• 1376
    bugün ergin ataman başlığına gelip, haklı olduğu bir konuda sırf " heyya heyya heyya " tayfasına gerekli dersi bildirdiği için eleştirenleri görünce igreniyorum. bu takım, taraftarın takimi ergin atamanın değil diyenler, sen kimin taraftarısın, galatasaray mı yoksa heyya heyya heyya mı. önce buna karar verin. benim bundan önceki düşüncelerimi merak edenler galatasaray basketbol taraftarı basligina bakabilir. çekin şu elinizi basketboldan.
  • 1378
    su basketbol maclarinaa futbol seyircisi gelmeseydi, kendisi de boyle bir tepki vermezdi heralde diyerek anlamaya calistigim kocumuz. sunu artik anlamasi gerekiyor taraftarin, basketbol salon oyunu holiganligi kaldirmiyor, senin gozlerine bakarak sovdugun insanlar iki blok otende duruyorlar. sonra da kalabalik olan sayica az olanin tribununu basiyor. bunu bizzat telekom - besiktas macinda yasadim. yuruyun futbol sahasinda kime ne yapiyorsaniz yapin ama basketbolda bu olay boyle olmuyor. sonra da insanlar oluyor yaralaniyor.

    son olarak, kendisinin seyirciyi disari cikarma gibi bir hakki da yok. umarim bu karti bir daha oynamaz, kendisini severiz sayariz ama galatasaray kimsenin babasinin mali degil.
  • 1380
    kapısının önünü temizleyen adam.
    kendi kapısının önünü temizleyecek cesaretleri ve basiretleri olmayanlar, yaptığını anlayamaz.
    bu "ben galatasaray taraftarına, kime tepki göstereceklerini söylerim" densizliği değildir efendiler; bu "siz daha adam olamamışsınız, siz bu renklere gönül vermeyi hak etmiyorsunuz" yüreğidir.
    maçta okay çıkaran pislikleri de adam yerine koyup şu adama sallayanları anlıyorum.
    çok iyi anlıyorum.
    anladığım için de tiksiniyorum zaten.
    keşke anlamasaydım sizi.
  • 1381
    sokakta komşu çocuğuyla gulle* yüzünden kavga edip ilk küfürlerimi savurduğum gün annem gelip beni sokağın ortasında dövmüş,
    çok sağlam dövdüğüm çocuğun elini yüzünü silmiş ve annesinden gidip özür dilemişti.

    lan ne oluyor arkadaş anne benim ama geldi beni dövdü, çocuğu evine götürdü özür dliedi falan çocuk kafasıyla anlayamıyorum mevzuyu tabi, sonra ben önde o arkada arada "sen eve geç ben sana yapacağımı biliyorum" diye diye eve geldik ve ilk sözü
    "ben seni terbiyesizlik yapıp sokak ortasında bağıra bağıra küfür edesin diye yetiştirmedim" oldu ve haftalarca yüzüme bakmadı.

    o gün bugündür küfür etmenin çok doğal olduğu bir şehirde büyümeme ve çok sağlam küfür dağarcığım olmasına rağmen çok nadirdir insan içinde ve hatta tribünde küfür ettiğim.

    bu maçta, ergin ataman kendi çocuğunun terbiyesinden sorumlu anne rolündedir, elin it kopuğu ile uğraşmak gibi bir sorumluluğu yoktur.
    çocukluk etmeyin.
  • 1382
    takımı destekleyeceğim diye gidip küfürler ederek, herhangi bir tahrik yapmayan, ortalığı karıştırmayan uşak taraftarını da zan altında bırakan liseli ultraslanları kapı dışarı etme cesaretini göstermiş adamdır. ben ergin hoca hakkında hiç yazmadım, çünkü beşiktaş antrenörüyken aldığı mola halen kanıma dokunur kendisinin galatasaray'ı ne kadar çok sevdiğini bilsem de affedemedim. ancak dün yaşanan olayları en az 3 farklı cepheden takip ettim, 2 kamera çekiminden izledim verdiği tepkide yerden göğe kadar haklı. bugün euroleague'de seyircisiz oynamamızın sebebi nasıl ki şuursuz taraftarsa yarın kendi ligimizde de bu adamlar aynı sorunlara sebep olmak için biçilmiş birer kaftan. dur demezsek daha da kötüye gidecek.

    bu nokta da ergin ataman doğru olanı yaptı. kime nasıl hak ediyorsa o karşılığı verdi, kimse kusura bakmasın kızdığım eleştirdiğim yanları da olmuştur dünden bugüne ancak ergin ataman'ı ite köpeğe yedirmeyiz boşuna havlamasınlar.

    (bkz: göte göt diyen adam)

    edit: tam 7000.ci twite denk gelmişsin hocam yolun açık olsun.
    https://twitter.com/...s/559052853302407169
  • 1386
    kendisi, biz galatasaray'a ve sana edilen kufurlere karsilik veriyorduk sen boyle yapamazsin diye elestirilen aslan yurekli kocumuz.
    aksam cok sinirliydim bazi detaylari anlatmayi atladim.
    oncelikle usak taraftari oyle ahim sahim bir kufur etmedi. soyledikleri tezahuratlari yazayim, i..e galatasaray, rererara giren cikan cimboma bir de mola alsana ergin ataman. ve bunlar da cok kisa sureliydi. ne olduysa hakemler sinana teknik faul calinca oldu once gs tribununden parkeye dolu bir pet sise atilti pat diye salonun ortasina indi. bir de saha kenari kombinelilerin kafasi uzerinden gecti. o kombineler 5000tl oldugu icin sadece usak'in en zenginleri var orada hatta elinde bebegi ile oturan bir kadin vardi.
    neyse gelelim yanici maddenim atildigi yere. orasi da usak'a destek olalim diye kombine alan is adamlarinin yeri. adam iste 3-5 kombine aliyor yakinlarina veriyor. yani o yabanci maddenin atildigi yerdeki insanlar her gun maca gelen insanlar degiller. genellikle genc kızlar var ve eminim cogu ya galatasarayli ya da sirf galatasaray geldigi icin oradalar. zira mac sonu salon bosalirken o tribunden ve karsi tribunden inen kizlar arroyo ile foto cekme yarışına girdiler.
    he galatasaray tribununde kurunun yaninda yas da yandi mi evet yandi ama ergin ataman cok buyuk bir karakter oldugu ve dogru olani yaptigi icin o yaşlar bile peki hocam diyip gittiler.
  • 1389
    ankara'da bu sene oynanan tarihini hatırlamadığım türk telekom galatasaray liv hostpital maçında bir bayan pota arkasındaki yerine geçmek için geldiğinde yerinin dolu olduğunu gördü. tribün lideri ile arasındaki konuşma şuydu;

    bayan: yerime geçebilirmiyim?
    t.l.: başka yer bul.
    bayan: ama böyle olmaz ki.
    t.l.: biz hep burdayız yer falan yok yürü git.

    demem o ki şu tiplere s*ktir çekmişse adam dibidir, hasıdır.
  • 1391
    adamsın, kralsın, taşağına kurban tarzı yorumları bir kenara koyarsak basketbol açısından artıları ve eksileri konuşulmayan coach. hakkında şu kadar entry girilmiş, yaptığı transfer yanlışlarını dile getiren çok az yazı var. öncellikle sene başında sertaç, göksenin, ersin gibi şu an takımlarında ciddi katkılar veren adamları yolladı, yerlerine jawaii, vougioukas, kerem gibi bitik basketbolcuları takıma aldı. sakat diye gordon'u gönderdi. ama gitti sakat jawaii'den medet umdu. nolan smith gibi kafası çalışmayan, fırlama, sorumsuz bir sokak basketbolcusunu aldırdı. nolan gidince arroyo'yu yedekleyecek sadece ender kaldı. takımda zaten zoran erceg gibi savunması ve ribauntları çok zayıf bir adam varken, aynı erceg tipinde hantal, savunma ve ribaunt zaafiyeti yaratan micov'u transfer etti. pocius ve aradori gelmeden önce öyle şişirildiler ki taraftarlar bunları yıldız sandı. sonrası malum. hayalkırıklığı tabii ki. bu kadar adam geliyor gidiyor ve bu transferler çakıl taşıyla olmuyor herhalde. galatasaray'ın bütçesi öyle söylendiği gibi az buz değil. furkan(gitti), arroyo, micov, erceg, ender, kerem gibi oyuncular bizim takımdan çok ciddi paralar kazanıyorlar. takımdan ayrılan vougioukas, jawaii, aradori'nin yerine patric, maric, justin carter alındı. ayrılan oyuncuların maaşları da var. bunlar bütçeye büyük bir yük bindirdi. şu tabloya bakınca şubeye maddi destek verilmiyor, yanlız bırakıldı, arkasından iş çevriliyor şeklindeki mesnetsiz iddiaların doğru olmadığı apaçık ortada. bütün bu kriz haberleri, yaptığı yanlış transferlerin yansıması ve sonucu. kurduğu takımın her takımdan en az 80 sayı yemesi, şuta bağımlı bir takım yaratması, takımın transition savunmasının taktik faullerden ibaret olması, maç içinde takım arka arkaya sayılar yediğinde kenarda öylece izleyip mola almaması sonucu rakibe ivme kazandırması, pota altı savunma zaafiyetimize, birebirde rakip tarafından çok kolay geçilmemize çözüm üretememesi gibi birçok eksikliği, hatası da mevcut. demem odur ki galatasaray coachuna saygım sonsuz ama artıları kadar eksilerinin de söylenmesi gerekiyor. olaya basketbol penceresinden bakarsak sırf abartı övgülerle anca kendimizi kandırırız.
  • 1392
    öyle bir adam düşünün ki, binbir zorluk içerisinde, tek başına, kendisinden 4-5 kat yüksek bütçeli rakiplerine karşı var olma savaşı veriyor.

    yönetim demeye bin şahit, ucube bir yapı var şu an kulubün başına musallat olmuş, 'biz mayısta gidiciyiz hacı, sülalemiz raad, bize her yer paris' gevşekliğinde, kendi egolarını tatmin etmekten başka bir şey yapmayan, isim yapma sevdasına düşüp güvenlik kamerasına bile demeç veren ama icraate gelince esameleri okunmayan kişilerden oluşmuş. hiçbir yaraya merhem olmayan, oyuncuların ödemesini yapmayan, laf söylendiğinde biz enkaz devraldık ne yapabiliriz diye işin içinden sıyrılan. adama demezler mi madem yapacak, söyleyecek bir sözünüz yoktu, iş olsun diye mi başkan oldunuz, yönetici oldunuz? galatasaray adının üzerinden yediğiniz ekmekler yetmedi mi hala? hasbelkader galatasaray lisesinden mezun oldunuz diye, milyonlarca galatasaraylının üzerinden rant sağlamaktan utanmaz mısınız?

    ergin hocam adam kere adam, beyefendi. taktiği, tekniği bırakmış, parasını alamayan oyuncularını takım halinde bir arada tutmaya harcıyor en çok eforu. parasını alamayan adamı antremana nasıl konsantre edeceksin, adamın aklında galatasaray kalmamış, buna rağmen ergin hoca pes etmiyor, kolej havasına sokuyor takımı.

    bu sefer de 'hayvan oğlu hayvan'larla uğraşmak zorunda kalıyor. sözde taraftar, özde dağdan yarın inmiş ayı. ergin ataman'ı küçük düşürüyor, galatasaray'ı rezil ediyor.

    ergin ataman babamızın oğlu mu? neden bu kadar dertle sıkıntıyla uğraşsın bu profesyonel adam?

    uğraşmayacak tabi, ben de yerinde olsam bu leş ortamda durmam. ergin hoca, galatasaray spor kulubünün 20 yıl önünde şu haliyle.

    italya'da hak ettiğin ortamı bulacaksın hocam... biz sana layık olamadık, kusra kalma.
  • 1393
    kendisi öyle bir anlatılıyor ki sanırsın suç ve ceza'daki raskolnikov. duyan da takımı aç bırakıyorlar, idman* sahası vermiyorlar, suyunu elektriğini kesiyolar, bilerek tek tek oyuncularını sakatlıyorlar falan sanır. alt tarafı oyuncular maaşlarını, "ekmek paralarını(!)" 2 ay geç alıyorlar. hayır madem bu kadar zorluklarla mücadele etmeye hevesli birisiyse kendisi, niye beşiktaş'ı bıraktı? sonuçta orda da büyük işler başarmıştı. her zaman dedim yine söylüyorum "ben profesyonel sporcuyum, paramı almadan oynamam" diyen adam kulüpten ayrılsın. hem konuşup, hem kulüpte kalıyorsan olmaz. eylemler ile sözler birbirini tutmalı. bunun vefayla da bir ilgisi yok. elalemin sırpı, amerikalısı galatasaray'a niye vefa göstersin, bağlılık hissetsin? bu adamların tek derdi para. aynı şey ergin ataman için de geçerli. madem bu şartlarda çalışmak çok zor geliyor, bırakıp gidebilir. sonuçta profesyonel bir insan. bütün euroleague takımları kapısında kuyruk olmuş durumda. turgay demirel gibi birinin çatısı altında çalışmayı isteyen birinin önceliklerinin arasında "galatasaray'a bağlılık" ilk sırada değildir herhalde. aynı şekilde milli takım hocalığı uçup gitmesin diye aziz yıldırım'dan özür dilemesi de bana çok normal geliyor. valla galatasaray kimseye layık olmaz. insanlar galatasaray'a layık olmalılar. yıllardır özlemini duyduğumuz şampiyonluğun kazanılmasında büyük emeği vardır. futbola ilgi duyan iyi galatarasaylıdır. ama kimse kusura bakmasın efsane mertebesi onu fazlasıyla aşar. klasikleşmiş putlaştırmalardan hiç hoşlanmıyorum. madem oyuncusunu konsantre edemiyor, "ben bu ortamda çalışamıyorum" diyerek işi bıraksın. sonuçta konsantre olamayan bir sporcunun başarılı olamayacağını kendisi de biliyordur. yani yaptığı iş bile bile lades demek. sonuç olarak kendisiyle ilgili her entryde dostoyevski edebiyatı yapılmasını anlamsız buluyorum. galatasaray'da mali kriz ilk defa olmuyor. kendisi ile benzer zorlukları cem akdağ, sedat incesu, oktay mahmuti, ekrem memnun gibi coachlar da yaşadı ama ben bu kadar trajik, dram, abartı dolu bir basketbol öyküsü duymadım.
  • 1394
    raskolnikov müthiş bir iman ağrısı çekmektedir. -zarifoğlu

    o kadar komik argümanlarla eleştiriliyor, ithamlarda bulunuluyor ki kendisi hakkında, sanırsın fenerbahçe'nin ajanı, sanırsın pr takımı kurmuş da kendisini bir şekilde kamufle ediyor.

    yoksa rodyon romanoviç mi kendisi hakikaten? cinayeti işleyip iman ağrısı mı çekiyor?

    takım aç kalmıyormuş, idman sahası verilmiyormuş, suyu elektriği kesilmiyormuş. altı üstü maaşları 2 ay gecikmeyle alıyorlarmış.

    niye beşiktaş'ı bırakmışmış zorluklarla mücadele edemeyecekse bırakıp gidebilirmişmiş.

    ergin ataman bu şartlar çok zor güçlü kalamıyorumm!!! demiş gibi anlatmayalım olayları lütfen.

    çünkü ben sevdiğim takımı,
    yaşamak gibi,
    halkım gibi sevdiğim takımı
    -ki rotasyondaki en önemli uzunu yönetimin beceriksizliği yüzünden,
    mişko'nun şerefsizliği yüzünden kaybederken (ne sözleşme bağladı be furki'ye!11)
    bütün takım aylar bulan ödemelerin yapılmaması yüzünden,
    -ki o zamanlar 2 ay geriden ödeme diye bir şey de yoktu :)- isyan bayrağı çekmişken;
    "şu an galatasaray'dan ayrılmayacak tek kişi benim" demiş adamı,
    nasıl anlatıyorsunuz öyle yav.
    -nihilist bakkal kotan*

    galatasaray koçu saygı gösteririm ama...

    bir yabancı karikatürdü sanırım iki eleman konuşuyor, biri birine im not racist, but... diyordu öteki sssh! dont say "but". diyordu. o tarz bir şey tam hatırlayamadım şimdi. bu noktada ergin hocamın söylediklerini biraz iyi okumak lazım diye düşünüyorum.

    o kadar güzel saygı gösteriyordun ki
    sırf bunun için ofsaytlamadım seni.
    -yok satan süreya*

    dönelim beşiktaş'ı niye bırakmışmış. zorluklara gelemiyorsa galatasaray'ı da bıraksınmışmış. bu iki olay arasındaki farkı anlamak çok zor değil. ergin ataman'ın galatasaraylılığı kuşkusuz ağır basıyor.

    mt koçluğuna dil uzatılmış. eh bu adamın hayalinin bir gün mt ile başarı yakalamak olduğunu, herkes cümle alem biliyordu zaten, neyse bunu da geç; bu adamın uzundan aldığı emirle galatasaray'ı satmak, yarı yolda bırakmak gibi bir niyeti yok. öyle olsa zaten şu an başımızda olmazdı. mt takvimi ile kulüp takvimi çakışmaz hikayesini de geçelim. takıma bağlı olmayan adam kafası rahat devam ederdi, bırakabilirdi.

    ha ama turgay, basın toplantısında galatasaray'a saldırırken kendisi gülerek sözleşme imzalasaydı bak bu adam galatasaray'a bağlı değil derdim, derdik, denilirdi.

    "takımı motive etmek için 'iki avans verdik' dedim. gayet masumane dedim. gerginliğe yol açtığımı kabul etmiyorum ama bunlar şayet fenerbahçe kulübü'nde ve camiasında bir sıkıntı yarattıysa, gerildiler ise ergin ataman olarak onlardan özür diliyorum."

    öyle bir yerdeyim ki
    ne karanfil ne kurbağa
    bir yanım mavi yosun
    dalgalanır sularda
    dostum dostum
    güzel dostum
    bu ne beter çizgidir bu
    bu ne çıldırtan denge
    yaprak döker bir yanımız
    bir yanımız bahar bahçe

    bu benim değil, hasan hüseyin korkmazgil'in

    hala günümüzde galatasaray mağlubiyetlerinin ya da ülke basketbolundaki bir sorunun 17 haziran'a bağlanabildiği, galatasaray'a saldırılsa; ergin ataman'ın suçlu ilan edileceği bir medya ortamında, kendisinin şu şiirin üstünde yer alan açıklamalarını aziz yıldırım'dan özür diledi, milli takıma yaranmak için yaptı olarak okumak, bence yanlış. ergin ataman burada bütün olayların sorumluluğunu alamayacağı için, kendisini savunmuştur benim nazarımda. büyük bir hata değil.

    bir başka argümanda oyuncularını konsantre edememesi üzerine, bence bu da yanlış. zira ergin ataman kariyeri boyunca * bunu çok başarılı bir şekilde yapmıştır.

    nitekim dar rotasyonlu başarılarından bunu anlamak güç değil.

    evet, galatasaray'da mali kriz ilk defa olmuyor. ama ilk defa kriz yönetilemiyor, yönetilemediği gibi bu süreç içerisinde taraftara yalan söylemeye varan hadsizlikler yapılıyor.

    sedat incesu ve ekrem memnun'un da en az bu kadar abartı(!) bir durum yaşamadığını iddia etmek ise belki de en büyük hata. ergin ataman, sedat incesu ve ekrem memnun. ben galatasaraylıyım diyenden daha galatasaraylıdır, galatasaray'a hizmet için bağlıdır. her ne kadar öyküleri varoluşçu olsa da.

    my baby shot me down, bang bang.

    http://41.media.tumblr.com/...hxv1qbws91o1_500.jpg
  • 1400
    bazı maçları kafasında daha başlamadan bitirmesi beni cidden sinirlendiren hoca. bu konuda yalnız değilimdir umarım. tamam imparatordur, bize unutamayacağımız zaferler yaşattı ama hocam, galatasaray her branşta sahaya kazanmak için çıkar. lütfen şöyle yapma ya. istediğinde fener'e ataşehir'de kızılyıldız'a belgrad'da koyabildiğini geçen sene ve bu sene gördük. üzme hocam bizi ya.
App Store'dan indirin Google Play'den alın