• 32
    2 sene önce inönüde bir beşiktaş maçı. önce beşiktaşlı oyuncunun ayağını fazla kaldırdığı pozisyonda lehimize en direkt serbest vuruş vereceğine devam dedi 2 saniye sonra frikik oldu. frikik kullanıldı eren derdiyok'un eline çarptı penaltı oldu gol yedik. sonra vida'nın elle oynamasın devam dedi, sonra onyekuru necip pozisyonuna penaltı verdik. ancak vardan izledi ve faule mağruz kalan onyekuru'nun düşerken top eline değiyor diye penaltıyı iptal edip elle oynamaya çevirdi. bizi sahadan puansız gönderdi cüneyt çakır.

    dün akşam yine aynı cüneyt çakır vodafone arena'da beşiktaş maçımıza hakem olarak atandı. önce gole giden atağımızı rosier'e sarı kart vermek için kesti. avrupa'da aynısnı yapsa bir daha maç vermezler. sonra rosier'i atamadı. ardından diagne'ye tereddütsüz kırmızı verdi. aynı hareketi beşiktaş'lı bir oyuncu yapsa kasıt yok diye kırmızı falan veremezdi. kasti müdahalelere bile kırmızı vermiyorlar üzerinde sarı kırmızı forma yoksa. 10 kişi kaldık ama kesmedi. ofsayt pozisyonları devam ettirip korner attırdı. baskı yedirdi ve sonunda golü attırdı. ve iddia ediyorum o ilk golü biz atsaydık 3 dk ofsayt incelemesi olurdu ve en son ofsayttaki oyuncu kaleciyi yanıltıyor diye iptal edilirdi.

    ağırlığı olan bir başkanımız olsaydı cüneyt çakır 2 sene önceki derbiden sonra tekrar vodafone arena'daki derbimize verilmezdi.
  • 61
    herkesin işine nasıl geliyorsa öyle yorumladığı makamdır.

    mesela başkanı sevmiyorsun, icraatları hoşuna gitmiyor, topyekun adama yağlı surat diyebiliyorsun. hırsız, dolandırıcı da diyebiliyorsun. tefeci de diyebiliyorsun.

    ya da mesela hocayı sevmiyorsun. ama hoca da başkanı sevmiyor. o zaman başkan büyük başkan oluyor. "hop birader başkanlık makamı bu!" masalını anlatabiliyorsun. bakın inanmazsınız, 3-5 sene önce dursun özbek'e başkanken hırsız diyip, mustafa cengiz - terim sürtüşmesinde "ama ama başkanlık makamı" diyen tipler gördüm ben. o yüzden çok da şey yapmayın.

    başkanlık makamı, dolayısıyla galatasaray başkanlığı o makamda oturan kadar değerlidir. bu kulüp 6 aylık başkanlarla da şampiyon oldu, kulübe bir çok hizmeti olmuş başkanları şampiyon olmadan da uğurladı.

    olaya "kulüp" başkanı olarak bakarsak her şey çözülür. görevin mali açıdan hata yapmamak, kaynak yaratmak, kulübün çıkarlarını korumak, hakkını yedirmemek. yani kısaca iyi bir kadro kurmak ve federasyonla başedebilecek güven özveri ve tecrübe. bu kadar. bunu ne kadar iyi yaparsan o kadar değerlidir o makam. yapamıyorsan dursun gibi teneke bağlanıp yollanırsın.
  • 17
    herkese nasip olmayacak çok büyük bir titr.

    dursun aydın özbek'e kadar böyleydi en azından. sayesinde anlamı törpülendi, değer kaybına uğradı. dolayısıyla 13 ocak 2018 galatasaray olağanüstü seçim genel kurulu öncesinde, sırasında ve sonrasında camianın öncelikli gayesi bu adamı ali sami yen'in koltuğundan defetmek olmalı. işgal ettiği o koltuktan.

    ayrıca (bkz: galatasaray sözlük):

    + turgay kıran olmaz.
    - neden?
    + gelecek vadetmiyor.

    + mustafa cengiz olmaz.
    - neden?
    + taraftara oynuyor, tutarsız, yetersiz.

    + ali sabancı olmaz.
    - neden?
    + tecrübesiz falan filan.

    + burak elmas olabilir ama olmaz.
    - neden?
    + çünkü olmaz?

    o zaman dursun başkan olarak durmaya devam etsin arkadaş. herkese kulp takacaksak işimiz var.

    edit: format
  • 62
    sadece galatasaray'da değil türkiye'de ne federasyonunu ne de futbol kulüplerini futbolun içinden gelenler yönetmiyorken, bütün kulüpler borç batağında yüzüyorken, hiç bir kulübü bir adım ileriye taşınamamış insanlar kendi menfaatlerine göre hareket etmiş, koca kulübü babasının çiftliği gibi yönetmiş yöneticileri kim beğeniyor da fatih terim beğenecek? battık gelirlerimizin yarısına bankalar el koyacak başkan beğenmiyormuş fatih terim. ipler illa birinin elinde olacaksa 70'li yıllardan beri kulübün emekçisi olan, gecesi gündüzü galatasaray ve futbol olan adamın, kulüp tarihindeki başarılarının yarısında söz sahibi olmuş adamın elinde olsun, müteahhitlerin, otel zinciri sahiplerinin, iş adamlarının değil.
  • 35
    galatasaray'ın hakkı yenip, siyasetten futbolun her kurumuna kadar doğranırken sessiz kalanların makamı değildir.

    galatasaray şampiyonluk yarışındayken sırf kendi ikballeri ve ibra korkuları uğruna takımı transfersiz bırakanların makamı değildir.

    yenilgilerde fatih terim'in arkasına saklanıp işler iyi giderken sayın teknik direktör diyenlerin makamı değildir.

    tasarruf yapıyoruz bahanesiyle kulübün kazanacağı milyonları ve rakipleri alaşağı etme şansını elinin tersiyle itenlerin makamı değildir.

    galatasaray başkanlığı resmen olmasa da fiilen boştur. hocayı ve taraftarı bu duruma düşürenlerin de bizim gözümüzde hiçbir hükmü yoktur. yaşanan tüm güzel şeyler ve verilen tüm destek ancak böyle berbat edilebilirdi.
  • 64
    parasız bir adama nasip olmaması gereken mevki.

    yok falanca şirketin yöneticisi, yok amerika'da eğitim almış, yok o sene üniversite sınavını birinci bitirip galatasaray üniversitesi onur öğrencisi olmuş geçiniz bu ayakları.

    doğru dürüst türkçe konuşamayan yumurta topuklu bir adam dahi olabilir. yeter ki paradan haber versin. kasa kolaylığı sağlayamıyorsa bir başkan , cebinde parası yoksa aday dahi olmasın. yeter yahu senelerdir para sıkıntısı çektiğimiz. yok mu şu kulübü yönetecek passat'a binen bir aşiret ağası?
  • 46
    borç yüzünden donanımlı kimsenin elini taşın altına sokmadığı, özhan canaydın'dan beri kendisi de dahil olmak üzere hep kötü yönetilmiş makam. ünal aysal ise baktı önüne taş konuyor o da büyük borçla bıraktı gitti. son yıllarda ise gidenin arkasına teneke bağlanıyor.
    ellerinde fatih terim gibi yapılanmada başrol oynayabilecek bir hoca varken borçları kapatalım, hoca durumu idare etsin yeniden yapılanalım diyip projeler ortaya koyacak düzgün bir aday da yok. malesef gelecek sadece galatasaray da değil tüm süper lig ekipleri için çok kolay görünmüyor.

    hele ki şu türkiye atmosferi ve tff düşünüldüğünde çözüm sanki kulübün bir sahibi olsa daha iyi olacak gibi, zira borcu kimse döndürmüyor ve döndüremiyor. koltuğa yapıştıkça yapışıp siyasete, güce falan yakın oluyorlar. kendi işleri güçleri ise hep iyi nedense, allah daha çok versin.
  • 14
    talibim amk.

    cebimde 5 kuruş param yok. ama yemin ediyorum mevcut şahıstan* daha iyi yaparım bu işi. milyonların galatasaray için harcadığı paradan da kimseye 5 kuruş yedirmem. ben de yemem. yersem yedirirsem allah belamı versin.

    bu karaktersizlere gereken yaptırımı da gözlerinin yaşına bakmadan uygularım. ali sami yen'in ilkesini kulübün bütün branşlarının hücrelerine kadar işlerim. bu kulübün büyüklüğünü idrak edemeyen herkese haddini bildiririm.
  • 26
    liseli-kulüp batar-lisesiz(büyük olmayan iş adamı)- kulüp biraz olsun nefes alır-liseli...
    ya kardeşim bir kere de büyük holding sahibi yöneticimiz olsun, hem liseliler aşağılayamasın hem iş bitirici olsun. hem lise kültürüne sahip olsun hem ticari ilişkileri çok olsun. bizde hep yukarıdaki kısır döngü. boğazın karşısındaki güruhun tek sevdiğim özelliği, büyük iş adamlarının ellerini taşın altına atması olmuştur. ali koç, olmadı saadettin saran, olmadı abdullah kiğılı, olmadı ferit şahenk...
    yanlış anlaşılmasın kıskanmıyorum. durum tespiti yapıyorum. ve öneri olarak da ilgili başlıkta söylenen bazı isimler mevcut.
    ya ne idüğü belirsiz bir liseli yada liselilere karşı sesini yükseltemeyecek, dışarıda haklarımızı savunamayacak lisesiz. sonra adamlar limiti de deler, yabancı sayısı yangınını durdurur, algısını da yapar.
    bak bizimkilere, durumdan sıyrılmak için oyuncuları taraftarın önüne atıyor, inanılmaz bir amatörlük sergileyerek hayal satıyorlar.
  • 69
    "günümüz koşullarında" burak elmas örneğinde görüldüğü üzere maddi gücün olmazsa olmaz olduğunu gösteren makam.

    burak elmas daha önce uzun yıllar yöneticilik tecrübesi olmasına rağmen bence çok "toy" hamleler yaptı. bunu bir kenara koyuyorum ancak burak elmas'ın bu denli başarısız gözükmesinin de altında maddi anlamda gidişatı döndürecek kadar güce sahip olmamasıydı. aslında burak elmas bu kadar parçalayıp kenara atılacak bir yönetici değildi. ben ona da üzülüyorum şu süreçte şahsen.

    örneğin ali koç senelerdir başarısız, senelerdir skandal hatalar yapıyor ama parası ve gücüyle bir şekilde hükmedebiliyor. orası fenerbahçe demeyin çünkü orada da başkanlık için pusuda bekleyen bir sürü zengin aday var.

    velhasıl aydemir akbaş'ın dediğini tekrarlayacağım ama olsun, danışmandan, maaşına mukabil çalışan ceo'dan galatasaray'a başkan olması zor gözüküyor. yani kimsenin parasında gözüm yok da galatasaray başkanı sıradan bir anadolu takımının başkanından daha az varlıklı olunca orada problem çıkar.

    galatasaray'da arena'daki başkanlık ofisinin anahtarını çevirdiğinizde, personele günaydın dediğinizde günlük toplam gider anlamında 500 bin lira falan harcıyorsunuzdur. transferde, ödemelerde, şurada burada sürekli telefonun başında para bulmaya çalışıyorsunuz. rahmetli mustafa cengiz buna çok iyi bir örnekti bence. devletten gelmiş, bürokrasiyi bilen kendince helal kazanmış bir adamdı ancak yetmiyordu. sürekli basın toplantılarında para bulmakla uğraşıyorum diyordu. başkanlık şuan bundan ibaret maalesef. taraftarlar da istedikçe istiyor. kulübün derdi bitmiyor zaten. ayrıca günlük 1 milyon lira faiz ödüyor bu kulüp. 24 saatte bir böyle devasa bir rakam eksi olarak haneye yazılıyor.

    özetle galatasaray ağır bir yük. bu yükün altına girebilenler gelsin lütfen. ceo, danışman falan öyle bir devirde değiliz artık. üyelerin çoğunluğu böyle düşünüyor bence. sözlükte ise bu gerçeklerin göz ardı edildiğini düşünüyorum. hem varlıklı hem galatasaraylı insanları küstürmeyi mantıklı bulmuyorum.

    evet, ali sami yen'in koltuğunu parayla satın alamazsınız ama ali sami yen'in koltuğunda para olmadan da rahat edemezsiniz.
  • 34
    gerçekten galatasaray'ı seven, yönetebilme becerisi olan, çalıp kazanmak yerine, çalışıp kazandırmak için gelecek bir insan yokmu ?

    yaşım 30 oldu yıllarca transfer nöbeti tuttum. bir kere bile zamanında kamplara katılan, takımın eksikliğini görerek bir transfer politikası hazırlayan yönetimimiz olmadı. türkiyede hiç bir klüpte bunu yapmadı

    manager oyunları oynarken, ben bile elime kağıt kalem alıp not tutardım. eksikleri görüp ona göre oyuncu araştırması yapardım. biliyorum oyun oynamıyoruz. ancak scout ekibi ne işe yarar ? bizim scout ekibimiz d avilla' mı ? hâla şu zaman oldu yaprak kımıldamıyor. ben transfer müptelası biri değilim ancak görünen köy uzakta değildir. eksikler belli, dengeleri bozanlar belli.

    daha öncede yazdım, galatasaray başkanlığı malesef birilerini zengin etme ve güç kazandırma makamı olmuş.
  • 65
    ağırlığı olan makam. burak elmas sonrası pek bir ağırlığı da kalmadı gibi görünüyor. yaşımın yettiğince gördüğüm başkanlarda bu kadar kötüsünü görmemiştim. başkan olması, transfer, sponsor herhangi bir konuda katkısı sıfıra yakın. paran yoksa para bulacaksın. başkanlık türkiye'de böyle yürüyor. akademisyen, yönetici istediği kadar iyi cv'si olsun bu işlerde yürümüyormuş anlamış olduk.
  • 37
    hem finansal hem sportif alanda vizyon sahibi, kulüpte orta-uzun vadede sürdürülebilir başarı ve markalaşma odaklı yapılanmaya gidebilecek, sınır dışında galatasaray saygınlığının yüzü olabilecek ama yurt içinde de gereken üslubu gerektiği yerde kullanabilecek, yeri geldiğinde g*te g*t, yeri geldiğinde zata zat diyebilecek ve belki de bunlardan da önemlisi malum şahıs ve şakşakçılarının hegemonyasına karşı da kolay kolay ezilmeyecek, eğilip bükülmeyecek birisi, bu 'makamı' hakedecek kişidir.
  • 2
    aşağıdaki insanların yaptıkları şerefli görev:

    ali sami yen (1905 - 1918) (1925)
    refik cevdet kalpakçıoğlu (1919 - 1922) (1934)
    yusuf ziya öniş (1922-1924) (1950 - 1952)
    ali haydar şekip (1925)
    ahmet robenson (1926)
    adnan ıbrahim pirioğlu (1927)
    necmettin sadak (1928 - 1929)
    abidin daver (1929 - 1930)
    ahmet kara (1930 - 1931) (1933)
    tahir kevkep (1931 - 1932)
    ali haydar barsal (1932 - 1933) (1933 - 1934)
    fethi ısfendiyaroğlu (1933)
    saim gogen (1936 - 1937)
    sedat ziya kantoğlu (1937 - 1939) (1944)
    nizan nuri (1939)
    adnan akıska (1939)
    tevfik ali çınar (1940 - 1942)
    osman dardağan (1942 - 1943)
    muslihittin peykoğlu (1944 - 1946)
    suphi batur (1946 - 1950) (1965 - 1968)
    ulvi yenal (1953) (1962 - 1964)
    refik selimoğlu (1954 - 1956) (1960 - 1962)
    sadık giz (1957 - 1959)
    selahattin beyazıt (1969 - 1973) (1975 - 1979)
    prof. dr. mustafa pekin (1973 - 1975)
    prof. dr. ali uras (1979 - 1984) (1984 - 1986)
    dr. ali tanrıyar (1986 - 1988) (1988 - 1990)
    alp yalman (1990 - 1992) (1992 - 1996)
    faruk süren (1996 - 2001)
    h. mehmet cansun (2001 - 2002)
    özhan canaydın (2002 - 2008)
    adnan polat (2008 - .......)
  • 38
    şahsen bu koltukta oturan kişiden birkaç beklentim var. bence her taraftarımız da hemfikirdir. çok şeyler değil bunlar.

    1-fatih terim'in işine karışmaması ve işini yapmasında yardımcı olması.
    2-rakip kulüpler ile didişmeden lafı gediğine oturtması. ( ünal aysal'ın mahmut uslu beni yanlış anlamış ben taraftarlar dost olsun dedim yoksa şike yapan kuluple ne dost olacağım gibi)
    3-elit bir insan olması. ünal aysal'ın bbc'ye çıkması gibi. beyaz futbol ve bunun gibi programlara kendini meze etmemeli.
    4-kulubün geleceğini ipotek altına almaması

    bu dördü benim için kafidir. yani işin özeti 4. madde dışında 2011-2013 ünal aysal :(

    olmasaydı sonumuz böyle.

    edit: ya eklemek istedim. battıysak da reale 3 atarak falan battık. allah korusun fenerbahçe gibi yüksek paralara 6. ve 7. de olabilirdik.
  • 51
    fatih terim'le birlikte veya başka bir tenik direktörle çalışıldığı takdirde oturma zorluğunda herhangi bir değişiklik yoktur. inanmayanlar ünal aysal'a sorabilir. 2011 yılında göreve getirdiği fatih terim'i 2013 yılında görevden almıştır. bunun akabinde ünal aysal istifa diye stadyum inlememiştir, sosyal medyada infial yaratılmamıştır, taraftar galeyana gelmemiştir. taraftar roberto mancini atkı bağlamış, cesare prandelli ile bütün zaferler gökyüzüne demiştir. kişilerin başarısızlıklarına, cesaretsizliklerine, beceriksizliklerine hocayı kalkan olarak kullanmalarından bıktım.
  • 60
    iş o kadar saçma yerlere gidiyor ki mevcut başkan adaylarına ve listelerine bakınca koca galatasaray ne hallere düşmüş diyor insan.

    şu adaylara ve listelere aklı başında bir galatasaraylı baksın ya. galatasaray başkanına omuz atanlar, liseci zihniyetin kompedanları, mecdiyeköyde ali samiyen arazisini peşkeş çekenler, kulübü icraya verenler, fatih terime alenen hakaret dolu tweetler atanlar, ibra edilmeyenler, beşiktaş aşıkları, beyaz futbol şaklabanları, 8 ay forvet arayıp sonucunda kulübün 13 milyon euro'sunu kasımpaşa'ya yedirenler yok yok.

    umarım metin öztürk yada burak elmas seçilebilir. durum o kadar vahim o kadar karanlık ki bu adaylardan birinin seçilmesini isteme sebebim en azından galatasaraylı oldukları kesin.
  • 67
    açıklama olarak loop'a düşmüş haldedir.
    özhan canaydın sonrası adnan polat önceki dönem yapılan borçlardan dem vurdu. sonra kendisinden sonra gelen ünal aysal'ın kendi bıraktığı güzel mali durumu kötüleştirdiğini söyledi.

    sonrasında ünal aysal kendisinden önceki adnan polat'ın borcunu eleştirdi ve kendinden sonra gelen dursun aydın özbek'in kendisinin bıraktığı iyi mali durumu bozduğunu savundu.

    ardından gelen dursun aydın özbek kendisinden önceki ünal aysal'ın borcunu eleştirdi ve kendisinden sonra gelen mustafa cengiz'in kendisinin bıraktığı iyi mali durumu bozduğunu savundu.

    sonra mustafa cengiz kendisinden önceki dursun aydın özbek'in borcunu eleştirdi ve kendisi olmasa da ekip arkadaşları kendisinden sonraki burak elmas'ı kaynak bulamama vs olarak eleştirdi.

    şimdi elimizde burak elmas var. tabiki o da kendisinden önceki mustafa cengiz dönemini özellikle menajerler ve bankalar birliği sebebiyle eleştirdi. şimdi kendisinden sonra gelecek başkana ne diyecek bilmiyorum.

    kısacası gelecek yeni başkan da tahminen şunları diyecek;
    burak elmas dönemi yapılan harcamalar sebebiyle bu haldeyiz.
    sonra burak elmas da biz uefa'da gruptan çıkmış birçok gence sahip takım bıraktık, sponsorluk yaptık falan filan.

    neyse, kısacası çok tahmin edilebilir bir makam olmuştur.
  • 20
    hiç aranızda galatasaray başkanı olmayı hayal eden var mı?

    saçma bir soru gibi gelebilir. ulan herifin milyon galatasaray taraftarının olduğu sözlükte sorduğu soruya bak diyenler falan.. ama ben neredeyse hiç kimsenin böyle bir hayal kurduğunu zannetmiyorum.

    çocukluktan beri hepimizde vardır, yatarsın yatağa kapatırsın gözlerini, sahada almışsın ayağına topu, üzerinde parçalı.. okan'la bir ver kaç, hakan araya kaçmış ama sen vermeyip kendin vuruyorsun ve gol..

    ya da teknik direktörsün, bir hafta kafanda fener maçına hazırlanıyorsun. kamp yapsam mı, çocuklara sürekli baskı kursam mı.. basın toplantısına çıkmışsın, cool ama ayarcı bir dille konuşuyorsun ve çıkıp temiz bir oyunla alıyorsun maçı..

    yeri geldi menajerlik oyunlarının hayatımıza iyice nüfuz ettiği dönemler, haldun üstünellerle yavaş yavaş başlayan daha sonra michael zorc ve monchi gibi isimlerle ayyuka çıkan sportif direktörlük hayalleri bile kurduk. onu alırım, bunu satarım, altyapı sistemini şu hale getiririm, şöyle bir tesisleşme, kurallaşma vs vs..

    evet ben biraz yapı itibariyle fazla hayalperest birisi olmama rağmen bir çok galatasaray sevdalısı bu ve buna benzer hayalleri paylaşmıştır ömrü boyunca. ama galatasaray'daki üyelik yapısı, o kapalı kongre genel kurul bilmem ne zıkkım muhabbetleri.. daha nasıl başkan olunabileceğini bile bilmiyoruz ki. yemin ederim fenerbahçe ve beşiktaşlı çocukların hep vardır, bir gün zengin ve tanınmış önemli bir adam olucam ve takımımın başkanı olucam hayali.

    galatasaraylı çocukların başkanlık hayali kurması bile yasaktır.
App Store'dan indirin Google Play'den alın