6
ortaokul yılları... tip olarak yılmaz güney'i andıran, bağlama çalabilen, merdivenleri dörder dörder çıkmasıyla meşhur hüseyin azizoğlu hocamız boş dersimizde sınıfa gelmiş, 40-50 kişilik sınıf boş kalınca yaramazlık yapmasın diye havadan sudan muhabbet etmektedir. o sırada sınıfın dışından bir gürültü duyulur. muhtemelen beden dersine gitmekte olan yan sınıflardan biri, spor salonuna doğru inmektedir. gürültülü olsalar da, hüseyin azizoğlu hocamız aldırmaz. geçerken kapıyı tıklatırlar; yine aldırmaz. aradan çok az bir zaman geçer, kapı yine tıklatılır. çabuk sinirlenen azizoğlu, bütün çevikliğiyle yerinden ok gibi fırlar. kapıyı açar, etrafta kimseler kalmamıştır. o hışmıyla sınıfa döner, gür sesiyle bir öğretmenden beklenmeyecek şu haykırışı yapar:
azizoğlu: bunu yapan piçtir.
kızın biri: hiii...
azizoğlu: evet, piçtir.
şaşkınlık ve utançla "hiii" tepkisini veren kız cevap veremez. kızın bir an bozduğu sessizlikten sonra azizoğlu'nun duruşundan taviz vermemesiyle, sınıf yine sessizliğe bürünür. böyle bir şey hıncal uluç soru sorduğunda oluşan sessizlik. sana ne kadar mantıksız gelirse gelsin, hıncal uluç'un üstüne sorduğu soru sonrasında varırsan, ağzının payını verir. gıkın bile çıkmaz. hıncal uluçla uğraşılır mı?
azizoğlu: bunu yapan piçtir.
kızın biri: hiii...
azizoğlu: evet, piçtir.
şaşkınlık ve utançla "hiii" tepkisini veren kız cevap veremez. kızın bir an bozduğu sessizlikten sonra azizoğlu'nun duruşundan taviz vermemesiyle, sınıf yine sessizliğe bürünür. böyle bir şey hıncal uluç soru sorduğunda oluşan sessizlik. sana ne kadar mantıksız gelirse gelsin, hıncal uluç'un üstüne sorduğu soru sonrasında varırsan, ağzının payını verir. gıkın bile çıkmaz. hıncal uluçla uğraşılır mı?