148
maçla ilgili yazacaklarımızı daha önce defalarca yazdık. pisliğinde boncuk bulunan hiddink, geldi, dolandırdı gidiyor. bakın göreceksiniz, o da diğer 8 hoca gibi son maçını 76 numaralı sümüklüyle oynayacak.
ben aslında milli maçları sevmem, seyretmem. hele ki maç istanbul'da ise mümkün olduğunca uzak dururum. elemelerde tesadüfen fenerbahçe stadının önünden geçerken avusturya maçı var dediler girmiştim. nuri-hamit-mehmet ekici- selçuk inan- arda turan orta sahasını, ve en geride serdar kesimal'ı, en ilerde tay burak'ı seyretmiş hayran kalmıştım. bir kere de dünkü maçı o da restoranda kafa çekerek yarım yamalak seyrettim. yazı falan yazmayacaktım da, volkan ile emre'nin seyirciyle girdiği diyoloğu yalaka fener medyası yanlış aktaracak diye yazma gereği duydum.
iddia edildiği gibi arena'da milli maça gidenlerin çoğu galatasaraylı değildir. galatasaraylı, kombinesi olduğu halde bile kendi maçına bile ulaşım sorunları yüzünden gitmemektedir. kaldı ki ulusal takımda galatasaraylıyı maça götürecek tek bir futbolcu bulunmamaktadır. kalecisinden, kaptanından oynasa, stoperinden nefret eder. arda turan'a bile sempatisi kalmamıştır. oynayan galatasaraylılardan sabri ve hakan balta çoğu galatasaraylı tarafından kendi maçlarında bile küfür yer. kimi seyredecek de maça gidecek. gitse bizim çocuklar gider, galatasaray o stadyumda antrenman maçı yapsa bile maça gidenler, 10 lira verip milli takım'ın kader maçına gitmemişlerdir.
benim iddiam da şudur ki, arena'da maça milli maçlara gidenler, olsa olsa pegasus tribününe başka takım taraftarı oturmasın diye, maça gitmese en fazla kahvede okey oynayacak olan bizim çapulcular gider. onlar da zaten maçtan falan anlamazlar, tezahürat yaparlar. futbolcuların çoğunu tanımazlar, hele küfür hiç etmezler. volkan'a sataşanlar ise milli maçtan ziyade, arena'da maç seyredeyim bari diyen, 10 lira verebilen milli duyguları kabarık insanlar. yıkıntıların altından 100 lerce ölüsü çıkmış bir milletin, ay yıldızı yan yana gördüğü her yere göğsünü kabartarak gideceği bir parçası olabilmek için arena'da yerini almış, bir umudun, bir cebelleşmenin, debelenmenin şahidi olabilmek için bağıran, çağıran gerektiğinde de sapına kadar haklı olarak oynadıklarını sanan kansız futbolculara küfür eden onurlu bir parçasıdır.
ne diyecekler lan size? daha millet yerine oturmadan, depremden sağ kurtulanlar sıcak bir mekanda sizlerden bir moral beklerken, çoğunuzun ayağı topa değmeden, yalama medyanın üflediği balonla şişirilmiş aklı sıra protesto için sakal bırakmış sağ bekiniz maymuna dönecek, diğer protestocu sakallı kaleciniz eliyle topu adamın önüne bırakacak, gol yiyeceksiniz. çıkartmak için savaşacağınıza, sakallıların maçtan başka her şeyi düşündüğü bir pozisyonda ikinciyi bulup, ikinci maçtan arazi olmak için çareler arayacaksınız. nitekim sarı kartları peş peşe alıp 2. maçtan dolayısıyla bu milletin küfüründen kurtulacaksınız, ve bu ülkenin milli futbolcusuyum, maçlarda yenmek de var yenilemek de deyip sıyrılacaksınız.
hadi eskiden kaleci yoktu da, mecburen bu mağara adamı oynuyordu. sinan bolat varken, ligin en formda kalecisi tolga iken, ve yine volkan en berbat sezonunu geçirirken tapulu mal mı kale ki yine bu adam kalede? fenerbahçe'den alınacak tek adam o da maziyi hatırlatmak, maç sıkışırsa eyvah dedirtmek için son 10 dakikada oyuna sokulmak üzere semih şentürk'tü. galip gelmemiz gereken bir maçta ligin en formda oyuncusu burak'ı tek başına hırvatların içine salmak için hocan hiddink olacak, 5. dakikada çıkması gerekeni iş işten geçtikten sonra çıkaracak, soktuğu adam takımın en iyi futbolcusuymuş meğer diyeceğimiz bir takımımız var.
bizi 3-0 yenen hırvatlardan dün en iyi oynayan futbolcu galatasaray'a gelse istemem. dünya üzerine dağılmış, türk pasaportu taşıyan futboculardan bu 11 çıkıyorsa biz boşuna maçlara gidiyoruz, bizde boşuna futbol diye bir spor, bir yarışma var. her hangi bir anadolu kabasından her hangi bir çobanı alıp getirsen alacağın netice en kötüsü budur. kaptan, arda, sabri, balta sarı kart alarak ikinci maçtan kaçmışlardır. kaçamayanlar ve kaçmayacaklar la beraber hazırlanalım. 15 kasım gecesi zagreb radyosundan lili marlen türküsü'nü dinleyelim. bu dönemi savalım, maçtan kaçan arda turan dahil, burak'ın haricindeki tüm takımı emekli edelim, dost söyler karanfilim, marş söylemeden ölmek bize yakışmaz.
ben aslında milli maçları sevmem, seyretmem. hele ki maç istanbul'da ise mümkün olduğunca uzak dururum. elemelerde tesadüfen fenerbahçe stadının önünden geçerken avusturya maçı var dediler girmiştim. nuri-hamit-mehmet ekici- selçuk inan- arda turan orta sahasını, ve en geride serdar kesimal'ı, en ilerde tay burak'ı seyretmiş hayran kalmıştım. bir kere de dünkü maçı o da restoranda kafa çekerek yarım yamalak seyrettim. yazı falan yazmayacaktım da, volkan ile emre'nin seyirciyle girdiği diyoloğu yalaka fener medyası yanlış aktaracak diye yazma gereği duydum.
iddia edildiği gibi arena'da milli maça gidenlerin çoğu galatasaraylı değildir. galatasaraylı, kombinesi olduğu halde bile kendi maçına bile ulaşım sorunları yüzünden gitmemektedir. kaldı ki ulusal takımda galatasaraylıyı maça götürecek tek bir futbolcu bulunmamaktadır. kalecisinden, kaptanından oynasa, stoperinden nefret eder. arda turan'a bile sempatisi kalmamıştır. oynayan galatasaraylılardan sabri ve hakan balta çoğu galatasaraylı tarafından kendi maçlarında bile küfür yer. kimi seyredecek de maça gidecek. gitse bizim çocuklar gider, galatasaray o stadyumda antrenman maçı yapsa bile maça gidenler, 10 lira verip milli takım'ın kader maçına gitmemişlerdir.
benim iddiam da şudur ki, arena'da maça milli maçlara gidenler, olsa olsa pegasus tribününe başka takım taraftarı oturmasın diye, maça gitmese en fazla kahvede okey oynayacak olan bizim çapulcular gider. onlar da zaten maçtan falan anlamazlar, tezahürat yaparlar. futbolcuların çoğunu tanımazlar, hele küfür hiç etmezler. volkan'a sataşanlar ise milli maçtan ziyade, arena'da maç seyredeyim bari diyen, 10 lira verebilen milli duyguları kabarık insanlar. yıkıntıların altından 100 lerce ölüsü çıkmış bir milletin, ay yıldızı yan yana gördüğü her yere göğsünü kabartarak gideceği bir parçası olabilmek için arena'da yerini almış, bir umudun, bir cebelleşmenin, debelenmenin şahidi olabilmek için bağıran, çağıran gerektiğinde de sapına kadar haklı olarak oynadıklarını sanan kansız futbolculara küfür eden onurlu bir parçasıdır.
ne diyecekler lan size? daha millet yerine oturmadan, depremden sağ kurtulanlar sıcak bir mekanda sizlerden bir moral beklerken, çoğunuzun ayağı topa değmeden, yalama medyanın üflediği balonla şişirilmiş aklı sıra protesto için sakal bırakmış sağ bekiniz maymuna dönecek, diğer protestocu sakallı kaleciniz eliyle topu adamın önüne bırakacak, gol yiyeceksiniz. çıkartmak için savaşacağınıza, sakallıların maçtan başka her şeyi düşündüğü bir pozisyonda ikinciyi bulup, ikinci maçtan arazi olmak için çareler arayacaksınız. nitekim sarı kartları peş peşe alıp 2. maçtan dolayısıyla bu milletin küfüründen kurtulacaksınız, ve bu ülkenin milli futbolcusuyum, maçlarda yenmek de var yenilemek de deyip sıyrılacaksınız.
hadi eskiden kaleci yoktu da, mecburen bu mağara adamı oynuyordu. sinan bolat varken, ligin en formda kalecisi tolga iken, ve yine volkan en berbat sezonunu geçirirken tapulu mal mı kale ki yine bu adam kalede? fenerbahçe'den alınacak tek adam o da maziyi hatırlatmak, maç sıkışırsa eyvah dedirtmek için son 10 dakikada oyuna sokulmak üzere semih şentürk'tü. galip gelmemiz gereken bir maçta ligin en formda oyuncusu burak'ı tek başına hırvatların içine salmak için hocan hiddink olacak, 5. dakikada çıkması gerekeni iş işten geçtikten sonra çıkaracak, soktuğu adam takımın en iyi futbolcusuymuş meğer diyeceğimiz bir takımımız var.
bizi 3-0 yenen hırvatlardan dün en iyi oynayan futbolcu galatasaray'a gelse istemem. dünya üzerine dağılmış, türk pasaportu taşıyan futboculardan bu 11 çıkıyorsa biz boşuna maçlara gidiyoruz, bizde boşuna futbol diye bir spor, bir yarışma var. her hangi bir anadolu kabasından her hangi bir çobanı alıp getirsen alacağın netice en kötüsü budur. kaptan, arda, sabri, balta sarı kart alarak ikinci maçtan kaçmışlardır. kaçamayanlar ve kaçmayacaklar la beraber hazırlanalım. 15 kasım gecesi zagreb radyosundan lili marlen türküsü'nü dinleyelim. bu dönemi savalım, maçtan kaçan arda turan dahil, burak'ın haricindeki tüm takımı emekli edelim, dost söyler karanfilim, marş söylemeden ölmek bize yakışmaz.