• 203
    5-1 öndeyken 5-5 berabere sonuçlanan arsenal maçımdan sonra en efsane maçlar arasına girebilecek bir manchester united maçını geride bıraktık. premier lig'in 17. haftası karşılaşması öncesi takım önce şampiyonlar ligi'nde ajax deplasmanından 1-0 geriye düşmesine rağmen 90+3 golü ile 2-1 galip ayrılmış, ardından ligde anfield'da chelsea'yi yine 1-0 geriye düşmesine rağmen 3-1 mağlup etmişti. diyeceğim o ki takım feci yorgun. ama sadece fiziksel olarak.

    reina 2 aylık süren sakatlığından yeni kurtulmuş ve sakatlık sonrası ilk maçına çıkmıştı, takımın en etkili silahı neymar'ı ferguson durduracak taktiği bulmuş ve onu etkisiz kılmıştı. bir de maça 27. saniyede yediğimiz golle başlamak işin tuzu biberi olmuştu. tüm oklar 16 haftadır yenilmeyen ve ligi namağlup götüren united galibiyetini gösteriyordu. berbatov soğuk duş etkisi yaratan golünden sonra 1 gol daha yiyor ve 2 farkla geriye düşüyorduk. kim derdi ki buradan efsane bir comeback yapılacak diye.

    önce carragher, sonra suarez ile dengeyi sağlasak da absürt bir gol yiyorduk nani'nin kafasından. ilk yarı 3-2 tamamlansa da soyunma odasında oyuncularımıza gereken gazı, inancı verdik; (bkz: fatih terim stayla) ve hakkımız olan galibiyete ulaştık.

    zafer sarhoşuyum...

    http://i52.tinypic.com/2vlqiqo.jpg
  • 204
    4 senelik kariyerimde 3 spor toto süper lig, 3 türkiye kupası, 3 türkiye süper kupası, 2 şampiyonlar ligi finali, 1 şampiyonlar ligi çeyrek finali, 1 uefa kupası yarı finali oynadıktan sonra bilgisayarda temizlik yapayım derken save dosyamı sildiğim oyun. alışmadık götte don durmazmış sözlük.

    o bu değil de, editle 2b € transfer bütçesi yapıp itibarımı yükselttim. maksat eğlence olsun, ama şu olaydan sonra nasıl eğlence olur sözlük ? şaka gibi...

    bir elim sözlükte bir elim denetim masasında, silsem mi silmesem mi düşünmüyor değilim oyunu.

    http://i1107.hizliresim.com/2011/7/10/3841.png
  • 208
    liverpool ile üst üste 2. kez şampiyonluğu kazandığım sezon sonrası; http://i54.tinypic.com/f2uf46.jpg

    luis suarez'in 24 gol atan torres'in ardından ligde gol krallığında ikinci sırayı almasına rağmen; http://i55.tinypic.com/20mis6.jpg

    uruguay a milli takım hocası tarafından aday kadroya çağrılmadığı; http://i54.tinypic.com/w7egxd.jpg

    oyundur. ilginç olan ise luis suarez'in son 2 sezonda kazandığımız lig şampiyonluğunda, 1 fa cup şampiyonluğunda ve şampiyonlar ligi yarı final oynamamızda en büyük pay sahibi olmasına rağmen üst üste 9. (yazı ile dokuz) kez milli takıma çağrılmaması.

    orta sahayı derleyip toplayan arturo vidal ve lucas leiva'nın da milli takımlara çağrılmadığını son resimden görebilirsiniz.
  • 209
    bazen öyle kulüp başkanları çıkıyor ki ne söylesen aksini yapıyor...

    rennes takımı ile oynuyorum ve sezon başında yönetim 850.000 euro transfer bütçesi ve 210.000 euro wage budget verdi. zaten mevcut wage 209.000 euro'ya dayanmış...

    takımın iyi olarak nitelendirilebilecek tek defans oyuncusu var*, 20 kişilik kadroda sadece 1 (yazıyla bir) forvet var ve sıkıntı hat safhada. adamlara dedik ki "takımın eksiği çok, biraz elini cebine atsan da 2-3 bişey versen diye" herifler nuh dedi, peygamber demedi. "bari wage budgeti arttırın" dedik, "senin neyine ki la wage budget" diye cevap verdiler...

    ulan feeder club istiyorum "ne işimize yarayacak hocu" diyorlar, kafa atasım geliyor...

    8 maçta 1 galibiyet, 3 beraberlik alabildik, bu takımla bir de top half finish istiyorlar. "bu takım ilk 8'e girecek hoca, başka çıkarı yok" dediler, ben de denyoları allaha havale ettim...

    (bkz: o yok, bu yok, ne var lan it)

    edit: ha unuttuk yazmayı, hakemler de çok kaliteli o.c valla. 8 maçta alehte 5 penaltı ne demek birader...
  • 214
    çok garip bir oyun. olimpija takımıyla sürdürdüğüm kariyerimde uefa avrupa ön eleme maçlarında ilk tur hariç hiçbirine seri başı katılmadım. sırasıyla galler'in tns ekibini, austria wien'i, legia varşova'yı ve son olarak play off turunda braga'yı geçerek gruplara kalmayı başardım. rosenborg, club brugge, atletico madrid'le aynı gruba düştüm. gruplarda da rosenborg'dan puan çalmayı başararak ülke puanına güzel bi katkıda bulunduğumu düşünüyorum. buraya kadar her şey güzel tabi. ardından lige döndüğümüzde ise berbat bir durum var ortada. 11 haftası geride kalan ligde 1 beraberlik 1 galibiyetle ligin dibine demir atmış bulunmaktayım. ilk galibiyetim de 10.haftada geldi zaten. il devasto'yu kullanıyorum avrupa ligi maçlarında mantaliteyi defansif ayarlayıp zaman geçirmeyi artırıp tempoyu düşürüyorum. defans dörtlüsü de çakılı geride oynuyor. her türlü varyasyonu denedim lig maçlarında. avrupa liginde uyguladığım sistemi, taktiğin normal sistemini vs. şeyler denedim ama ligdeki durum içler acısı. yanarım yanarım da o kadar elemeyi geçip ligdeki tablodan sonra kovulursam ona yanarım.
  • 218
    galatasaray ile oynadığım tüm kariyerlerimde hüsrana uğradığım oyun. hayır, yabancı forumlarda en fazla indirilen taktikle oynuyorum, ayrıca en iyi antrenman programı var elimde, demekki iş oyuncularda bitiyor abi. sen defansın göbeğine servet, gökhan koyarsan o takım kasımpaşa'dan bile fark yer. fakat şu var ki, oyunun en iyi genç yetenekleri, en azından türk olanları galatasaray'dan çıkıyor. hele ki forvetlere dikkat edin, kişisel bilgilerinde ''yeni hakan şükür'' yazısı çıkan bir veledi 20 milyona real madrid'e satmışlığım vardır.
  • 220
    en son fm08'i oynamıştım. oldukça da başarılıydım. gittiğim kulübe level atlatırdım adeta. fakat fm2011 bildiğiniz zor mu yoksa ben mi bir şeyleri eksik yapıyorum bilemiyorum ama başarısızım bu oyunda. 2 kulüp aldım ve kovuldum. büyük kulüp almaktan haz etmediğim için galatasaray almıyorum. son tercihim eskişehirspor bakalım ne olacak. devre arasında 11. sıradayım. umarım kovmazlar.

    buradan açık tehdit; eğer kovulursam oynamam bu oyunu bir daha...
  • 221
    football manager 2012'nin oynanmaya başlandığı şu günlerde benim için tazeliğini, heyecanını halen koruyan oyundur. liverpool ile geçirdiğim bol başarılı ve kupalı 4 sezonun ardından oradaki misyonumuzu tamamlayıp yeni sulara yelken açtık. (bkz: atletico madrid)

    birçok takımdan teklif gelmesine rağmen hedeflerimize en uygun takım madrid ekibiydi. gerek kadro kalitesi gerekse sahip olduğu ligde üst sıralara oynama potansiyelinden ötürü rotamızı madrid'e doğru çizdik. ilk sezonumuzda ispanya kral kupası'nı kazanırken sezon boyunca başa baş götürdüğümüz ligi real madrid ve barcelona'nın ardından 3. bitiriyorduk. süper kupa finali'nde de real madrid'e deplasmanda atılan gol avantajı ile boyun eğiyorduk. o transfer sezonunda ise liverpool'dan eski öğrencimiz alexis sanchez'e teklif götürmüştük. sözleşmesi bittiği için yapılan görüşmelerde pek zorluk çıkmamış, seve seve geleceğini belirtmişti. nitekim kadromuzdaki yaratıcı oyuncu eksikliğini büyük ölçüde sanchez'i bedava kadromuza katarak gideriyorduk.

    kupasız geçen 2. sezonun ardından (ligi yine son haftaya kadar başabaş götürüp real madrid'in 4 puan arkasında 3. sırada kaldık) yeni sezona daha arzulu başlayacaktık ki savunmamızın bel kemiği alvaro dominguez, city'nin fırsatçılığından ötürü yuvadan uçuyordu. sözleşmesine ''13 milyon'a serbest kalır'' maddesini hangi cahil koyduysa arkasından çokça küfürler savurdum fakat dominguez gitmişti, yapacak bir şey yoktu. yaşlı miranda'yı da dominguez önderliğinde yeni savunma hattı kurma düşüncesi ile göndermemiz sebebi ile artık bir savunma hattımız yoktu. sevilla'da başarılı performanslar sergileyen manoel'i aldık, yanına da liverpool'dan eski öğrencimiz daniel ayala'yı partner yaptık fakat istenilen performansı bir türlü sağlayamadık. yine de 3. sezonumuzda hayalkırıklığı yaratan şampiyonlar ligi grup sonucumuzdan sonra katıldığımız uefa avrupa ligi'nde finale çıkma başarısı gösterdik fakat napoli'ye 2-1 mağlup olarak kupaya uzanma başarısı gösteremedik. bu sezonda ligde real madrid - barcelona ilk 2'si yine değişmeyerek ligi 3. bitirmiş olsak da kral kupası'nda barcelona'yı mağlup etme başarısı göstermiştik. böylelikle 3. senemizde kulübe 2. kupayı getirmiştik.

    4. senemize başlarken bir önceki sezonun sorunlu defans bölgesini mbiwa(devre arasında almıştık) - simon kjaer şeklinde oluşturarak eksiğimizi kapamıştık. sezona da süper kupa ile başlangıç yapmıştık. lig şampiyonu barcelona'yı her iki maçta da yenerek süper kupa'ya uzanmıştık. lig - kupa ve şampiyonlar ligi kulvarlarını son ana kadar götürmek gibi über bir performansı göstermeyi beklemesek de bunu başarmıştık. valencia ile girilen kıyasıya şampiyonluk yarışına son haftalarda barcelona da dahil olmuş fakat bu amansız mücadeleden galip çıkan taraf biz olmuştuk.

    3 yıllık düzen ve istikrar sonrası şammpiyonluğa ulaşmak paha biçilemezdi. böylelikle atletico madrid'in 1996'dan beri süren şampiyonluk hasreti de son buluyordu. http://c1111.hizliresim.com/r/p/nt8h.jpg

    ligde şampiyonluğu kazanmamızın ardından geriye 2 kritik maçımız kalıyordu. 3 gün içerisinde çıkacağımız kral kupası ve şampiyonlar ligi final maçlarında zafere ulaşarak triple yapabilirdik. fakat bu maçlar öncesi james rodriguez ve kiko gibi as oyuncularımızın sakatlanması işimizi bir hayli zorlaştırıyordu.

    önce barnabeu'da valencia karşısına çıktık. ligdeki şampiyonluğun ardından bir kez daha galip gelmek istiyorduk. maç ise tam bir heyecan fırtınası şeklindeydi. maçın henüz 1. dakikası dolmadan gelen golle yenik duruma düşsek de comeback'ler bizim işimizdi. ikinci yarının hemen başında mbiwa ile beraberliği yakalayınca yapmamız gereken tek şey bir gol daha bulmaktı ama ani gelişen valencia atağında giuliano attığı golle bir kez daha takımını öne geçiriyordu. ümitlerin tükenmeye başladığı 90+1. dakikada da asamoah'ın enfes golü maçı uzatmaya götürüyordu. ayrıca oyuncu değişiklik haklarımızı kullandığımızdan ötürü 90+1'de sakatlanan rafael'in yerini dolduramamıştık. önliberoda görev yapan oyuncumuz daniel kofi agyei'yi stoper mevkisine çekmiş ve uzatma dakikalarındaki mücadelemize 10 kişi başlamıştık. ikinci uzatma bölümünde asamoah, gelişen kontratağımızda topu valencia ağlarına yollaması ile ben de bilgisayar başında çığlığı basıyordum. müthiş bir azim ve ruh ortaya koyarak 10 kişi ile maçta üstünlüğü yakalıyorduk. aslında penaltılara gitmesine çoktan hazırlamıştık kendimizi, de gea'nın penaltı performansı kendisine hayran bırakacak cinsten oluyordu. golün sevincini yaşadığımız anda valencia beraberliği yakalıyordu, bununla da kalmıyor 120. dakikanın dolduğu anlarda karambolde keisuke honda topu ağlarımıza yolluyor ve kupayı avcumuzdan alıp valencia'ya götürüyordu. böylesine kaybediş hiç mi hiç olmamıştı, can yakmıştı. http://b1111.hizliresim.com/r/p/nth8.jpg

    kral kupası'nda yaşadığımız hazin sonun ardından 3 gün sonraki şampiyonlar ligi finali'ne mental olarak hazırlanmak hiç de kolay değildi. üstelik 120 dakika boyunca yüksek mücadele örneği sergilemiş ve yorgun düşmüştü oyuncularımız. 65.000 seyircinin doldurduğu estadio da luz'da kazanmak hiç de kolay değildi, üstelik rakip eski dost liverpool idi. kadro iskeletini ise bizim yaşadığımız 3 sezonluk dönemden beri bozmamıştı. (ilk 11'de 9 oyuncu benim dönemimdendi) maça golle başlayıp sürpriz bir başlangıç yaptıktan sonra 2 dakika içerisinde bale ve pato'dan gelen gollerle yenik duruma düşmüştük. son dakikaya kadar mücadeleden kopmama özelliğimizi yine ortaya koymuş ve tribünleri, teknik ekibi çılgına çeviren o gol 89. dakikada rondon'dan gelmişti. maçı en azından uzatmaya götürmek iyi bir sonuç olabilirdi. fakat 90+4'te kullanılan yantop sonrası bale'ın vurduğu kafa umutların, hayallerin tükendiği ana sebebiyet vermişti. 3 günde oynadığımız 2 final maçını da son saniye golleri ile kaybetmek akıl sağlığına zarar verecek nitelikteydi. http://c1111.hizliresim.com/r/p/ntsr.jpg

    22 yıllık şampiyonluk hasretine son vermiş olmak sevindirici en azından. altyapıda birbirinden değerli genç oyuncularımız mevcut. atletico madrid'in de önü açık yani. buradaki misyonumuz da sona erdi gibi. hedeflerin son halkası ise ali sami yen arena'da kariyeri noktalamak. galatasarayımız geride bıraktığımız 8 sezonda 5 kez ligi ikinci olarak noktalarken, bir kez de 1 puan farkla üçüncülüğe razı olmak zorunda kalmıştı. 2017-2018 sezonu başında transfere bir hayli sağlam bütçe ayırmasına rağmen ligi yine beşiktaş'ın ardında 2. olarak tamamlamıştı. sarı kırmızıya gönül vermiş insanların şampiyonluk hasreti ise 10 yılı buldu. (son şampiyonluk 2008)

    menejerseverlerin fm 2012'de kariyere başladığı, anılarını anlattığı şu günlerde ben fm 2011'de olan kariyerimi özet geçmek istedim. son durak olarak galatasarayımız ile kupa(lar) kazandıktan sonra artık 12'ye geçme kararı alabiliriz. beni tek düşündüren nokta oyunda halen kulüp başkanının adnan polat olması.
  • 223
    her ne kadar 2012'si çıkmış olsa da oynamaya devam ettiğim bağımlılık yapan oyun.

    kariyerime djibril cisse hayranlığımdan dolayı panathinaikos kulübünde başladım. ancak cisse kardeşimizin bana artistik yapması ve manu'dan teklif gelince "sat hoca beni" demesi aramızı bozdu. "satmıyorum lan eşoğlueşek" cevabını kendisine yapıştırdıktan sonra hazırlık maçlarındaki etkisiz oyunu nedeniyle satma kararı aldım. united'ın önceki 10 milyon euro'luk teklifini 15'e kadar pazarlıkla çıkartıp sattım. onun ardından sebastian leto artistik yapmaya başladı. onu da 5.5'a udinese'ye yolladım. 48 aylık taksitlerle mehdi carcela'yı sol kanata, garra dembele'yi forvete aldım. ayrıca lucas'ı da* sağ kanada monte ettim. sezona şampiyonluk hedefiyle başladık. aynı senede ara transferde birkaç genç brezilyalıyı da transfer etmemle ligi ve aynı zamanda şampiyonlar ligini aldım.* sene sonunda tottenham, everton, lille gibi takımlar istedi. bunların hepsine hayır deyip yeni sezon hazırlıklarına başlamak üzereyken liverpool'dan teklif aldım. aslında kabul etmeyecektim ancak bu arkadaşların önlenemez düşüşü** ve liverpool'a olan sempatim oraya geçmeme neden oldu.

    panathinaikos'dan aceleci ayrılışım yönetimin ve özellikle futbolcuların morallerini çok bozmuştu. hatta liverpool'a getirmek istediğim tord grip* bana postayı koydu. liverpool yönetiminin bana verdiği 20 milyonluk bütçeyi eden hazard'ı ve mats hummels'i alarak dibe indirdim.*

    liverpool'da ilk sezon hem ligi hem de diğer kupaları* topladım. ikinci sezona javier pastore ve hamsik transferleriyle başladım. ayrıca yeni de rossi olarak gösterilen lorenzo critesig'i de aldım.

    takım şöyle birşey oldu:

    suarez

    hazard gerrard pastore

    hamsik critesig

    d. wilson hummels samba m. kelly

    curtois

    ancak takım çok iyi olduğu için ve sürekli galibiyet aldığım için oyuna ara verdim. sanırım 2012'ye geçme zamanı geldi.
  • 224
    yeni güncellemeyle yeni kariyere başladığım oyun.
    henüz transfer yapmadım forvet transferi düşünüyorum aslında.
    necati, elmander, baros, sercan dörtlüsü var ama yeter mi bilmiyorum...

    öncelikle fenerli ajan servet'i ardından ayhan ve aydın'ı hemen postaladım.

    düşündüğüm ilk 11 şöyle.

    muslera - eboue- semih - ujfa - hakan ( hasan ali ) - melo - selçuk - engin - emre - baros - elmander(necati)

    transfer önerisi yapacak olan varsa, sevinirim. mevki fark etmez, kaleci hariç.
  • 225
    orduspor gümbür gümbür süper lige doğru gelmektedir.

    baba ve anne tarafından ordulu olduğum için gaza gelirim ve alırım orduspor'u.

    kadroyu bir güzel toplarım. gereksiz topçuları takımdan yollarım. çalışan kadrosunu bir güzel yenilerim.

    ligin başlamasına yakın gözden kaçmış bir tane forvet görürüm takımda. yollamaya çalışırım ama yönetim sözleşmesini feshetmez bir türlü.

    satılığa çıkartırım. mutsuz yaparım ama bir türlü takımdan gönderemem elamanı. ardından lig başlar ve klasik bank asya golcüm ve de eski ordusporlu şadi çolak gollerini sıralamaya başlar tabi ki diğer efsane golcüm tayfun özkan da nefis girer lige.

    liderin peşinden emin adımlarla ilerlerken galiba 12. haftaydı tayfun sakatlanır ve oyundan çıkar yerini ahmet kuru'ya bırakır.

    ahmet oyuna girer ve 5 dakika sonra sakatlanır. mecburen tek forvete dönülür ve maç öyle bitirilir.maç bittikten sonra acı haberler gelir sağlık ekibinden. tayfun ve ahmet kuru sezonu kapatırlar. sezona 3 forvetle giren takımda sadece şadi çolak ve takımdan göndermeye çalıştığım ahmet güven kalır. işte efsane burada başlar.

    bir sonraki hafta tek forvetle başlarım ve geriye düşerim ikinci yarı mecburiyetten o hiç sevmediğim, trasnfer döneminde aramızın bayağı bir bozulduğu ahmet güven'i oyuna alırım. ahmet güven resmen şov yaparak attığı 3 golle maçı bize getirir.

    ahmet güven ilk maçtan çalımları ve girdiği her pozisyonu gole çevirmesiyle gönlümde taht kurar. ligin ilk yarısında 12 maç oynamamasına rağmen gol kralının 2gol aşağısında bitirir. ikinci döneme 2 adet yedek forvet alınıp başlanır. ahmet güven kaldığı yerden devam eder. gol krallığını ele geçirir ligin sonlarına doğru ahmet güven'in nefis oyunuyla ve attığı gollerle liderlik ele geçirilir. ahmet güven gol krallığında zirvede yanlız kalmıştır zaten ligin sonlarına doğru.

    şimdi bu hikayeyi bırakıp gerçek hayata geçiyorum.

    samsun bafra'da ikamet ediyorum o sıralar. ordu-samsun maçı var.
    fm 2011, ahmet güven ve ordulu olmanın etkileriyle orduspor'a sempatim tavan yapmış durumda.
    kesinlikle o hafta ki ordu-samsun maçına ordu'ya gitmem gerekiyor. maç baya bir kritik eğer kaybederse ordu şansı çok azalacak.

    babamın yanına gidiyorum durumu anlatıyorum ama peder beyden izin çıkmıyor çünkü lise son sınıftayım yakında sınava gireceğim.
    adam endişeleniyor haliyle.

    umutlarımı kaybetmiyorum ama babam ve arkadaşları o gece baraka diye tanımladıkları yere rakı balık yapmaya gidiyorlar. öbürkü gün kahvaltıda peder bey yok demek oluyor bu. sabah kalkılıyor fm'nin başına geçiliyor. annem ve daha önce tanımadığım daha doğrusu pek muhabbetim olmayan bir arkadaşı kahvaltıyı hazırlıyorlar. onlar kahvaltıyı hazırlarken ben de ahmet güven'le çılgın atıyorum her zaman ki gibi.

    annem kahvaltıya çağırıyor ve kahvaltıda konuyu açıyorum. annemin arkadaşı konuya giriyor ve işte burada şok geliyor.

    annemin arkadaşı : aa
    ben: bb

    aa : e oğlum bana neden söylemedin babamlarla gidersin işte maça.
    bb: aa olur havva teyze. dayı ordusporlu heralde? samsunlu değil miydiniz yav siz? :)
    aa: e ahmet abin orduspor'da oynuyor ya tatlım.
    bb: ahmet?ahmet güven? uzun saçlı?
    aa: e bilmiyor musun oğlum ahmet abin kardeşim ya benim.

    oha oha bu kadar şok fazla ulan. belkide ilk defa fm'de kötü bir oyuncuyla tarih yazıyorum. adamı ilah ilan ediyorum bank asya liginde adam annemin arkadaşının kardeşi çıkıyor.

    ahmet abi'nin babası ve eniştesiyle atlıyoruz gidiyoruz ordu'ya. vip'te izliyoruz maçı. 1-1 bitiyor maç ama kötü sonuç değil.
    maçtan sonra tesislere geçiyoruz. ahmet abi ile tanışıyorum. takımla beraber yemek yiyoruz. metin diyadin hoca ile yılların defansı kürşat ile bir iki futbol muhabbeti yapıyoruz. fm'de sözleşmesini feshettiğim adamları görüyorum alttan alttan gülüyorum.

    hem gerçek hayatta hem de fm 2011'de süper lige çıkıyoruz. ordu gerçek hayatta süper ligde ilk sezonunda çok iyi bir performans sergiliyor.
    ben sınava hazırlandığım için oyuna ara veriyorum. bu gün oyunu şans eseri açıyorum. aradan 1 yıldan fazla geçmiş heralde. aynı hevesle oynamaya devam ediyorum.
App Store'dan indirin Google Play'den alın