17351
maalesef takım gibi kendisi de formsuz bir dönemden geçiyor.
gördüğüm kadarıyla sözlükte bazı arkadaşlar fatih hocaya bir çeşit dokunulmazlık bahşetmişler ama bu sadece kendimizi kandırmak olur. herkesin güzel yaptığı işler kadar kötü yaptığı işleri konuşmalıyız ki hep beraber daha iyisini ortaya çıkarabilelim.
hocanın elinde sınırlı bir kadro var, sakatlık sorunları ile boğuşuyor ve takım as oyuncuların bir bölümü de ciddi formsuz bir dönemden geçiyor. bunları inkar etmiyoruz, hocanın rotasyonunu bozduğu da biliyoruz.
ancak;
takımın oyun planlarında ciddi bazı bozukluklar var ve haftalardır bu sıkıntılar gözle görülür boyutta. rakip takım antrenörleri bile bu bozukluklara göre oyun planlarını değiştirerek bize karşı avantajlı hale gelebilirken, hoca neden bu sıkıntılara çözümler üretmiyor. bazılarımız "üretmediğini nereden biliyorsun?" diyecek, ama haftalardır aynı sorunlar var arkadaşlar ve gözle görülür hiç bir ilerleme kaydetmedik:
deplasman fobisi konusu haftalardır tartışıldı, bir kısmımız analizler yaptı, bir kısmımız "yok öyle birşey, bakın diğer takımlar da aynı durumda" dediler. ama ne yazık ki deplasmanda maç kazanma konusunda ciddi sorunlarımız var arkadaşlar. son 5 deplasman maçında 1 galibiyet, 4 mağlubiyetimiz var, attığımız 1 gole karşılık kalemizde gördüğümüz 10 gol var. ortada böyle bir tablo varken bu konuyu inkar etmemiz imkansız arkadaşlar. üstelik yenildiğimiz takımlardan trabzonspor'un ve akhisar'ın mevcut form durumları düşünüldüğünde takımın "kötü futbol" oynadığını kabul etmemek ve fatih hocanın bu konuda hiç suçu olmadığına inanmak biraz hayalperest bir yaklaşım olacak.
deplasmanda bu kadar kötüyken iç sahada çok mu iyiyiz? skor bazında belki öyle, ama futbol bazında bakıldığında bence öyle değil. katılanlar olacaktır, katılmayanlar da ama şampiyonlar liginde oynadığımız her iki maçta da, son erzurum ve bursaspor maçlarında da biz iyi futbol oynamadık, oynadığımızı söyleyebilecek var mı? maçta kırılma anlarında şans yanımızda oldu, deplasmana göre seyircimizin de verdiği motivasyonla biraz daha iyi oynadık ve skorları alabildik.
1-) topa hükmetmiyoruz, çok kolay top kayıpları yapıyoruz ve kaptırdığımız her top kalemizde tehlike olarak dönüyor.
2-) takım koşmuyor, koşamıyor. eyvallah, ciddi bir maç trafiği söz konusu ve sakatlık sorunumuz var, bazı oyuncularımız bir haftada 3 maça çıkmak zorunda kalıyor, ama ne olursa olsun bu kadar az koşarak skor elde etme şansın yok.
3-) yine kondisyon problemin yol açtığı sıkıntılardan biri, pres yaparak rakibi boğamıyoruz. oysa ki fatih hocanın başarılı olduğu her dönemde hem hücum hattı ve orta saha ciddi pres gücüne sahip oyunculardan kuruluydu, hem de bunu hemen hemen her vakit bu presi rahatlıkla yapabiliyorlardı. şu anda bunu yapabilecek oyuncumuz belki sadece n'diaye var.
4-) takım savunmasında ciddi zaaflarımız var, ileri uçtaki oyuncular savunmada geriye gelip topun arkasına geçmeye çalışmıyorlar, pres de yapmıyorlar. bu durumda rakip hem çok daha rahat top çevirebiliyor ve topu saklayabiliyorlar hem de daha rahat hücum edebiliyorlar.
5-) savunmada yerleşim konusunda zaaflarımız var, basit ikiye birler sonrası rakip hemen hemen her zaman kalemizde şut tehditi yaratıyor. akhisar maçında yediğimiz golün aynısını bugün yedik ve görüyoruz ki bu konuda arpa boyu yol alamamışız.
6-) takımın eni ve boyu çok uzun. takımın forveti ile stoperleri arasında 70 metre mesafe olursa topa sahip olma ve maçın temposunu dikte etme şansınız kalmaz. orta sahadakiler de oyunu kurmak için geriden top almaya gelmez, stoperler ile orta sahanız arasında 30 metre olursa pozitif futbol oynayamayız. tüm bunlar gereksiz top kayıplarına neden oluyor ve hücumdaki üretkenliğimiz azalıyor. schalke gibi kondisyonu yüksek ve prese dayalı futbol oynayan takımlarla karşılaştığımızda da kendi yarı sahamıza hapsoluyoruz.
7-) hücüm varyasyonlarımız gayet sınırlı. ne yazık ki rakibinin savunmasını zorlayabileceğimiz ya da maç zora girdiğinde kilidi açabilecek planlarımız yok. kimisi forvet olmadığından, kimisi sakatlardan yakınacak ama haftalardır deplasmanda porto maçı haricinde ne yaptığımızı bilerek hücum yaptığımızı hatırlamıyorum. rakip geriye gömüldüğünde gol atmamız çok çok zor ve kaleye şut atmama gibi kötü bir özellik kazandık.
8-) duran top savunmasında sürekli zaafiyetler gösteriyoruz. porto maçında 1 puan alabilecekken kornerden yediğimiz golle puanı bıraktık, bugün rakip çok net bir pozisyondan faydalanmadı.
ben bir çırpıda bunları sayabiliyorsam eğer, eminim başkaları da farklı şeyler söyleyebilirler.
kabul ediyoruz, hocanın elinde santrafor yok, hocanın çok sakatı var. ama bu nedenler takımdaki aksaklıkları çözmek için bir engel değil ki. bu sorunlar takımda sakatlık sorunu ortaya çıkmadan önce de vardı, haftalardır sebat ediyor ve düzeltmek için bir çaba gösterilmiyor.
birilerinin hocayı bu gerçeklerle yüzleştirmesi lazım.
yoksa kolay dediğimiz şampiyonluk, başka baharlara kalacak.
gördüğüm kadarıyla sözlükte bazı arkadaşlar fatih hocaya bir çeşit dokunulmazlık bahşetmişler ama bu sadece kendimizi kandırmak olur. herkesin güzel yaptığı işler kadar kötü yaptığı işleri konuşmalıyız ki hep beraber daha iyisini ortaya çıkarabilelim.
hocanın elinde sınırlı bir kadro var, sakatlık sorunları ile boğuşuyor ve takım as oyuncuların bir bölümü de ciddi formsuz bir dönemden geçiyor. bunları inkar etmiyoruz, hocanın rotasyonunu bozduğu da biliyoruz.
ancak;
takımın oyun planlarında ciddi bazı bozukluklar var ve haftalardır bu sıkıntılar gözle görülür boyutta. rakip takım antrenörleri bile bu bozukluklara göre oyun planlarını değiştirerek bize karşı avantajlı hale gelebilirken, hoca neden bu sıkıntılara çözümler üretmiyor. bazılarımız "üretmediğini nereden biliyorsun?" diyecek, ama haftalardır aynı sorunlar var arkadaşlar ve gözle görülür hiç bir ilerleme kaydetmedik:
deplasman fobisi konusu haftalardır tartışıldı, bir kısmımız analizler yaptı, bir kısmımız "yok öyle birşey, bakın diğer takımlar da aynı durumda" dediler. ama ne yazık ki deplasmanda maç kazanma konusunda ciddi sorunlarımız var arkadaşlar. son 5 deplasman maçında 1 galibiyet, 4 mağlubiyetimiz var, attığımız 1 gole karşılık kalemizde gördüğümüz 10 gol var. ortada böyle bir tablo varken bu konuyu inkar etmemiz imkansız arkadaşlar. üstelik yenildiğimiz takımlardan trabzonspor'un ve akhisar'ın mevcut form durumları düşünüldüğünde takımın "kötü futbol" oynadığını kabul etmemek ve fatih hocanın bu konuda hiç suçu olmadığına inanmak biraz hayalperest bir yaklaşım olacak.
deplasmanda bu kadar kötüyken iç sahada çok mu iyiyiz? skor bazında belki öyle, ama futbol bazında bakıldığında bence öyle değil. katılanlar olacaktır, katılmayanlar da ama şampiyonlar liginde oynadığımız her iki maçta da, son erzurum ve bursaspor maçlarında da biz iyi futbol oynamadık, oynadığımızı söyleyebilecek var mı? maçta kırılma anlarında şans yanımızda oldu, deplasmana göre seyircimizin de verdiği motivasyonla biraz daha iyi oynadık ve skorları alabildik.
1-) topa hükmetmiyoruz, çok kolay top kayıpları yapıyoruz ve kaptırdığımız her top kalemizde tehlike olarak dönüyor.
2-) takım koşmuyor, koşamıyor. eyvallah, ciddi bir maç trafiği söz konusu ve sakatlık sorunumuz var, bazı oyuncularımız bir haftada 3 maça çıkmak zorunda kalıyor, ama ne olursa olsun bu kadar az koşarak skor elde etme şansın yok.
3-) yine kondisyon problemin yol açtığı sıkıntılardan biri, pres yaparak rakibi boğamıyoruz. oysa ki fatih hocanın başarılı olduğu her dönemde hem hücum hattı ve orta saha ciddi pres gücüne sahip oyunculardan kuruluydu, hem de bunu hemen hemen her vakit bu presi rahatlıkla yapabiliyorlardı. şu anda bunu yapabilecek oyuncumuz belki sadece n'diaye var.
4-) takım savunmasında ciddi zaaflarımız var, ileri uçtaki oyuncular savunmada geriye gelip topun arkasına geçmeye çalışmıyorlar, pres de yapmıyorlar. bu durumda rakip hem çok daha rahat top çevirebiliyor ve topu saklayabiliyorlar hem de daha rahat hücum edebiliyorlar.
5-) savunmada yerleşim konusunda zaaflarımız var, basit ikiye birler sonrası rakip hemen hemen her zaman kalemizde şut tehditi yaratıyor. akhisar maçında yediğimiz golün aynısını bugün yedik ve görüyoruz ki bu konuda arpa boyu yol alamamışız.
6-) takımın eni ve boyu çok uzun. takımın forveti ile stoperleri arasında 70 metre mesafe olursa topa sahip olma ve maçın temposunu dikte etme şansınız kalmaz. orta sahadakiler de oyunu kurmak için geriden top almaya gelmez, stoperler ile orta sahanız arasında 30 metre olursa pozitif futbol oynayamayız. tüm bunlar gereksiz top kayıplarına neden oluyor ve hücumdaki üretkenliğimiz azalıyor. schalke gibi kondisyonu yüksek ve prese dayalı futbol oynayan takımlarla karşılaştığımızda da kendi yarı sahamıza hapsoluyoruz.
7-) hücüm varyasyonlarımız gayet sınırlı. ne yazık ki rakibinin savunmasını zorlayabileceğimiz ya da maç zora girdiğinde kilidi açabilecek planlarımız yok. kimisi forvet olmadığından, kimisi sakatlardan yakınacak ama haftalardır deplasmanda porto maçı haricinde ne yaptığımızı bilerek hücum yaptığımızı hatırlamıyorum. rakip geriye gömüldüğünde gol atmamız çok çok zor ve kaleye şut atmama gibi kötü bir özellik kazandık.
8-) duran top savunmasında sürekli zaafiyetler gösteriyoruz. porto maçında 1 puan alabilecekken kornerden yediğimiz golle puanı bıraktık, bugün rakip çok net bir pozisyondan faydalanmadı.
ben bir çırpıda bunları sayabiliyorsam eğer, eminim başkaları da farklı şeyler söyleyebilirler.
kabul ediyoruz, hocanın elinde santrafor yok, hocanın çok sakatı var. ama bu nedenler takımdaki aksaklıkları çözmek için bir engel değil ki. bu sorunlar takımda sakatlık sorunu ortaya çıkmadan önce de vardı, haftalardır sebat ediyor ve düzeltmek için bir çaba gösterilmiyor.
birilerinin hocayı bu gerçeklerle yüzleştirmesi lazım.
yoksa kolay dediğimiz şampiyonluk, başka baharlara kalacak.