• 4
    zaman zaman "eeeh, yeter lan, böyle oyunun da, sega'nın da..." şeklinde serzenişlere gebe olan oyun benzeri uygulama. ulan oyunda dünyanın en kazma forvetleri 30 metreden kaleyi görünce çakıyor da, benim clinical striker'ım kaleciyle karşı karşıya 20 metre civarında kimse yokken neden topu davar gibi kanada çekiyor. her maçta ofsayttan iptal edilen bir - iki gol, kornerden atılan bir - iki gol zaten kesin var. maç motorunu salla yazı ile oyna desen de değişen bir şey yok zaten yazı anlatımı bile maç motoruna bağımlı. fc porto ile babalar gibi bir kadro kurmuşum ligin en salatalık takımıyla oynuyorum, maç sonu 25 şut atmışım, 16'sı isabetli, ancak rakip 2 şutundan birinin ittirmiş kaleme yenilmişim. ve bu her maç böyle. hatadan başka bir şey yok bu oyunda, yine de oynuyorum. fm 2009'u da cilalamışlar yine, oynanabilirlikte herhangi bir değişim olmayacak. asistan menajer bana takımın bütün detaylarını çıkarıp verse ne olacak ki.
  • 5
    en son açtığım kariyerde galatasaray ile ilk 2 sezon uefa+süper kupa,ikinci sezon cl+süper kupa ve üstüne namağlup 2 şampiyonlukla 2 türkiye kupası kazandığım,daha doğrusu oynadığım 2 sezonda katıldığım her alanda kupa bırakmadığım ama bir türlü milli takımın başına geçemediğim oyun,efsane.2 sezon bu başarıları yaşamamı sağlayan udinese'li quagliarella'yı inter'e 25 milyona okutmamızın ardından guilherme'li di santo'lu ever banega'lı kadromuzla yeni sezonlara yelken açtık efenim...
  • 7
    fm 2009 söylendiği tarihte çıkmazsa beni bu seriyi bırakmaya itecek oyun denilen ömür törpüsü. gelmişim 2010'a arsenal ile çılgın atıyorum, bu arada italya milli takımının da başındayım. dünya kupası başlıyor, brezilya ile birlikte mutlak favori benim. grupta ilk maçım isveç ile, muazzam da bir kadrom var. maç başlıyor, üçüncü dakikada 1-0 öne geçiyorum bianchi ile. daha sonra vailatti, trecarichi, bianchi, pirlo ve kalan bütün oyuncularım şov yapıyor, 5 dakikada bir kaleci ile karşı karşıya kalıyorum. ancak 86. dakikaya kadar 1-0 devam ediyor maçımsı olay. toplam 27 şutumun 20'sini kaleci çıkarıyor.* dakika 86 olduğunda isveç maçtaki tek atağa benzer oluşumunu gerçekleştiriyor. stoperleri topu dikiyor, goitom ortaya bir yere indiriyor, andrea barzagli gibi bir adam topa bakıyor, isveç'in diğer forveti ** fare gibi akıyor defansın arasına, ve buffon'un hatalı çıkışıyla beraber* gölü yazıyor. oyunu kapatıyorum, yatağıma uzanıyorum, mp3 player'ımdan "the dance of eternity"i buluyorum. uyuyorum.
  • 10
    sports interactive'in fm 2005 üzerine güncelleme yapıp oyunseverlere sunduğunu düşündüğüm oyun. her sene yeni bir özellik beklentisine giriyoruz. yeni özelliklerden kastım oyuna tekrar tekrar bağlayan bir özellik. fakat sigames her yıl biz bekleyenleri hayal kırıklığına uğratıp aynı oyunu önümüze sunmakta. sırf göz boyamak için 2-3 tane ufak özellik ekleyip, güncel transferleride yaparak nereye kadar gidecek ki bu iş?

    hey gidi gözünü sevdiğimin cm'si...
    (bkz: özlüyoruz)
  • 13
    liverpool ile oynadığm oyunda man. utd deplasmanında ilk yarısı 3-0 mağlup bitirip içerde fatih terim gibi kükreyip gaza getirdikten sonra ölü eşşek kurttan korkmaz taktiğiyle * maçı 4-3 galip bitirmişliğim vardır. üstüne üstlük ortasahamı emanet ettiğim xabi alonso nun da maçtan sonra gazetelere"hocamızın devre arasında vermiş olduğu taktikle kazanmayı bildik" açıklamsını yapması ile götüm tavanlarda gezmektedir.şuanda aldığım gazla üçüncü durumda bulunan takımla şampiyon olacağımı hissetmekteyim. bu arada taraftarlara da seslenmek istiyorum " i know, we will never walk alone".
  • 15
    fm 2008'i ömrüm oldukça oynayacakmışım gibime geliyor.
    son yamasını indirdiğimden beri ölü toplardaki sinir krizleri geçti. çatır çatır veriliyor goller.

    (bkz: #51465)te tüm fm'ler için ortak olan konulara değindik. biraz da burdan devam edelim çünkü; sürekli 2008 oynadığım için, vereceğim önerilerin 2009da işe yarayıp yaramayacağından emin değilim. belli olmaz.

    aptalca goller yediğinizde ve bunu spikerin "stupidity" ya da " mistake" ifadelerinden teyit ettiğinizde bunun sebeplerini düşünürsünüz. ben tespit ettiklerimi paylaşayım:
    savunma oyuncularınızın "decision" ve "concentration" puanları mutlaka iyi olmalı.karar verme ve konsantrasyon anlamına gelen bu puanları düşük bir savunma kurgunuz varsa bomba hatalara olanak tanırsınız.
    scout raporlarında izlediğiniz adam için "biraz salak" deniyorsa transfer etmeyin bu yüzden.
    ayrıca kaleciler için "eccentricity" denen puan türü oyunun ters işleyen tek puanı. yüksek değil düşük olması makbul. bu puanı 10-15 olan bir kaleci zaman zaman mucizevi kurtarışlar yapabilir ama bunun 5 katı kadar gerizekalıca hatalar yapacaktır.kaçının.
    ayrıca hucuma beklerinizi çıkartıyorsanız; kalecinizin "rushing out" (tehlikeyi sezip bir libero gibi fırlaması) ve "one-on-one" puanları yüksek olmalı.

    stoperlerle ilgili olarak bi ilavem de; vasat bir tackling puanı olmasına rağmen, markingi ve agility'si yüksek ise ısrar ediniz, sizi üzmez. agility puanının (çeviklik) düşük olması stopere değil de abrams tankına sahip olduğunuzu gösterir.

    savunmada baş ağrıtan bir diğer konu ise tehlikeli frikiklere ve penaltılara sebebiyet veren adamlarımızdır. "balance" puanı kötü olan her oyuncu, kamyon gibi dalma özelliğine sahiptir. balance'ı düşük adamları pek kadrolarımda barındırmam.

    beklerinizi hucuma çıkartıyorsanız, staminasının erimesinden staminanın önemini zaten maç içinde anlarsınız da; pace ve accelerationları düşük ise, "gittiği yerden dönemeyen" adamlardır. rakibin açık oyuncularını man of match yaparsınız.ayrıca bek adamlarının dribbling puanları yüksek değilse, kişisel komutlardan top sürmelerini minimize edin, çıkacaksa yine çıksın da sadece orta yapsın. orta alanda ayağındaki topu kaptıran bek adamınız yüzünden kontra yemeyin.
  • 16
    gol sevinçlerini 2d görüntüde bile olsa en keyifle yaşadığım bu oyundan bahsederken, hucum ile ilgili de nacizane deneyimlerimi paylaşmak isterim.

    finishing, en önemli golcü özelliği olmakla beraber, bazı puanları yüksek ise 11-12 finishingle bile bombacılara rastlamak mümkündür. finishinge takılmayın. mesela off the ball, topsuz oyun; nereye kaçacağını bilmek, golü koklamak anlamındadır. sadece uç adamları için değil, açık oyuncuları ve 10 numaralar için de olmazsa olmaz özelliktir.
    bir diğer ofansif yetenek de composure'dır. hem golcüler hem de arkasındakilerde bu puan iyiyse tehlikeli ataklar geliştirirsiniz.

    off the ball,heading, jumping, balance,stregth puanları iyi olan bir golcünün finishingi yüksek olmasa da olur yani.

    kanat adamlarıyla ilgili olarak da eğer dribblingleri lig seviyesine göre düşükse, top sürmelerini minimize edin. hatta ileri doğru ok çıkarmamanızı da tavsiye edebilirim. kişisel komuttan ileriye çık diyip ok çıkartmadan kullanabilirsiniz. ayrıca pace ve acceleration iyi bir kanat oyuncusunda olması gereken başlıca fiziksel özelliklerdir malumunuz.
    olur da sol açıkta sağ ayaklı birini kullanmanız icap ederse, orta yapmasından ziyade ara pası ve şut denemesini işaretleyin. ters ayaklı olması sadece bu noktada avantaj yaratır, sürekli orta yaptırmaya çalışmak faydalı olmaz. pası ve tekniği yüksek ise iş yapar.

    forvetlerinizin top sürmeleri iyiyse ve fizikli adamlarsa, uzaktan şut seçeneğini minimize edin ki; 18 dışından bam-güm vurmasınlar, alsınlar yürüsünler. herşey olabilir. penaltısı var, kırmızısı var.

  • 17
    fm2008de orta saha oyuncularının özelliklerine değinmek gerekirse eğer genelde mental puanların ağır bastığını söyleyebiliriz.

    mc tabir ettiğimiz merkez oyuncuları takımın en önemli direnç ve destek noktalarıdır. o yüzden de kazanma odaklı ve hırslı olmalarında fayda var.

    mc'nizin mental puan kolonunun baştan aşağı çift haneli ve koyu koyu olması lazım üst seviye bir ligde oynuyorsanız. en başta da determination (kararlılık), teamwork (takım ruhuna sahip dyelim kısaca) work rate (ayak basmadık yer bırakmayan) puanları yüksek olmalıdır. bunun yanısıra, scout/antrenör raporlarında "consistent performer" ifadesi varsa süperdir. "inconsistent" varsa rezildir. bu özelliğin yani consistency'nin de iyi olması gerekli.

    ayrıca; oyun kurma anlamında iş yapmaları için; composure, passing ve teknikleri ne kadar yüksek ise o kadar iyidir. uzun şutu da iyiyse tamamdır, gerrard'dır. ama uzun şut da 14-15 işe yarar gibi görünür aldanmayın, az gol çıkar ve genelde kötü tercih olarak şut atıp atağı ziyan edebilirler. 16-17 olmadan uzun şut denettirmeyin.

    fizik kolonları da sağlam olmak zorunda çünkü en çok mücadeleyi mc'ler verecek. bir de taktik anlayışa göre , mc'yi dm pozisyonunda , dm'yi merkezde oynatırken gerekli özellikleri sağlıyor mu diye kontrol edin. tacklingi düşük bi rmc'yi uygun görünüyor bile olsa ön liberoya çekmeyin. büyük ihtimalle hucuma katkısı daha fazla olan bir merkez oyuncusudur ve siz onu rakip kaleden uzaklaştırmış olmakla beraber, ilk savunma hattınızın zayıf kalmasına da yol açabilirsiniz. mc ile dmyi birbirinden ayıran özellikler; teknik, composure ve passing'dir.

    ister mc olsun ister dm, stamina muhakkak sağlam olmak zorunda.

    amc için de dribbling, teknik, off the ball, composure, passing olmazsa olmaz şartlar.

  • 20
    finsihing'i "2" (yazıyla iki,evet) olan kazma stoperden aynı maçta kafayla atılmayan 2 gol yediğim ve neticesinde 2-1 kaybederek 6 haftalık serimin sona erdiği oyundur. 4 oyuncum maçı 8 rating ile; biri hariç kalanlar da 7 rating ile bitirdi. ahlar vahlar içinde bir çok gol kaçtı.

    la havle...
    herşeyi iyi güzel hayranıyız bu oyunun ama şu var ki; oyun size "artık mağlubiyet sırası" diye yazdıysa alın yazınız gibi, ne yaparsanız yapın kurtulunmuyor. son örneğim de buna işaret.

    gerçek hayatta da bazen böyle maçlar yaşanıyor, mesela en son örnek metalist maçımız. sanırım oyunun yapay zekasına da böyle bir talimat yüklenmiş; tıkır tıkır işleyen takım, herşeyi yapmasına ve 7nin üstünde oynamasına rağmen, bi punduna getir ve ona maçı kaybettir şeklinde. gerçekçilik olsun iyi de çok sinir ediyo be sözlük...

    bir de o vefasız notts county taraftarının da alacağı olsun. hayatlarında görmedikleri galibiyeti bir sezonda gördüler, coca cola league 1'e terfi edicez büyük ihtimalle, kupada da başarılar aldık ama bu yenilgiden sonra ağız burun yaptılar, disappointed'mış paşalar.. menajerime söyledim bi championship takımı ayarlarsa gideceğim buralardan.
  • 25
    nerden başlasam bilemiyorum. fiorentinayla ilk yarıyı lider kapadım lige 23 günlük bir ara verildi bu süre sakat olan futbolcularımın iyileşmesi için yeterliydi ve ikinci yarıya tam kadro başlayacaktım önümdeki ilk maç kendi evimde internazionaleyleydi...daha lige ara verildiği anda ideal kadroyu kurup maç gününü beklerken yedek kalecimin hastalandığı* 3 hafta yatması gerektiği aksi takdirde takıma bulaştırabilceği uyarısını alıp evine yolladım. maç günü geldi çattı ancak bir de ne göreyim birinci kalecim sebastien frey aynı hastalıktan muzdaripti* ve bu lavuğun da 3 hafta yatması gerekiyordu*. tükürükler saça saça mecbur 3. kalecimi sahaya sürdüm ki kendisi 1 sezondur niye oynamıyorum diye laga luga yapan kovanın tekiydi ikinci kalecim sorun çıkarmıyorken kendisi ötüyordu zaman zaman.
    giampaolo pazzininin golleriyle 2-0 öne geçtim ancak benim kova kalecim üst üste kaleye gelen 4 topu içeri alarak beni iyice gerdi. maçı 4-4 e getirmişken hatalı bir pas vermek suretiyle 5. golü de yedirdi bana ve maçı 5-4 kaybettim aynı zamanda rekor bir skordu bu...maç sonunda benim kaleyi bulan şut sayım 11ken interin kaleyi bulan şut sayısı 6ydı*
    (bkz: ağlıyorum sözlük biliyor musun)
    (bkz: hayattan soğutan fm olayları)
App Store'dan indirin Google Play'den alın