olmuyor arkadaşlar.
bakın benim destan yazdığım girilerimin başındaki giri şu; (bkz:
#1452235)
şimdi ben bile diyorum ki olmuyor.
arkasını alamıyoruz.
bir yerlere patlama ihtiyacı var çoğumuzda.
ben kendi adıma anlıyorum hepinizi -hepimizi-; bu ülkede yaşamak başlı başına iş. çok basit -olması gereken- şeyler için harcadığımız emek ve zaman o kadar çok ki!
yine çok sıradan şeyler için katlandıklarımızı düşünüyorum da, bir klişe belki ama, haklı bir klişe; bu ülkede namusuyla ve alnının teriyle yaşamaya çalışmak o kadar zor ki!
katlandıklarımızı düşünüyorum. evden çıktığımız andan itibaren katlandıklarımızı. maruz kaldıklarımızı.
ben arabayla gidip geliyorum işe.
daha park yerinden çıkarken, çıktığımı gören mal, 30la giderken sırf ben çıkıyorum diye abanıyor gaza.
lahavle.
devam.
yola çıkarsın; sinyal kullanmaya tenezzül edenlerin oranı yüzde 5 yüzde 10.
ankara'nın çankaya'sı burası.
hani insanının güyâ kaliteli olduğu düşünülen çankaya.
lahavle.
devam.
sola dönmek için misal göbeğe girersin. tek araçlık bir göbek düşünün. sağında bir lavuk biter.
zaten yine bu ülkede kavşak kuralını bilen kesim yüzellibinde 7 falan olduğundan, sana yol vermesi gerekenler -kavşağın içinde olduğun için kavşağa henüz gelmemiş olanlar yol vermelidir- yol vermez. senin solunu kitler önünü kapatır. çünkü ona da onun sağından dışardan gelen yol vermez. trafik 25 saniye içinde kitlenir. bu çift haneli iq sahibi andonlar sürüsü kornaya abanır falan.
lahavle.
devam.
işten bahsetmek istemiyorum fazla.
yazıyı bitiremem çünkü.
sizden niteliksiz ama daha iyi yaladığı için üzerinizde olan amirler, sokakta görseniz yolunuzu değiştireceğiniz kabalıkta müşteriler, iş yapmamak ve iş öğrenmemek üzerine yükseklisans gıybet alanında ise doktora yapmış iş "arkadaş"ları, sizin değil işverenin çıkarlarını savunan bok sarısı sendika...
daha bir de bunun evinde de mutsuz olanı da vardır aramızda.
allaha binlerce defa şükür; 2 yıldır evliyim, eve koşarak gidiyorum. allah başımdan eksik etmesin her derdime ortak olan bir yoldaşım var.
samimi söylüyorum koşarak gidiyorum eve.
bir de bunların üzerine dediğim gibi evde de mutsuz olanlarımız vardır.
doluyuz işte velhasıl.
ama olmuyor.
bu dolulukta, birimiz ufak bir ateş yakıyoruz, dayanamayıp, o ateş diğerimizin canını acıtıyor, o canı acıyan o ateşe 3 bidon benzinle geliyor, peşinden vay sen misin benzinle gelen, onumuz-yirmimiz üstümüzdekileri bile çıkarıp ateşe atıyoruz adeta.
al sana orman yangını.
kime faydası var?
ormanın yanmasından kimlerin fayda göreceğini düşünecekseniz onların.
kendimizi tutabilsek ne âlâ; ama bu ülkede olanaksız bu.
kostas11 mesela tutamayacağını anlayıp sessiz sedasız gitti. (bkz:
#1764896)
kim bilir neler yaşadı.
kim bilir neler yaşıyoruz.
yangına körükle gidemiyorum yaşlandıkça ben.
yangını engelleyecekse, bir süre ormanın belli bölgeleri kapansın diyorum artık. (hem mecazi hem gerçek anlamında)
öyle işte.
siz kafanızı kuma gömün demek değil bu...