• 83
    şu paha biçemediğimiz ligimizi bir daha kurcalasak mı acaba? ligin en kötü futbol oynayan takımı, diğer kötülere 4'er puan fark atınca kurcalamaya geç bile kaldık diyorum ve çuvaldızı kendimize batırıyorum. galatasaray'ın kısa tarihine bir baktığım zaman, en büyük futbolu oynadığı ve en büyük sonucu aldığı zamanlar çok eski değil. o takımın başındaki hoca'nın, bu takımın başındaki hoca ile aynı olduğuna beni kimse inandıramaz. hatta ben o büyük maceralar da terim'in katkısının, her hangi bir taraftardan çok daha fazla olmadığını defalarca söylemiş ve ne yazık ki bu günkü takımı seyrettiğimde haklı çıktığımı kendim gözlemlemişim.

    bin defa yemin ederim ki şu an takımda hagi olsa, terim oynatmaz. arif'e ise ancak kupa maçlarında sıra gelir. şu langırt tahtasındaki dizilişe bakın. imalatçılar, hangi mantıkla millere dizmiş futbolcuları. inanılır gibi değil ama langırt 2-5-3 oynuyor. bizim koskoca galatasaray, yarın sivas maçına 4-3-2-1 çıkacak ve bu takımın başındaki hoca da ne yazık ki türkiye'nin gelmiş geçmiş en büyük hocası olacak.

    kim düğmeye basmış sa basmış, 2 kazma bekle oynanacak bu saatten sonra futbol, önlerinde 2 kazma daha ön libero adı altında. oyun kurucu tarihe karışmış, kimse oyun falan kurmayacak, kalabalık orta saha topu garanti olmadan ileriye asla taşımayacak. ilerde tek santrafor olacak. olacak ki karşı takımın 4 kazması içerisinde boğulup kalsın. kalsın ki kötü futbolcu sanılsın, her sene her takıma 2-3 tane santrafor transfer edilsin.

    yaşı 40-45 den fazla olanlar, futbolu hem güzel oynayanlar, hem güzelini seyredenler di. her takımın en gerisinde en teknik, en akıllı, topu ilk başlatan, son kademeye giren, ofsaytı yönlendiren libero denilen futbolcusu vardı. fatih terim'de işte böyle bir liberoydu. şimdi nasıl herkes messi diye hayal kuruyor, o zamanlar da backenbauer hayali kurulurdu, en büyük libero oydu. son libero popescu idi. amatör takımlar dahil defansta 3 kişi olurdu. sağ bek, sol bek, libero iki bek asla bir birlerini görmezdi, tıpkı mildeki langırt futbolcusu gibi. liberonun önünde 2 stoper olur, bunlardan biri sanki santrafor gibi oynardı. çok uzağa gidersek cüneyt tanman'dı bu teknik stoper, teknik olmayanı bülent korkmaz'dı, o da ilk topa basardı. her daim bu gözler orta sahalarda teknik bir 10 numara seyretti. sağ açık, sol açık, santrafordan oluşan bir ileri üçlüye alışkınız.

    76 numaralı sümüklü götünü her zaman ki gibi dayayabilse de atılmasaydı, cam gökhan çat diye çatlamasaydı, bu sene en büyük futbolu oynayan semih, tribünden inecekti diyen tek bir galatasaraylı varsa içinizde ben bu yazdıklarımı yemem, kemiririm, geviş getiririm. melo- ki bu sezonun tek sevdiğim yabancısı- ceza almış. nasıl sevindim anlatamam. bakın göreceksiniz yerine ceyhun gülselam'ı oynatacak, ve hiç bir somut fark göremeyeceksiniz. hayırlısıyla, kazım ve riera'nın da başına bir halt gelse de takım güzel futbolu oynayabilen futbolculardan kurulabilse. mertan diye biri peyda olmuş a2 takımında. soruşturdum, sercan'dan hızlı bir santraformuş, hani eski diziliş olsa çıktığı ilk maçta kalır diyeceğim ama şu lanet olası tek forvetle messi'yi transfer etsen ayağına top gelmez. madem tek forvetle oynayacaksın, neden dünyanın dolarını verip elmander'i transfer ederler? zavallı topa dokunabileceğim diye debelenip duruyor, debelendiği için gereğinden fazla yoruluyor, yorulduğu için de final topuna istediği gibi vuramıyor.

    güzel futbolu galatasaray'dan beklemek, kerbela çölünde yağmur beklemek gibi bir şey. ya o gün kafadan maç kopacak, ya dedik ya langırt milleri senden yana güzel çalışacak, kazım'ın ayağına 40 toptan biri oturacak, riere kendine çalım atarken adam geçecek, gol ortası yapacak, selçuk'un attığı ince pas rakip kazmalardan hiç birinin ayağına çarpmayacak, falan filan. kaçıncı haftadayız bilmiyorum, kayseri maçı hariç bütün maçları dikkatle izledim. bilinçli, çalışılmış bir atakla gelen tek bir gol hatırlamıyorum. bu sistemle de hiç bir zaman en azından ben, galatasaray'dan büyük futbol, büyük netice beklemiyorum. bu yüzden de maça gitmiyorum. alınan yabancı futbolculardan hiç biri, beni arena'ya koşturacak nitelikte değil.

    biz böyleyiz de diğerleri sanki farklı mı? bizden beterler, sadece trabzonspor, sadece şenol güneş ısrarla delikanlı gibi iki santraforla oynuyor, bu yüzden de burak adında bir futbolcumuz olduğunu öğreniyoruz. burak, beşiktaş'ı, fener'i tavaf etti kovdular, bize gelse döverlerdi. burak, adı gibi uçan tay olsa ne yazar tek başına 5 kazmanın arasında.

    işte böyle bir ligimiz var, sonra bu ligin ortalamasından oluşan ulusal takım turnuvalara giremiyor diye kızıyoruz. hadi langırt imalatçısı kadar delikanlı değilsiniz, bu yüzden savunmayı 2 kişiye indirin demiyoruz. olamazsınız, gol yememek üzere bir futbol icat ettiniz. elbet cesaretli hocalar gittikleri yerden geri dönerler de bir düğmeye daha basarlar. 3-4-3, büyük takım dizilişine dönülür. metin-gökmen-uğur, cemil-osman -ender, ömer -montmeranu-erdinç, halil-fethi- şevki... gibi forvetleri tekrar seyrederiz.

    acaba hiç bulaşmasak mı? bu gidişle birileri başka düğmeye basacak, elimizdeki tek santraforu da kaldıracak, gol gol diye bağıran beşiktaşlılar gibi bu sefer topumuz ağız ishali olacağız. ,,,,
App Store'dan indirin Google Play'den alın