• 15804
    http://galatasaray11.com/i/20814.jpg

    galatasaray futbol takımı'nın sağ açık problemi var. sabri idare eder bir sağ açık fakat ilk 11 için yeterli değil. yasin yine idare eder bir sol açık hem ilk 11 seviyesinde değil hem de sağ açıkta çok kötü. sinan gümüş iyi bir sağ açık fakat henüz olmamış ve onu da yönlendirebilecek bir hocası yok. podolski geçen sene o bölgede idare etti fakat o da o mevkide oynamak istemiyor. bruma kesinlikle sol açıkta faydalı ve sağa çekmenin hiç anlamı yok. takımın hazır bir sağ açığa ihtiyacı var hatta devre arası sadece sağ açık transferi yapılsa yine bu takım iş yapar.
  • 15805
    bence denildigi gibi 2-3 futbolcu ile genel problemi cozulecek bir takim degil. ustelik bu temposuz oyun son gunlerinde sorunu degil. yaklasik 3-4 senedir sure gelen bu temposuz, yavas pasa dayali oyunu oynuyoruz.
    komple bastan asagi revizyona girmeli bu takim. hatta ana kadrodan sadece muslere kalmali diyecek kadar iddialiyim bu konuda.
    takimin bu yapisi ile daha tempolu, presli, oyunu karsi alana yikacak bir anlayista olmasi imkansiz. bakin bu kacinci hoca ama takimin bu uyusuk yapisi maalesef degismiyor.
    hocalarin buyuk yanlisi olmasi yaninda hic bir sistem bu takimin farkli bir oyun yapisi icinde olmasina olanak tanimiyor.
    miadini doldurmus bir cok oyuncu ile risk almaktan, topu kaptirmaktan korkan, ileri atmaktan cekinen bir mantileteden bahsediyoruz.
    takimin hala iddiali olmasi turk futbolunun ne kadar rezalet oldugunu bir kez daha yuzumuze carpiyor.
  • 15806
    2016-2017 sezonunda akhisar bld., kayserispor, beşiktaş, başakşehir ve kasımpaşa maçları... ortak özelliği (ortak sorunu) ise öne geçince skoru koruma isteği (hastalığı). bu maçlardan bazılarını çevirebildik bazılarını çeviremedik... kaybettik ya da berabere kaldık. bu maçlar haricinde adanaspor ve gençlerbirliği maçlarında öne geçince her zaman olduğu gibi geri çekildik ancak şansa gol yemeden yüreğimiz ağzımızda 90 dakikayı tamamladık.

    akhisar bld. ve beşiktaş maçlarının ilk yarısı haricinde hiçbir maçın bir yarısında büyük takım gibi oynamadık. mesela fenerbahçe maçında sahaya çıkmayı unuttuk, şahsen ben galatasaray'ı göremedim gören varsa söylesin.mesela dün oynanan 4 aralık kasımpaşaspor galatasaray maçında yerin dibine girdim. maç sonunda kaybetmişiz modunda takıldım. hani iyi oynayalım gerekirse kaybedelim muhabbeti var ya en azından geleceğe dair umutla bakmamı sağlayacak bir oyun, hırs, mücadele vs. dün sadece onu istedim. en son hangi hafta şu takımın üzerinden geçeriz dediğimihatırlayamıyorum. her hafta aynı terane. öne geç ve üzerine yat.

    defans hattıyla hücum hattı arasındaki mesafe akıl alır gibi değil. yediğimiz golü son sıradaki adanaspor yemez. gol esnasında rakip futbolcu muslera'yı geçip topa vurduğunda ceza sahamızda 4 kasımpaşalı futbolcu var, biz de ise 2 kişi, yanlış anlaşılmasın kontraatak falan değil attıkları gol, sözde skoru koruduğumuz dakikalarda...

    riekerink için hep pozitiftim ancak dün ne kadar korkak olduğunu ben dahil herkes gördü. sırf millet uyanmasın diye vakit geçirmek için oyuncu değiştirdi. oysa ki yasin ilk yarıda bile 'beni çıkarın' diye bas bas bağırıyordu adeta. bu şekilde daha çok posta koyar oyuncular bu adama. en geç devre arasında teknik direktör değişikliği şart, bu şekilde nereye kadar?
  • 15807
    bence asıl sorunu psikolojik. kaliteli ayaklar var ve zaten bunlarla sonuca gidiyoruz. eğer her maçta agresif oynamayı başarabilirsek, puan kayıpları olsa bile sezonun genelinde şampiyon olabileceğimiz puan ortalamasını yakalayabiliriz. galatasaray önde bile olsa 2. , 3. golü kovalar. maçın başında bulduğu golün üzerine yatmaz. saldırmayı bırakmaz. farkı arttıramazsa son 10 dakika anlarım ama maçın başında öne geçtiğinde bile yaslanırsan rakibini cesaretlendirirsin. 10 kişi kalan takım üzerine gelir.

    şimdi ahımız var hocam tayfasındanım ama kendisini efsane yapan 2000 uefa kupası finali'nde bile yaklaşık 30 dakika 10 kişi oynayan takımını, stoperinin omzu çıkmış takımını 120. dakikada ileride prese yollayan adam burada başarılı olur.

    mesela eric gerets bu ligin şifrsini kısa sürede çözmüştü yediğinden fazlasını atmak. hatta kendisi için derler ki yatağın bile ileri ucunda yatarmış :(

    demem odur ki bu takımın yerel ligde başarılı olması için hücum futbolu oynaması gerekli. zaten türkiye ligi'nde rakiplerinin üzerinde her türlü baskıyı kurabileceğin bir ortam var. ne kadar çok atak yaparsan o kadar çok penaltı kazanır, rakibe o kadar çok savunma yaptırır ve o kadar çok kart gördürür, o kadar hata yaptırırsın...

    beşiktaş'ın 2 yıldır puan tablosunda yukarıda olmasının anahtarı bu. en iyi bizim yaptığımız ama daha önceden yaptığımızı yapıyorlar.

    şampiyonlar ligi'nde deplasmanda gene kontrollü oynayabilirsin ya da deplasman derbilerinde ama diğer her maçta saldıracaksın...

    birilerinin riekerink'e bunları anlatması lazım ama belli ki o kişiler ayhan akman ve orhan atik değil...
  • 15808
    golü bulduktan sonra anlamsız bir şekilde duran takım. ikiyi üçü atıyım değil de pas yapa yapa 90 dakikayı bitireyim derdinde. hem de kendisinden fersah fersah aşağı takımlara karşı bile. bunu teknikle taktikle açıklayamayız. takımda yine kaybedebiliriz aman maçı böyle bitirelim düşüncesi hakim olabilir. dışarıdan bunu tahlil etmek oldukça güç ama ilk aklıma gelen bu. başka bir açıklama ise riekerink bunu istiyor olabilir. savunmaya güvenmediği için pas yapa yapa maçı soğutmak istiyordur belki. ayrıca sanırım hoca ligin pek farkında değil. deplasmanda olmana rağmen takımın karşı takımı eze eze yenebilir. korkmaya gerek yok bu kadar. biri attıktan sonra ikiyi ara üçü ara farka gitmek iste. nedir bu hocam bu kadar korkaklık? elinde bruma, podolski, sneijderi eren, yasin, sinan gibi hücum oyuncuları var. bu adamlar herhangi bir anadolu takımına bir maçta beş gol atamaz mı? bu hattın arkasında selçuk, de jong ve tolga gibi adamlar var. backlerin lig ortalamasının bir tık üstünde. birer birer baktığımızda bu oyuncuların hepsinin handikapları var. beğenirsiniz beğenmezsiniz ayrı bir yazının tartışma konusu olur bu ama el insaf hoca. bırak saldıralım, çöreklenelim karşı yarı sahaya. her şeyi geçtim uzatmada oyuncu değişiklikleri yapıp zaman geçirmek nedir?* sanki karşımızda barcelona var. alt tarafı ligin en kötü top oynayan 10 kişi kalmış kasımpaşa takımı var. ben biliyorum bu takımın nasıl kötü oynadığını, sen hiç izleyip görmedin mi bunların neler yaptığını ya da yapamadığını?

    acil olarak gerçek bir teknik direktöre ihtiyacımız var. bunu yazmak gerçekten acı veriyor bana. çünkü ben istikrardan ve sabırdan yanayım. belli bir süre geçince bir hocanın gerçekten takıma etki edebileceğine inanıyorum. ancak maçlara müdahale etmeyişi, takımda çok bariz disiplin sorunları bana bunu dedirtiyor. gerçi böyle diyoruz da içinde bulunduğumuz maddi durum ve kulübün başındaki iş bilmezler sayesinde bu sezon böyle gider.* en acı olanı, şu oynadığımız top ile liderden sadece beş puan gerideyiz. üstelik fenerbahçe ve beşiktaş deplasmanlarını atlatmış bir şekilde. sadece bu bile hocaya bir şeyler anlatmalı. sen bu leş futbol ile bu ligde şampiyonluk yarışından kopmayabiliyorsun. düşün bir de düzgün top oynadığımızı. kim bilir o zaman neler yaparız?
  • 15811
    http://galatasaray11.com/kadro/basliksiz-20861

    izin verin aciklayayim. oncelikle eren derdiyok'dan faydalanamadigimiz acik. cunku kanatlardan orta gelmiyor. en iyi kanat oyuncumuz bruma bile orta yapmakta basarisiz. beklerimiz de super bindirmelerle mukemmel muz ortalar yapmiyor. bizim oyuncularimiz ayaga pas yapmak ve dribling yapmak uzerine yetenekli. poldi forvet oynadiginda neredeyse bosu yok. bu adami alip sol kanada hapsetmek tam bir sacmalik. geri gelmez, oyundan duser, sut atma mesafelerine girmekte zorlanir vs.

    ayni sekilde bruma. tipik bir kanat oyuncusu degil. son cizgiye inip orta kesmek falan gibi dertleri yok. geriye de kosmasi pek bir ise yaramiyor nitekim ki o da kosarsa. bu adam ne kadar ceza sahasina yakin oynarsa o kadar tehlikeli faul ve penalti alma sansimiz artar herseyden once.

    sneijder'de arkasindaki 3 defansif yonu yuksek ortasaha futbolcusunun guveniyle daha cok bos alan bulup, daha ozgur oynayabilir.

    de jong selçuk inan tolga ciğerci üçlüsü orta saha anlaminda buyun ihtiyacimizi ancak beraber oynarlarsa saglayabilirler. hem sertlik, hem topu kullanma ve hem de kondisyon acisindan oyuna katkilari ancak ucu beraber oynarsa gorulebilir.

    bek oyuncularimiz da elden geldigi kadar hucum ve defans dengesini tutturursa sorun yok.

    nihayetinde bu takim icin bu sistem denenmeli diyorum. devre arasi da gelmisken bu firsati kacirmayalim ve bu formasyonu gorelim.
  • 15813
    hamza hamzaoğlu dönemindeki alışkanlıklarına geri dönmüş takım. neydi o alışkanlıklar:

    1) hücum yapmamasına rağmen kontra yemek. nasıl başarıyoruz bunu hala anlamadım.
    2) pamuk şeker kıvamında orta sahayla her takıma orta sahayı kaybetmek. selçuk oynadığı sürece düzelmeyecek bir durum.
    3) öne geçtiği maçlarda kontrolü hemen kaybetmek, topa sadece skor olarak gerideyken veya berabereyken hükmedebilmek. en büyük sıkıntı da burada. görünen o ki jor 1-0 olsun bizim olsun mantalitesiyle sezonu kapatmayı düşünüyor. saygı duyarım, lucescu da bi nebze böyleydi, ama öne geçtin mi derdin ki aga biz gol yemeyiz. ama şimdi öyle değil. o oyunu oynayacaksan takım savunması yapmayı bileceksin, rakibi kitleyeceksin ve rakibin haldır haldır gelmesini önlemek için kontra tehdidi oluşturacaksın. biz bunların hiçbirini yapamıyoruz. öyleyse ya bu ısrardan vazgeçmeliyiz ya da 7/24 buna çalışmalıyız.
  • 15814
    devre arasında, ay sonunda boşa çıkacak yann m'vila ve hali hazırda kulüpsüz olan martin caceres'i 0 bonservisle kadrosuna katabilme şansı bulunan takımım.

    öte yandan alternatifimizin olmadığı tek mevki olan sol beke de sezon sonu sözleşmesi bitecek olan jetro willems'i alabilmek için hamle yapmalıdır. ön sözleşme olsun, sözleşmesi bitecek olması sebebiyle cüzi miktar bonservis ödemek suretiyle olsun bu fırsatı kaçırmamalıdır.
  • 15815
    maalesef iki tane büyük ur bulunduruyor içinde; sneijder - selçuk. bu ikili oynadığı sürece modern futbol oynamak bize haram. ikisinin de artık modern futbolda yer almayan futbolcular olduğunu düşünüyorum. selçuk italyanların 90'lı yıllarda defans önünde oyun kuran adamlarına benzeyen tipte bir futbolcu. sneijder'e gelince o da gine italyanların forvet arkasında oynattığı treqartistalara benzeyen bir futbolcu. son temsilcisi totti'dir bunun. günümüzdeki büyük takımlara bakalım; real - barcelona - manchester city - united - psg -bayern - borussia - ateletico. bunların hangisinde şu saydığım oyuncu rollerinden var? hiç birinde yok. artık her orta saha oyuncusu teknik olmak zorunda. eskiden biri teknikse ondan çok koşması beklenemezdi. mesela efsane 96-2000 galatasaray'ında hagi hiç koşmazdı; suat onun yerine de koşardı. şimdi durumlar değişti. selçuk ve snejder maalesef koşan ısıran tipler değiller. hele selçuk artık tam bir kağnıya dönüştü.

    bu iki adam oynadığı sürece türkiye kupası kazanırsın... süper kupa kazanırsın... rakipler kötüyse şampiyonda olabilirsin... ama avrupa'da senin götünden kan alırlar. rakip senden 10 km fazla koşarsa senden bir kişi fazla oynamış demektir. selçuk - senijder varken biz bu açığı kapayamayız.

    bazı şeyler tadında bırakmak gerek. selçuk ve sneijder bizim tarihimize çoktan geçtiler ama artık devirleri bitti. üzücü ama durum maalesef böyle.
  • 15816
    ingiltere'den gelen ve 8 aralık 2016 antrenmanını ziyaret edip takımla görüşme ve fotoğraf çektirme şansını yakalayan bir arkadaşımın kaleminden geliyor:

    "takımda genel olarak moraller yüksek. chedjou ve sabri diğerlerine göre daha soğuk davrandılar. idmanı izlerken gerçekten bir kenetlenmiş aile izlenimini veriyorlar fakat bazı yerlerde ufak tefek şımarıklıklar da oluyor. başka hocaların idmanlarını görmediğimden acaba riekerink'e saygı diğer tanınmış hocalardan daha bir az mı diye düşünmeden geçemedim. carole takımın yaramaz çocuğu diyebilirim, herkesi baya eğlendiriyor. bruma da ondan eksik değil, şut idmanında her golden sonra bağırmalar çağırmalar adeta bir çocuk gibiydi. idman sonrası hepsiyle tanışma fırsatım oldu diyebilirim. wesley en şekil benim edasıyla geziniyordu ortalıkta, poldi desen 2 saat bekleme sonunda yan kapıdan çıkıp arabasına bindi, ancak bir el salladı. yasin, semih kaya ve cenk gayet sıcak kanlı insanlardı, en çok ilgiyi onlar gösterdi diyebilirim. beni en çok şaşırtan da de jong, şimdiden semt çocuğu olmuş, içeriden ağzında kürdanla "merhaba abi" diyerek çıktı. inşallah bu güzel hava devam eder ve takım gerektiği yerlere gelir."

    https://www.instagram.com/p/BNwqiVaDWxb/
    özel olarak aldığı gs05 ask plakasını da imzalatmış.
  • 15817
    iyi bir sol stoper, iyi bir sağ bek olmadan bu takım leblebi gibi gol yemeye devam edecektir. her maç minimum 2 veya 3 atması gerektiği anlamına geliyor bu. oyunu tutabilecek kadar iyiyiz pas oyununda, ama rakibi vur geç işinde o kadar iyi değiliz.

    sağ bek için bir arayış yok sanırım, bence linnes'te ısrar edilmeli. stoper için bocchetti oldukça makul bir isim. sağ taraf için de kiralık eduardo vargas iyi bir deneme olabilir; en azından kalitesi belli.

    bunun dışında en temel olarak, hocanın gönderilmesine destek vereceğim bir hoca yok piyasada boşta. bielsa gelmeyeceği için, gelse de bu oyuncu grubu ile asla çalışamayacağı için onu değerlendirme dışı tutuyorum.
  • 15818
    yine transfer obezitesine kurban gitmesinden korktugum takim.

    ocak yaklasirken yaz transferlerini degerlendirirsek biraz eren, biraz serdar aziz, biraz de jong, orta karar tolga... sigthorsson yok, cavanda tamamen silik, josue ortada yok. yani tek bir tane "tamam iste budur" dedirten transfer yok. iyi diye baktigimiz tolga, serdar aziz beklendigi gibi sakatliklarla bogusmus, de jong istenen fiziksel kaliteye hala ulasamamis. transfer edilen ftubolcularin yarisindan da sifira yakin verim alinmis. transferde basari orani bu seviyelerde olan bir ekibin takimin sorunlarini daha cok transfer yaparak cozebilecegini dusunmek malesef fazla iyimserlik. zira bu ozbek baskanligindaki dorduncu transfer donemi olacak artik.

    bu yuzden tek beklentim ve istegim maksimum bir transfer yapilmasi, ve gonderilmesi gereken oyuncularin elden cikarilip kadro temizliginin surdurulmesi. chedjou, salih, umut gundogan, jem karacan, endogan gibi oyuncularla yollari minimum hasarla ayirmak ideal olacaktir. sezon sonunda sabri, hamit, sigthorsson, josue'nin kontratlari bitiyor, de jong, hakan balta, cenk, podolski, sendijer, semih, yasin gibiler kontratlarinin son senesine giriyor.

    genis cercevede bakinca gorunen su: galatasaray icinde bulundugu finansal cerceveden sermaye artirimi gibi bir cozumle cikmadigi surece kadrosunu ancak uzun vadede temizleyebilir. bu temizlik 2018 sonundan once ciddiyet kazanamaz, cunku ciddi para kazanan ve elden cikarilamayacak bir cok onemli oyuncunun kontratlari 2018'de bitiyor. bu sebeple galatasaray iki sene sonra elinde kalacak oyuncular uzerinden bir iskelet ve yapi dusunmeli. muslera, aziz, bruma, carole, tolga, linnes, eren, koray disinda iki yil sonra hala arena'da olma ihtimali olan bir oyuncu var mi?

    galatasaray'in transferdeki tek hedefi 2018-2019 senesinin kadrosunu kurmak olmali. kisa vadeli cozumlere aldanmak uzun vade icin hata olur.
  • 15819
    merkez orta sahasında birbirinden ağır ve atletizm sefili üç oyuncuyla futbol oynamaya çalışan gariban takım. avrupa'da bu kadar hareketsiz bir omurgayla top oynamaya çalışan eli yüzü düzgün bir tane daha takım varsa futbol izlemeyi bırakırım cidden. acilen orta sahasına topla adam eksiltebilecek çevikliğe ve boşluklara çıkıp pas isteyecek dinamizme sahip oyunculara ihtiyacı var. isim önemli değil yeter ki şu teşhis konulsun iyi kötü birileri alınsın be abi gözlerimiz acıyor ağır oyuncuları izlemekten.
  • 15823
    entry ile alakasız bir başlangıç yapayım. avrupa kupası maçlarında görmeyi özlediğim takım.

    bu takım futbolcuları dizginlemeyen bir hoca ile şampiyon oluyor. hamza vasıfsızı bile ilk senesinde şampiyonluk gördü tek numarası takıma bir şeyler katmaya çalışmamasıydı. ikinci senesinde takıma kendi dokunuşunu yapmaya çalışınca doğal olarak sıçtık. iyi bir antrenör ve kondisyonerle ben emimin ki kafaya oynarız ki zaten hocasız da şampiyonluğumuz mevcut. ama ne zaman başındaki hoca taktiğimiz bu kisvesi altında futbolcuları dizginlese yalan oluyoruz. saha içi olarak dünyanın yönetmesi en kolay takımıyız yemin ederim. biri çıkın rakibi boğun dese yeter. ama saha dışında da yönetmesi en zor takımı olabiliriz. kaosa sürüklenmek genlerimizde var. aslında rikerink eleştirisi yapacaktım ama konu çok dağıldı.

    özet: galatasarayın kalecisi ceza sahası yayında durur. stoperleri orta yuvarlağın bizim yarı sahamıza düşen kısmında, bekler orta saha çizgisi ile taç çizgisi birleşiminin 4-5 metre önünde. bu takım ne zaman kontrollü oynamaya çalışsa sıçıyor.
App Store'dan indirin Google Play'den alın