110
geyik olduğunu düşünmüyorum ama belirli şartlar dahilinde gerçekleşecek planlandir. nedir bu şartlar?
1) oyuncunun yeteneği
okan buruk, emre belözoğlu, arda turan, arda güler, sergen yalçın, ozan kabak gibi belirgin ya da büyük yeteneksen mutlaka şans buluyorsun. bu şansi iyi değerlendirmek oyuncunun elinde. yine efsanelere bakalım hagi steau, wesley ajax(kulübün geleneği bu), icardi (23 yaşında ınter kaptaniydi) dünyadan da yüzlerce örnek var.
2)fizik kalite
a takım seviyesinde oynayabilecek, ligin sertliğinden etkilenmeyecekse yeteneği varsa net oynuyor yeteneği düşük ama fizik kalitesi yüksekse rotasyonda duruyor. bunu başaranlara örnek sabri denilenilir yeteneksiz ama sakatlandığıni hatırlamıyorum. hep hazır kondüsyon hep yerindeydi. ancak ülke futbolunun en büyük eksikleri sen biri bu. aydın yılmaz, serdar özkan, emre çolak, atalay babacan gibi pek çok olumsuz örneği de var.
3) mental güç
çoğu oyuncu ekonomik olarak düşük ailelerden geliyor. parayı erken kazanınca lüks arabalar, güzel kadınlar, aile ile kurdukları bağın yapayliği ilgiyi kaldiramamak kötü çevre oyuna konsantre olmayı, kendini geliştirmeyi engelliyor ve kayboluyorlar. batuhan, muhammed demirci, yiğit gökoğlan, sercan yıldırım', volkan şen bunun örnekleri.
4) takımın yapısı ve hedefleri
büyük takımlar yarışmacı olur. yetiştirici olmak başka bir meziyet gerektiriyor. bu demek değil ki yetiştirmeyeceksin ama baskının yüksek, paranın başarıya bağlı olduğu takımlarda hoca da taraftar da yönetim de önce başarıyı hedefler. olması gereken de budur. ilk üç maddeyi karşılayan bir oyuncu yoksa kısa sürede iş çözecek yıldız ya da tecrübeli oyunculara başvurulur. ancak anadolu takımları ya da orta sıra takımlarda kümede kalman yeterli. hem ucuz olması hem de paraya kolay dönüşmesi sebebiyle genc oyuncular ya da ucuz yabancilar orada rahatlıkla forma bulabilir. bu da büyük takımlar için iyi bir havuz. ben olsam genç oyuncuları dakika şartıyla ücretsiz kiralardim anadolu takımlarına.
5) şans faktörü ve güven
şans hayatta her aşamada önemli. diyelim ki yukarıdaki ilk üç maddeyi öyle ya da böyle karşılayan bir oyuncu var ama takım cayir cayir top oynuyor neden takımı bozasin. ama bir afrika kupası, bir dünya kupasi, sakatlık, ceza ya da kulübün hedefsiz kalması gibi faktörler futbolda var. burada da oyuncuya şans gelir ve uzun süreli bir kariyeri olur. kerem kötü sezondan önce kafa gösterdi ama kötü sezonu sırtladı. karakter kazandı sonra da yıldızlarla oynayarak yıldız oldu. yusuf ise bunu başaramadı. bence yunus da bunu başaramadı. bu şans gelince de orada güven faktörü devreye giriyor. oyuncuya forma verecek hoca hatasına göz yumacak taraftar, koruyacak medya gibi enstrümanlar kıymetli.
genç oyuncu oynamalı ama fanteziye kaçıp sapik gibi oynatmak camiayı oyalamak başarısızlığı halı altına süpürmek olabiliyor. yabancı ülkelerden örnek vermek bence uygun değil. burası dünyada hiçbir ülkeye benzemiyor. belki italya diyebiliriz ancak orası tam anlamıyla bir futbol ülkesi. türk çocuklarının oynaması beni mutlu eder. başarılı olmaları da ama yukarıdaki hiçbir maddeyi yerine getirmemiş oyuncular için galatasaray'in çeyrek puanının kaybolması beni daha çok üzer. 23 yaşına kadar 10 kere sakatlanmış toplam 50 maçı olmayan adam için üzülmem. gerekirse 11 yabancı yaşlı oyuncuyla oynarım yeter ki kazanalım. burası büyük camia. çocuktum bir şampiyonlar ligi maçı hatırlıyorum. şimdi hocamız olan okan buruk öyle çok koşmuş mücadele etmişti ki gözünden yaş gelmişti. maçta bir de asisti var diye aklımda kalmış. üniversite yıllarında bir hocam şunu demişti "sen bana ne kadar gelirsen ben seni o kadar görürüm."
çalışan herkes görünür.
1) oyuncunun yeteneği
okan buruk, emre belözoğlu, arda turan, arda güler, sergen yalçın, ozan kabak gibi belirgin ya da büyük yeteneksen mutlaka şans buluyorsun. bu şansi iyi değerlendirmek oyuncunun elinde. yine efsanelere bakalım hagi steau, wesley ajax(kulübün geleneği bu), icardi (23 yaşında ınter kaptaniydi) dünyadan da yüzlerce örnek var.
2)fizik kalite
a takım seviyesinde oynayabilecek, ligin sertliğinden etkilenmeyecekse yeteneği varsa net oynuyor yeteneği düşük ama fizik kalitesi yüksekse rotasyonda duruyor. bunu başaranlara örnek sabri denilenilir yeteneksiz ama sakatlandığıni hatırlamıyorum. hep hazır kondüsyon hep yerindeydi. ancak ülke futbolunun en büyük eksikleri sen biri bu. aydın yılmaz, serdar özkan, emre çolak, atalay babacan gibi pek çok olumsuz örneği de var.
3) mental güç
çoğu oyuncu ekonomik olarak düşük ailelerden geliyor. parayı erken kazanınca lüks arabalar, güzel kadınlar, aile ile kurdukları bağın yapayliği ilgiyi kaldiramamak kötü çevre oyuna konsantre olmayı, kendini geliştirmeyi engelliyor ve kayboluyorlar. batuhan, muhammed demirci, yiğit gökoğlan, sercan yıldırım', volkan şen bunun örnekleri.
4) takımın yapısı ve hedefleri
büyük takımlar yarışmacı olur. yetiştirici olmak başka bir meziyet gerektiriyor. bu demek değil ki yetiştirmeyeceksin ama baskının yüksek, paranın başarıya bağlı olduğu takımlarda hoca da taraftar da yönetim de önce başarıyı hedefler. olması gereken de budur. ilk üç maddeyi karşılayan bir oyuncu yoksa kısa sürede iş çözecek yıldız ya da tecrübeli oyunculara başvurulur. ancak anadolu takımları ya da orta sıra takımlarda kümede kalman yeterli. hem ucuz olması hem de paraya kolay dönüşmesi sebebiyle genc oyuncular ya da ucuz yabancilar orada rahatlıkla forma bulabilir. bu da büyük takımlar için iyi bir havuz. ben olsam genç oyuncuları dakika şartıyla ücretsiz kiralardim anadolu takımlarına.
5) şans faktörü ve güven
şans hayatta her aşamada önemli. diyelim ki yukarıdaki ilk üç maddeyi öyle ya da böyle karşılayan bir oyuncu var ama takım cayir cayir top oynuyor neden takımı bozasin. ama bir afrika kupası, bir dünya kupasi, sakatlık, ceza ya da kulübün hedefsiz kalması gibi faktörler futbolda var. burada da oyuncuya şans gelir ve uzun süreli bir kariyeri olur. kerem kötü sezondan önce kafa gösterdi ama kötü sezonu sırtladı. karakter kazandı sonra da yıldızlarla oynayarak yıldız oldu. yusuf ise bunu başaramadı. bence yunus da bunu başaramadı. bu şans gelince de orada güven faktörü devreye giriyor. oyuncuya forma verecek hoca hatasına göz yumacak taraftar, koruyacak medya gibi enstrümanlar kıymetli.
genç oyuncu oynamalı ama fanteziye kaçıp sapik gibi oynatmak camiayı oyalamak başarısızlığı halı altına süpürmek olabiliyor. yabancı ülkelerden örnek vermek bence uygun değil. burası dünyada hiçbir ülkeye benzemiyor. belki italya diyebiliriz ancak orası tam anlamıyla bir futbol ülkesi. türk çocuklarının oynaması beni mutlu eder. başarılı olmaları da ama yukarıdaki hiçbir maddeyi yerine getirmemiş oyuncular için galatasaray'in çeyrek puanının kaybolması beni daha çok üzer. 23 yaşına kadar 10 kere sakatlanmış toplam 50 maçı olmayan adam için üzülmem. gerekirse 11 yabancı yaşlı oyuncuyla oynarım yeter ki kazanalım. burası büyük camia. çocuktum bir şampiyonlar ligi maçı hatırlıyorum. şimdi hocamız olan okan buruk öyle çok koşmuş mücadele etmişti ki gözünden yaş gelmişti. maçta bir de asisti var diye aklımda kalmış. üniversite yıllarında bir hocam şunu demişti "sen bana ne kadar gelirsen ben seni o kadar görürüm."
çalışan herkes görünür.