• 19852
    yavaştan yavaştan mevcut kadromuzla neler yapacağımızı hayal edip kurgulamanın zamanı geldi sanırım.

    mevcut kadromuza baktığımda, aklıma iki takım geliyor: liverpool ile napoli. bu arada, 2018/19 sezonunda şampiyonlar ligi karşılaşmalarını çok merak ediyorum doğrusu. gerçi, sarri gittikten sonra, benim pek sevmediğim daha sonuca odaklı ancelotti'yi getirdi napoli ama olsun.

    aklıma neden bu iki takım geldi?

    iki takım da 4 3 3 gibi dizilip hemen hemen benzer bir kurguyla oynamaya çalışıp performans aldılar.

    liverpool'un mane - firmino - salah üçlüsü...
    napoli'nin insigne - mertens - callejon üçlüsü...

    ile yaptıkları geliyor aklıma.

    biliyorsunuz, roberto firmino'nun orijini 10 numara diye tabir edilen bölgedir. tam bir santrfor evrimi henüz yaşamamıştır. liverpool'un bu üçlüsü hem oynayıp hem oynatan özellikte yapıdadır.

    aynı şey napoli için de geçerli. gerçi roberto firmino'dan farklı olarak, false9 denilen mevkide bu sefer diries mertens'i görüyoruz. mertens orijin olarak ileri üçlünün kanat forvetidir.

    bu iki örneği hatırlayıp galatasaray'ımızın kadrosunu göz önüne getirdiğimde, liverpool gibi yapıp emre akbaba'yı ya da napoli gibi düşünüp henry onyekuru'yu false9 gibi kullanabiliriz.

    burada kritik bir nokta da, orta saha üçlüsünü kapsıyor. bence orta saha üçlümüz ideal. fernando zaten bildiğimiz gibi. belhanda dikine pasla, n'diaye topla drippling ile birlikle ileri taşıyacak tipte oyuncular. belhanda'yı tekrar kaleye arkası dönük oynatmak hata olur. iki sekiz gibi, orta saha güçlü bir oyun oynamalıyız bence.

    yalnız, bu oyunun kolay oynanabilen, ha deyince hemen oynanabilecek bir oyun olmadığını ben de biliyorum. bir kere, bizim sıkışınca hedef santrfora uzun yüksek oynama gibi bir alışkanlığımız var. bu oyunu oynayacaksanız, uzun topu nadir ve bilerek, topu ileriye taşımak için değil, gol pozisyonu için kullanmalısınız. zaten elimizde eren derdiyok ile bafetimbi gomis gibi oyuncular varken bile topu bu şekilde ileride tutamıyoruz, tutamıyorduk. bir ikincisi, out atışlarını dahi kısa oynamalısınız.

    yani şöyle bir kurgu görebiliriz, ya da şartlar bizi oraya itebilir:

    garry - onyekuru - emre
    veya
    garry - emre - onyekuru
    veya
    garry - onyekuru - feghouli

    bu arada sinan gümüş'ü de unutmayalım. false9'da çok iyi işler çıkarabilir diye düşünüyorum. sofiane feghouli'nin ise bu oyunda daha etkili olacağını düşünüyorum.

    duruma göre:
    belhanda - fernando - n'diaye
    veya
    emre
    fernando - n'diaye
    veya
    emre
    fernando - belhanda

    ya da bir bakarsınız dört orta sahalı 4 4 2 oynarız. belhanda - fernando - n'diaye - emre ile...

    ya da bir bakasınız maicon'u hedef santrfor olarak kullanırız, belli mi olur?

    tabii bunları eren derdiyok'un yetersizliği, sakatlık, formsuzluk veya dinlendirilmek gibi nedenlerle yokluğu üzerine yazıyorum.

    "şimdi ne halt edeceğiz?" sorusundan çok acayip bir şey çıkabilir. hiçbir halt çıkmayabilir. galatasaray şu anki haliyle pandora'nın kutusu gibi... shrödinger'in kedisi'nin kutusu gibi...

    altından ne çıkacak bilemiyorsun. açıkçası, bu bana heyecan veriyor. bilinmezlik heyecanlıdır. insanlar pek sevmezler, çünkü bilinmezlik aynı zamanda korkutucudur. insanlar, bu bilinmezliği ortadan kaldırmak isterler. bilinenin monotonluğu, bilinmezliği ürküntüsüne baskın çıkar. ama suç ile suçsuzluk arasındaki farkın suçun ilginç olan olması, iyi ile kötü arasındaki farkın kötü'nün ilginç olması gibi, bilinen ile bilinmezlik arasındaki fark da, bilinmezliğin ilginç olmasıdır.

    mesela savaş zamanları teknolojik ve bilimsel olarak insanlığın daha hızlandığı zamanlar olmuştur. yani savaş, kötü bir mefhum olarak içinden bir dirhem iyilik çıkarabilmiştir.

    bilmiyorum size de öyle geliyor mu? kızgınlığıma baskın çıkan taraf, heyecan oluyor. çünkü takımımda potansiyel görüyorum. çünkü fatih terim'in şapkadan tavşan çıkaracağı ümidini taşıyorum. bu olumsuz esen havadan güzel bir oyun çıkacağı ümidini taşıyorum. yukarıda bahsettiğim gibi, belki klopp bu oyunu bilerek ve isteyerek tercih etti ama sarri'nin napoli'si mecburiyetten, yokluktan bir güzel oyun ortaya çıkarttı. eğrisi doğrusunu buldu, o öyle bu böyle oldu ama bir şekilde ortaya bir ürün çıktı. aynı şeyi neden fatih terim yapmasın? hepimiz biliyoruz, fatih terim'in santrfor istediğini... ama olmayınca pes edecek bir adam değil kesinlikle... tıpkı, ndiaye gittikten sonra donk'lu bir oyunu bulmamız gibi. tıpkı arda turan hiç olmadık bir anda gidip, yerine alınan albert riara tutmayınca, emre - melo - selçuk - engin dörtlüsüyle ortaya çok acayip bir oyun çıkarması gibi...

    en azından devre arasına kadar kadrosunda neredeyse tek santrfor olan takımımdan, bir beklentim var. bu başka takımlarının hayallerinin bittiği yerde galatasaray'ın gerçeklerinin başlamasıyla alakalı.

    işimiz çok yaman gidebilir mi? gidebilir. ama o başka bir yazının konusu. bu yazı, yönetimi yaptığı yanlışlara karşılık bir aklama yazısı kesinlikle değil, bu andan sonra içinde bulundukları plan programsızlığı her yerde eleştireceğim, o başka... devre arasına kadar, gerekli çalışmaları şimdiden yapmaları için gün be gün ısrarcı olacağım. çünkü transfer meselesi, belirlenen zaman aralığında başlayıp biten bir şey olmadığını biliyorum. onların da hatırlaması için, her gün ama her gün gerekli yerlere mail, twit vs artık ne olursa, atacağım. gelgelelim bu yazı galatasaray'ımızın mevcut şartlarda nasıl kurgular deneyebileceği ile alakalı olacaktı. biraz romantikliğe kaydı sonraları.

    #adanmışhayatlarınumudu
  • 19858
    kalecisi tartışmasızdır, yine sahadakiler içinde en çok güven verendir, ligin açık ara en iyisidir ve kaptandır. 2. kaleci falan bırakın bizi, dünyadaki çoğu takımda yok. dert etmemek lazım.

    bek rotasyonu türkiye'nin çok üstündedir. mariano ve nagatomo bana göre ligin en iyi 3 bekinden ikisi. diğerine de adriano derim ama onun oyun karakteri nagatomo ile çok farklı o yüzden aynı sınıfa koymam. yedekte de tudor döneminde sol bekte, terim döneminde sağ bekte çok iyi iş yapmış linnes gibi karakterinden ve disiplininden emin olduğumuz bir adam var. bir de ömer bayram geldi, tartışmasız bir mevki. ligin bekler konusunda da en iyisiyiz.

    muhtemelen stoper ikilimiz maicon-serdar olacak. bana göre hiç de fena olmayan bir ikili. maicon geçen sene başındaki performansını veya bu sene başındaki performansını sürdürürse, serdar da zaten bana göre ligimiz için gayet iyi olduğundan stoperlerden yana çok sıkıntım yok. şampiyonlar liginde de idare ederler diye düşünüyor ve temenni ediyorum. bana göre bu ikilinin 1. yedeği donk olacak, şampiyonlar ligini bilemem ama geçen sene izlediğimiz donk'un ligde stoperde idare edeceğini düşünüyorum. ahmet ise bana göre 4. stoperimiz ama hoca için 3'tür belki de bilemem. yine de stoper rotasyonunun takımın geri kalanına kıyasla daha zayıf olduğunu kabul etmek lazım.

    orta sahaya gelince... yıllar sonra sanırım orta saha rotasyonumuz tartışmasız bir hale geldi. defansif orta saha olarak fernando ve eksikliğinde yine gayet iş yapabilecek donk, 8 numara olarak ndiaye, belhanda hatta zaman zaman emre akbaba var. bunların yanında da kendisini sevmesem de hocanın sezon içinde verim alacağına inandığım selçuk var. bu mevki şimdilik gayet iyi görünüyor.

    kanatlarda da yine orta saha gibi gayet yeterli bir rotasyona sahibiz. garry ve onyekuru şimdilik taraftar ve muhtemelen hoca için iki kanadın sahibi. bunların arkasında da sinan, feghouli, muğdat var. kanat rotasyonu konusunda sıkıntı çekeceğimizi sanmıyorum. hocanın feghouli ve sinan'dan da bu mevkide fazlasıyla katkı alacağını düşünüyorum hala. ayrıca yunus'u da unutmamak lazım.

    gelelim forvete... işte dananın kuyruğunun koptuğu yer. takımın en zayıf karnı, hem nicelik hem nitelik bakımından. tam anlamıyla forvet olarak bir tek eren var, bunun yanında da tam olarak ne kadar forvet emin olamadığımız muğdat, forvet oynar mı bilinmez sinan ve forvet oynadığı rivayet edilen onyekuru. maalesef bu forvet mevkisi biraz tadımızı kaçırdı ama yapacak bir şey de yok.

    yine de kadromuzun hiç fena olmadığını düşünüyorum. umarım ocak ayına kadar forvet mevkisini ya eren ile, ya alternatifini çıkartarak ya da sistemi değiştirerek kapatırız.
    allah yardımcımız olsun.
  • 19860
    2018-2019 yaz transfer sezonunun bitişiyle kalite olarak rakipleriyle hemen hemen aynı seviyede olan takımdır. eğer ortalama bir santrafor alabilmiş olsaydık rakiplerimizden bir adım öne çıkacaktık.
    rakipleriyle arasındaki en büyük fark ise fatih terim'dir. buradan çok ama çok ciddi bir fark atıyoruz rakiplerimize ve bence bizi de bu fark şampiyon yapacak.
  • 19872
    2018-2019 transfer sezonunu iyisiyle, kötüsüyle kapatmış biricik takımımızdır. şimdi yüksek müsadeniz ile bazı tespitlerimi sizinle paylaşmak istiyorum. öncelikle önümüzde uefa anlaşması gbi bağlayıcı bir durumun olmasını kesinlikle hepimizin unutmaması ve eleştiri yapacakken bu durumu gözümüze getirmemizi hatırlatarak başlıyorum. kronojik sıra ile gitmeye çalışacağım. şampiyon kadro bozulmaz, üstüne transfer yapılır diye genel bir tabir vardı ki doğrudur bizde kısmen bunu uyguladık bu sezon. sol bekte dokumuz uyan yuto ile nikah kıyıldı ve macera aranmadı ki bencede doğru bir hamleydi. 2017-2018 sezonunda bana göre müthiş bir sezon geçiren donk ile maaşı biraz fazla olan sözleşme imzalandı. eğer makul bir rakam ile sözleşme imzalasaydık bence çok güzel bir hamle olabilirdi ama hiç kimsenin o paraları donk için gözden çıkarmayacağı parayı bizim vermemiz bence pek akıllıca bir hamle değildi. sonrasında muğdat çelik isimi medyada geçmeye başladı. öncelikle çoğu taraftar hesapları ve taraftarlar tarafından istenmedi ancak bir kısım taraftarımız yerli rotasyon oyuncusu olarak, makul sözleşme şartlarında olabileceğini düşündü ve nitekim kendisi çok makul ve türk lirası cinsinden bir sözleşmeye imza attı. yerli ve rotasyon oyuncusu olarak fena sayılmayacak bir oyuncuyu, çok makul bir fiyat ile kadromuza kattık. henry transferi bence sezonun en nokta transferiydi. ben dahil bunca kanat varken gerekli değildi diye düşündük ancak ne kadar gerekli olduğunu son maçlarda bizzat görüp, yaşıyoruz. daha sonra sene sonundan itibaren tüm takımlarla anılmaya başlayan emre akbaba. şensen ben ilk önce istemedim yalan yok. nedenlerini #2483001 girdimde belirtmiştim. nitekim yanılmadım fiyatı mevcut türkiye mali durumunda fazla. ancak sponsorluk ile belki makul karşılanabilir. ihtiyaçımız dahilinde bir transfer ve yerli. yerli diye özellikle belirtiyorum zira bu tff denilen angutlar topluluğu kafasına göre çat diye yerli sınırı getirebilir o yüzden elimizde kaliteli yerli futbolcu tutmak önemli. geldiğinde osmanlıdan topçumu alınır kim bu adam dediğimiz ve giderken tüm taraftarın kalbinde kırıklıklar bırakan badou geri geldi. takımın dinamosu olacak, tüm mevkiler için elimizi güçlendirecek bir transfer hamlesiydi. 10 numara, ön libero, stoper, hücum kısaca takımın dengesini olumlu anlamda bozdu. rekabet ortamı getirdi ki bence bir kadronun olmazsa olmazı rekabet ortamıdır. futbolcu yerini garanti gördüğü an kendini salar bunu daha önce defalarca gördük, yaşadık. son olarak an itibariyle ömer bayram transferi geldi. şahsen benim pek anlam veremediğim bir transfer. evet sayısal anlamda eksik olduğumu bir mevki olabilir ancak, takımın öncelikli transfer bölgesi mi ? bence değildi. evet sona takımdan gidenlere ayırdım. gol kralı olan gomis, hakan balta, tolga, denayer, yasin, koray ve birkaç kişi daha tek tek yazmaya gerek yok. bize en önemlisi lazım. gomis gol kralı apoletiyle takımımızdan ayrıldı. günümüzde her futbolcu her takıma transfer olabilir, professional hayat. ancak gomisin gitme şekli benim içime hiç sinmedi. sözleşmende ki hakedişi zaten alacaksın ve aldığın para avrupa piyasası için inanılmaz bir fiyat. hiçbir avrupa kulübü gomis için o paraları vermezken bizden çok güzel bir sözleşme almış, haketmişte ancak üstüne sözleşmesi var iken yeni sözleşme istemek biz taraftarları hayal kırıklığına uğratmıştır ve nitekim takımdan ayrılmıştır. yolu bahtı açık olsun.

    yukarıda kısa ( şaka şaka) bir transfer değerlendirilmesi yapmaya çalıştım. şimdi eleştirilerimi yazmak istiyorum. öncelikle 21 defa türkiye ligini kazanmış, uefa avrupa ligi, süper kupası kazanmış, yeni adıyla şampiyonlar liginde yarı final oynamış koskoca galatasarayın nasıl ama nasıl olurda kısa ve uzun vadeli sportif plan ve programı olmaz lütfen bana içinizden bir kişi çıkıp bu durumu izah etsin. hayatımda en nefret ettiğim 2 şeyden biri yalan söylenmesi, diğeri ise plansızlık. plan program hayatın her aşamasında gerekli bir disiplindir ki bizim bahsettiğimiz, milyon euroların havada uçuştuğu, milyonlarca taraftarının gözünün içe baktığı biricik galatasarayımızda böyle bir disiplin nasıl olmaz ? bakın hafta içinde manchester city belgeselini izledim ve adamların sadece para pompalamadığına şahit oldum. plan-proje herşey nizam içinde. bu takımın en önemli ihtiyacı ne forvet ne stoper, sadece ama sadece kısa ve uzun vadeli detaylı ama her anlamıyla düşünülmüş plandır. gelecek, gidecek oyunculardan tut, kamp planlarına, her olayın planı olmalıdır.

    bunun dışında oyuncu satışı konusunda türkiyede bulunan tüm takımlar içinde en başarısız kulüp sanırım bizim takım. yahu yaşı falan sakın önüme getirmeyin resmen 30 gol atmış gol kralını yok pahasına gönderdik takımdan. geçmişte arda ve brumayıda yok pahasına göndermiştik. bunun için ne yapılması gerekiyor hiçbir fikrim yok ama ne gerekiyorsa mutlaka yapmamız lazım. potansiyelimizi yok ediyoruz.

    gelelim yönetim kanadına. kendilerinin son derece iyi niyetli ama yetersiz olduklarını düşünüyorum. sadece futbol özelinde değil, basketbol şubeleri dahil olarak bu gözlemi yaptım. kesinlikle gitsinler vs demiyorum ama doğruya doğru demek gerekiyor. kendilerini geliştirmeleri, hatalarından ders almalarını diliyorum. mevcut şartlar altında ellerinden geleni yapmaya çalışmaları takdire şayan ancak ya kendilerini iyi ifade edemiyorlar yada kendileri ile çelişen açıklamalar yapmaktan çekinmiyorlar. türk futbolcular ile türk lirası üzerinden anlaşma yapacağız diyip, muğdat ile mükemmel bir sözleşme yapmaları güzel ama ömer bayram, emre akbaba ? umarım tez zamanda hatalarının farkına varıp, kendilerini eksik oldukları kısımlarda geliştirirler.

    en son olarak fatih terim hocama belirtmek istediğim ve olmasını istediğim bazı konuları yazıp yazımı sonlandıracağım. hocam transfer olmuş, olmamış biz senin varlığından güç alıyoruz. biliyoruz ki sen birşekilde bu takımı şampiyonluk yoluna koyarsın. sana inanıyor ve güveniyoruz. ancak senden istediğim bazı şeyler var. futbol altyapısını her sene duyduğumuz, altyapımıza güveniyoruz, orayı düzelteceğiz vs laflarını icraate dökmenizi bekliyoruz. teknik şartlarımı iyileştirirsiniz, tamamen eğitim yapısınımı değiştirirsiniz bizim bilmediğimiz işler ancak tıkır tıkır işleyen bir düzeni en kısa sürede kurup, takımımızın dışa bağımlı bir halden kurtaracak bu madeni işler hale getirmenizi bekliyoruz. bir diğer husus scouting sistemimiz. ben bu sistemin kurulduğu yılı çok net hatırlıyorum. twitter üzerinden takip ettiğim emre utkucanın bu mecranın başı olduğu zaman ki sevincimi de çok net hatırlıyorum. ancak gel zaman git zaman ben bu mecranın gerçek manada işe yaradığını görmedim. brumayı 13 milyona almak scouting başarısı olmuyor ne yazık ki. bu sistemi baştan sona değiştirmek gerekiyor gibi duruyor. eğer içimizden ( altyapıdan) halledemiyorsak bu mecra ile eksiklerimizi kapatmamız lazım, gidip 30 yaşında kariyerini bitirip, türkiyeyi money bonus olarak görmeyen futbolcuları alıp, verimli bir şekilde kullanıp, zamanı geldiği zaman ise güzel paralara satmamızın zamanı geldi ve geçti. ama netice ne olursa olsun, sana inancımız tam.

    yazımı okuduğunuz için teşekkür ederim. unuttuğum, haksızlık yaptığım, hata yaptığım bir kısım var ise kusuruma bakmayınız.
  • 19874
    1 tane forvet transfer etmiş olsak bile 9/10'luk transfer dönemi geçirmiş olacaktık, fakat şu kadro da hiç ense karartacak bir durum olmadığını gösteriyor: http://lineupbuilder.com/?sk=gy7sy1

    hem oyun içerisinde farklı formasyonlara geçebileceğimiz hem de sakatlık/cezalı durumu olduğu zaman birbirinin yerini doldurabileceğimiz oyuncu grubu var(t*rık çamdalı oyuncumuz olarak saymıyorum o sebeple göstermedim). forvet rotasyonunda düşünebileceğimiz oyunculardan birisi de kadroda göstermediğim 19 yaşındaki ahmet sivri, o da izlediğim kadarıyla önemli bir gelecek vaadediyor. keşke türkiye kupası 2 sene önceki gibi gruplu sistem olsaydı da bu genç oyuncuları sık sık takıma sokabilseydik her neyse...

    aslında hücum bölgesi için gayet yeterli bir rotasyonumuz varken taraftarın buraya isyan ederek savunma bölgesindeki eksiği gözden kaçırdığını düşünüyorum bence asıl sıkıntı orada. evet kağıt üzerinde 4 oyuncumuz var ama devre arası transfer dönemine kadar tam güven sağlayan bir oyuncu yok:

    serdar aziz: inanın sözlükte arkasında benim kadar duran başka taraftar yoktur, mevcut stoper rotasyonunun en iyi oyuncusu hatta bir tık artırıyorum pepe ve eprueanu dan sonraki ligin 3. iyi stoperi ama sık sakatlık sorunu daha sezon başından baş ağrıtmaya başladı ve oyun içerisinde hala dengesiz müdahaleleri var.

    maicon: sezona formda başladı ama hantal. bence kiraya vermediğimiz iyi oldu yoksa bu yönetim sebebiyle 2,5-3 stoper ile sezona başlayacaktık. lig için gerekli katkıyı verecektir ama avrupa için şüpheliyim.

    ahmet çalık: geldiğinde arkasındaydım fakat beni en çok hayal kırıklığına uğratan oyuncu oldu geçen sene ama o da bu seneye iyi başladı. zaten ahmet tarzı stoperler genelde geç açılan oyuncular oluyor(hakan balta gibi), takıma yedirildikçe daha iyi olacaktır ama yine de soru işareti

    ozan kabak: müthiş bir fiziği var, ciddi gelecek vaadediyor fakat stoper bölgesi en riskli bölge, hatayı en kaldırmayan bölge. tecrübe kazandıkça ileride banko galatasaray ve milli takım stoperi olacaktır fakat o tecrübeyi yavaş yavaş kazanmalı, üzerine birden yük bindirmemeliyiz.

    diğer bölgelere o kadar fazla değinmeyeceğim çünkü benim kafamdaki en büyük soru işareti stoper bölgesi. keşke kjaer'i satın alma opsiyonu ile kiralama şansımız olsaydı veya o tarz hantal olmayan ve ayağı iyi bir stoper... ligin en iyi bek, orta saha ve kanat rotasyonu bizde. forvet konusunda ciddi eksik var evet ama halen en iyi hücum takımı biziz. ligin ilk yarısı iç sahada 9 maç deplasmanda 8 maç var(2 iç saha ve 1 deplasman maçı geride kaldı) yani bölye bir avantaj da elde bulunuyor, bunu devre arası eksiklerimizi kapatıp 2. yarıya daha olumlu bakabileceğimizi düşündüğüm için yazdım. 1 stoper ve 1 forvet takviyesi yapsaydık avrupada da gruplardan çıkma ihtimalimizi yüksek görürdüm ama şu an pek umutlu değilim daha önceki yazılarımda da bu sene avrupa'yı 2. planda, ligi yine 1. planda tutmamız gerektiğimizi yazmıştım. kolay bir gruba düşmüş olmamız bu fikrimi değiştirmiyor. avrupa zaten biraz da tecrübe işi, cl daha da tecrübe gerektiriyor en azından porto kadar tecrübemiz var avrupa'da belki bu sayede bir mucizeyi de gerçekleştirebiliriz neden olmasın?

    transfer dönemi bittiğine göre artık negatif enerji ile havayı düşürmek yerine pozitif enerji ile destek olmamız gerekiyor. fatih hocanın da oyuncuların da şu an en çok ihtiyacı bu... zaten üst üste 2-3 galibiyet(veya yenilmemek) bizi havaya sokar. hocanın da dediği gibi yolumuz açık, başımız dik yeni bir mücadeleye çıkıyoruz. allah yardımcımız olsun #hedef22

    https://twitter.com/.../1027586605576536064
  • 19875
    muslera
    mariano
    maicon
    donk
    nagatomo
    fernando
    n'diaye
    belhanda
    feghouli
    garry
    henry
    linnes

    12 yabacı oyuncusu var. yabancı oyuncu sayısında dramatik bir düşüş olursa çok fazla canı yanmayacak. yabanvı sınırı istiyoruz diyen kulüpler 14'ü fullemişlerdir. :)

    bir de ilk on biri yabancıdan oluşturabiliyoruz. linnes gibi joker bir yedeğimiz oluyor. bu da çok iyi vir planlama.
App Store'dan indirin Google Play'den alın