1
arı gibi vızır vızır çalışıyor yazarlarımız. maaşallah. takımımızın geleceği adına yapılacak çalışmalar için kolları sıvayıp, öncelikle takımdan kimlerin gönderilmesi üzerine araştırmalarına başladılar. kadro kurmazsa ölecek hastalığına göre kimden başlıyorduk saymaya? kaleciden. tabii her şeyden önce halkın nabzını tutmak gerektiği için, referanduma sunduk bu işi. leo franco gitmeli diyen sözlük yazarları diye başlık açıp, çekimser oy kullanma hakkı olmamak kaydıyla oyunu kullanan kullandı. mükerrer oy kullanmanın serbest olduğu bu seçime göre leo franco'nun gitmesinde karar kıldık. aferin bize. eminim ki galatasaray teknik heyeti bu oylamayı dikkate alıp çıkan sonuca göre leo franco hakkındaki düşüncelerini şekillendireceklerdir.
adil bir oylama yapıp leo franco'nun gönderilmesine karar verdikten sonra, sıra elbette ki teknik yorumlara geliyordu. maazallah, bizim bir b.ktan anlamadığımızı düşünmemeli, leo franco'nun gitmesini isterken bir bildiğimiz olduğunu bilmeliydi insanlar. e hazır 21 subat 2010 besiktas galatasaray maci oynanmış, leo franco da büyük bir hata yaparak (degajı ters tarafa yaparak az kalsın gol yememize sebebiyet verecekti de, asıl mesele bu değil) gol yemiş, kendimizi göstermek için daha büyük bir fırsat olabilir mi? şüphesiz, kalecilik hakkında daha önce bir deneyimi olmayan leo franco bu işi anlamıyordu ve bizim derin futbol bilgimizle kaleciliğin nasıl olması gerektiğini teorik olarak göstermeliydik hemen. işin pratiğine de gireriz de, azıcık götü göbeği saldığımız için bu şimdilik pek mümkün görünmüyor. neyse işte, sözün özü leo franco'ya karşı galatasaray kalesini müthiş bir direnişle savunarak baraj kurmaktaki hatalarından pozisyondaki fistingine kadar yorumlarımızı yaparak leo franco'nun kalecilikle uzaktan yakından ilgisi olmadığını gösterdik.
yazının burasına kadar iyi kötü getirdim de, artık çığrından çıkmış bir mesele karşısında ne kadar böyle konuşabileceğimi bilmiyorum. dünya iyice küçüldü, her şeyi biz biliyoruz. cristiano ronaldo ile messi'yi karşılaştırdıktan sonra takıma transfer edilmesini istediğimiz futbolcuları ikinci ligde hatta amatör ligde gözlemliyoruz, sonra yetmiyor milli takım performanslarına sarıp, türk telekom arena'nın inşası hakkında mühendisleri çatlatırcasına yorumlar yapıyoruz. her şey bizde yani, futbola dair her şeyi biliyoruz. leo franco hakkında da engin görüşlerimizi derin futbol bilgimizle harman edip internette satıyoruz. ne yaptı beşiktaş maçında leo franco? iilk yarı kurtardığı pozisyonları ben ağzım açık izledim, sizi bilemem. yok baraj kurdurmayı becerememiş de, sonra gol yemiş de... fasa fiso işte. acaba bugün kaleye geçsin dediğiniz ufuk ya da aykut olsaydı kalede, beşiktaş bizde gol atacak kadar derman bırakır mıydı, fark ne kadar açılırdı? onun yorumunu da bekliyoruz her şey hakkında geniş vizyona sahip sevgili yazarlarımızdan. uğur uçar altyapıdan çıktığı günden beri gördüğüm en kötü maçını oynamış, rakip sağ kanattan yürüyerek geliyor. sağlam bir kaleci olmasa ne olurdu acaba skor? gerçekten sağlam ve formda bir kalecimiz var, siz de fazla stres yapmayıp rahatlayın derim ben.
beşiktaş ulan bu, beşiktaş. şaka mı yapıyorsunuz bazen anlamıyorum. inönüde 1-0 öne geçtiğimiz maçta gol yemiş de hatalıymış. mondragon gol yemedi mi o stadda? taffarel oradaki son maçında gol yedikten sonra sakatlanmamış mıydı? onlar da mı gitseydi galatasaraydan? şaşkınlıktan fenalık geçireceğim, hakan ünsal bile 10 dakika leo franco güzellemesi yapıyor, onu bile etkilemiş leo; bize kalsa adamı bir daha idmana bile çıkarmayız. hıncal uluç'a her gün laflar sıralıyoruz ama, ondan çok daha fenası bizzat aramızda amip gibi çoğalarak yaşıyor.
bu yazıyı yazmamın asıl nedeni başka tabii. oylama yapmıştık ya, leo franco gitsin-gitmesin konusunda. işte biz leo franco gitmesin diyenler bu maçta leo franco'nun yediği golden sonra giden 2 puana değil de leo franco'nun gitmesini isteyenlere kapak takamayacağımıza üzülmüşüz. e bravo. bu muhteşem tahmin için emeği geçen bütün yazarları tebrik ederim. ben zaten yorgunluktan ve uykusuzluktan gözlerimin altı şişmiş halde bu maçı galatasaray'ı takip etmek ve güzel bir maç izlemek için değil de sırf leo franco 2 top kurtarsın da kapak takayım diye izlemiştim. zaten bu sıkıcı yazıyı da sırf bu arkadaşları tebrik etmek için yazdım. aferim.
adil bir oylama yapıp leo franco'nun gönderilmesine karar verdikten sonra, sıra elbette ki teknik yorumlara geliyordu. maazallah, bizim bir b.ktan anlamadığımızı düşünmemeli, leo franco'nun gitmesini isterken bir bildiğimiz olduğunu bilmeliydi insanlar. e hazır 21 subat 2010 besiktas galatasaray maci oynanmış, leo franco da büyük bir hata yaparak (degajı ters tarafa yaparak az kalsın gol yememize sebebiyet verecekti de, asıl mesele bu değil) gol yemiş, kendimizi göstermek için daha büyük bir fırsat olabilir mi? şüphesiz, kalecilik hakkında daha önce bir deneyimi olmayan leo franco bu işi anlamıyordu ve bizim derin futbol bilgimizle kaleciliğin nasıl olması gerektiğini teorik olarak göstermeliydik hemen. işin pratiğine de gireriz de, azıcık götü göbeği saldığımız için bu şimdilik pek mümkün görünmüyor. neyse işte, sözün özü leo franco'ya karşı galatasaray kalesini müthiş bir direnişle savunarak baraj kurmaktaki hatalarından pozisyondaki fistingine kadar yorumlarımızı yaparak leo franco'nun kalecilikle uzaktan yakından ilgisi olmadığını gösterdik.
yazının burasına kadar iyi kötü getirdim de, artık çığrından çıkmış bir mesele karşısında ne kadar böyle konuşabileceğimi bilmiyorum. dünya iyice küçüldü, her şeyi biz biliyoruz. cristiano ronaldo ile messi'yi karşılaştırdıktan sonra takıma transfer edilmesini istediğimiz futbolcuları ikinci ligde hatta amatör ligde gözlemliyoruz, sonra yetmiyor milli takım performanslarına sarıp, türk telekom arena'nın inşası hakkında mühendisleri çatlatırcasına yorumlar yapıyoruz. her şey bizde yani, futbola dair her şeyi biliyoruz. leo franco hakkında da engin görüşlerimizi derin futbol bilgimizle harman edip internette satıyoruz. ne yaptı beşiktaş maçında leo franco? iilk yarı kurtardığı pozisyonları ben ağzım açık izledim, sizi bilemem. yok baraj kurdurmayı becerememiş de, sonra gol yemiş de... fasa fiso işte. acaba bugün kaleye geçsin dediğiniz ufuk ya da aykut olsaydı kalede, beşiktaş bizde gol atacak kadar derman bırakır mıydı, fark ne kadar açılırdı? onun yorumunu da bekliyoruz her şey hakkında geniş vizyona sahip sevgili yazarlarımızdan. uğur uçar altyapıdan çıktığı günden beri gördüğüm en kötü maçını oynamış, rakip sağ kanattan yürüyerek geliyor. sağlam bir kaleci olmasa ne olurdu acaba skor? gerçekten sağlam ve formda bir kalecimiz var, siz de fazla stres yapmayıp rahatlayın derim ben.
beşiktaş ulan bu, beşiktaş. şaka mı yapıyorsunuz bazen anlamıyorum. inönüde 1-0 öne geçtiğimiz maçta gol yemiş de hatalıymış. mondragon gol yemedi mi o stadda? taffarel oradaki son maçında gol yedikten sonra sakatlanmamış mıydı? onlar da mı gitseydi galatasaraydan? şaşkınlıktan fenalık geçireceğim, hakan ünsal bile 10 dakika leo franco güzellemesi yapıyor, onu bile etkilemiş leo; bize kalsa adamı bir daha idmana bile çıkarmayız. hıncal uluç'a her gün laflar sıralıyoruz ama, ondan çok daha fenası bizzat aramızda amip gibi çoğalarak yaşıyor.
bu yazıyı yazmamın asıl nedeni başka tabii. oylama yapmıştık ya, leo franco gitsin-gitmesin konusunda. işte biz leo franco gitmesin diyenler bu maçta leo franco'nun yediği golden sonra giden 2 puana değil de leo franco'nun gitmesini isteyenlere kapak takamayacağımıza üzülmüşüz. e bravo. bu muhteşem tahmin için emeği geçen bütün yazarları tebrik ederim. ben zaten yorgunluktan ve uykusuzluktan gözlerimin altı şişmiş halde bu maçı galatasaray'ı takip etmek ve güzel bir maç izlemek için değil de sırf leo franco 2 top kurtarsın da kapak takayım diye izlemiştim. zaten bu sıkıcı yazıyı da sırf bu arkadaşları tebrik etmek için yazdım. aferim.