasini beklemenin yanlis oldugu sözlüktür kendileri efenim.

    bundan iki sene önceki entrylerime bakiyorum, en ofsayt entrylerime bakiyorum aman tanrim neler yazmisim, neler sacmalamisim. mac sonu sicagi sicagina oyunculara ya da hocaya bok atmak gibi huylarim yoktur ama zaman zaman insan heyecanina yenilebiliyor. sonucta buradaki herkes ayni yas gruplarinda degil. arada yeni yazarlar var, genc yazarlar var, ihtiyarlar var*(u: vurmayin :( ) vs. vs.

    bu sebeple moderasyon var zaten. az önce salyangoz cart diye guardiola basligindaki entrymi sildi mesela.***

    demem o ki abartilacak bir durumda olmayan sözlüktür.

    edit:imla
  • 9978
    yine aynı hata aynı galoş. arkadaşlar sözlük yazarlarını eleştirmek için bulunmuyorsunuz burada. sözlük yazarlarının hakaret ve alay yoksa yazdıkları ya da yazacakları hiçbir şey sizi ilgilendirmez. kim ne yazacağını size mi soracak. katılmıyorsanız, o yazara atıf yapmadan farklı olan fikirlerinizi yazarsınız olur biter.

    yazılanların yarısına ben de katılmıyorum ama hiçbir yazarı hedef alarak direkt onun görüşlerini eleştirmiyorum. hala anlayamadığınız konu bu. yazarlar her türlü eleştiriyi yapabilir (hakaret ve alay hariç) her türlü fikri beyan edebilir. hakaret ve alay varsa da moderasyon halleder.

    bırakın yazar arkadaşlarınıza pislik atmayı da varsa fikirlerinizi yazın biz de faydalanalım.
  • 9983
    herkesin görüşüne saygı gösterilmesi başka bir şey , büyük çoğunluğun hem fikir olduğu konuda sırf ön plana çıkmak ya da trollük yapıp prim peşinde koşmak , zıttını savunup kasıtlı olarak antipatik şekilde bunları yazmak başka bir şey.

    galatasaray'a gönül veren herkese saygı sonsuz , hoşgörü baki. lakin kasıtlı bir şekilde bunu yapmaya devam edenler ya galatasaray taraftarı değil ya da yanlış platformu tercih etmişler.

    burada diziden oyuna , futboldan tenise binlerce konu olay hakkında konuşup aynı renge gönül veren binlerce kişiyle sıcacık bir aileyiz, böyle insanlara prim vermeden aynen devam edelim dediğim yuvamız.
  • 9984
    evet her goruse saygiliyiz da, oyle tipler var ki bugun hagi oynasa ona bile saydiracak tiynetteler. aman bir macin bir devresi isler ters gitmesin! hemen riekerink yetersizden tut tolga cigerci siradan, sneijder emekli olsun vs. adamin tutmak istedigi takim barcelona falan oldugu icin elindeki adamlari da onlarla mi kiyasliyor nedir! evet tolga siradan bir oyuncu. bu yuzden her mac takimin en cok kosani ve isabetli pas atani. evet riekerink yetersiz. o kadar yetersiz ki kendinden iyi durumda olan besiktas ve fenerbahce'den 2 kupa almis ve ligde yine yere goge sigmayan senol gunes'in besiktas'ini deplasmanda elinden kacirmis. sneijder bitmis mahvolmus ama adam hala mucadelesini sonuna kadar yapiyor, rakip takim ona deli gibi onlem aliyor ama o asistlerini yapmaya devam ediyor!

    ya tamam elestir ama yazarken kullandigin tek organin parmaklarin ve tek hissiyatin da nefret olmasin!
  • 9985
    şampiyon olunan sezondan sonra takımı, hocasını, yönetimini ve türlü oyuncularını eleştiren/eleştirebilen ve bunu hakkıyla yapan yazarlara sahip bir sözlüktür.

    bununla birlikte, geniş bir görüş yelpazesine sahip yazarlar barındıran bir platform olduğu gerçeğini göz ardı etmeyerek, bu yazarlar içinde gerçekten tahammülsüz yazarlar olduğu ve olacağı da doğrudur. bünyesinde realistlerin, karamsarların ve romantiklerin olduğu da doğrudur. memleket insanına sirayet eden bizim müthiş tahammülsüzlüğümüzün, maalesef ve üzülerek çok ileri ve uç noktalara gittiği de malumdur.

    ve fakat, tahammülsüzlüğün bizim ortak çarpanımız olduğu hususunu bir kenara not ederek, düşünüyorum -hayır ohalde varım demeyeceğim, demeyeceğim işte- ve düşündüklerimi dile getirmek istiyorum ki, tahammülsüzlük dediğimiz şey, bir yerde, belki de, riekerink bey hocamızı tecrübesizliği nedeniyle yermek, asmak, hocadan saymamak da olmuyor mu? yanlış anlaşılmaya mahal vermemek için söylüyorum, bunu sadece sözlüğün bünyesindeki yazarlara ithafen söylemiyorum. sezon başından itibaren medyada, televizyonda, gazetelerde, sosyal ve asosyal ortamlarda süregelen bir birikmişlik bu.

    sözlük yazarlarına, nice ulemaya ve bir cümle futbol allamesine sorum, şudur: guardiola denen direktörün, direktörlük kariyeri nasıl başlamıştır? bildiğim ve nacizane cevabım şudur: barcelona b takımından, barcelona a takımına yükselerek. elbette ben de biliyorum, örneklerin birbiriyle örtüşmediğini. ama kabul etmek gerekir ki, örtüştükleri yerler var. jan olde riekerink'in kariyeri bir yerden başlayacaktı ve öyle ya da böyle, birilerinin veya kendisinin sayesinde, bunlar bir şeyi değiştirmez, bu galatasaray oldu. hangisi, hangisinin şansı bunu zaman ve bizim müthiş tahammülümüz gösterecek elbette. eksiklikleri yok mu? var. yok diyen de yok. o halde tahammül göstermek, taraftarın, yönetimin ve camianın takdiridir. eleştiri yapıcı olduğu müddetçe iyidir. biz toz pembe rüyalarda değiliz. bunu 3 kupayla kapattığımız sezonun sonunda ve başlangıcında da çok kereler dile getirdik. biz, oyunun güzellikleri görmezden gelmeden, eksik olduğumuz kısımları nasıl iyileştirebiliriz, bunun derdindeyiz. havadan "şunu oynat, bunu oynatma" taraftarlığıyla olmuyor. olmayacak. "şu topçu değil, bu topçu" ile de olmuyor. "bildirildi" tarzı duyumcu haberlere tamah edip, yorum yaparak da olmuyor. oyuncular ve hoca arasındaki diyaloğun nasıl olduğunu bilmeden, spekülesyon yaparak da olmuyor.

    galatasaraylı arkadaşlarımdan beklentim, kaya çilingiroğluvari yorumlarla oyunun güzelliğini göremeyenler ve sırf eleştirmek için eleştirmemektir. köstek değil, destek olmasıdır. tahammülsüz değil, evet, bu doğru, sabırlı olmasıdır. her şeye ve her kimseye karşı.

    bundan sonrası cevap niteliğinde olacak sanırım. şimdiden, kusuruma bakmayın.

    aldığı skorlarla göz boyayan medya pohpohlaması başakşehir'in göze güzel falan görünmeyen oyunuyla -ki göze güzel görünen oyun için içerdeki karabükspor'u izleyebilirsiniz- donetsk'in karşısında el pençe divan olması doğal. bu sezon top falan oynamayan geçen yılın şampiyonunun kadrosundaki kilit isimleri kaybettikten ve o meşhur dehşetengiz oyunundan vazgeçmesi sonrasında kiev ve benfica karşısında sürüncemesinin ve çokça değindiğim gibi 4'lük olduğumuz sezondan sonra yine hiçbir şey yapamayacağımızın aşikar olması gibi.

    göz var, izan var. sneijder performansının altında oynuyor. sürekli sola kaçıyor. sağ tarafımız belki bu yüzden işlemiyor. belki de selçuk, sabri, yasin yüzünden de işlemiyor olabilir, emin değilim. bu sır değil ki. takımdan da kesilir, kesilmez değil. ama takımda ona gelene kadar, say say bitmeyecek eksikler var. defansı şöyle sağ baştan saymaya başlarsın mesela... benim derdim zaten sneijder ile değil.

    tövbe, destur! hagi ile kimseyi kıyaslamaya yüzüm yokken, dilim, bilgim, fikrim, aklım yeterlilik sahibi değildir. gel gör ki, alex kim? arda kim? lincoln kim? sergen kim? delgado kim? sneijder dediğin adam takımına bırak ligi, şampiyonlar ligi kazandırmış adam! adam ha! yahu, akıl tutulması yaşıyoruz bazen. mesela ben, bir karadenizli olarak gece 2'den sonra devreleri yakabiliyorum. şu an çokça saçmalamış da olabilir. lütfen, affınıza sığınıyorum, tahammül gösteriniz. bununla birlikte, gecenin bu saatinde de olsa, tövbe, destur! hagi ile alex'i yan yana koymaktan kendimi tenzih ederim. bu konuda sapına kadar toz pembe 21. yüzyıl romantiğiyim. 10, ilk direktörümüz olduğunda, aynı zamanda futbolcu olsun, ara sıra oyuna girsin, iki topa vursun, iki pas versin diye az dilenmedim. velhasılı kelam, bu konudaki hoşgörüsüzlüğümü mazur görünüz. 10'un yanında sneijder kim, allasen?

    diyeceğim o, çok bozduk. bilhassa ben. polemik sevmem, muhalif olmayı severim. nasip. kaza ve kader.

    son olarak şey diyecektim, ıhmm, beşinci nesil yazarım lan! başlığımın altında 3 giri var. öz çözümlemem beni, hiç iyi yazamadığım ve farkındalık yaratamadığım ve bu yüzden, sözlüğe hiçbir şey katamadığımı söylüyor. hayata karşı mahcup durumdayken, sözlüğün nadide yazarlarına karşı da özgüvenim gittikçe köreliyor. zirüzeber edilmiş, derdest olmuşum.

    bir hal çaresine bakmakla mükellef olduğumun bilinciyle...
    ...güzel insanlarsınız, sevin birbirinizi.
  • 9988
    kayıt olurken captcha gibi en azından bir okuma anlama testine ihtiyaç duyan sözlük.

    geçen haftanın en ofsaytlarından:
    (bkz: #2035079)

    riekerink'i sıkça eleştirdiğim bir sır değil. fakat şu entry kolpacı türk basınının derbide oyuncu değişikliğini orhan atik önledi içerikli tezviratıyla ilgiliydi. gözümüze riekerink sevdasından alınganlık perdesi inmediği sürece bunu anlamak pek de zor değildi. hasılı mevcut kitleye bir şey anlatmanın imkansıza yakın olduğundan hareketle beyleri riekerink hakkında bir daha yazmamaya karar verdim. herkesin kutsalına ve dogmasına saygı duymak lazım.
  • 9989
    an itibariyle yazar olarak ilk entry'imi girdiğim sözlüktür. 2014 yılının başlarında kayıt yaptığım, fakat yalnızca kendi saflığımdan mütevellit yazar sırası beklendiğini düşünerek öylece 1 sene beklediğim sözlük. bir gün canıma tak edip "yahu ne sıraymış, hiç gelmeyecek mi bu sıra?" tarzında bir mail atıp ardından saflığımla yüzleştiğim sözlüktür. :)
    yıllarca birçok sözlükte münferit olarak yazarlık yaptıktan sonra nihayet "yuvam" diyebileceğim renkdaşlarımla dolu bu nezih platforma katılmaktan dolayı çok mutluyum.

    yazar olabilme sürecinin zorluğu ve tavizsizliği de çok hoşuma gitti doğrusu. elini kolunu sallayan herkesin burada yazmasına müsamaha göstermemek oldukça kaliteli bir duruş.
    velhasıl kelam, meşakkatli okur ve çaylak dönemimin ardından nihayet yazarlığım onaylanmış bulunmakta. hepinize bu entry aracılığıyla "merhaba" diyor, sarı kırmızı günler diliyorum.
  • 9993
    çok şükür 2 haftalık cezamı bitirip geri döndüğüm sözlük. son 2 ayda bir tane entry girdim, onda da -haklı olarak- ceza aldım aq. moderasyon çalışıyor valla. 7. nesil arkadaşlar da beni yeni yazar sanıp üstüme gelmesin, delerimm. 5. nesilim ben, saksı değilim. ona göre. *
    şaka bir yana cezalı değilken birşey yazasım gelmiyordu, ceza aldım, düşünüp de yazamadıklarım roman olur. öyle de bir yer burası. sonuç olarak döndüğüm için mutluyum. allah'tan cezayı 1 ay falan vermediniz beyler patlardım yoksa :)
  • 9995
    bundan çok değil, bir sene kadar önce 'elektronik sporlar ilgi alanımızda mı?' tartışmasının döndüğü bir ortamdı. cs: go milli takımımızın twc 2016 şampiyonluğuyla iki gündür sol frameden elektronik sporların eksik olmadığı bir hale geldi. umarım böyle devam eder, çünkü elektronik sporlar dünya'da olduğu gibi türkiye'de de gelişmeye devam edecek.
  • 9996
    yayına başladıktan 23 gün sonra tesadüfen kayıt olduğum, 1 yıllık askerlik dönemim haricinde "yazmam artık" diye mızıkçılık yaptığım dönemler de dahil 7/24 sürekli içinde olduğum sözlük. 8 koca yıl geçmiş aradan. insan ne düşünmesi gerektiğini kestiremiyor. o dönemlerde ergenliği bir türlü bitmemiş bir çocuk, okulu bitirme şansı günden güne azalan arızalı bir hasta idim. oldum olası sosyalleşemedim, insan ilişkilerinde sorunlar yaşadım. açıkçası "çocukluktan beri hayalim" diyebileceğim bir meslek grubu yoktu. zaten öss dönemi bu durumun etkisiyle sırf yazmak için bir bölüm yazıp 3 sene ve tonla para harcadım. sayısal şeyleri kafam kaldırabildiği için babamın yönlendirmesiyle inşaat mühendisiliği okuyup sonradan durumu kurtardık işte.

    yazmak çocukluktan beri bir hayaldi diyemeyeceğim ama açıkçası bir ihtiyaçtı. insan içine çıktığnda iki kelimeyi zor bir araya getiren, sosyal zeka ve becerisi sıfıra yakın biriyim ben. kendimi ifade edebilmek diye zannettiğim şey belki de insani bir ihtiyaçtı, bir nevi tuvalete çıkmak tarzı bir boşaltım olayıydı. dönem dönem zoraki ya da keyfi olarak ara verdiğim spor salonu haricinde açıkçası tek hobim burası. bütün çevrem, eşim dostum, sırdaşım bu sözlükten. galatasaray dışında hayatımda olumlu giden bir ilişkim yok, bu saatten sonra olma ihtimali de yok...

    bazen yarı şaka yarı ciddi soruyorsunuz ya "bu saatte nerden aklına geldi" ya da "işin gücün yok mu" diye. yok abi işte...
  • 9999
    özellikle ezeli rakiplerin maç günleri gereksiz hezeyanlara maruz kalan sözlük. 4.5 senedir sözlüğü takip ediyorum, rakiplerin az bir kıpranması bile saçma sapan argümanlarla eleştiriliyor. farklı bir fikir beyan edenler rakip takım sempatizanı olarak görülmekle kalmıyor adeta lince uğruyor. yeri geldiğinde rakip taraftarların birebir kopyası olanlar var aradaki fark sadece forma rengi. her şeye bahane bulacaksanız rakip takımlarla ilgilenmeyin bence.

    ayrıca rakiplerle ilgili maçlar vs. burada yazılan bazı şeyler ne yazık ki gerçeğe uymuyor. açıp gerçek mi diye bakıyorum çoğu şey alakasız, sırf fanatizm dolu olduğu ortaya çıkıyor.

    neyse boşa konuşuyorum zaten. bugün fener'in maçı var benzer şeyler yine olacak mutlaka.
App Store'dan indirin Google Play'den alın