• 18027
    1 tane bile büyük maç alacak futbolcusu olmayan takım. ne yazık ki durum böyle. belhanda'yı hep savundum. feghouli'yi de dört gözle bekledim.

    ama olmadı. büyük maçta sahaya karakter koyacak, takımı taşıyacak, oyunu kontrol edecek futbolcumuz yok. kenarda duran teknik direktör (!) de bu işleri beceremeyince büyük maç alamıyoruz. bunlar daha iyi günlerimiz. benim başlık altı dolar şimdi ama bu şekilde gidilirse devre arasına liderin en az 3-4 puan arkasında gireriz. zaten ondan sonra da kolayına alamayız liderliği. alsak da veririz yine.
  • 18028
    rahat oyunculardan kurulu takım. böyle sanki norveç ligi altıncısı gibi bir takım. sakin, huzurlu. herkes yense de yenilse de biz işimizi yapıyoruz havasında. kazanma hırsı yok. futbol böyle bir oyun değil.
    mesela bazen bir futbolcu basit bir topu tutamaz kendine kızar gider sert bir şekilde topu reklam panolarına falan vurur. yok arkadaş bizim takımda öyle oyuncu yok. topu tutmadı mı hemen koşarak görev yerine dönüyor. ben sevmiyorum böyle takımları kusura bakmayın. türkiyede böyle takımların başarılı olması bence imkansız.
  • 18029
    kritik maçlarda kasıntı futbolla götü başı dağıtan takım. ayrıca feghouli geldikten sonra o ilk haftalardaki baskıdan iz yok. feghouli-mariano üzerinden çok tahmin edilebilir oynuyoruz, kaldı ki bu iki oyuncu anlaşamıyor. özellikle feghouli forvetin arkasında kullanıldığında tam bir kabus. böyle kaliteleri daha efektif kullanmak gerek.
    adeta 'feghouli, mariano siz kafanıza göre takılın, tolga sen de kaptıklarınla çıkarsın.' şeklinde bir özeti var hücumumuzun.

    ligin kapalı savunmalara karşı en kötü hücum eden takımlarından biriyiz. hala çözüm bulamadık. kapılan toplarla gitmekten başka bok yok. şampiyon olacak takım büyük maçların en azından 15 dakikasını baskılı oynar. oynadığımız anlayış buna izin vermiyor.
    anadolu'ya koya koya şampiyon olmamız gerek, yoksa kritik hiçbir maçı alamayacağımız çok açık.
  • 18033
    takımların belli periyotlarda sıkıntıya girmeleri normaldir. takımımız da şu an bunu yaşamaktadır. futbolcuların sahadaki vücut dillerinden de bu net anlaşılmaktadır.

    son 2 sezonun şampiyonu takım 4 hafta üst üste kazanamadı; 5. maçta son dakikada kazandı.

    takım toparlanacaktır merak etmeyin. bu mağlubiyet takımın üstündeki olumsuz psikolojiyi de değiştirecektir.

    takımın en büyük sıkıntısı yedek kulübesinin ilk 11 oyuncularıyla rekabet edecek seviyede olmamasıdır. ara dönemde mutlaka transfer lazım.
  • 18037
    ihtiyacı olan tek şey frenlenmemek olan takım. 'kontrol' kelimesi bu takımın en büyük düşmanı. kontrol falan yok, 8 hafta kontrol oyunu oynayarak ligi sallamadı bu takım.

    deplasmana da gitse, evinde de oynasa, derbiye de çıksa, zor maça da çıksa saldırmak zorunda bu takım. karakteri bu. topu rakibe verip oynayabilecek bir takım değil. o top ya bir o kalede bir bu kalede olacak, ya da bizde olacak.

    bu seneki en büyük olayımız ne? tempomuz ve presimiz. peki biz kontrollü oyun adı altında ne yapıyoruz? bu 2 şeyi de yapmıyoruz. rakip o zaman ne diyor? ''e bunlar top oynamıyor.'' umarım 22 ekim fener ve 29 ekim trabzon maçları ders olur bize.
  • 18041
    son 2 haftadaki performans ile, kamuoyunda oluşan 'kolay fikstür' dalgasını haklı çıkarmış görünen takımımız. açıkçası ligimizde uefa sebebiyle sezonu erken açan takımların, eylül ekim aylarında ligde iyi sıralarda olması sık rastlanan bir durum. aklıma son yıllarda karabükspor ve osmanlıspor örnekleri geliyor, herkes imrenmişti bu takımlara. lakin bu 2 takım da ilerleyen haftalarda ve özellikle sezon sonunda düşüş yaşamıştı. sanıyorum benzer etkiyi yaşıyoruz ve ligde her takımın adaptasyon sürecini tamamlaması sebebiyle de sıkıntılarımız başlamış oldu. açıkçası bu haftaki gençler maçı da belirleyici olacak, yani bu 2 maçta fener ve trabzon yerine anadolu takımlarıyla da oynasak puan kayıpları gelebilirdi gibi duruyor. zaten 34 haftayı kimse yüksek götüremez, hakikaten zor bir ligimiz var, nice büyük topçular bile yapamıyor burada, dinamikler yüzünden. biz o düşüş periyoduna girmiş de olabiliriz, kolay fikstür bitmiş de olabilir.

    ama net olan bir şey var malesef ve o da benim kişisel beklentilerimin boşa çıkması. 28 yaşındayım, ilk defa ''evlat, adam gibi adam, gs'nin çocuğu'' olmadan bir kadro kurabildik. bu kadronun herhangi bir hakemden, rakipten, deplasmandan etkilenmeden, pısmadan işini yapacağını umuyordum. evet, bu galatasaray'ın his takımı olma özelliğinden uzak, ama futbol bu kadar değişmişken artık yeri kalmadı bu tarz duygusallığın diye düşünüyordum. zira getirisinden fazla götürüsü olmaya başlamıştı bizim için. malesef beklediğim takım bu takım da değil, bunu gösterdiler son 2 hafta performansıyla. yine de şampiyonluk mücadelesi verecektir bu takım. sakin kalmakta fayda olacak yani bu bakımdan da. sadece burada yine kişisel bi beklentim var, ''üzerimize oynanıyor, hakemler bizi doğruyor, operasyon'' geyiklerini ne takımın ne taraftarın yapmasını istemiyorum. yanlış anlaşılmasın, ülkemizde iğrençlikler çok dallı budaklı bunu yalanlıyor değilim, sadece bunun mücadelesini sahada bir tık daha mücadele ederek, işimizi yaparak vermeye çalışalım. aksi takdirde biz o kaostan zarar görüyoruz hep, enejimizi federasyona, cüneyte halise falan harcamayalım allah aşkına. oyuncularımız örneğin sosyal medyadan hakeme yükleniyorlarmış şimdi, yapmayın etmeyin kardeşler, haklısınız eyvallah ama sahada bir bok top oynamadınız, bir baş kaldırmadınız be. madem dokundu kanınıza hakemin rakibin yaptıkları, oyununuza yansıtabilseydiniz bunu keşke...
  • 18042
    yabancı sınırı, lucescu'ya verilen sufleler, hakem hataları, rıdvan'ın cikciklemeleri, pankart meselesi ile operasyon çekildiği bariz olsa da takım oyunu anlamında son haftalarda geriye gittiği aşikar. garry-belhanda-tolga 'lı oyuna feghouli doğru şekilde eklenemedi. ön alanda oyunu daraltan takım boyunu kısaltan rakip takımı hataya zorlayan oyun anlayışı kayboldu. fenerbahçe maçında 15-20 dakika oynanabildi, trabzonspor maçında ise hiç. tudor'un bu duruma bir çözüm üretmesi elzem.
  • 18043
    ne yazık ki her geçen hafta daha da kötü oynuyor. ilk haftalarda müthiş pres yapardı kaptırdığı topu hemen geri alırdı. şu an presin p’sini bile yapmıyor sadece izliyor. topluca hücuma çıkardı. bugün ki maçta dikkat ettim. sadece gomis ve feghouli vardı. ileride çoğalamıyoruz.

    feghouli kanat oynamıyor böyle bir mantık yok. gomis 55. dakika da çıkıyor eren giriyor. böyle bir şey olamaz ya. garry var elimizde kanat tolga oynuyor kanatta. velhasıl bu gidişle şampiyon olamayacak. her hafta geriye gidiyor çünkü.
  • 18044
    en büyük handikapı yedek kulübesi olan takımım. o kadar adam aldık nasıl bir çöp ordusu kurulmuşsa önceden bu sefer de kenardan gelip skora direkt etki edecek adam eksikliği yaşıyoruz. beğenmediğimiz trabzon`da bugün castillo abdülkadir sonradan girdi, burak rodagella kucka mas oynamadı.

    devre arası futbol aklıyla hareket edip bir sol bek bir yedek forvet almamız lazım minimumda.
  • 18045
    iki üç haftadır berbat oynayan takım. press yapmak yerine neden rakip yarı alanda saçma sapan bekleyip aldığımız topu yana geriye oynadığımızı anlamıyorum. ilk haftalar ne güzel yan pas diye bir tabir kullanmıyordu spikerler maçlarımızda.

    1 kasım 2017 galatasaray gençlerbirliği maçı ile tekrar ilk haftalarda oynadığımız tempolu hücum futboluna dönmemiz gerekiyor.

    ayrıca 5 puan gerisinde olan tinerci müptezellerin adını ağzına almaması gereken takım. siktirip gidip gençler'e yenildim şerefsiz 3. ler.
  • 18046
    dominant karaktere sahip bir oyuncusu veya hocası olmayan takım. öyle biri olsa bugün 20. dakikada trabzon'a gösterilmeyen kırmızı karttan sonra ortalığı yangın yerine çevirir, takdir haklarının lehimize dönmesini sağlardı. lan herif fernando'nun ayağını bildiğin ortadan ikiye bölüyordu, sarı bile çıkmadı.

    ama sahada atıyorum, arda veya sneijder gibi bir adamın olsa veya kenarda tercih etmesem de fatih terim olsa o verilmeyen kırmızıyı hakemin burnundan fitil fitil getirirdi. dakika daha 20 falan ya. 70 dakika 11'e 10 oynamak ne demek. ama ne oluyor, puştun biri ortalığı karıştırıyor ama sen de eksik kalıyorsun hatta maç sonunda skor 2-1'e geldi diye bir de 9 kişi kalıyorsun. ağırbaşlılığa eyvallah ama bu ligde bağırmayanın hakkını yerler hafız, burada böyle. maalesef..

    (bkz: 29 ekim 2017 trabzonspor galatasaray maçı)
  • 18047
    benim gözümde büyük takım kanat forvet denen mevkiyle var olur. baskılı, kompakt oyunu bu mevkiyle bir araya getirebiliyosan bence bitmiştir. büyük takımlar bunu yapan takımlardır. var tabi istisnalar ama o zaman da yüzde yüz disiplin gerekli bu da insan kaynaklı bir işte nadir bulunan şeydir. şifreleri çözülen bir takım bireysellikte çözüm bulur. eğerki elinde fernando reges gibi bir kilit adam, feghouli ve garry rodrigues gibi bireyselde başarılı kanat forvet varken neden kompakt oyun için tolga kullanılır. fernandoyu mu çözdüler garry.e mi önlem alacaklar feghouliyi mi durduracaklar. o sırada ne yapacağı belli olmayan bir belhanda var. elimizde daha fazla anahtar varken kompakt oyun için anahtarların bir kısmını cebimizde tutuyoruz. çözümsüz bir takım olabiliriz ki bence 29 ekim 2017 trabzon galatasaray maçındaki tolga rodrigues değişikliğiyle tudor bu konuda adım atacaktır.
  • 18048
    trabzon maçından sonra eleştirileri sıralamak boynumuzun bırcu olsa da, 2017-2018 sezonu şampiyonu olması için gerekenlere sahip takım.

    yeter ki maceraya girmesin, kimseyi gözünde büyütmesin, bahanelere sarılmasın. tek ama tek yapması gereken ideal 11i ile (başlı başına bir konu aslında) sahada yer almak, kendi sistemine bağlı kalmak ve kenetlenmek.
  • 18049
    ilk üç haftanın fırtınasını, rüzgarını yavaş yavaş yitirmiş, an itibariyle ağustos ayında mersin’e dönmüştür. bu yönüyle de aykut denilen futbol cahilini haklı çıkarmıştır.

    igor tudor’a tavsiyem, teknik taktik varyasyonlara ve rıza çalımbay’ın, haşortmanlının “fernando’yu kilitle, kanatlardan saldır” taktiğine bir çözüm üretemiyorsan, bari aykut’un “suni puan farkı” gibi bir iki tane psikolojik harp cümlesi kur. ha östersunds maçı sonrasındaki gibi dersen ki çözümü biliyorum eyvallah, bir kez daha inanalım.
App Store'dan indirin Google Play'den alın