okan hocam'ın yine futbol okullarında ders diye gösterileceği bir oyun anlayışı ile rakibi sürklase ettiğimiz maç. 65 dakika boyunca izlediğimiz şey tam bir sanat eseri ve gurur tablosu. okan hocam da bütün takım da bununla gurur duyabilir. öyle ki rakibi kendi yarı sahasına hapsettik ve ön alan baskımız ve yoğun presimiz ile o kadar boğduk ki tottenhamlı oyuncular "çaresizlik" kavramını iliklerine kadar hissetmişlerdir.
geçtiğimiz yıl aynı oyunu bayern münih maçlarında da
** sahaya koymuştuk fakat bu sefer çıtayı bir tık daha yukarı çektik çünkü bu defa oyunumuzun, kazanma azmimizin, yüksek hırs ve motivasyonumuzun meyvelerini bol gol pozisyonu ve 3 golle aldık. fraser forster gününde olmasa veya birkaç pozisyonda üzerine gitmese o şutlar, ingiliz devini londra'ya tarihi bir hezimete yolcu ediyor olacaktık.
yunus'un o pozisyonda, yani top açılırken sol ayağıyla uzak köşeye o şutu çıkarabilmesi,
davinson'un rakiplerin ayağından tereyağından kıl çeker edası ile aldığı toplar,
sara'nın orkestra şefi gibi orta sahanın hakimiyetini alması,
mertens'in o yorgunluğa rağmen muhteşem asistleri ve skora yine direkt etki etmesi,
osimhen'in öldürücü gol vuruşları ve
icardi'nin çok daha olgun ve takımın lideri konumundaki oyun tarzı...
bunlar işte bariz olarak önümüze çıkan kalitenin detayları...
"iyi futbol iyi oyuncularla oynanır" önermesinin doğruluğunu görüyoruz çünkü çok kaliteli bir kadromuz, kaliteli bir hocamız ve üst düzey bir futbolumuz var.
okan hocam'ın değişikleri maalesef yine geç yapması konusunda ise:
rakip 10 kişi kaldığı bölümde solanke'yi oyuna aldıklarında, bizde de yorgunluk baş göstermişken golün geleceğini herkes öngörmüştü. keşke okan hocam golün gelmesini beklemeden mertens, icardi, osimhen üçlüsünden çıkararak orta sahaya ve geriye takviye yapsaydı. nitekim ilk değişikliğimizi 73. dakikada yaptık, yani golü yedikten 4 dakika sonra. akabinde bir tık daha güvence altına aldık takım savunmamızı. artık okan hocam'ın bu konuda daha tedbirli ve hızlı olması gerek.