• 79
    geçenlerde demosunu kurdum. benim dededen kalma bilgisayarda çalışmadı haliyle. direct x falan kurdum, yok yemiyor. graphics failure falan yazıyor. çok sinirlendim, hemen sildim oyunu bilgisayardan. bir hafta sonra baktım, tam sürüm. bir de öyle indirdim. bilgisayara deamon tools falan kurdum. crackdır falan bilmediğim işlere girdim. bişeyler saçmaladım yani. bir baktım masa üstünde. nasıl dua ediyorum nolur açıl bu sefer.. çok heyecanlıydım, beklenen an gelmişti. ya tamam ya devam diyecektim... oyunun masaüstü simgesine oku yavaşça hareket ettirdim... artık geriye bir adet çift tık kalmıştı. oyunu ürkütmek istemezmiş gibi yavaşça iki tıkladım. yunanistan'a frikik atan beckham misali derin derin nefes aldım. evet zafer benimdi, oyun açılmıştı. öyle bir sevindim ki arkamda televizyon izleyen pederi kazımadan anamı alıp, açıldı ley ley diye halay çekesim geldi. gerek validenin eşlik etmeyip beni tek bırakma riski, gerekse yaşın 26 oluşundan dolayı pederin evden siktir etme riskini göze alamayıp, oyunun açılmasıyla bir an aklımdan geçen kutlama konulu bu kısa filmi uygulamamaya karar verdim.

    2 gündür galatasaray'a oyuncudur, personeldir, taktiktir, antrenman programıdır bilimum ıvır zıvırı en ince ayrıntısına kadar sindire sindire ayarladım. artık herşey hazırdı ve gece içim rahat bir şekilde, oyundaki ilk maçımı yarın oynayacak olmanın heyecanıyla uykuya daldım.

    bugün saat 11.00

    yağmurlu bir izmir sabahı, herşey hazırdı. çift tık, ardından load the last game, ardından maç için bir iki son ayar ve en sonunda maç oyna... bir tık daha ve 15 dakiası geçen oyunu hevesle izlerken bir anda ekranda beliren bir yazı:

    error crash dumps falan filan... tıklıyorum yok tekrar giriyorum yine aynı yerde crash dump..

    söktüm pcnin kasasını, çıktım balkona. ulan dedim senin gibi bilgisayarın da, oyunun da ta anasını avradını... derken aldım bilgisayarı içeriye, ulan dedim bilgisayar, senin suçun yok. eşşeklik bende adam gibi bir kasa toplayamadım. vazgeçtim yani kasayı balkondan aşağıya atmaktan. canım bilgisayarımın canı sağolsun dedim. ha anamın tam kasayı fırlatırken o kasayı atarsan, bir daha kasa aldığında kendi evinde oturuyor olacaksın ve bir karın olacak, yani ben sana kasa toplaman için bir daha para vermem mesajı da baya etkili oldu haliyle...
  • 173
    galatasaray ile kariyerime başladığım oyundur.

    gerçek hayatta 2010/11 sezonunun sonlarına doğru geldiğimiz şu günlerde her taraftar geleceğe dair plan yapıyor kendi çapında. şu oyuncu gitmeli, bu oyuncu defolmalı, bu adam korunmalı vs vs. oyuna başlarken de bu düşünceler kafanızda dolaşıyor ilk başta, ta ki size transfer bütçesi olarak 850.000 euro verildiğini görene kadar. hemen belirteyim, 3.0 yaması ile oynuyorum. yani stancu, culio, kazım kadroda mevcut. buna ilaveten devre arasında misimovic'i satmamıza rağmen misimovic de kadroda bulunuyor.

    sezona düşük beklentiler içerisinde başlamıştım, gerçekteki performansımızı düşünüerekten ama hiç de öyle olmadı. misimovic antrenman sırasında sakatlanarak sezonu başlamadan kapatmıştı. fm'de galatasaray'ı alacak arkadaşlara önerim ise kadroyu lorik cana üzerine kurmaları. kendisi dmc pozisyonunda adeta yardırıyor. ayrıca uzaktan etkili şutları var.

    gelelim ''ben ne yaptım''a. forvet sıkıntısı mevcut takımda, transfer bütçesinin düşük olmasından mütevellit ekonomik oyunculara yöneldik. necati ateş'i antalyaspor yönetiminin kaz yolma çabalarına rağmen kadromuza kattık. transfere kaynak yaratmak için ise aydın yılmaz 900 bine catania'ya, servet çetin ise 3.9 milyona bayern münih'e satıldı. ben de şaşırdım servet'i satılığa koyduğumda talipleri arasında bayern, palermo, udinese, fiorentina, lyon'u gördüğümde. ayrıca zapata'yı da kiralık olarak elden çıkardım, satın almak isteyen çıkmadı.

    takıma katılacak gerekli oyuncular ise 1 forvet ve 1 stoper olduğu için arayışlarımızı stopere yönlendirdik. çalışmalarımız sonunda moustapha bayal'ı saint etienne'den takımımıza kazandırdık. transfer ücreti olalak 4.9 milyonu ödedik. performansını, korner vuruşlarında ileriyi çıkışları sonrası attığı kritik golleri gördükçe bu paranın her kuruşu feda olsun diyorum.

    hemen kendisinin profilini verelim: http://i56.tinypic.com/2csan8m.jpg

    sezona ise beklediğimizden iyi başladık, gollü galibiyetler peşi sıra geldi. uefa ön elemesinde önce maccabi tel aviv'i, sonra hibernian'ı geçtik. gruplarda ise bizi rosenborg, dnipro ve tottenham bekliyordu. rosenborg'u yenip dnipro deplasmanında beklenmeyen bir yenilgi aldıktan sonra tottenham maçlarına odaklanmıştık. fakat dnipro maçında sabri sarıoğlu'nun gördüğü kırmızı kart 2 maç oynamama cezası ile cezalandırıldığından tottenham maçlarında kendisinden faydalanamadık. tottenham karşısında etkin oyunumuza karşın asy'de 2-1 mağlup olduk ve rövanşta white hart lane'de ingilizlere futbol dersi verdik adeta. 3-0 ile 3 puanı alan biz olmuştuk.

    ligde ise dolu dizgin gidiyoruz. tek yenilgimiz gençlerbirliği deplasmanında son dakika golü ile geldi. 11 maç sonrası 10 galibiyet ile 30 puan topladık ve beşiktaş, fenerbahçe'nin çok az farkla önünde lider bulunuyoruz.

    bu performansta öne çıkan isimler ise toplamda 15 asist yapan arda turan, toplamda 12 gol atan milan baros, forvette baros'un partneri olan ve toplamda 12 gol atan bogdan stancu, ileri çıkışlarında kritik gollere imza atan stoperlerimiz lucas neill ve moustapha bayal, lorik cana'nın önünde mc pozisyonunda oynayan yekta kurtuluş.

    gelelim oyunun teknik özelliklerine. kale ağları son derece hoş olmuş, özellikle goller sonrası gayet gerçekçi efektlere sahip. tribünler de eski fm oyunlarının aksine seyircili (fm 2010 oynamadım, onda varsa özür dilerim). arayüzü de son derece kolay anlaşılır. ilk başta zorlansanız da sonradan eliniz alışıyor her tuşa, her butona.

    fikstürümüze baktığımızda ise 31 ve 32. haftaların derbi haftaları olduğunu görüyoruz. ligin sonu çekişmeli olacağa benziyor.
  • 225
    orduspor gümbür gümbür süper lige doğru gelmektedir.

    baba ve anne tarafından ordulu olduğum için gaza gelirim ve alırım orduspor'u.

    kadroyu bir güzel toplarım. gereksiz topçuları takımdan yollarım. çalışan kadrosunu bir güzel yenilerim.

    ligin başlamasına yakın gözden kaçmış bir tane forvet görürüm takımda. yollamaya çalışırım ama yönetim sözleşmesini feshetmez bir türlü.

    satılığa çıkartırım. mutsuz yaparım ama bir türlü takımdan gönderemem elamanı. ardından lig başlar ve klasik bank asya golcüm ve de eski ordusporlu şadi çolak gollerini sıralamaya başlar tabi ki diğer efsane golcüm tayfun özkan da nefis girer lige.

    liderin peşinden emin adımlarla ilerlerken galiba 12. haftaydı tayfun sakatlanır ve oyundan çıkar yerini ahmet kuru'ya bırakır.

    ahmet oyuna girer ve 5 dakika sonra sakatlanır. mecburen tek forvete dönülür ve maç öyle bitirilir.maç bittikten sonra acı haberler gelir sağlık ekibinden. tayfun ve ahmet kuru sezonu kapatırlar. sezona 3 forvetle giren takımda sadece şadi çolak ve takımdan göndermeye çalıştığım ahmet güven kalır. işte efsane burada başlar.

    bir sonraki hafta tek forvetle başlarım ve geriye düşerim ikinci yarı mecburiyetten o hiç sevmediğim, trasnfer döneminde aramızın bayağı bir bozulduğu ahmet güven'i oyuna alırım. ahmet güven resmen şov yaparak attığı 3 golle maçı bize getirir.

    ahmet güven ilk maçtan çalımları ve girdiği her pozisyonu gole çevirmesiyle gönlümde taht kurar. ligin ilk yarısında 12 maç oynamamasına rağmen gol kralının 2gol aşağısında bitirir. ikinci döneme 2 adet yedek forvet alınıp başlanır. ahmet güven kaldığı yerden devam eder. gol krallığını ele geçirir ligin sonlarına doğru ahmet güven'in nefis oyunuyla ve attığı gollerle liderlik ele geçirilir. ahmet güven gol krallığında zirvede yanlız kalmıştır zaten ligin sonlarına doğru.

    şimdi bu hikayeyi bırakıp gerçek hayata geçiyorum.

    samsun bafra'da ikamet ediyorum o sıralar. ordu-samsun maçı var.
    fm 2011, ahmet güven ve ordulu olmanın etkileriyle orduspor'a sempatim tavan yapmış durumda.
    kesinlikle o hafta ki ordu-samsun maçına ordu'ya gitmem gerekiyor. maç baya bir kritik eğer kaybederse ordu şansı çok azalacak.

    babamın yanına gidiyorum durumu anlatıyorum ama peder beyden izin çıkmıyor çünkü lise son sınıftayım yakında sınava gireceğim.
    adam endişeleniyor haliyle.

    umutlarımı kaybetmiyorum ama babam ve arkadaşları o gece baraka diye tanımladıkları yere rakı balık yapmaya gidiyorlar. öbürkü gün kahvaltıda peder bey yok demek oluyor bu. sabah kalkılıyor fm'nin başına geçiliyor. annem ve daha önce tanımadığım daha doğrusu pek muhabbetim olmayan bir arkadaşı kahvaltıyı hazırlıyorlar. onlar kahvaltıyı hazırlarken ben de ahmet güven'le çılgın atıyorum her zaman ki gibi.

    annem kahvaltıya çağırıyor ve kahvaltıda konuyu açıyorum. annemin arkadaşı konuya giriyor ve işte burada şok geliyor.

    annemin arkadaşı : aa
    ben: bb

    aa : e oğlum bana neden söylemedin babamlarla gidersin işte maça.
    bb: aa olur havva teyze. dayı ordusporlu heralde? samsunlu değil miydiniz yav siz? :)
    aa: e ahmet abin orduspor'da oynuyor ya tatlım.
    bb: ahmet?ahmet güven? uzun saçlı?
    aa: e bilmiyor musun oğlum ahmet abin kardeşim ya benim.

    oha oha bu kadar şok fazla ulan. belkide ilk defa fm'de kötü bir oyuncuyla tarih yazıyorum. adamı ilah ilan ediyorum bank asya liginde adam annemin arkadaşının kardeşi çıkıyor.

    ahmet abi'nin babası ve eniştesiyle atlıyoruz gidiyoruz ordu'ya. vip'te izliyoruz maçı. 1-1 bitiyor maç ama kötü sonuç değil.
    maçtan sonra tesislere geçiyoruz. ahmet abi ile tanışıyorum. takımla beraber yemek yiyoruz. metin diyadin hoca ile yılların defansı kürşat ile bir iki futbol muhabbeti yapıyoruz. fm'de sözleşmesini feshettiğim adamları görüyorum alttan alttan gülüyorum.

    hem gerçek hayatta hem de fm 2011'de süper lige çıkıyoruz. ordu gerçek hayatta süper ligde ilk sezonunda çok iyi bir performans sergiliyor.
    ben sınava hazırlandığım için oyuna ara veriyorum. bu gün oyunu şans eseri açıyorum. aradan 1 yıldan fazla geçmiş heralde. aynı hevesle oynamaya devam ediyorum.
  • 209
    bazen öyle kulüp başkanları çıkıyor ki ne söylesen aksini yapıyor...

    rennes takımı ile oynuyorum ve sezon başında yönetim 850.000 euro transfer bütçesi ve 210.000 euro wage budget verdi. zaten mevcut wage 209.000 euro'ya dayanmış...

    takımın iyi olarak nitelendirilebilecek tek defans oyuncusu var*, 20 kişilik kadroda sadece 1 (yazıyla bir) forvet var ve sıkıntı hat safhada. adamlara dedik ki "takımın eksiği çok, biraz elini cebine atsan da 2-3 bişey versen diye" herifler nuh dedi, peygamber demedi. "bari wage budgeti arttırın" dedik, "senin neyine ki la wage budget" diye cevap verdiler...

    ulan feeder club istiyorum "ne işimize yarayacak hocu" diyorlar, kafa atasım geliyor...

    8 maçta 1 galibiyet, 3 beraberlik alabildik, bu takımla bir de top half finish istiyorlar. "bu takım ilk 8'e girecek hoca, başka çıkarı yok" dediler, ben de denyoları allaha havale ettim...

    (bkz: o yok, bu yok, ne var lan it)

    edit: ha unuttuk yazmayı, hakemler de çok kaliteli o.c valla. 8 maçta alehte 5 penaltı ne demek birader...
  • 30
    yarım saat önce demosu çıkan oyundur. boyut yaklaşık olarak 1.9 gb. indirebilmek için steam programını yüklemeniz ve üye olmanız gerekmekte.

    http://store.steampowered.com/app/901580/

    steam'le uğraşmak istemiyorsanız genel linkler cuma günü, yani yarın çıkacak. torrent linkleri dahil.

    edit: uğraşmak istiyorsanız yazmışım, istemiyorsanız olacak. düzelttim. uyarı için teşekkürler smyrna.
  • 180
    önce galatasaray ile başlamıştım. ilk sezonu türkiye kupası şampiyonluğu ve lig 3.lüğü ile bitirdikten sonra 2. sezonumuza yaptığımız kötü başlangıç (10 maç 2 galibiyet 4 beraberlik 4 yenilgi) sonrası delnan polat tekmeyi vurdu kıçımıza. halbuki düzeltecektim takımı, özgüvenim tamdı ama izin vermedi en tepedeki isim.

    malum 1 yıllık kariyer ile de pek bir takıma gitme şansı bulunmuyor.

    yeni oyun açtık; rota premier lig temsilcisi liverpool. amacım büyük hedefleri olmayan bir takımı almak ve iyi yerlere getirmek. liverpool ile şampiyon olamasak kimse yollamaz, kovmaz bizi. elimizden gelenin en iyisini yapıp yine de zirveye oynayacağımız kesin. andrew carroll'a 40 milyon pound ödeyen insanların yönettiği bu kulübün zihniyetini değiştirmeyi öncelikli amaç edindim ve uzun yıllar sürmesini dilediğim liverpool kariyerime başladım.

    uefa'da valletta ve dundee united'ı eledikten sonra gruplara kaldık, lige galibiyet ile başladık west brom deplasmanında. transferde de hareketli günler yaşıyorduk. poulsen - lucas ve raul meireless'i yetersiz bulduğum için leverkusen'den arturo vidal'i kaptık. oynadığımız maçlarda forvet hattında luis suarez - andy carroll ikilisi arasında uyumsuzluk gözüme çarptığı için bir de santrafor transferini hedefimize aldık, ilk akla gelen isim neymar oldu.

    santos kulübü ile yapılan ilk görüşmede neymar için 25 milyon € bedel istendiğinde ufaktan bir geri adım atılmış olsa da teknik direktör bomba transfer sezonu büyük başarılar ile noktalamayı hedeflediğinden bu parayı ödedik ve neymar'ı kadromuza kattık. imzanın 35 bin taraftar önünde anfield road'da atılması ve neymar'ın ufak şovunun 2 gün ardından arsenal'i konuk etmiştik. neymar da teknik direktöre gelip ''hocam taraftara ilk maçımda armağan vermek istiyorum'' deyince kendisini ilk 11'de buluyordu.

    fm 2009'da galatasaray ile ali sami yen'de 5-3'lük bir barcelona maçım vardı. o maçı da geride bırakan çılgınlıkta bir liverpool - arsenal maçını yaşayacağımızı kim bilebilirdi ki? neymar 30 metreden kullandığı serbest vuruşu direk kaleye göndermiş ve almunia'yı avlamıştı, tribünler neymar'a bir kez daha hoşgeldin diyordu. golün 5 dakika sonrasında van persie beraberliği yakalasa da hemen ardından ilk golün kopyasını atıyordu neymar. mesafe 35 metre, frikik, neymar ve gol.

    ilk yarıyı 3-1 kapatıp, ikinci yarıda 5-1'i yakalayınca galibiyet geldi artık diyorduk, maç bitmeden zafer sarhoşu olmuştuk. işte tehlike çanlarının çaldığı an...
    arsenal 68'de farkı 3'e indirmesinin ardından felaketin devamı da geliyorum diyordu.

    5-3....5-4....bit artık bit....bit....dakika 89.....5-5.....

    böyle olmamalıydı.

    http://i56.tinypic.com/xoh3qe.jpg

    arsenal'i elimizden kaçırmış olabiliriz ama sezona tüm hızımız ile devam ediyoruz.
  • 161
    robinson zapata'yı bu oyunda forvette denemenizi öneriyorum. ciddiyim.

    --- uyarı: bundan sonrası gerçeklere dayanarak yapılan gırgır, şamata içerir. ---

    baros, kewell, pino, stancu sakatlanınca kazım'ı sağ kanattan çıkarmak istemediğim için zapata'yı forvete aldım. 5 maçtır oynatıyorum. 2 gol attı. hava topu alıyor, aldığı topları diğer futbolculara dağıtıyor, iyi top sürüyor, iyi şutlar çekiyor. yalnız boş kaleye kaçırdığı goller de oluyor. sabırlı olmayacaksanız onu forvette oynatmayı denemezsiniz zaten.

    attığı goller:

    http://www.youtube.com/watch?v=VfaXee04bSM

    http://www.youtube.com/watch?v=6_-QhZGOMGg

    tabii farklı oyunlarda zapata böyle oynamayabilir. teknik özelliklerinden bazıları girilmiş, bazıları girilmemiş. girilmeyenler her oyunda farklı çıkar. ama flair'in yüksek olması ve diğer özelliklerin idare eder olması sayesinde oyun alanında değişik yerlerde değerlendirilebilir. oyunda farklı şeyler denemeyi sevenler için...

    ekleme: üçüncü golünü de attı. bu sefer sol ayakla güzel bir gol. http://www.youtube.com/watch?v=NtC-64qJpWw
  • 115
    bok gibi oyunmuş. galatasaray'ı 2016-2017 sezonunun başında bıraktım. 4 lig, 2 türkiye kupası 1 uefa avrupa ligi şampiyonluğum var. takım çok fazla iyi oynayınca sıkılıyor insan (havanı yesinler).

    yok abi ama cidden, bu kadar başarım var, hamburg'a başvuruda bulundum, güldüler. açın da kıçınıza gülün ibneler?!

    edit: cagliari'ye gittim. mis. avrupa ligi de var...
App Store'dan indirin Google Play'den alın