• 451
    herkes istediğini yazmakta özgür, istediğini düşünsün ama sebebi ne olursa olsun değer yaratan adam özellikle de bu çağda yarattığı değeri yok edemez kardeşim. ben sinan' a kızarsam bir tek bundan kızarım. nasıl düşündüğü önemli değil adamın veya kimsenin. ya da ne yazdığı da önemli değil güzel üslup olduktan sonra. ama sen bir değer yaratıyorsun değer tüketici bu çağda sinan, keşke silmeseydin entrylerini..
  • 452
    insanların bu onaylanma ihtiyacı nedir anlamıyorum. ya tamam tepkiler istediğin gibi değildir, bir sürü eleştiri alıyorsundur... eee? bu çocuk gibi trip atıp onlarca entryi, onlarca karakteri silmenin anlamı ne? kimi cezalandırıyosun bu hareketinle? seni eleştirenleri mi? onları ödüllendirdin. koşullu şartlanma. sana gösterilen tavrın işe yaradığını öğrettin onlara. yok ettiler seni. yarın aynı tavrı bir başkasına daha kuvvetli bir inançla gösterecekler. ama unutmamak lazım azımsanmayacak sayıda sevenlerin de vardı bu sözlükte ya da okuyucular arasında.

    ben bazı entrylerini beğenirdim, bazı entrylerini beğenmezdim, bazen kızardım yazdığına, bazen güzel konuşturmuş kalemi derdim.

    öyle insanları katagorize ederek de okumuyorum. adamın ne hamza hamzaoğlu ile çalıştığını biliyorum ne de fanı olduğunun farkındayım. ayrıca ben bu gün fatih terim'e bir hain gözüyle bakıyorsam, hamza hamzaoğlu'na kızıyorsam doğru olan benimle aksi görüşte olanların da bu sözlükte mevcudiyetidir. bu fikir çatışmasının kendisini kaçırıyor olması çok komik. düşünsene amk, koskoca fatih terim, galatasaray tarihinin en başarılı teknik adamı. bir galatasaray platformunda seveni olmaması mümkün mü? keza hamza hamzaoğlu. adam bitik denilen sezonu 3 kupayla kapamış. seveni olmaması mümkün mü? yahu daha umut - burak ısrarını takıntı haline getirene kadar ben kendim seviyordum. benden 2 ay fazla sevmiş adama neden kızayım?

    ama bu kardeşimiz aslında en çok eleştirilerin yazılana değil de yazana yönelik olmasından müzdarip oldu. kızmasın. zira zaman zaman aynı şeyi kendisi de yapıyordu. ben hatırlıyorum bir iki defa insanları futbolu bilmemekle itham ettiğini.

    gider, kalır, ara verir... hepsi kendi tercihidir. ama onca içeriği silmesi çok çocukca olmuş.
  • 453
    verilerle bir sonuca varmak yerine, sonuctan kendince veriler elden bir yapidaydi. fikirleri burdan gol yiyordu bana kalirsa. ancak buraya farkli bir tarz ve renk getiren entryleri vardi.

    ancak bu kadar emekle yazilan yazilarini neden silme geregi duydugunu anlamlandiramadim. en nihayetinde burası hayat memat meselesi degil, basit bir sözlük. hepimiz bos zaman aktivitesi olarak.burada durup vakit geciriyoruz. sözlüğü fazla onemsemenin anlamsiz olduğu kanaatindeyim, extansor de burayi niyeyse fazla onemsemis olacak ki entrylerini silmis. bu sozlugu seviyorum, seviyoruz. ama fazla buyutmeye de gerek yok kanımca:/
  • 455
    http://www.futbolarena.com/...havaalaninda-mi.html

    yazının girişindeki inceden bir "bursaspor" hamza hoca övgüsü, finali ile birleştirildiğinde ne demek istediği daha iyi anlaşılıyor!

    onun dışında idman konusunda haklı belki transferden daha önemli ama... bu tespitler melo'dan ve orta sahadan bahsetmeden geçiştirilince,
    ya da sağ bekte tarık ve sabri'ye ne kadar idman yaptırsan da defansif olarak yeterli olmayacaklarını unutunca çok da bir anlam ifade etmiyor.
    tabi ki en büyük sorunumuz istikrar ama bu istikrar teknik adam değil yönetim istikrarı! yönetim bu kadar değişirken teknik adamın kalması beklenen bir durum olmamalı.
  • 456
    hamza hamzaoğlu övmek için özel bir çabası olan user. ben haklıydım, benim dediğim doğruydu demek için, her fırsatta, inceden inceye hamza methiyeleri diziyor. doğruya doğru yanlışa yanlış demiyor. diyemiyor. nedenini söylediğimizde, iftira, art niyet olarak okurken, onun umut bulut sevdası, jem karacan'ın kemik gibi "tutarsa galatasaray'a ilaç" yorumu hala köşelerde bir yerlerde. bırakalım şimdi deniz yılmaz'ı, havalimanını. inandırıcılığını, objektifliğini yitireli epey oluyor. başarılı bir futbol yorumcusuyken, vasat hamza hamzaoğlu sevicisine dönüştü. saygıyı da oralarda bir yerde, onu okuyan, seven, takip eden bir çok aklı başında takipçisini yitirdi. tavsiyemdir, okumayın. hatalarını kabul etmeyen, sırf dedim dönemem lafımdan diyen hiç kimseye prim vermeyin. hayırlı forumlar.
  • 458
    yazılarını hiç okumadım ama nick altını çok okudum. mancini'yi savunuyordu sanırım bir aralar. işte o dönem boynuma dola modundaydı herkes, sonra hamza'yı savunmaya başlayınca aynı adamlar kendisi için futboldan anlamaz demeye başladı. sözlüğün güzel bir özeti işte bu. ister 10 paragraf yaz, ister 1 cümle. önemli olan kimin tarafında olduğun.
  • 460
    mancini prandelli hamza periara güneş hepsini güzel güzel savunan futbol yazarı. ona kalsa 3 büyüklerin hocaları mükemmel, hiç bir problem yok. şuan beğenmediği denizliyi bile eleştirdiğini görmedim henüz. kulüplerden teklif gelir diye arasını iyi mi tutmaya çalışıyor nedir bilmiyorum ama herkesi eleştirip hocaları ve yönetimi eleştirmemek ilginç geliyor bana.
  • 462
    kendisi genel manada gayet iyi bir analist. spor programlarında ve gazetelerinde galatasaray maçlarından sonra "mehmet demirkol ne demiş, hıncal uluç ne demiş" diye değil, "sinan yılmaz ne demiş" diye haber yapılmasını hak edecek kadar hem de. çünkü futbolu bu şöhretli arkadaşlardan yüzlerce defa iyi biliyor. fakat işini bu kadar iyi yapmasına rağmen ancak adı sanı duyulmamış bir sitede iş bulabiliyor, bu sebeple gergin olması gayet doğal bence. medyada onlarca liyakatsiz insan "spor yazarı" ismi altında prim yaparken bu kadar kıyıda köşede kalmaya kim olsa isyan ederdi diye düşünüyorum. hele ki komisyonculuk, kalemini satmak gibi ağır ithamlarla suçlanıyorken.

    kendisinin tek kusuru bazen fazla dar görüşlü olması. "beşiktaş'ın quaresma'yı alması intihardı, yöneticiler hala 30 yaşından büyük topçuyu transfer edip verim alacaklarını sanıyorlar. quaresma'yı oynatacağına kerim frei'ı oynat" diyordu, halbuki beşiktaş geçen yıl kilit açan oyuncu eksikliğinden dolayı çok puan kaybetti, skor ihtiyacı olduğunda oyuna sokabileceği bir transfer yapmak mecburiyetindeydi. quaresma dediğin adamın ölüsü bile her an her şeyi yapabilecek bir yetenektedir ve iyi bir forma rekabeti yaratırsan o gamsız adamın kondüsyonu ve oyun disiplini de yükselir. ki bu şartlar yerine geldiği için quaresma beşiktaş'ı sırtında taşıyor bugün.

    bu dar görüşlülüğün bir diğer örneği "hocalara yeterince sabretmiyoruz" serzenişi üzerinden (ki bu serzenişte haklı) hamzaoğlu'nu övme ısrarı. doğrudur, hamzaoğlu kompakt oynayan bir pas takımı yaratmak yolunda ilerliyordu. kalsaydı muhtemelen şu ankinden daha fazla puan toplardı (bu arada hamzaoğlu'nun topladığı puanlarda, başakşehir deplasmanında podolski'nin elle düzeltip attığı gol ve trabzon deplasmanında denayer'in elle oynamasına verilmeyen penaltının da etkili olduğunu unutmamak gerekir). belki bir şekilde lazio'yu da elerdi, bilemiyorum. ancak ısrarla sabri'yi ve umut bulut'u oynatan ve her fırsatta onları öven, sinan gümüş'e oldukça kısıtlı süreler veren, koray'ı asla denemeyen, melo'nun gideceğini bile bile jem karacan'ı aldırıp sonra da en kritik maçta hakan balta'yı ön libero oynatan da hamzaoğlu'ydu. yani hamzaoğlu iyi bir şofördü ama "ben tofaş şahin kullanacağım!!!" diye ısrar ediyordu. geçen yıl rakiplerimizde de lada samara, renault flash muadili araçlar olduğundan bu yarışı birinci bitirebildik. ama bu sene yan şeritte volkswagen golf var, honda civic var. sen istediğin kadar iyi şoför ol, şahin'le golf'ü tokatlayamazsın. "ben illa şahin süreceğim arkadaş" diyorsan da, galatasaray'da barınamazsın. ki hamzaoğlu da barınamadı zaten.

    kısacası bu sene hamzaoğlu'ndan da bir yol olmazdı, yeteneksiz bir oyuncu grubunu bu kadar kutsayan bir büyük takım hocası olarak er veya geç kovulacaktı. çünkü uzun vadede başarılı olmasının imkanı yoktu. sinan yılmaz ise sadece hamzaoğlu'nun dönemindeki oyun içi istatistiklerine odaklanarak hamzaoğlu'nun oyuna müdahale ve kadro seçimindeki başarısızlıklarını görmezden gelmeyi seçiyor. hamzaoğlu döneminde daha fazla pas yapılıyormuş, hamzaoğlu döneminde takım boyu daha kısaymış... 2009 yılında kurulan fk astana takımı ile oynadığımız maçta 30-40 dakika boyunca rakip yarısahaya bile geçemeyip baskının kralını yiyen, buna rağmen hiçbir değişiklik yapmadan izleyerek gol yemeyi bekleyen de hamzaoğlu'ydu. kadıköy deplasmanına denayer yerine sabri'yle çıkıp bize cinnetten bir köşe sunan da hamzaoğlu'ydu. rakip kim olursa olsun, her maçta birçok kontraatak yiyen ve muhakkak kalesinde bir gol gören galatasaray'ın savunma problemlerini aylardır çözemeyen de hamzaoğlu'ydu.

    yine de kendisi gibi yorumculara çok ihtiyacımız var. ülkemizde milyonlarca insanın takip ettiği bu sporu hakkıyla analiz eden bir avuç insan var, sinan yılmaz da bu insanlardan biri olarak çok daha iyi yerlere gelmeyi hak ediyor. dilerim en kısa sürede hak ettiği yerlere ulaşır.
  • 463
    "sanane kadrodan senin görevin bu değil ki, sen sahadaki oyuna bak."

    bu cümleyi sıradan birisi söylese belki sadece fanboyluk ile itham edilirdi, ancak bu cümleyi galatasaray dergisi'nde yazan birisi söylerse elbette tepki toplar, paralı kalem olmakla suçlanır.

    objektif olduğu için sevdik bu adamı ama göbekli sabri, yeteneksiz umut'u evlatları gibi koruyan hamza denilen herifi savunursan çizgini bozmuş olursun, kusura bakma ama gelecek tepkilere de ses çıkaramazsın.
  • 464
    sözlüğün en büyük eksiklerinden biri zaten defalarca cevap verilmiş soruların, eleştirilerin yine yapılabiliyor olması ve eski entry'lerin aynı başlık içinde hatırlatılamaması. örneğin bu başlıkta elzem'in konuyla alakalı çok düzgün yazılmış ve extensor'un taraftarın haddini bilmesi gerektiği temalı hadsizliğine verdiği çok güzel bir cevap var ama bunu bir daha bakınızlayamıyoruz.

    şimdi biri çıkıp uygun bir cevap verse on gün sonra yine bu başlığa "sürgünü sözlükteki tek taraflılığı gösteren çok iyi yazar" diye entry gelebilir. o zaman yine aynı cevabı vermek gerekecek. popüler başlıklarda bu nedenle kısır döngü oluşuyor bir zaman sonra.

    extensor mu, son okuduğumda hamza'nın selçuk'u, sabri'yi ve sıno'yu "beyefendiler masası" etrafında birleştirdiğinden falan bahsediyordu.
  • 468
    hamza hamzaoğlu'nu akla hayale gelmeyecek yerlerden övmeye çalıştığı, bu uğurda buradaki yazarlar özelinde taraftarların hiçbir şeyden anlamadığını söyleyip durduğu, onlarca kez "siz anlamazsınız" ve dünyanın en leş zihniyetinin sloganı olan "sen kimsin?" minvalinde cümleler kurduğu döneme yetişemeyen arkadaşların özlemle andığı şahıs. sözlükte mazoşizm ekolü bu da sanırım, "ah be şu extensor gelse de bir aşağılasa bizi".

    işin komiği kendisi de taraftar. kendisini hala bir taraftardan fazlası olarak görüyordur o egoyla da, gelinen noktada profesyonel hayat itibarıyla bir taraftardan fazlası yok. futbol dünyasına mesafesi bir taraftarınki kadar yani. ilk çıktığındaki blog'u şimdi çalıştığı yerlerden daha popülerdi hatta.

    ek: arkadaşları uğur meleke'yle ve ali ece'yle aynı cümlede kullanıldığını haber versin, bugün başına gelen en güzel şey budur muhtemelen.
  • 470
    birçokları gibi, sözlükteki eski dönem yazılarını ilgiyle takip edip, katılmadığım bir sürü görüşü olsa da okumaktan keyif aldığım yazardı. bu sebeple twitterdan da kendisini takip ediyordum. ancak sebebi her ne olursa olsun (umurumda değil), mizacında sıra dışı değişimler yaşanmıştır. birkaç kez twitterda futbol tartışmaya çalışmış ve en sonunda kaynağının ne olduğunu bilemediğim egoist ve narsist saldırılarına maruz kalmıştım.

    kendisinin durumu, evinde kendi imkanlarıyla çokça sanat kitabı okuyup eserler üretmeye çabalayan ve bu eserleri zaman zaman bazı ufak galerilerde sergileyip kendisini sanat güneşi ilan eden genç birinin, işleriyle ilgili kendisine gelen en ufak eleştirilere karşı ise 'siz sanattan ne anlarsınız, ben kaç tane kitap okudum, haddinizi bilin' kıvamında altı boş savunma mekanizmaları kullanmasına benzemektedir. onlarca kitap okuduğunu iddia eden bu sanat güneşinin en basit dil bilgisi kurallarından dahi bihaber olması ise üzücüdür.
  • 471
    ciddi bir sorunu var ya bu arkadaşın. komiklik olsun diye yazmıyorum. igor tudor hakkında, 18 kasım 2017 başakşehir galatasaray maçı hakkında yazacağım diye başlayıp kendisi gibi düşünmeyen taraftarlara saydırmış yine. bir noktada galatasaray'ı falan hepten unutup işi sırf buna bağlamış hatta.

    (bkz: #2286513)

    normal değil bu. kahramanı yıllar önce gitti takımdan ve kimsenin umrunda değil. o takımdan futbolcu bile kalmadı. hala "hamza böyle yapmıştı da siz şöyle demiştiniz" diyebilmek için yazılar yazıyor. bunu yazmak için üstüne para almasa neyse.

    ingilizlerin bir lafı var, "get over it" diye.
App Store'dan indirin Google Play'den alın