• 426
    hiçbir şekilde başarı istemeye hakkı yokturdur. yok öyle "ben para veririm istediğimi yaparım" kafası. böyle olunca zaten taraftar olmuyorsun. bu takım kötü oyuncudan, kötü oyundan, kötü hocadan, kötü hakemden ne çekiyorsa bu tip insanlardan da o kadar çekiyor.

    hazırlık maçında futbolcu ıslıklamak dünyanın en rezil olayı kimse kusura bakmasın. hem de ligde o kadar engellemeye rağmen iyi oyun oynamış, güzel skorlar almışken. kime faydası var bunun motivasyon düşürmekten başka. böyle yapınca daha fazla hırslanır diye düşünüyorsanız çok saçma bir düşünce. bu oyuncuyu yükseltmez, düşürür. iki gün sonra adam sahada görev almaktan korkar hale gelir.

    (bkz: 3 aralık 2022 galatasaray rayo vallecano maçı)
  • 427
    bunun bir ileri versiyonu hazırlık maçında futbolcusunu ıslıklayan taraftardır.

    futbolcu ıslıklamanın nedeni ne olabilir mesela? mücadele etmemek, sakatım diyip oynamamak ilk akla gelenler… yani en azından benim aklıma gelenler.

    bu zekasız, bu iflah olmaz kitle; falcao’ya üçlü çektirip berkan kutlu’yu ıslıklıyor. bu adamlara ne anlatabilirsin? ne tartışabilirsin? bu kitleye taraftar da denmez seyirci de denmez. bu adamlar bizim sınavımız. allah hepimize sabır versin.
  • 431
    protesto hakkını kullanan taraftardır, normaldir. real madrid ronaldo’yu ıslıkladı zamanında, keza biz hagi’yi ıslıklamıştık, fenerbahçe taraftarı da alex’i ıslıklamıştır. yani oluyor böyle şeyler. normal karşılıyorum.

    ama hiçbir amacı ve getirisi olmayan bir hazırlık maçında futbolcu ıslıklamak aptallıktır. hiçbir mantıklı açıklaması olmayan kafasızca bir harekettir.
  • 432
    ilkeldir. duygusal kontrol ve mantıklı düşünme mekanizmaları gelişmemiştir. oyuncuya ve takıma verdiği zararı idrak edememekte, oyuncu ve teknik direktörle empati kuramamaktadır.

    takımın sorumlusu teknik direktördür. hocanın performansını beğenmiyorsan istifaya davet edebilirsin. ama her kararını da tek tek sorgulayamazsın çünkü adamın aklındaki planı bilmiyorsun. adam belki formsuz oyuncuyu oynatarak kazanmayı hedefliyor ve kafasında belli bir formsuzluk tolerans seviyesi var. senin formsuzluk tolerans seviyen hocadan düşük olabilir. buradaki beklenti farkının faturasını oyuncuya çıkarmak saçmalık.

    maç içerisinde kendi oyunucunu ıslıklamak oyuncuyu affalatıp takımın da konsantrasyonunu bozmaktan başka hiçbir işe yaramaz. şirketten örnek verenler kapalı kapılar ardında aldığı feedbacklerle kıyaslamasın. 50.000 kişi kendisine küfredip ıslıklarken ofis koltuklarında o yaptıkları işe konsantre olabilecekler mi, onu bir düşünsün. bunun çocuklukla, olgunlukla alakası yok. insan doğasıyla ilgili bir durum.

    bu durumla baş etmenin en iyi yolu bu gibi platformlarda ve sosyal medyada bu davranışı kınamak, stadyumda da ıslıklayanları uyarmak. takım, hoca ve ultraslan da bu konuda farkındalık ve kamuoyu bilinci oluşturma, vicdan uyandırma çalışmaları yapmalı. ben yönetim olsam eski 2-3 futbolcuyla bu konu üstüne röportaj yapıp sosyal medyada yayınlarım.

    çünkü kendi taraftarının seni ıslıklaması, rakibin seni ıslıklamasından bile daha kötü bir durum. direk ihanete uğramışlık, yalnız bırakılmışlık ve yetersizlik hislerini doğurur ve bu hislerle boğuşan bir oyuncunun sahada ve saha dışında kendini oyuna verebilmesi mümkün değildir.

    edit: bu entry'i yazarkan sıcak duygularla ben de kutuplaştıran bir dil kullanmışım. hata olarak görüyorum.
  • 433
    bazı durumlarda yapılması düpedüz saçmalıktır. bu konuda tüm taraftarları nasıl bilinçlendiririz merak ediyorum. ligin yalnızca ilk 13-14 maçının oynandığı, takımın liderin 2 puan gerisinde olduğu ve son maçını 7-0 kazandığı bir ortamda, bir hazırlık maçında rotasyon oyuncusunu ıslıklamak en hafif tabirle kötü niyetliliktir. evet, taraftarın protesto hakkı vardır. bu protesto lige havlu attığımız ya da kötü oynadığımız bir dönemde, bir lig maçında yapılsa yine bir nebze anlaşılabilir.

    aksi durum sözleşmeli bir rotasyon oyuncusunun ve onun yakın takım arkadaşlarının motivasyonunu yerle bir etmekten başka hiçbir işe yaramıyor.
  • 434
    normaldir. zira mücadele etmeyen, koşup çabalamayan hiçbir futbolcu bugüne kadar ıslıklanmamıştır. buna sabri de dahil. ki yeteneği kısıtlı sabri’nin sadece futbolu bırakmaya yakın dönemlerde 2-3 kez ıslıklandığına şahit olmuştum. fakat yaşı çok ilerlemişti ve artık mücadele edemiyordu. yani geçerli bahanesi vardı. fakat berkan kaç yaşında? her yere basıyor, iyi mücadele ediyor, kendini parçalıyor da taraftar mı yürü lan çekiyor? sadece berkan özelinde de değil. maça ağrı’dan gelip izleyen adam var. bu adam eğer emek verip maça geliyorsa, sen de tribündeki o adamı üzmeyeceksin. yenersin yenilirsin o başka. ama sonuna kadar mücadele edecek, kendini ıslıklatmayacaksın.

    oyuncuya laf söyletmeyeceğim diye şekilden şekile girenlerden de gına geldi. protesto hakkı vardır. hak edene hak edildiği şekilde dozunu kaçırmadan göstermek gerekir.

    90’lı yılların sonuna doğru idmana baklava ile gitmek modaydı. o ziyaretin amacı “bir sonraki geldiğimizde tatlı konuşmayız” imasıydı. yani bir nevi tehditti. o ziyaret, anlamına bakıldığında ıslıktan daha ilkel. ama kimse konuşmuyor. ki hala yapanlar var. konuşulacaksa bu tür şeyler konuşulsun, ıslık gibi doğal protestolar değil.
  • 435
    sahadaki oyuncuya eleştiri hakkını kullanan taraftardır. futbolcuyu çıkışta kenrara çekip eleştirecek hali yok maça gelen adamların. futbolculara çocuk muamelesi yapan taraftar tam aksini düşünüyor. sahada ıslıklanan oyuncular profesyonel futbolcu ve bu durum futbolun içinde var. dünyanın her yerinde var. aman psikolojisi bozulacak, aman motivasyonu bozulacak... iki ıslıkla motivasyonu bozuluyosa o adamdan profesyonel futbolcu olmaz. iş hayatında bile herkes eleştiriye maruz kalabiliyor. aksini savunanlar sanırım hiç çalışmamış insanlar. çocuk muamelesi yapmaktan vazgeçin artık.
  • 436
    daha önce defalarca ıslıklanmasına ve yedek kalmasına rağmen küsmemiş, oyuna girdiği son 2 lig maçı ve kupa maçında gayet iyi performans göstermiş, kötü oynasa bile hiçbir zaman isteksiz oynadığı görülmeyen berkan kutlu’nun 3 aralık 2022 galatasaray rayo vallecano maçında, bir hazırlık maçında ıslıklanması ile yine kendini göstermiş, hazırlık maçında ne beklediğini anlamadığım taraftar.

    aynı taraftar aynı maç öncesi, galatasaray kariyerinin üçte ikisini sakat geçirmiş, ahım şahım katkı yapmamış falcao’yu sırf adı falcao olduğu için üçlüye çağırdı. alkışlasa bir nebze anlardım da üçlüye çağırdı.

    şu iki şeyi aynı maçta yapan taraftardan futbolcu psikolojisini, takım arkadaşının psikolojisini hatta bunun bir hazırlık maçı olduğunu, karşısındakinin galatasaray’a saygısızlık yapmadığını anlamasını beklemek de bizim için ızdırap verici.
  • 438
    vasata tamah etmeyen ve etmek istemeyenlerin hareketidir. yer yer birçok kişi tepki çekti, ıslıklandı bu takımda. selçuk inan'ından sabri sarıoğlu'suna, younes belhanda'sından mbiaye diagne'sine, tarık çamdal'ından arda turan'ına, iasmin latovlevici'sinden ryan babel'ine... yerli ve yabancı sayısız örnekle çoğaltılabilir. hatta yeri geldi mi de tek bir isim üzerinden değil direkt yönetimi, teknik kadrosu ve kulübede oturanından sahaya çıkanına kadar komple takım bile protesto edilmiştir. yukarıda saydığım kısıtlı liste bile yerli yabancı fark etmeden yetersiz olana yetersizsin ve o taşıdığın formaya artık yakışmıyorsun denildiğinin bir kanıtıdır. çünkü verilebilecek tepkilerin en basit yolu da budur ve başarıya doymuyor olmak, vasata alışmamak totalde seni başarıya da taşır. galatasaray tarihi de bunun örnekleriyle doludur.

    edit: imla
  • 439
    normalde bundan daha doğal bir şey olamaz sahada kötü oynayan oyuncu eleştirilir, ıslıklanır sonuçta üç kuruşa oynamıyor bu adamlar. lakin önemsiz bir hazırlık maçında yapılması benim için geri zekalılıktan başka bir şey değildir. bugünkü oynanan hazırlık maçında tek kötü oynayan berkan mıydı yani? bastonla bile zor hareket edecek gomis'i niye ıslıklamıyor bu arkadaşlar? veya 15-20 dakika kondisyonu ya olan ya olmayan ama senede 2 milyon alan mata neden ıslıklanmıyor? güçleri berkan'a yetiyor? okan kocuk'a mı yetiyor? sırf ismi yok diye mi geliyor bu ıslıklar? bu oyuncuların kapasitesinin düşük olduğunu biz bilmiyor muyuz? insan biraz utanırdı ya maç öncesi kulüpten milyonları cukkalayıp bizi hayal kırıklığına uğratan falcao için üçlü çektirdiniz ama kulüpte hala oynayan oyuncuyu ıslıkladınız. utanç verici.
  • 445
    futbolda tezahürat, alkış, destek ne kadar normalse; ıslık, eleştiri, protesto da o kadar normaldir. şampiyonlar ligi maçında da normaldir, sıradan bir hazırlık maçında da normaldir. ses tellerimi parçalayana kadar takıma veya bir oyuncumuza destek amaçlı bağırdığım gün de olmuştur; topu her ayağına aldığında ıslıkladığım, yuhaladığım futbolcu da, bir bütün olarak protesto ettiğim galatasaray kadrosu da olmuştur. her ikisini de 13-14 sene önce ali sami yen'de de yaptım, 2011'den beri arena'da da yaptım. desteklerken de pişman olmadım, protesto ederken de.
    taraftara kimse yön vermemeli. "ıslıklayan, taraftar değildir" gibi genellemeler de çok yersiz. futbolcu, desteği ne kadar normal görüyorsa; ıslığı da o kadar normal görmeli. hepimiz mesleğimizi icra ederken yeri geldi övgü aldık, yeri geldi terfi aldık, yeri geldi zam aldık. ama bazen de azar işittik, eleştiri aldık, tenzil-i rütbe yaşadık, hatta işten çıkartıldık. kabul ettiklerimiz de olmuştur, isyan ettiklerimiz de. ama hiçbirimiz oturup ağlamadık. futbolcu da böyle bakacak olaya ve alınganlık yapmayacak.
    taraftarlık, taraftarı olduğun kulübün yanında olmaktır. kulübünün menfaatlerini savunmaktır; futbolcuların gönlünü sürekli hoş tutmak, keyiflerini yapmak bir taraftarlık vazifesi değildir. galatasaray için doğru olan, galatasaray'ın hedeflerine uygun olan, yeterli olan sporcu desteklenir. galatasaray için yetersiz olan da eleştirilir. yetersizliğinin farkında olmayıp kendini dev aynasında gören de eleştirilir. burada önemli olan sporcu değil, kulüptür. çünkü kalıcı olan galatasaray'dır, taraftardır. futbolcular(sporcular) gelip geçicidir. benim için önemli olan, taraftarı olduğum kulübün başarısı ve menfaatleridir. buna uygun olanı sonuna kadar desteklerim, uymayanı da eleştiririm. gerekirse de protesto ederim. benim gözümde bu kadar basittir.
  • 446
    utanmadan etmeden bir de islik ve yuhalamayi ahlak cercevesine almaya calisan mutsuz ve baskalarini da mutsuz etmekten imtina etmeyen, kibirli ve cahil insanlar toplulugudur.

    meslegini iyi veya kotu icra eden, kimseye bir kotulugu olmayan, sadece o gun iyi bir sekilde( kime gore) meslegini yapamayan insanlari yuhalayip, her yerden taciz eden insanlar daha ne yaptiklarinin bile farkinda degiller mi gercekten?
    gitme kardesim stada o zaman. biz izledigimiz oyunda ve destekledigimiz takimda oyuncularimizin kotu bir sekilde taciz edilmesini istemiyoruz.

    sen is yerinde mobbinge ugruyorsun diye, hakaret isitiyorsun diye bunu baskalarina yapmak mi senin zihninin adaleti? yoksa meslegini yapmaya calisan insanlari bu sekilde taciz etmeyerek kendi basina gelmesini istemedigin sekilde davranmak mi dogru olan?

    ayrica sen kimsin ya? sen hangi sifatla oynanan oyunu begenmiyorsun da bu tacizi gerceklestiriyorsun? kim sana bu konuda yeterli oldugunu soyledi?

    artik bu asimilasyona bir yerlerde son verilmeli. bu kadar cahil cuhela is olur mu? hele bunu utanmadan kendini hakli cikarmak icin savunmak nedir? rezillik otesi isler oluyor artik.

    utanin biraz, konusmayin... utanin!
  • 447
    demokratik hakkını kullanmaktadır. evet. fakat demokratik hakkını kötüye kullanmaktadır.

    nasıl evsiz bir insanı hor görüp aşağılama hakkımız yoksa aynı şekilde milyonlar kazanan insanların duygularını da "onlar zaten milyonlar kazanıyor" diyerek değersizleştirirsek hata yapmış ve ayıp etmiş oluruz. bir insanın değerini, duygusal bütünlük hakkınıve insanlık onurunu kazandığı para belirlemez.

    bu taraftar grubu takımın uzun vadede iyiliğini istediği için performansından ve karakterinden memnun olmadığı oyuncuları maç sırasında ıslıklayarak takıma yararlı olduğunu düşünmektedir. fakat sporcu psikolojisi ilgili araştırmalara biraz bakarlarsa oyun sırasında antrenöründen veya taraftarından böyle bir tepki gören oyuncu, ve bu tepkiyi demokles'in kılıcı gibi üstünde hisseden diğer oyuncuların aklını sahaya tamamen verme imkanı olmadığını göreceklerdir. bu durumda her oyuncu "ya hata yaparsam" diye panikle oynayacak, normalde yapabileceği pozitif işleri yapamazken hataya da daha yatkın olacaktır.

    yine de bu demokratik hakkını kullanmak isteyen taraftarlar için önerim: orgnize olun ve maç bittikten sonra tepkini gösterin. maç sırasında bu tepkiyi göstermenin takıma çok çok ciddi zararları var. he, muhtemelen zaten maç sonuna kadar sabredersek futbolcu yaptığı hataları telafi etme şansı da bulur ve bu tepkiye gerek kalmaz.

    bir camiayı ayakta tutan şey güvendir ve bu davranışla biz oyuncuların hem özgüvenini hem birbirine olan güvenini hem de taraftara olan güvenini zedeliyoruz.

    bazı takımlar rakip maçlara mental olarak hazırlanmak için antremanlarda agresif ıslık ve tezahurat seslerini oyunculara dinletir. eğer bu davranış devam edecekse bizim takım da kendi oyuncusunu ıslıklayan taraftar seslerini antremanda kullanmayı denemeli...

    absürt bir çözüm mü? evet. en az bu tepkinın kendisinin hatalı olması kadar...
  • 448
    bu konu başlığına ikinci kez yazacağım ve muhtemelen de bu konu özelinde son entry'im olacak. ne demek istediğim, ne anlatmak istediğim tam olarak anlaşılmadığı için, sezon bazlı yaşanan örnekler üzerinden bir şeyleri anlatıp bu konuyu kapatacağım.

    2005-2006, 2006-2007 ve 2007-2008 sezonlarında takıma bir bütün olarak veya futbolcu özelinde yapılmış bir protesto hatırlamıyorum ali sami yen'de. ufak çaplı oldu ise de katılmadım, aklımda da hiç yer edinmedi (2007-2008 sezonunda saha içerisinde servet ve arda sivaspor maçında ciddi bir tartışma yaşadılar, tribün de arda'ya çok kızdı ama bir anlık tepkiydi). benim de katıldığım ve aklımda yer edinen en önemli ilk protesto 2008-2009 sezonunda ali sami yen'de 5 yediğimiz kocaelispor maçında oldu. takım bir bütün halinde de ıslıklandı ama kapalı'nın göbeğinde sabri sarıoğlu'na "senin yeri belli, gece kulüpleri" şekinde başlayan özel bir beste yapıldı. "futbolcuya ıslık yok" diyor ya bugün ultraslan; besteyi yapan ve protestoyu başlatan kendileriydi. çok sert bir tepki gösterdiler. o sabri 3 gün sonra bordeaux maçında galibiyeti ve turu getiren golü attı. kapalı tribünün önünde formaya resmen secde etti ve üçlü çektirdi. 2009-2010 sezonunda sivas deplasmanı sonrası bir grup taraftar florya'ya gitti ve içeriye yumurta yağdırdı. ali sami yen'deki diyarbakırspor maçında başta jo alves ve arda turan olmak üzere herkes ıslıktan nasibini aldı, bütün statta pankartlar ters asıldı. 2010-2011 sezonunda yapılanlardan hangisini sayayım; ali sami yen'in kapanışından önce oynanan maçlarda ankaragücü'yle başlayarak; manisaspor, beşiktaş, gençlerbirliği maçlarının hepsinde takımın bütününe ve belirli başlı futbolcular özelinde protesto yapıldı. manisa maçında servet topu her ayağına aldığında "formayı satanın a..." diye bağrıldı. hakan balta, mustafa sarp, barış özbek, ali turan gibiler tabiri caizse yerin dibine sokuldu. 2013-2014 sezonunda fenerbahçe maçında selçuk, 2014-2015 sezonunda trabzonspor maçında burak ve selçuk beraber ıslıklandı. 2021-2022 sezonu, 2010-2011 sezonunun karbon kopyasıydı. giresun maçında ömer, trabzonspor maçında taylan, kayseri maçında berkan vs. hepsi ıslıklandı ve ıslığın çok ötesinde bireysel tepkiyle karşılaştı.

    bunları bir "gurur tablosu" olarak yazmıyorum. ali sami yen'den bugüne bir durum tespiti olarak kaleme alıyorum. sabri'sinden servet'ine, selçuk'undan taylan'ına birebir şahit olduğum ıslık ve protestoları kabaca bir yazdım. ben özet geçtim; eksiği var, fazlası yok. bu yapılanların hepsine katıldım mı peki? katıldım. bugün dönüp baktığımda, 2008-2009 sezonundan başlayarak katıldığım hiçbir tepkiden ötürü pişman değilim. burası bir galatasaray platformu; galatasaray'ın stadında son 13-14 senede olan bitenleri ve benim bu olan bitenler karşısında yorumumu/düşüncemi yazmamdan ötürü hakaret işiteceksem, diyecek lafım yok. diğerlerinin dozajı ve gerekliliği oturulur tartışılır ama 2010-2011 sezonunda ali sami yen'de servet, barış, mustafa sarp gibiler kendilerine yönelik protestoyu çok net olarak hak etmişlerdir. burada yazılıp çizildiği gibi, "oyuncular demoralize edildi" vb. geri dönüşlere maalesef katılmıyorum. bence zerre umurlarında olmadı ama olduysa da, çok iyi oldu. o oyuncuların bir daha galatasaray taraftarının önüne çıkamayacak hale getirilmeleri gerekirdi, nispeten de öyle oldu. ciddiyetsiz, disiplinsiz, oynadığı formanın hakkını vermeyen, lakayt, şımarık bir futbolcu için "aman kırılır, aman üzülür, aman ağlar" diye düşünemem kimse kusura bakmasın. statta da kimse düşünmedi ali sami yen'in son sezonunda. 2021-2022 sezonu da dediğim gibi, 2010-2011 sezonunun bir karbon kopyasıdır. servet çetin yok, ömer bayram var. mustafa sarp yok, taylan antalyalı var. barış özbek yok, ryan babel var. ben veya ıslıklayan diğer insanlar. ne yapacaktık? ömer bayram'a o göbeğinden, o ciddiyetsizliğinden, o gevşekliğinden, o gözleri kanatan futbolundan ötürü madalya mı verecektik? ki hep ıslık, protesto gibi konuların altı çizilmeye çalışılıyor ama geçen sezon o rezil takım ligte birçok maçta maç sonu tribüne çağırıldı ve hep beraber "şereftir seni sevmek" söylendi. giresun, kasımpaşa, trabzon, kayseri, sivas gibi maçlarda da çeşitli oyuncular özel olarak ıslıklandı. ne olacaktı ki, ne bekleniyordu insanlardan? içeride dışarıda herkese yenilen, sezonu 13.sırada bitiren, bulunduğu yerin ciddiyetini kavrayamamış adamlara "aferin" mi denilecekti? "ne yapılacaksa maçtan sonra yapılsın" deniliyor mesela. maç içerisinde zarar veriyormuş. sanırsın bu adamlar maçta tepki olmadığı zamanlarda sahada şov yapıyorlardı. ıslık, tepki dediğimiz şey bir günde ortaya çıkmaz. önce destek vardır, geçen sezon da vardı destek. 2010-2011 sezonunda da vardı. insanlar, desteğin karşılığında oynanan rezil futbolu, ciddiyetsizliği ve puan tablosundaki fiyaskoyu görünce tepki göstermeye başlarlar. bir galatasaraylı, galatasaray'a ve değerlerine kendisinin gösterdiği hassasiyeti ve verdiği emeği sahada futbolcu da göremediği zaman, sinirlenmeye başlar. bu hep böyle olmuştur. ayrıca senelerdir galatasaray'da tepki gördüğü için ayrılan futbolcuların birçoğunun sonu bir alt lig oldu. zaman içerisinde de yok olup gittiler. galatasaray'da tepki gördüğü için ayrılıp da galatasaray'dan üst klasman bir takıma transfer yapabilen var mı? bu bile başlı başına neyin doğru neyin yanlış olduğunu gösteriyor.

    ben galatasaraylıyım. bunu da burada kimseye sorgulatacak veya tartıştıracak değilim. buraya yazdıklarım da "hayal ürünü" şeyler değil. olup biteni yazdım. doğru bulmazsın, beğenmezsin, hatta bu olup bitenlerden nefret edersin. yazdıklarıma"of" verirsin veya özelden saygılı bir şekilde eleştirini dile getirirsin. anlatırsın. o kadar ama; buradaki her bir yazarın özgürlüğü bununla sınırlı. çünkü ben bir tarafımdan olay uydurmuyorum. bir tarafımdan tespit de yapmıyorum. bir olay var, yaşanmışlık var ve bu hakikat karşısında benim sergilediğim tutum var entry'de. bundan ötürü kalkıp da bana veya bir başkasına "cahil" yakıştırması yapılamaz. buranın genel anlayışı bu olmamalı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın