bir ara bu başlığa fitness ile ilgili (bodybuilding ile ilgili kısmı
vücut geliştirme başlığına yazabilirim) tüm bildiğim bilimsel çalışmaları, supplementleri, beslenme şekillerini, warm-up-strecthing ve workout programlarını, herhangi bir hareketin incelikli ve püf noktalarını dökeceğim. ancak şunu söyleyeyim: işin gerçekten %60-70'i beslenme iken kalan %30-40'ının da %60-70'i genetikler. geriye kalan yaklaşık %15'lik kısım da dinlenme ve antrenman yöntemi ve yoğunluğu olacaktır.
15 ocak 2014'ten beridir aralıksız bu sporu yapıyorum. o zamandan bu zamana kadar geçen 6 yıl 1 ay 6 günlük süreçte 6 kere hasta olmamdan dolayı her birinde 3-4 gün olmak üzere off vermek zorunda kalmıştım. 2014 ile 2017 yılları arasında (2017 dahil) eski spor salonumda ramazan ve kurban bayramlarında salon kapalı oluyordu. bundan dolayı da birkaç günlük offlarım var (evde vücut ağırlığımla devam ettim). ancak bunlar gibi mücbir sebepler haricinde kesinlikle ama kesinlikle bilerek ve isteyerek salona gitmemezlik yapmadım. çünkü orası benim evim. salonun elektrikleri kesildi orada idim. salon tadilata alındı boya-badanacılarla kavga etme pahasına sporumu yaptım. kar yağdı gittim, çok yorgundum gittim, vizem-finalim vardı gittim. gittim de gittim... (bkz:
#2285345) hiç pişman değilim, halen de gideceğim. peki ne oldu?
kollarım yıllardır 36-37 cm seviyelerinde (şaka gibi). geçen sene haziran ayında başlıca whey olmak üzere çeşitli supplementlere başladım ve o sayede biraz göğüs ve omuzlara ekledim. o kadar yani. güç var ama hacim yok cinsten biriyim ve topu topu 1 yıldır spor yapan birisi gibi görünüyorum. genetikler (alt vücut hariç) 0'ın altında. ilginçtir ki alt vücudum, özellikle kalçam (100 cm'nin üzerinde) ve quadricepslerim fazlasıyla iyi. ama upper body'den kaybediyorum işte. önemli bir nokta var ki; karakterim gereği kafayı sporla bozduğum kadar derslerim, akademik başarılarımla da bozdum. ama neyi kaybettim: sosyallik!
siz siz olun geçen yılların değerini bilin.