• 3361
    ben artık tek tek futbolcu yorumlama, şu kötü, bu idare eder, bunu direk yolla, bunun ne işi var hala takımda denilmesinden yana değilim. görünen köy kılavuz istemez çünkü. beyni olmayan birçok oyuncumuz var. artık tek tek saymanın anlamı yok. artık seneyi düşünmeli, daha doğrusu her adımımızı çok doğru atmalıyız. çünkü biz şampiyonluğu yada bir kupayı son anda kaybetmiş, en ufak bir umut ışığı veren bir takım değiliz. o adımı atarken onun önündeki adımları kesinlikle görmemiz lazım. günü kurtaracak ne futbolcu lazım bize, ne teknik direktör, ne de başkan! ben artık başkanımı bileceksem, bu sene bitmeden teknik direktörümü de görmeliyim. ilk önemli sorunu, bu kulübün çünkü. şimdi başkan gelip, bana dünyanın yıldızlarını da alsa, ondan sonra getirirse teknik direktörü olmayacak çünkü biliyoruz, artık ezberledik bu durumu. her teknik direktör çünkü kendine uygun adam ister, kendi sistemine oturtabileceği adam ister. ben bile kıçıkırık manager oynarken kendi oynadığım şablona uygun adam ararken, teknik direktörün en büyük hakkıdır bu. sen gidip otto rehhagel'e dünyanın en iyi hücumcularını da versen o takım iş yapmaz yani. adamın sistemi var, belli. o yüzden ben ne hagi'yi sorgulayabilirim, ne rijkaard'ı sorgularım, ne de yarın öbür gün bülent ünder'i sorgulayacağım. vakitsiz, habersiz alınan adamlar ortada; istediğini aldırıp, vakit verilmemesi ortada. belki dendiği gibi hagi dünyanın en kötü teknik adamı, hiçbirşey bilmiyor. ama ben göremedim ki onu. ne vakit verildi, ne de verilen bir söz tutuldu. verilseydi, görseydik emin olun bende sorgulardım onu her ne kadar bana en güzel günleri yaşattığını unutamayacak olsamda. ilk günden beri dedim ama, sorun en başta diye. ben de çok seviyordum adnan polat'i. gelmesini canı gönülden istedim, destekledim. ama verdiği sözlerin hiçbirini yerine getirmedi. bizlere dedi ki. ben, gün için çalışmıyorum, geleceğin takımını kurmaya çalışıyorum. bu süre de gayet ona verildi. ama ne görüntü olarak, ne puan tablosu olarak, ne başarı olarak, ne futbolcu olarak, ne teknik direktör olarak, ne ne... hiçbir yönden dediğini yapamadı. başarılı olabilecek süresini aldı, ama olamadı. yani bizim ilk olarak yapmamız gereken, belli bir sistemi olup, bu sistemi daha önce başarılı olmuş herhangi bir, yerli yada yabancı teknik direktörü bu sezonun sonuna kadar belirleyip, hemen ona her yetkinin verilmesi. ölçsün, biçsin, kendi sistemine göre adam alsın. ama o alsın. yönetimde buna o vakti, alışma vaktini her türlü tanısın. istekleri yerine getirmek için uğraşsın, sorgulamak yerine bazı şeyleri.

    ben bunu istiyorum ya, bi kere de herşey istenildiği gibi olsun. sırayla, herşey tam olarak oturmuş şekilde bir üst basamağa çıkılarak. ben seyirciyim. hep kazanmak isterim. ama ben bile, artık kendimi alıştırdım bazı şeylere. maçları çok farklı izliyorum artık bu sene için. skor falan umrumda değil. puan tablosuna haftalardır bakmıyorum. niye yırtınıyorum işte teknik direktör hemen alınsın diye. o da böyle bakabilsin diye. istemiyorum yazın o geldiğinde, işine yarayabilecek futbolcuların satılmış olmasını yada yaz kampına yetiştirilmeye çalışılıp, her sene yetiştirelemeyen futbolcuları. baksın ya bir alıcı gözüyle takımına. belki çok farklı, hayatta görmek istemediğimiz bir adamın çok farklı bir özelliğinden yararlanacak. kim bilebilir yani. ben de her maç bakıyorum, yok geliyor ama ben teknik direktör değilim ki. ama benim gördüğüm şu. tek tek bakmayı bir kenara bırakıyorum ama pas y-a-p-a-m-ı-y-o-r-u-z. kimse yapamıyor yahu. devrimizde pas yapmasını bilen, sahayı boylu boyunca görebilen kafaların sadece başarılı olduğu aşikar olan bu dönemde hem de! 5 haftadır sadece maçlarımızı izlerken pas atmayı bilen yada aklını kullanarak pas atmayı deneyen oyuncularımız varmı diye takip edip, not alıyorum. pas atabilmesi, pasın hatalı olup olmaması değil ha sadece denemesi bile yeterli benim için. çok nadir tek, tük. bir elimin parmağını belki biraz geçer. sonra kapsamı daralttım. direk atılabilmesi gereken paslarımıza baktım. yok abi ya takımda pasın en ufak zerresi yok. 2 yada 3 pasımız var. her maç yapabildiğimiz, kesin olan pas sayımız ise 2. bunların birincisi; kaleci ile stoperlerimiz arasında olan. ikincisi ise stoperlerden beklerimize verdiğimiz pas. bu ikisi daima var olan paslarımız, ne kadar komik olsa da bu yani. 3. olarak arada atabildiğimiz pasımız ise stoperlerimizin orta sahaya çıkıp, önce ellerini açarak ''nerdesiniz mnakoim?'' tarzı baktıktan sonra en yakındaki dm yada mc benzeri oyuncumuza verdiği pas. bu pas da, ordaki oyuncu markajdaysa stoperin özellikle servet'in kendini servetinho zannetmesiyle yada neill'in kendini xavi'nin sol taşağı zannetmesiyle atmaya çalıştığı uzun topla tekleyebiliyor. bana göre sahadaki en büyük eksiğimiz pas olayı, kişisel sorunlardan da öte benim için. acil şekilde benfica deplasmanında attığımız takır takır pasları, lig maçlarındaki sol kanattan bekle, açığın takır takır paslaşıp kalenin içine kadar gidebilmesini görmeyi diliyorum.

    uzun lafın kısası, artık bu seneyi çok çabuk şekilde unutturmaya çalışmaya başlamamız lazım. bana göre de, bu durumda atacağımız ilk adım teknik direktörümüzü hemen belirleyip, takımını görmeye başlamasıdır. akabinde sistemine uygun, istediği futbolcuları da yönetim olarak hemen kovalamamız gerekmektedir. emin olalım ki o zaman güzel günler yakındır, gelecektir!
App Store'dan indirin Google Play'den alın