319
2006 ayazında, konya'daki maçtaydım. hani o unutulmaz aydın yılmaz golünün atıldığı maç. takımla aynı otelde riksosta kaldım. maçtan sonra, takım dönemedi, dolyasıyla 1 gün daha kaldılar. o maçın öncesi , sonrası taraftarla necati arasında geçen şeyleri ben de yaşadım. hatta maçtan sonra necati'yi döven amigolardan mehmet kızılay benim odada kalmıştı. necati'nin biletinin kesildiği maçtı. aynı zamanda benim necati ile işimin bittiği maç. bazen taraftarlığımın çapı ölçülüyor da hiç kızmıyorum. bir kaç kişi daha bilsin diye bir kez daha yazayım. benim galatasaraylılığım, şampiyonluklara, puanlara, atılan gollere falan bağlı değildir. sabri'yi baros'a üstün tutmam bu yüzdendir. bana ne necati'nin kendine puan kazandıran attığı golden, ben lincoln'ün iki metreden daha müsait olan golü atsın tadındaki asistindenim. ben tanju çolak gol atıp tarihe geçsin diye çizgide onu bekleyen köylü yusuf'tan yanayım. ben galatasaray yenildiğinde başımı omuzuna koyabilip ağlayabileceğim futbolcuların peşindeyim. bu konuda tevazum yoktur, futbolcunun ciğerini bilirim. şu an takımda benim kriterlerime uyan tek futbolcu olan sebri'ye sarılmam da bu yüzdendir. necati bu takımın futbolcusu değildir, her galatsaray forması giyeni sevmek, saygı duymak taraftarın mecbur olduğu bir şey değildir. necati'in takıma vereceği tahribatı, daha önce verdiğini unutanlar bir kez daha hatırlayacaktır. necati ile galatasaraylılığın kazanacağı hiç bir şey yoktur, olamaz.