• 176
    ülkemizde hâlen bu kadar tutkuyla takip edilen bir organizasyon olmasına şaşırdığım spor.

    dünden beri gerek burada, gerek ekşi'de, gerek twitter'da sürekli olarak vettel, ferrari, sainz falan konuşuluyor. bu yarışçıları da vallahi tanımıyorum benim ayıbım olsun o da. bir tek lewis hamilton'ı biliyorum çok yetenekliymiş, sürekli şampiyon oluyormuş falan.

    eskiden çok izlerdim formula 1'i. mika hakkinen - michael schumacher rekabeti benim için el clasico tadındaydı. onlar bitince ben de bitirdim.
  • 177
    2021 sezonu için ilginç gelişmeler olmaya devam ediyor.

    vettel ve ferrari'nin kontrat uzatmama haberinden sonra 2 günde piyasa karıştı.

    vettel problemin maaş olmadığını söyledi ki sosyal medya, kendi markası vs gibi işlerle hiç uğraşmayan biri için bence doğruyu söyledi. zaten her haber bunu doğruladı. problem ferrari'nin sadece 1 yıllık, vettel'in ise 3 yıllık kontrat istemesi. ferrari resmi olarak 1 ve 2 numaralı pilot ayrımı yok dese de vettel'e 1 yıl kontrat önererek takımdaki dengeleri leclerc'e doğru kaydırdı. vettel'de bunu kabul etmedi.

    vettel ve ferrari'ye ayrı ayrı bakarsak; bence vettel net bir şekilde emekliliği kafasına koymuştu kontrat imzalamamaya karar verdiğinde. eski takım arkadaşı mark webber taa 2014de demiş; "sebastian her şeyi erken yaşta yaşıyor. spor için erken bir yaşta grid'e girdi, kazandı, şampiyon oldu, aile kurdu, baba oldu. muhtemelen erken emekli olup ailesiyle zaman geçirecek." sadece bu sözden dolayı değil, bu kadar zafer isteyen bir kişinin baş altı takımlara gidip orta sıralarda takılacağını sanmam. şampiyonluk içinse mercedes veya redbull olması gerek yeni takımının lakin bunlar çok düşük ihtimal, ve oralarda da 2. pilot olacak. zaten dr.marko "vettel'in maaşını karşıyamayız muhtemelen" diyerek nazikçe redbull kapısını itekledi biraz olsun. bu kelimeleri bazıları finansal olarak anlaşma masasına oturunca beklentileri düşürmek gibi görüyor bu arada. ben pek katılmıyorum.

    ferrari, carlos sainz'a yöneldi. leclerc'in yanına bir bottas almak istediler. lakin ben sainz'ı çok üst seviye olarak görmüyorum.. 2019 sezonunda çaylak, 19 yaşındaki norris'den bence çok da iyi bir performans göstermedi sainz. hatta sıralamalarda geçildi bile çoğunlukla. bence iyi bir pilot, lakin ilk 3 takım için yeterli değil. umarım bu sözleri yerim tabii. *
    fakat sanırım ferrari'nin başka alternatifi de yoktu bu "bottas bulalım" planında. ricciardo çok daha iyi bir pilot lakin leclerc'in yanına 2. olmak istemez, yine takım için sürtüşmeler yaşanırdı. gönüller alonso isterdi tabi... lakin o da 2. pilot olmaz. ben olsam bir bottas arama sevdasından vaz geçerdim. son olarak sainz'ın üst düzey performansı verebileceğini düşünmüyorum.

    mclaren'de sainz ayrıldı ve ricciardo geldi. maddi detayları bilmiyorum ancak bence mclaren bu işten çok karlı çıktı sportif anlamda. mclaren ekibi ve ricciardo, veya norris ile ricciardo arasında bir problem olacağını ve bunun takıma zarar vereceğini hiç sanmam. tam tersi birbirlerini tamamlayan tipler.
    bu takasların en karlı takımı çok açık ara farkla mclaren ve ricciardo bence.

    renault... halen neden f1de devam ettiklerini pek anlayamıyoruz. 2025 civarı ayrılacakları gündemde. bence çok bile kaldılar. madem o kadar yatırım yapıyorsun, pilotlara dünya maaş veriyorsun; neden düzgün bir ekip kurmuyorsun ey reno. cyril ve ekibiyle pek bir şey olmaz. içimde buruk bir hüzün var, muhtemelen ricciardo'nun yerini alonso alacak. bu heyecan verici bir haber olsa da nando'nun bu yarım işlevsel takımla pek pozitif bir süreç geçireğini düşünmüyorum. yine de cyril'den kurtulurlarsa ve yeni gelecek bütçe sınırlamalarıyla yukarıya daha yakın bir takım olabilir renault. alonso dışındaki diğer ihtimaller de hulkenberg, zhou veya lundgaard. çaylak 2liden birisinin koltuğu alması muhtemel bu yıl olmasa da seneye, çünkü renault akademisine daha fazla odaklanacağını söylemişti geçtiğimiz aylarda.

    bence; genel olarak "kısa dönemde" vettel, ferrari, renault ve leclerc için biraz olumsuz; sainz, norris & ricciardo ve mclaren için olumlu bir hafta oldu. leclerc için olumsuz dedim zira sürekli birbirlerini daha iyi olmak için zorlayan bir 2li kendisi için daha iyi olabilirdi kariyerinin bu kadar erken aşamasında, her ne kadar biraz kavga gürültü olsa da takım ve taraftarlar kendisini tutmaktaydı. bu arada leclerc, basında sanılanın aksine, kazalar ve pistte farklı kararlar olsa da seb ile iyi geçiniyorduk dedi. pr cümleleri olduğunu sanmıyorum. biraz max-ricciardo ilişkisi gibiydi bence durumlar.

    ekleme olarak: (bkz: #2898562) bu güzel entryi okuduktan sonra çok değinmediğim mercedes-vettel olayı geldi aklıma.
    eğer vettel, sezonun ilerisinde; puan olarak bottas gibi geriye düştüğünde; 2.pilot olmayı göze alacağı bir kişi varsa muhtemelen bu hamilton'dur ve takım da alman mercedes'tir.
    fakat hamilton'un 7. şampiyonluk hedefini riske atacağını sanmam, belki ancak ondan sonra olur bu.
    mercedes de modern zamanın villain takımı. vettel pozitif bir pr getirir özellikle de içeriden(daimler) ve dışarıdan negatif görüldükleri / eleştirildikleri almanya'da. bu son söylediğimin efekti büyük olur zira daimler'ın sağı solu belli olmaz.
  • 179
    parabolica isimli bir podcasti var plase'nin. açıkçası plase bünyesinde yer almama rağmen kuru kuruya reklam yapmadığımı düşünüyorum hiçbir zaman. her yazıyı gelip de buraya koymadım ya da başka bir podcastleri hakkında bir şey yazmadım. bunu yazıyorum çünkü 3 arkadaş da bence konuya fazlasıyla hakimler ve kendi aralarında sohbet eder gibi(benim bu podcasti sevmemim en büyük nedeni bu sanırım) gibi takılıyorlar. hem konuya hakim olup hem de bu kadar doğal olunca bana çok hoş geldi parabolica isimli bu podcast. açıkçası 5 6 tane farklı podcast arasında açık ara en sevdiğim bu. yapan çocuklara da birden fazla kez takdirimi ilettim. bence bir şans verin parabolica'ya; https://open.spotify.com/...EmFFaqjMx4plEFizd57z
  • 182
    son çıkan haberlere göre 2020 sezonu 5 temmuz'da avusturya gp ile başlıyor. italya gp için eylül başı takvimi korunacak ama virüsten en çok etkilenen ülkelerden özellikle ingiltere ve ispanya'nın takvimde nereye konumlandırılacağı belirsizliğini koruyor. bu ülkeler için de yarışların ağustos ayının 2. yarısında olması söz konusu. bütün avrupa yarışlarını bitirmeden diğer kıtalara geçilmek istenmediği için de araya sıkıştırıabilecek yarışlarla ilgili kesin karar bekleniyor. fransa ve hollanda yarışları zaten iptal edilmişti. temmuz başı ile ağustos ortası arasına alınabilecek macaristan ve belçika grand prix'leri var gibi görünüyor. hatta eğer takvim oluşturulamazsa almanya'da hockenheim'de bir yarış düzenlenmesi de söz konusu olabilirmiş.

    öte yandan rusya, brezilya ve meksika'da son dönemde büyük vaka artışı söz konusu ki takvimin geri kalanında bu üç ülke de yarış koşulması planlanıyordu.

    nihai takvimin önümüzdeki hafta açıklanması bekleniyor.
  • 184
    fia'nın racing point konusunda iyice sıvamaya başlamayasıyla iyice çalkalanan organizasyon. renault protestosunda ısrarcı ve işin peşini bırakmayacak gibi görünüyor. fia sene başında racing point aracını incelediklerini ama fren sistemine bakmadıklarını açıkladı. zaten iş burada değişiyor. bu racing point denen oluşum mercedesin önceki yılki aracını neredeyse tamamen kopyalamış. şikayete konu olan fren sistemi meselesinde de tamamen mercedes tasarımını kullanarak diğer araçlara göre şu aşamada büyük avantaj sağlamış durumdalar. fia her incelemede durumu kabul ediyor, her incelemede yeni bir şeyler buluyor ama ötesi yok. renault da kendi aracını kendi motorunu üreten bir firma olarak enayi durumuna düşmüş olmamak adına işin peşini bırakmıyor. zaten geçen yıl ferrari'nin motorla ilgili yaptığı değişikliği (bence hile) açıklamadan imtina eden fia git gide daha da güvenilmez hale geliyor.
  • 185
    türkiyede sıradışı biçimde tekrardan küllerinden doğan organizasyon. 2000'lerin başlarına doğru türk televizyonlarında yayınlamaya başlaması ile belli bir kitle'nin büyük ilgisini çekmesiyle 2005 yılında ilk yarış yapıldı. yarışlara ev sahipliği yaptığımız ilk 3 yıl seyirci oranları güzeldi fakat 2008 yılı ile birlikte fia türkiyeyi takvimde avrupa yarış dönemi olan temmuz-ağustos ayları yerine asyadan-avrupaya doğru geçiş dönemi mayıs ayına almasıyla seyirci oranları inanılmaz düştü. yarış takviminde zamanlama değişmeyincede ekonmik krizlerin etkisi ile 2011'de takvimden türkiye gp çıktı.

    o dönem f1 maalesef muhalefetinde yarışlara harcanan parayı eleştirmesiyle türk insanına kendisini sevdiremedi. tüm bunların üzerine 2012 yılında saran medya herkesin burun kıvırdığı f1 yayın haklarını alarak, açık kanalda bile izlenmeyen organizasyonu ilk defa paralı olarak yayınlamaya başladı. nasıl olduysa yeni nesil formula 1'e ilgi duydu ve son bir kaç senedir formula 1'e ev sahipliği yaptığımız dönemden bile daha fazla izlenir oldu.

    bana göre en önemli etken formula 1 yönetiminin tabularını kırarak codamaster ile bir pyun çıkarması etkili oldu. bu oyunu oynayan çocuklar f1'i merak ettiler ve ilgi duymaya başladılar. asıl patlama yapmasını sağlayansa liberty media ortaklığı sonrası f1 yönetiminde tüm tabular kaldırıldı. artık formula 1'in kendine ait bir youtube sayfası var ve bizim yayıncı kuruluşumuz(beinsport) gibi başkalarının f1 yarışından aldıkları görünütüyü telif hakkı diyerek kaldırmıyorlar.
  • 186
    öncelikle belirteyim, sözlük kurallarına aykırı bir durum var ise lütfen entry silinsin.

    formula 1 hakkında engin bilgisi olan, ve bir şeyler karalayan çok fazla insan görüyorum sağda solda. ve bu konuda yazmak/okumak isteyenleri bir araya getirmek amacıyla medium'da bir publication açtım, daha yeni (ilk kez duyanlar için, sınırsız sayıda kişinin yazılar ekleyebildiği, ve takipçilere ulaştığı bir özellik diyelim).

    bendeniz, bir süre önce socrates dergi için yazdığım yazıları ekleyerek başladım şimdilik, bundan sonra da buraya katkıda bulunacağım. birkaç kişi olup biraz kitleye ulaşınca, sayfayı büyütmek için nüfuzu yüksek insanlardan da destek buluruz, o konuda sıkıntı yok.

    diyip, yazılarıyla katkı vermek veya takipte kalmak isteyen renkdaşlar için şuraya linki bırakalım (yazarlık için lütfen buradan özel mesaj atın):
    https://medium.com/formula-1-tr

    kişisel adresim ise:
    https://medium.com/@talha.arslan
  • 188
    13-14-15 kasım 2020 tarihlerinde istanbul'da yapılacağı resmileşti. yarışın seyircili olup olmayacağı hakkında henüz bir açıklama yapılmadı.

    kaynak: https://tr.motorsport.com/...ic_campaign=widget-1

    çok uzun bir aradan sonra ülkemize dönen ve motor sporlarının zirvesi olarak görülen formula 1 umarım ülkemizde kalıcılığı tekrardan yakalar.
  • 194
    2021 yilinda takimlarin buyuk degisiklik yapmasi yasak oldugundan en az bir sene daha 1-2 ham bot izleyecegimiz spor.

    takimlar ve suruculeri cok degisecek, 2022'de de yeni arabalar gelecek. mercedes hala acik ara en iyi yonetilen takim (ve hamilton en iyi surucu), ama bakalim yeni degisikliklerden zamani gelince nasil bir arabayla cikacaklar. formula 1'in bu dominasyondan cok memnun oldugunu zannetmiyorum, biraz rekabet olmasi cok daha fazla taraftar getiriyor.

    takim degisiklikleri derken kisaca uzerinden gecersek:

    ricciardo (renault -> mclaren)
    sainz (mclaren -> ferrari)
    alonso (evdeki koltuk -> renault)

    benim tahminim red bull'da yuzde 100 bir degisiklik olacagi (verstappen'in ikincisi olarak kimi secerlerse patliyor, alt takima inince de tekrar iyi surmeye basliyorlar). bu vettel olacak gibi bir his var icimde, albon/gasly de alpha tauri devam edecek. gerideki takimlarda ise williams haric (kontratlari devam ediyor) herkes degisebilir. grosjean kesin grid disi kalir, hulkenberg herhalde bir yerden grid'e geri girer. raikkonen'in emekli olma ihtimali var, giovinazzi de ahim sahim bir sey yapmadi onun yerine michael schumacher'in oglu mick girebilir diyorlar.
  • 195
    bu sene hariç önceki senelerde her ne kadar yine hamilton şampiyon olsa da yarış kazanan bir ferrari vardı. hatta bir iki yıl baya baya şampiyonluğu çok zorladı fakat özellikle bu motor olayı yüzünden öyle bir hale geldi ki ferrari, orta sıra takımından bile uzak bir görüntüye büründü.

    önceki senelerde rekabetçi olamayan takımların bu sene üst sıraları zorlaması büyük keyif veriyor ancak mercedes'in bu seneki dominasyonu gibi bir şeyi daha önce schumacher'in 12/13 (yanlış hatırlıyor da olabilirim) yarış kazandığı yıl dışında hatırlamıyorum.

    mercedes'in öyle bir aracı var ki rekabet etmeyi geçtim, tur yememek için mücadele ediyorsun. araçlar üçüncü sıradaki araca tur başı 1 saniye takıyor. altıncı sıradan sonraki araçlara ise tur başı 2-3 saniye fark atıyor. eğer mercedes araçları sorun yaşamiyorsa herhangi bir takımın kendilerini geçme şansı yok. yani mercedes iyiyse mercedes kazanıyor. o yüzden yarışı kazananı izlemek açıkçası bana çok tat vermiyor.

    he bu mercedes'in suçu mu? tabii ki hayır. adamlar buna arge yapmışlar, akıllı hamleler yapmislar ve durum ortada. red bull bence en yakın takım bu araca fakat onlarla da gözle görülür bir fark var.

    ferrari'ye dönecek olursak, olayın sadece motor gücü olmadigi, aerodinamik ayarların da çok büyük farklar yarattığı gerçeğini kavraması çok uzun yıllar sürdü. bunu kavradiginda ise zaten rekabet edecek motor gücü yok.

    enzo ferrari'nin bir sözü vardı; aerodinami yeterli motor gücünü üretemeyenlerin uydurduğu bir şey. buna benzer bir söz. ferrari maalesef bu treni bu sözler ışığında kaçırdı. sadece güçlü motor üreterek seneler boyu podyum yaptı, yarışlar kazandı fakat 13 yıldır şampiyon çıkartmıyor.

    bu kadar paralar harcayıp bu kadar rezalet bir otomobil üreten ferrari için yapılan kritikler varsa okumak isterim açıkçası. türkçe, ingilizce fark etmez.
  • 196
    yarışlar eskiye göre daha akıcı ve zevkli geçiyor fakat şampiyonadaki puan durumuna kimse bakmaya bile tenezzül etmiyor. özellikle 2005,2006,2007,2008 sezonlarında şampiyonluk yarışının getirdiği bir psikolojik savaş vardı. yarışlarda daha sıkıcı (2008 sezonu hariç) olsa bile kışın sıcacık yatağımdan bir pazar sabahı kalkıp çin, japonya yarışını izliyordum. uzun zamandır japonya gp tekrarını yada özetini izlerim diyorum çünkü şampiyonluk yarışı yok ortada ve yarışı izlememek, sonucu bilmemek sabah yatağımda uykumu kaçırmıyor.
  • 197
    goat tartışmasıyla ilgili uzun süredir üstünde uğraştığımız yazının ilk partını yayınladık. bu kısımda, realistik tarafa daha çok odaklanıp veri temelli bazı analizleri inceledik.
    https://medium.com/...-part-i-a1a33bca100c

    meraklısına, her sürücünün en iyi 3 üst üste yılı baz alınarak, tarihin en iyi 7 ismi şöyle sıralanmış f1metrics analizine göre:
    1- michael schumacher
    2- jackie stewart
    3- fernando alonso
    4- juan manuel fangio
    5- alberto ascari
    6- jim clark
    7- lewis hamilton

    ikinci kısımda, birçok ismi yakından değerlendirip saygılarımızı sunacağız. *
  • 199
    uyuşturucu gibi bir şey. bir alışıldı mı gerçekten uyuşturucu gibi.

    araç kamerasından yarışı izlerken gelen o motor sesi "tırı-tırı-rınnn-rınrınrın-tırı-tırı-tırtırtır-rınnnn", kasktaki o minik sarsıntı, dönmüyor gibi görünen tekerler, dönüşler, bitmeyen yol... bir süre sonra hipnotize ediyor adamı. dert tasa kalmıyor, bilinçsizce izliyor ve dinliyorsun. sonra pilot pit stopa giriyor, ohh sen de kendine bir reset atmış oluyorsun. terapi gibi... yazarken bile içim bir hoş oldu.

    mesela bir örnek: https://youtu.be/4vstWEvjW18
  • 200
    bugün, formula 1 2020 türkiye grand prix'sinde muhteşem bir yarış izledik. ama spora bir bütün olarak bakarsak, iğrenç bir hal almaya başladı, ve buna gerçekten üzülüyorum.

    o kadar iyi hikayeler var ki şu sporda, bu hale gelmesinin ihtiyacı nereden çıktı hiç anlayamıyorum. liberty media, amerikan kültürünü iyice spora entegre etti. o kadar saçma şeyler denediler ki, bazıları tepki görünce çekilmek zorunda kaldı, bazıları da kabul gördü. yarışa yerleştirilen garip fan videoları, nascarvari yarış biter bitmez yapılan röportajlar (sıcağı sıcağına bir şeyler almaya çalışıyorlar, ama o sıcaklığı kimse yansıtmıyor çünkü fazlasıyla politik bir ortam var sporda), kendileri getirmemiş olsa bile drs, saçma sapan pirelli monopolisi, masada takımlardan zayıf kalan yönetim organları, ses çıkarmayan hibrit motorlardaki ısrar, gereksiz gereksiz tweet'ler.

    artık zevkli yarış olgusu yapaylık üstüne kurgulanmaya doğru ilerliyor. sıkıcı bir mugello yarışı, sırf 2 tane kırmızı bayrak çıktı diye (pisti severim, not düşmek istedim) insanların %75'i tarafından çok iyi yarış seçiliyor, halbuki yarışta başka olay olmadı. bunların sonraki safhası, yapay yağmurlar, yapay kırmızı bayraklar, gridi yapay şekilde karıştırmalar olacak.

    2 sene sonra önemli kural değişiklikleri olacak, ve hedef daha yakın yarışları mümkün kılmak. buraya kadar güzel, ancak bu da çok yapay. şu an yakın takipte %40'larda olan downforce kaybı, %5'lere çekilecek. daha fazla geçiş olacak, ama geçişin bu kadar kolay olması kalitesini, önemini yitirmesine yol açacak. niceliğin niteliğe üstün geldiği bir dönemdeyiz, ve sevdiğim spor da tarihe karışacak.

    50'ler, 60'larda pistler mezarlık gibiydi, jackie stewart'ın başkaldırısıyla daha güvenli, ama halen özünü koruyan bir döneme girildi, 90'lardan itibaren ise denge bulunmuş gibiydi. değişim elbette kaçınılmaz, ama özünü koruması gerekirdi diye düşünüyorum.

    bu kadar laga luga yaptım ama, ben, yaşadığımız dönemi sevmiyorum özetle, sahteliğin ve popülizmin bu kadar kabul gördüğü bir şeye uyum sağlayamıyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın