614
galatasaray takımının* sezon içinde kullanacağı 30'a yakın futbolcusundan biridir.
türkiye süper lig seviyesindeki futbolculara göre özelliklerini incelemek gerekir, eğer böyle yapmazsak "halı sahada oynatmam ben barış'ı" gülünçlüğüne düşeriz. zira barış bizle halı sahaya çıksa top göstermez. en güzel golleri, en güzel pasları o atar, hiç birimizden çalım yemez ama çalım atamadığı kimse de olmaz, karıştırmamak lazım süper ligdeki barış'la halı sahadaki barış'ı. bence önemli bir konudur bu, uzatmamın da sebebidir.
teknik kapasitesi sınırlıdır barış'ın. basit pasları verebilir elbette. ancak ince paslar, uzun pasları beceremez. şut ortalaması kötüdür, orta kesemez adam gibi, çalım atıp adam geçemez.
işin kötüsü, barış bunların farkında değildir. sürekli uzaktan şut, çalım, ince pas, orta dener. gattuso örneği verilmiş ya, aradaki fark gattuso'nun bunları zorda kalmazsa denemeyişidir. topu alır pirlo'ya verir. ama barış alır, topu taşır, çalım atmaya çalışır olmaz. yapması gereken topu alacak en yakınındakine verecek, bu kadar basit. ama cruyff ne demiş "zor olan basit oynamaktır".
barış yapmaması gerekenleri yaparken hiç yorulmaz. işte püf noktası burası. bu adam yorulmuyor. demek ki barış'tan verim alabilmek için ona belli bir görev tanımlayacaksınız, dışına çıktığında siz de onu dışarı alacaksınız, takıma fazla zarar vermeden.
önceki sezonlarda banko oynarken, geçen sezon yedek kalmasının sebebi topla başarısız olmasıydı. feldkamp'ın sisteminde orta sahada mutlaka bir aslan asker şvayk bulunurdu. skibbe döneminde de lincoln'ü oynatıyorsanız ve linderoth yoksa ortalıkta barış orta sahadaki savunma eksikliğini kapatmak için oynuyordu. ama rijkaard, kaleciyi bile pas yapan oyuncu istediği için zorunluluklar dışında kulübede oturmak zorunda kaldı. takımın orta sahasının çok boş kaldığı sezonun son bölümlerinde daha fazla oynayabilirdi belki, hoca düşünmedi.
çirkeflik yaptığı, rakibine kasıtlı tekme attığı için galatasaray'a yakışmıyor, diyemem. cana'yı göreceğiz. ve daha önce bülent korkmaz'ı gördük hatta hagi'yi gördük. hagi kızdığı zaman rakip oyuncu, hakem ayırmazdı. o yüzden bunlar sahada olan şeyler, saha dışında, koridorlarda hala devam ediyorsa pislik o zaman hesap sormak gerekir. sahada olan sahada kalır. yoksa cantona'yı ne yapacağız ya da zidane'ı. istemezdik gelmelerini değil mi? futbol öyle hijyenik bir oyun değil arkadaşlar, * büyük mücadele var sahada, sizin tvden veya tribünden fark edemeyeceğiniz, sadece ağır çekimlerde görebileceğiniz bir kavga var sahada.
barış hakkında bu kadar şey yazmazdım aslında ama cimbomlu rica etti, ben de biraz uzattım sanırım.
özetle, barış kalabalık kadro içinde yer almasında sakınca olmayan, sanırım ücreti takım ortalamasının altında, belki rijkaard ve neeskens kulağına üflerlerse kendini geliştirebilecek, genç bir oyuncu ve hatta almanya ümit milli takımında oynamış bir futbolcu.*
türkiye süper lig seviyesindeki futbolculara göre özelliklerini incelemek gerekir, eğer böyle yapmazsak "halı sahada oynatmam ben barış'ı" gülünçlüğüne düşeriz. zira barış bizle halı sahaya çıksa top göstermez. en güzel golleri, en güzel pasları o atar, hiç birimizden çalım yemez ama çalım atamadığı kimse de olmaz, karıştırmamak lazım süper ligdeki barış'la halı sahadaki barış'ı. bence önemli bir konudur bu, uzatmamın da sebebidir.
teknik kapasitesi sınırlıdır barış'ın. basit pasları verebilir elbette. ancak ince paslar, uzun pasları beceremez. şut ortalaması kötüdür, orta kesemez adam gibi, çalım atıp adam geçemez.
işin kötüsü, barış bunların farkında değildir. sürekli uzaktan şut, çalım, ince pas, orta dener. gattuso örneği verilmiş ya, aradaki fark gattuso'nun bunları zorda kalmazsa denemeyişidir. topu alır pirlo'ya verir. ama barış alır, topu taşır, çalım atmaya çalışır olmaz. yapması gereken topu alacak en yakınındakine verecek, bu kadar basit. ama cruyff ne demiş "zor olan basit oynamaktır".
barış yapmaması gerekenleri yaparken hiç yorulmaz. işte püf noktası burası. bu adam yorulmuyor. demek ki barış'tan verim alabilmek için ona belli bir görev tanımlayacaksınız, dışına çıktığında siz de onu dışarı alacaksınız, takıma fazla zarar vermeden.
önceki sezonlarda banko oynarken, geçen sezon yedek kalmasının sebebi topla başarısız olmasıydı. feldkamp'ın sisteminde orta sahada mutlaka bir aslan asker şvayk bulunurdu. skibbe döneminde de lincoln'ü oynatıyorsanız ve linderoth yoksa ortalıkta barış orta sahadaki savunma eksikliğini kapatmak için oynuyordu. ama rijkaard, kaleciyi bile pas yapan oyuncu istediği için zorunluluklar dışında kulübede oturmak zorunda kaldı. takımın orta sahasının çok boş kaldığı sezonun son bölümlerinde daha fazla oynayabilirdi belki, hoca düşünmedi.
çirkeflik yaptığı, rakibine kasıtlı tekme attığı için galatasaray'a yakışmıyor, diyemem. cana'yı göreceğiz. ve daha önce bülent korkmaz'ı gördük hatta hagi'yi gördük. hagi kızdığı zaman rakip oyuncu, hakem ayırmazdı. o yüzden bunlar sahada olan şeyler, saha dışında, koridorlarda hala devam ediyorsa pislik o zaman hesap sormak gerekir. sahada olan sahada kalır. yoksa cantona'yı ne yapacağız ya da zidane'ı. istemezdik gelmelerini değil mi? futbol öyle hijyenik bir oyun değil arkadaşlar, * büyük mücadele var sahada, sizin tvden veya tribünden fark edemeyeceğiniz, sadece ağır çekimlerde görebileceğiniz bir kavga var sahada.
barış hakkında bu kadar şey yazmazdım aslında ama cimbomlu rica etti, ben de biraz uzattım sanırım.
özetle, barış kalabalık kadro içinde yer almasında sakınca olmayan, sanırım ücreti takım ortalamasının altında, belki rijkaard ve neeskens kulağına üflerlerse kendini geliştirebilecek, genç bir oyuncu ve hatta almanya ümit milli takımında oynamış bir futbolcu.*
