eğer hakkında biraz araştırma yaparsanız, aslında izlediğimiz şeyin felsefi bir geçmişi olduğunu görür,
tribünlerde birbirini kesmekten çok daha fazlası ile karşı karşıya olduğumuzu fark edersiniz.
futbol, tam anlamı ile bir
sınıf oyunudur. o sınıf da,
işçi sınıfıdır...
bakın, buraya siyasi şov yapıp devrimcilik oynamaya gelmedim.
daha önce birkaç defa
endüstriyel futbolun ne kadar boktan ve şerefsizce olduğunu anlatmaya çalıştım.
cine 5'te paran olmadığı için izleyemediğin lig maçlarından tut da, ekim 2015 itibariyle ayyuka çıkan
fifa rüşvet skandallarına kadar her bir nokta...
her bir yetim hakkı...
sene başında lig tv açtırmaya karar verip, 1-2 maç sonra "
bu paraya maç mı izlenir amk" diye diye kaç sezon geçti,
saymadım.
ki bakmayın, 2 senedir de kombine alırım uzak olmama rağmen.
yani olay benim paraya kıyamamda değil, bu heriflerin anasının nikahı gibi fiyat çekmelerinde...
gazetelerde okudum bugün, o fifa yöneticisi diğer danışmana bilmem kaç milyon euro avanta vermiş,
öteki berikinin
şikesini örtmüş,
falan.
futbol, ingiltere'nin
manchesterve
liverpoolşehirlerinde, işçi sınıfının basit şekilde oynadığı ve masrafsız olduğu için ortaya çıkardığı bir oyundur aslında.
şimdi bakmayın,
tek bildiği üçlü çektirmek olan gerizekalılara milyonların saçılmasına...
şenol güneş'in de bir lafı vardı, onunla bitireyim;
"bizim zamanımızda futbolu fakirler oynar, zenginler seyrederdi,
şimdi ise zenginler oynar, fakirler seyreder oldu..."
hepimizin amına koyayım, çok iyi bok yemişiz gerçekten...