sana o kadar kızgınım ki hocam. çok kişiye kızdık zamanında ama hepsini unuttuk gitti. sen öyle değilsin. sana olan kızgınlığım hiç geçmeyecek.
terim belgeselinde kupanın ellerinde yükseldiği anın üzerinden yirmi yıldan fazla zaman geçmiş. yirmi yılda kaç defa o anı izledim sayısı belli değil. kaçında ağlamadan izleyebildim? belki hiç. belki bir kere. bok mu vardı italya'da da çektin gittin. zaten sen bu italyanların ağa babalarını paspas etmedin mi hocam? milanlar juventuslar dizleri titreyerek karşımıza çıkıp götlerine baka baka dönmediler mi geri? biz açtık hocam. hem de çok açtık. sen bizim ağzımıza bir parça bal çaldın. biz senden açlığımızı dindirmeni bekledik. sense bıraktın gittin.
hadi ilkinde gittin. ikinci sefer olmadı. üçüncüde niye gittin? hiç bana ünal aysal falan demesin kimse. gittin sana ve temsil ettiğin her şeye düşman adamlarla iş tuttun. üç ay önce sonuna kadar hakettiğin kupayı vermemek için götünü yırtan adam sana ne dedi de oturdun imza attın o meymenetsizin yanında? sen bunları yapmasan ünal aysal değil ali sami yen olsa alamazdı seni o görevden. o gün taraftar gider liseyi yakar seni geri getirirdi. neden yapmadık biliyor musun hocam? çünkü bölünmüştük. gidip galatasaray düşmanlarıyla iş tutmuştun. hiçbirimizin içine sinmedi. sen de bilirsin hocam
aslolan galatasaraydır. sen galatasaray'ı ikinci plana koydun. biz de sana çok kızdık. sen bile galatasaray'dan büyük değilsin hocam.
hiç gitmesen 25 yılda ne başarılar kazanırdık bir hayal edin. senin takımın rezil kepaze ettiği devler kupalar aldı, çeyrek finaller yarı finaller oynadı. sen neler kazanırdın bir düşün. bizi bunlardan men etmeye hakkın yoktu.
sana olan kızgınlığımız hiç geçmeyecek. çünkü seni çok sevdik. sense bize umut verdin ve gittin. yine de umarım çok mutlu olursun.