• 501
    kendisini tanımıyorum, yazdıklarına da karışamam. sözlük kendisine kanunlar dahilinde yazma özgürlüğü verdiği gibi, bana da onu engelleyip yazdıklarını görmeme lüksü bile tanımış. bana hiç uymayan, temelde farklı kaldığım görüşlere tanık olduğumda bu yolu uyguluyorum.

    ama iyi bir eleştiri olunca da dinlemek ve gelişmek istiyorum. bazen bildiğinin aksine öyle bir düşünce görürsün ki, kendi fikrin de değişir. bu değişimler büyük ihtimalle seni daha dolu bir insan yapar. o yüzden sevdiğim şeylere eleştiri geldiğinde bu yön de var mı diye bakmaya çalışıyorum. salyangoz'un fatih terim eleştirilerine de o gözle baktım, ama maalesef nefretten başka bir şey göremedim.

    bu da önemli değil, nefret etsin. sevme zorunluluğu yok. neticede o da bizim gibi yaşayan, düşünen bir insan. beni rahatsız eden, kendisi üzerinden bir takım yazarın söylemine yerleşmiş olan ve hiç de itiraz görmeyen bir sav: "fatih terim'i sevenler sürü psikolojisiyle hareket eden muhafazakar bir güruh, değişime kapalı, yer yer beyninin bazı bölümlerini kullanamayan fanatikler. ama terim'i her fırsatta eleştirenler öyle mi? onlar objektif, korkusuz, her zaman herkese karşı doğru bildiklerini söyleyen kişiler. onların önceliği galatasaray. onlar terimsporu değil galatasaray'ı tutuyor."

    hayır kardeşler, değil. böyle bir gerçek varsa dahi, bu gerçeğin referansı salyangoz nickli yazar değil.

    neden, anlatayım;

    birini, bir şeyi çok sevmek tehlikeli. hayatım boyunca, belli bir şeyi aşırı seven, her şeyden seven insanlardan korkmuşumdur. cidden bahsedildiği gibi yönlendirilmeye de, sevdiği şeye zarar vereceğini düşündüğü kişiye kolayca düşmanlığa da açık olur çok sevenler. çok sevmek objektifliğe de zarar verir evet. bu konularda kendisine katılıyorum.

    çok sevmek kadar zarar veren bir şey daha var ama: çok nefret etmek.

    bu arkadaşın başlığı dün popüler olunca nedir bu nümayişin sebebi diye yazdıklarına bir bakayım dedim. inanamadım. okudukça daha neler göreceğim diye gerisi geldi. fatih terim için yazdığı bazı şeyleri sizinle de paylaşayım:

    "galatasaray düşmanı" - (bkz: #1568044)
    "itibarsız. demirören'in pahalı oyuncağı" - (bkz: #1577390)
    "maskara" - (bkz: #1577762)
    "loser" - (bkz: #1597271)
    "ruhunu şeytana satmış" - (bkz: #1598638)
    "hain, zavallı" - (bkz: #1809846)
    "karaktersiz" - (bkz: #1958985)
    "aykut fenerbahçe efsanesi olarak ölecekken terim sadece zengin ölecek" - (bkz: #2177810)
    "yediği sikindirik dayakla 15 temmuz'un önüne geçmek istememiş de ondan konuşmamışmış. itin köpeğin maskarası oldu"- (bkz: #2207282)

    neyse yoruldum. kendisinin terim için yazdığı aşk mektuplarının tamamına şuradan ulaşabilirsiniz:

    (bkz: fatih terim/@salyangoz)

    ama favorimi de ayrıca yazacağım:

    "kendisiyle şampiyon olmaktansa tudor'la 8. olmayı yeğlerim." - (bkz: #2284592)

    bu yazılarda ben objektiflikten çok iliklere kadar işlemiş nefret görüyorum. yani hepimizin terim sevgisi kadar belki de nefretle dolu. olabilir, nefret edebilir. suç işlemedikçe hakkıdır.

    ama bu tavrın objektifliğin sembolü olduğu, takıma tarihi başarılar kazandırmış terim'i sevip korumanın şuursuzlukta özdeşleştirildiği ortama "hadi ordan" çekmek de bizim hakkımız olsun.

    terim'i aşırı seven nasıl yaptığı hatalarda bile olumlu bir şey görecekse, bu kafa yapısında olan insan da elbet yapılan her olumlu şeyde bir hata görmek isteyecek. terim kaybedince dünyalar onun olacak, kazansa bile "duran top çalıştır" diyecek, duran toptan 10 gol atsak genç yetiştir diyecek, onu yapsa başka bir şey diyecek. çünkü hayata bu gözlükle bakıyor. aşırı sevip tek eleştiri getirmeyen kişi ne kadar sorunlu bakıyorsa, bu arkadaş da o kadar sorunlu bakıyor.

    olsun bakabilir. elbette özgürdür. ama bu nefret dolu bakışın "önceliği galatasaray olan aklın yolu" olarak pazarlanmasından sıkıldım. eğer terim'i çok sevenlerinki terimsporluluksa, bu da anti-terimsporluluk.
App Store'dan indirin Google Play'den alın