3216
yazar olduktan sonra ki ilk entryimi kendisi için yazıyorum.
süper finalin ikinci haftasında yenildiğimiz fener maçı* ve bu hafta berabere kaldığımız trabzoonspor maçı*ndan sonra bütün can sıkıntısı ve moral bozukluğuyla birlikte maç sonu röportajını beklediğim insandır. ne söyleyeceğini bilmeden ama iyi gelecek birşeyler söyleyeceğini bilerek bekledim iki seferde de. ve beni yanıltmadı. fener mağlubiyetinden sonra -ki bir çok galatasaray taraftarı gibi benim de hiç beklemediğim şekilde sonuçlandı maç- haliyle çok büyük hayal kırıklığına uğradık taraftar olarak.. hoca ne yaptı? çıktı ve "olsun.. problem yok.. finale heyecan geldi" dedi.* hemen arkasından florya'daki idmanı taraftara açtı dosta düşmana "sıkıntı yok" mesajını verdi. biz bile ufak ufak söylenecektik belki mağlubiyet sonrası ona da müsaade etmeden tek vücut olduğumuzu hatırlattı.
hani bi ara çok konuşuluyordu "fatih terim'in bişey bildiği yok anca gaz veriyo" diye..
evet hoca bu takımı, taraftarı gazla tutuyor bir arada. ama bunu öyle iyi yapıyor ki..*
fatih terim yalnız saha içinde değil saha dışında da harika bir stratejist.
yeri geliyor bi tv programına bağlanıyor herkesin ağzına tıkıyor lafları. "bana her şeyi söyleyebilirsiniz ama galatasaray'a tek laf edemezsiniz" diyor.
yeri geliyor; hepimizi endişelendiren, her şey yolunda giderken - o kadar ki yabancı futbolcular bile "aile gibiyiz" diye demeç verirken- bizi aniden paniğe düşüren, medyanın da ekmeğine yağ sürecek kavga meselesinde delikanlı gibi çıkıyor "evet, oldu" diyor. "yalandan burda onları barıştırabilirdim. ama açık açık söylüyorum" diyor. bu sözüyle medyaya veriyor ayarı. arkasından bizim için " endişelenemeyin" diyor. "burdayım ve galatasaray bu olaydan yara almadan çıkacak."
bi galatasaraylı olarak ben rahat uyuyabiliyorum fatih terim'in takımın başında olduğunu bildiğimden. bi geçen seneyi düşünüyorum bi de bu seneyi.. diyorum ki takım sahipsiz değil. nasıl güvendik biz bu takıma bu kadar? fatih terim sayesinde..
biliyorum ki hocanın söyledikleri öyle boş laf değil. benimle aynı şeyleri hissettiğine inanıyorum boru mu? o inandırdı beni. takımın başına geldiğinden beri futbolcularına, yönetimine, basına bize olan tavırlarıyla yaptı bunu.
hoca harika bir stratejist olmasaydı bunu yapamazdı. ama eğer duyguları da bu işin içinde olmasaydı, gerçekten hissettiği şeylerle hareket etmeseydi bu kadar kısa sürede kimseyi bu kadar güçlü bir şekilde inandıramazdı kendine.
söyleyeceğim; stratejilerin soğuk bi tarafı vardır her zaman. ama fatih terim'inkiler o kadar içten ki.. şahsen ben kendisini televizyonda her gördüğümde bi akrabamı görmüş gibi hissediyorum. hatta itiraf etmeliyim ki bir çok akrabamı kendisini dinlediğim gibi heyecanla ve şevkle dinlemiyorum :)
o da her seferinde bana bi çok kişinin veremediği bir şey veriyor: güç..
boşuna grande demiyoruz tabi..
iyi ki varsın hocam..
hep var olsan..
süper finalin ikinci haftasında yenildiğimiz fener maçı* ve bu hafta berabere kaldığımız trabzoonspor maçı*ndan sonra bütün can sıkıntısı ve moral bozukluğuyla birlikte maç sonu röportajını beklediğim insandır. ne söyleyeceğini bilmeden ama iyi gelecek birşeyler söyleyeceğini bilerek bekledim iki seferde de. ve beni yanıltmadı. fener mağlubiyetinden sonra -ki bir çok galatasaray taraftarı gibi benim de hiç beklemediğim şekilde sonuçlandı maç- haliyle çok büyük hayal kırıklığına uğradık taraftar olarak.. hoca ne yaptı? çıktı ve "olsun.. problem yok.. finale heyecan geldi" dedi.* hemen arkasından florya'daki idmanı taraftara açtı dosta düşmana "sıkıntı yok" mesajını verdi. biz bile ufak ufak söylenecektik belki mağlubiyet sonrası ona da müsaade etmeden tek vücut olduğumuzu hatırlattı.
hani bi ara çok konuşuluyordu "fatih terim'in bişey bildiği yok anca gaz veriyo" diye..
evet hoca bu takımı, taraftarı gazla tutuyor bir arada. ama bunu öyle iyi yapıyor ki..*
fatih terim yalnız saha içinde değil saha dışında da harika bir stratejist.
yeri geliyor bi tv programına bağlanıyor herkesin ağzına tıkıyor lafları. "bana her şeyi söyleyebilirsiniz ama galatasaray'a tek laf edemezsiniz" diyor.
yeri geliyor; hepimizi endişelendiren, her şey yolunda giderken - o kadar ki yabancı futbolcular bile "aile gibiyiz" diye demeç verirken- bizi aniden paniğe düşüren, medyanın da ekmeğine yağ sürecek kavga meselesinde delikanlı gibi çıkıyor "evet, oldu" diyor. "yalandan burda onları barıştırabilirdim. ama açık açık söylüyorum" diyor. bu sözüyle medyaya veriyor ayarı. arkasından bizim için " endişelenemeyin" diyor. "burdayım ve galatasaray bu olaydan yara almadan çıkacak."
bi galatasaraylı olarak ben rahat uyuyabiliyorum fatih terim'in takımın başında olduğunu bildiğimden. bi geçen seneyi düşünüyorum bi de bu seneyi.. diyorum ki takım sahipsiz değil. nasıl güvendik biz bu takıma bu kadar? fatih terim sayesinde..
biliyorum ki hocanın söyledikleri öyle boş laf değil. benimle aynı şeyleri hissettiğine inanıyorum boru mu? o inandırdı beni. takımın başına geldiğinden beri futbolcularına, yönetimine, basına bize olan tavırlarıyla yaptı bunu.
hoca harika bir stratejist olmasaydı bunu yapamazdı. ama eğer duyguları da bu işin içinde olmasaydı, gerçekten hissettiği şeylerle hareket etmeseydi bu kadar kısa sürede kimseyi bu kadar güçlü bir şekilde inandıramazdı kendine.
söyleyeceğim; stratejilerin soğuk bi tarafı vardır her zaman. ama fatih terim'inkiler o kadar içten ki.. şahsen ben kendisini televizyonda her gördüğümde bi akrabamı görmüş gibi hissediyorum. hatta itiraf etmeliyim ki bir çok akrabamı kendisini dinlediğim gibi heyecanla ve şevkle dinlemiyorum :)
o da her seferinde bana bi çok kişinin veremediği bir şey veriyor: güç..
boşuna grande demiyoruz tabi..
iyi ki varsın hocam..
hep var olsan..