• 3367
    ne olacak bu galatasaray’ın hali :

    en son söyleyeceğimi en başta da söyleyeyim. bu sezonun sonu çok çok önemli hale geldi. bu işin şakası yok artık. aman dikkat !
    sezon başından beri hatta geçen seneden beri eziyet çekiyoruz tribünde, tv başında. benim takip ettiğim, yazar olduğum galatasaray sözlük ve twitter ile bir çok forumda takımın durumunu tartışıyor galatasaraylılar.

    tartışmalar takımın halinden, yönetime kadar uzuyor. başkan, yöneticiler, hocalar, futbolcular, ultraslan, hatta kaleci antrenörü bile, gönderilmesi ya da tavrını, tarzını, düşünce yapısını değiştirmesi istenenler listesinde. herkesin bu konularda söyleyecek şeyleri var, elbette olacak.
    kimisi uzun uzun analizler yapıyor, çözüm önerisi sunuyor, kimisi direkt küfür edip önündeki okey ıstakasına dönüyor. hepsi de aynı şekilde seviyordur takımını, buna şüphem yok. tarzlar başka.

    biz hep galatasaray’ın nasıl şampiyon olabileceğine kafa yorduk, istediğimiz hocalar, oyun şekli hep şampiyonluklar içindi hatta ne şampiyonluğu avrupa’da kupa içindi. durup dururken bu havaya girmemiştik ki. 2000’de zaten kupa almıştık avrupa’da. bütün yeni yapılanmalar hep bunun içindi. bütün galatasaray başkan’ları uefa kupası’nı geçmek derdindeydi. belki özhan canaydın hariç.

    geçen sezon başında rijkaard takımın başına getirilince “10 yıllık hasreti dindirmek için büyük bir adım atıldı” diye sevinmiştik. sezona da öyle başlamıştık. ama 16 ay süren rijkaard dönemi karanlık bir tabloyla bitti. bittiği günlerde ne yazık ki gelecekte umut ışığı da yoktu. bunun sebeplerini defalarca yazdığım için bir kez daha gerek görmüyorum, derdim de rijkaard değil zaten.

    rijkaard’la başlayan macera gösterdi ki, bu iş tek başına teknik heyetin yapacağı iş değil. arkasında çok sağlam bir yönetim ve yönetim becerisi gerekiyor. beceri beklenen adam adnan sezgin. belki çok dürüst, kulübün parasını son kuruşuna kadar kollayan biri olabilir. ama galatasaray gibi bir kulüpte yetmez. hem transferi hem takımın organizasyonunu hem hocaya desteği veremeyeceği çok açıkça belli oldu. hem de aylar önce belli olmuştu ama adnan polat, sezgin inadından vazgeçmedi. olan galatasaray’ın kaybettiği bir sezona oldu.

    rijkaard’dan sonra hagi, şimdiyse bülent ünder takımın başında. hiçbir şey değişmedi.

    takım freni patlamış bir kamyon gibi son sürat yokuş aşağı iniyor. seneye hoca kim olsun, hangi topçular gönderilsin, kimler alınsınla hiç ilgilenmiyorum. 13. sıradaki takım buradan nasıl kurtulur onu düşünmek lazım. bu işin şakası yok. bugüne kadar küme düşmekten bahsedenlere “yok daha neler” diyordum ancak dünkü takımı gördükten sonra çok ciddiye alıyorum.

    takımın kendine güveni sezon başından beri yoktu zaten. bu güven iyice yerlerde. takım kazanacağına inanmıyor, bu yüzden çaba da göstermiyor, herkeste bir bezginlik, umursamazlık var. hep mustafa sarp’a kızdığımız gölge savunma bütün takıma sirayet etmiş durumda. antalya maçında yenen ilk gol bunu net gösteriyor. ali turan’a baskı yapan ve erkan'ın topa vurmasına engel olmaya çalışanlara dikkat edin, ne kadar yalandan bir savunma yaptıklarını görürsünüz. herkeste topu götünü dönme alışkanlığı baş gösterdi. topa götünü dönmek “bu pozisyonda çaresizim, belki top bana çarpar” demektir.

    takımın ruh hali bu durumdayken buna bir çözüm şart. bir şeyler yapmak lazım. yönetim dağılmış durumda. işin başındaki adam cüneyt tanman. en çok cüneyt kaptan’a güveniyorum zaten. geçen sezondan beri kaptan işin başında olsaydı bunları yaşamazdık. neyse, cüneyt bir şekilde bu takımın psikolojisini düzeltmeli. başka yolu yok. bu gidişatın sonu iyi değil çünkü.

    sezonu hayırlısıyla bir bitirelim, gelecek sezonları konuşuruz.

    niye bu kadar önemli kalan maçlar biliyor musunuz? aynı durumda olmasak da önümüzde göztepe örneği var.
    aman dikkat !
    http://captano.files.wordpress.com/...11/04/gc3b6ztepe.jpg
App Store'dan indirin Google Play'den alın