502
galatasaray tarihinin, alp yalman'dan mustafa cengiz'e kadar olan bölümdeki kulübü zarar ettiren başkanlarından biri. yine de borçsuz kulübü alıp (hatta kulübün kasasında 2,5m dolar gibi bir para var, hagi'nin maaşının 3,5m dolar olduğunu düşününce gayet iyi), borç batağına sokmak başka bir seviye.
düşünün ki evinizde yaşıyorsunuz, çok şükür birkaç eviniz daha var, yıllar geçtikçe de geliriniz artıyor başka evler alacak gücünüz oluyor. arada lüks mekanlarda takılacak paranız da var. sonra bir gün evin reisi sizi her gün en lüks otellere götürmeye başlıyor, jet sosyeteye katılıyorsunuz, yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda. bazı akşamlar herkese benden havyar falan diyorsunuz, her gün arzular şelale. sonra bir gün evin reisi siz oluyorsunuz ve öğreniyorsunuz ki oturduğunuz evlere ipotek konmuş, baya da borcunuz oluşmuş. eski ev reisine evi iyi yönetmiş der misiniz?
faruk süren'in durumu bundan farksız. kulüp zaten 1989'da şampiyon kulüpler kupası yari finali*, sonraki senelerde werder bremen eşleşmesi*, roma maçları*, ilk şampiyonlar ligi katılımı** gibi bir süreçte zaten başarıyı yakalayacağını gösteriyordu (şampiyon kulüpler kupası yarı finali zaten inanılmaz bir başarıydı). hatta 4 senelik şampiyonluk döneminde son senesi hariç avrupa'da yeterince başarılı olamadık bile denebilir, 1993-1994 sezonu sonrasındaki 2 senelik avrupa macerasında olduğu gibi.
faruk süren yönetimi kulübün avrupa başarısını uefa kupasıyla taçlandırmış olmadı aslında, uefa kupasını alma (ya da benzer avrupa başarıları) yolundaki galatasaray'ı batırdı ve sonraki yılların heba olmasına neden oldu.
düşünün ki evinizde yaşıyorsunuz, çok şükür birkaç eviniz daha var, yıllar geçtikçe de geliriniz artıyor başka evler alacak gücünüz oluyor. arada lüks mekanlarda takılacak paranız da var. sonra bir gün evin reisi sizi her gün en lüks otellere götürmeye başlıyor, jet sosyeteye katılıyorsunuz, yediğiniz önünüzde yemediğiniz arkanızda. bazı akşamlar herkese benden havyar falan diyorsunuz, her gün arzular şelale. sonra bir gün evin reisi siz oluyorsunuz ve öğreniyorsunuz ki oturduğunuz evlere ipotek konmuş, baya da borcunuz oluşmuş. eski ev reisine evi iyi yönetmiş der misiniz?
faruk süren'in durumu bundan farksız. kulüp zaten 1989'da şampiyon kulüpler kupası yari finali*, sonraki senelerde werder bremen eşleşmesi*, roma maçları*, ilk şampiyonlar ligi katılımı** gibi bir süreçte zaten başarıyı yakalayacağını gösteriyordu (şampiyon kulüpler kupası yarı finali zaten inanılmaz bir başarıydı). hatta 4 senelik şampiyonluk döneminde son senesi hariç avrupa'da yeterince başarılı olamadık bile denebilir, 1993-1994 sezonu sonrasındaki 2 senelik avrupa macerasında olduğu gibi.
faruk süren yönetimi kulübün avrupa başarısını uefa kupasıyla taçlandırmış olmadı aslında, uefa kupasını alma (ya da benzer avrupa başarıları) yolundaki galatasaray'ı batırdı ve sonraki yılların heba olmasına neden oldu.
