• 477
    kendi düşündükleri ve inandıkları olan kişi.
    açıkçası ben de uzun dönem mustafa cengiz yönetimini destekledim. en popüler olduğu dönemlerde de desteklemeyenler vardı. o dönemlerde de o kişilerin nick altlarına yorumlar yapılırdı.
    her iki tarafın da salınması lazım. galatasaray'ı ileri götüren farklı görüşler, fikirler, eleştiriler. eğer tek tip düşünecek olsaydık burayı antu yapardık, 15 yıl da aynı başkana "büyüksün başkan" derdik.
    mayıstan sonra kim gelirse gene aynısı olacak; gelecek yönetimi bir grup destekleyecek, bir grup desteklemeyecek. herkesin nick altına yardiracaksak işimiz var.
    fatih hoca hakkında da biraz bakarsanız sene başındaki oyunda hocaya laf denirken kendisinin övgülerini görebilirsiniz. o dönem de oyunu beğenen laf deniliyordu.
  • 479
    http://gss.gs/3059312

    dünyadaki tek forvet, orta saha falan bu futbolcular olduğu için fatih terim'in istekleri sözüm ona saçma sapan istekler oluyor.

    bu adamların görevi ne arkadaşım? bu yönetimin görev tanımını bi yapar mısınız bana? fatih terim futbolcu göndermeyeceğim mi diyor? adam diyor ki birilerini almadan takımdan kimseden vazgeçmek istemiyorum, değişim lazım diyor. ki satılmasını istediği adamlar son 3 sezonun 2'sinin şampiyon takımının adamları.

    ee? suyun öte tarafı vedat muriqi için, eljif elmas için milyonlarca euro kazanırken, sen burda transfer yapamamanın sebebini "ağbi ama ffp var, elimiz kolumuz bağlı" diye mi açıklıyosun? her transfer haberini saçma sapan tipler üzerinden basına sızdırıp sonra gelip burda "ama fiyatı yükseldi yeeaaa" diye ağlayan bu yönetim değil mi? temmuz ayında gomis'i satıp, aradan geçen 6 ayda hiçbir çalışma yapmayıp gidip transfer döneminin son günü diagne'ye 13 milyon gömen bu yönetim değil mi?

    fatih terim'e bi yerden çakalım diye bokunu çıkardınız. göz var izan var, ayıptır. hoca sanki illa ki bu adamları istiyorum diyor. 3 senedir takıma eli yüzü düzgün bir transfer yok. hala dursun özbek'in kurduğu omurgayla iş yapmaya çalışıyoruz. tek kelimeyle ayıptır.

    not: dün (bkz: 12 ocak 2021 yeni malatyaspor galatasaray maçı) vardı, duran toptan gol attık.
  • 481
    burada tanıdığım ettiğim kimse yok. öncelikle onu söyleyeyim. bu da biraz daha objektif olabileceğimi destekler diye düşünüyorum.

    fatih terim ile ilgili girdiği entrilerden sonra hedef haline getirilmiş yazardır kendileri.

    herkes yazsın bu sözlükte. birbirine veya birine hakaret etmedikçe düşünce özgürlüğü var diye geldim mesela ben buraya. ki en az 6-7 yıllık bir okur geçmişim de vardır. linç kültürünü buraya empoze etmek isteyen birileri varsa twiter'a veyahut facebook postlarının altına gitsin. çokça var oralarda niye uğraşıyorlar, anlaşılmaz bile değil bağzıları.

    kendi düşünceme gelecek olursam yazdıklarını desteklemediğim yazardır kendileri. şu zaman fatih terimle uğraşma zamanı değil bence. sorun daha yapısal.

    galatasaray ciddi bir yapısal reforma gitmelidir, ekonomiden bolca duyduğumuzdan. taraftarından yöneticisine kulüp üyesine herkeste bir kuyu kazma durumu var. ben anlamıyorum ki mevcut durumu daha iyi yapacağız derdi yerine, ben başarısızsam benden daha kötü olsunlar fikrini.

    bir kere geliyoruz şu dünyaya, boş yere kırmayın kimseyi benden söylemesi.
  • 482
    altina imzami atacagim bir entry girmis. simdi tek tek su su konularda hakli diye detaylica yazamayacagim ancak sadece "organize kotuluk" denen kavramin icerisinde ve en basinda olanlardan birisinden nasil gidip en iyi ve satilma ihtimali en yuksek iki oyuncuyu bu ffp sartlarinda satin almamizi bekliyorsunuz burasi soru isareti! yok hoca onlari transfer yapilsin diye soyledi illa bu oyuncularin alinmasi degil amac ama illaki transfer yapilsin diye bir mesajdi diye dusunuluyorsa koca koca adanlar medya onunde birbirlerine mesaj yollamayi birakip islerine odaklansinlar. goksel denen zatin bu oyunculari bize ucuza verecegini mi dusunuyorsunuz? verecekse de katmerli bir kazik sokmadan bu oyunculari verneyecegi ayan beyan ortada. neyse yaz yaz bitmez. keske duran toplara calissak da ligdeki rakiplerimiz gibi kotu oynasak bile gol atabilsek*
  • 483
    "doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar" atasözünün öznesi olan yazar. yazdığı hangi şey yanlış ki! mustafa cengiz yönetimi 3/10 luk bir yönetimdir. hataları çoktur, yeteneksizdirler. amma velakin futbol şubeyi fatih terime teslim etmişlerdir. bütçe dahilinde tüm transferleri fatih hocanın isteği doğrultusunda yapmışlardır. fatih hoca ayrıldığı 3 dönemde de başkanlarla restleşip istifa etmiş yada görevden alınmıştır.
    mustafa cengiz bu kulübe ücretsiz hizmet ederken, fatih terim senelik 18 milyon tl ücret almaktadır
    mustafa cengiz kötünün iyisidir. kulübü batıracak dursun özbekin elinden , galatasarayı kurtarmıştır.
    evet kötü bir başkandır. ama dürüsttür, bizim gibi galatasaraylıdır.
    fatih hoca eğer bunca başkanla sorun yaşıyorsa artık hodri meydan demeli ve kulüp başkanlığına adaylığını koymalıdır.
    salyangozun fikirleri değerlidir, saygı ve sevgilerimle.
  • 486
    eleştirilmesinin neden bu kadar tepki çektiğini anlayamadığım yazar. kendisi fatih terim'i belli kurallar çerçevesinde eleştiriyorsa bir başkası da kendisini belli kurallar çerçevesinde eleştirebilir.

    ayrıca adamın kendisi bile "hedef tahtasına konulmak gerçekten umrumda değil." diyor. hal böyleyken kendisinin eleştirilmesini sorgulamak bana "kraldan çok kralcı"lıkmış gibi geliyor.

    kendisinin eleştirildiği konu hakkında benim tespitlerim ve görüşüm şu,

    (bkz: fatih terim)

    üçüncü fatih terim dönemi'nde kendisi sağlam bir terimistmiş*. fatih terim başlığına bu dönemde en son 26 temmuz 2013 tarihinde yazmış.

    üçüncü fatih terim dönemi'nin bitişinde kendisi de hocayı kafasında bitirmiş ve bu sefer "ah" dolu entry'ler yazmaya başlamış. 3'üncü ve 4'üncü fatih terim dönemleri arasında adeta ateş püskürmüş terim'e.

    dördüncü fatih terim dönemi'nde ise aynı şekilde ateş püskürmemiş ama ahı olduğunu dönemin başında söylemiş ve hocaya karşı birçok konuda eleştirel yaklaşmış, bazı konularda da kuralların el verdiği ölçüde en ağır şekilde eleştirmiş hocayı.

    benim naçizane düşüncem şu, kendisinin fatih hoca hakkındaki görüşlerinde ağustos-ekim 2013 arasında yaşananlar hala çok etkili. o dönem hocanın yaptıklarını hala affedemediğini zaten kendisi de söylüyor. ben bu affedememenin şu anki entry'lerine yansıdığını ve kendisinin hocaya birçok konuda büyük haksızlıklar ettiğini düşünüyorum. hatta mustafa cengiz yönetimi'ne gösterdiği teveccühün de fatih terim'e karşı olan tutumundan dolayı olduğunu, teknik direktörümüz fatih terim olmasa mustafa cengiz yönetimi'ni de çok daha ağır eleştireceğini düşünüyorum.

    (bkz: #3059312)

    mesela bu entry'sine halen inanamıyorum. bana çok tuhaf geliyor argümanları. özellikle zamalek sc hakkındaki argümanları. kendi sebeplerimi de o gün yazmıştım zaten (bkz: #3059368).

    ama ne olursa olsun kendisi de bu sözlüğün bir rengi. fatih terim'i hiç sevmemesi galatasaraylı'lığına kesinlikle halel getirmez. bunu da 2013-2017 arası dahil kesintisiz bir şekilde hocanın arkasında durmuş, hocaya en ağır eleştiriler getirildiğinde bile hocayı savunmuş, ünal aysal ile olan kavgalarında %100 hocanın haklı olduğunu düşünen biri olarak söylüyorum.

    umarım ne son paragraftaki sözlerim kendisine yalakalık olarak algılanır, ne de diğer paragraflardaki sözlerim kendisine düşmanlık olarak algılanır.
  • 488
    (bkz: #3059312)

    yazdıklarını okudum ve kesinlikle katılmıyorum.

    bu yönetimin artık savunulacak bir yanı kalmadı. sürekli sağa sola sevgi pıtırcığı dağıtmaktan ve salağa yatmaktan başka bir bildikleri yok. koca camia bu şekilde yönetilemez. paran yoksa sezon başı çıkar delikanlı gibi açıklarsın kimse de senden transfer istemez. artık hocada bıktı bunlardan.

    fatih terimin göndermeyin dediği ozanı satmayı ve o parayı da istemediği diagneye kullanmayı iyi biliyorlar. falcaoya o paralar verilmez denmesine rağmen alınması iyi oluyor. çünkü resim çekildi birileri mutlaka alınması lazımdı. hoca bir iki isim atınca kötü oldu.

    hoca sonuna kadar haklı. adamın oynattığı kadroya bakın birde rakiplerine bakın. sezon sonu kimse transferi konuşmaz ama fatih terim kaybetti, şampiyon olamadı denir. sen hocanın elini güçlendirme, hoca biz taraftarlara söz verdiği için çekip gitmiyorsa bi zahmet bu isimleri ortaya atar ve yönetim denen beceriksizleri ortada bırakır.

    hocaya kızmayın. arkasında durun.
  • 489
    egosunun fatih terim’in egosundan büyük olduğunu düşündüğüm yazar.

    yazdıklarından anladığım kadarıyla 3. dönemde ahımız var demiş, 4. dönemde gelişini de bir türlü kabul edememiş. buna kafayı takınca gayriresmi savaş - transfer korelasyonuna kadar gidiyor iş.

    tüm sorun hocanın mostafa mohamed‘e takmış olması aynen.

    bir de başkanlık makamı mevzusu var tabi. başkanlık başkanlık da, kimdir mustafa cengiz fatih terim’in yanında? camiada ağırlığı nedir? bir buçuk yıl vasat üstü başkanlık dışında kulübe ne katmıştır? madem savaştan gidiyoruz, hiyerarşinin dibine kadar yaşandığı türk ordusunda bir asteğmen olarak kıdemli başçavuş’a atarınızı yapın bakalım neler oluyor?

    saçma mı geldi? camianın alev alev yandığı dönemde, sorunları mısır hükümetiyle aramızda problem olmasına bağlayıp işi sulandırmaktan saçma değil bence.
  • 490
    uzun süredir özellikle fatih terim entryleri beni rahatsız ediyordu. ben de gerçekten bu arkadaşın fatih terim'le derdi ne olabilir diye biraz entrylerine bakmıştım. çıkan sonuç ve hatta gerçek şu ki; bu arkadaş fatih terim'in takımdan ayrılıp milli takımın başına geçtiği o süreci sindirememiş ve unutamıyor. kendisinin fatih terim entrylerine bakarsanız ayrılık öncesi büyük bir fatih terim hayranı olduğunu görebilirsiniz. o zamanlar da eleştirileri olmamış mı? olmuş tabi ama hepimizinki gibi. sonuçta ben büyük fatih terim hayranı olarak hocanın hala oyuncu değiştirmeyi bilmediğini düşünüyorum. bunu da çokça defa dile getirmişimdir.

    neyse konuya dönelim; fatih hoca ayrıldıktan sonra bu arkadaşın da entrylerdeki üslubu değişmiş. ihanetten dem vurmuş bolca. o zamanlar böyle düşünenlerin sayısı az mıydı? değildi, hepimiz o süreçte kırıldık, üzüldük, sinirlendik; bazılarımız bu arkadaş kadar bazılarımız daha az bazılarımız belki daha çok. sonra tekrar döndüğünde bazılarımız konuyu kapattı hocanın yanında koşulsuz destek verdi, bazıları da bu arkadaş gibi asla unutmadı unutamadı.

    bu yanlış mı? tamamen yanlış diyemem. olabilir, bazı insanlar affedemez, sindiremez. bütün bunlara varım ama bunu açık yüreklilikle önce kendine söyleyemezsen gelir sözlükte elinde bahane pankartıyla maç maç, başlık başlık gezer terim eleştirisi yaparsın. bazen bu oyuncu değişikliği olur. bazen oyuncu tercihi, bazen duran toplar vs. mutlaka o bahaneyi bulur ve arkasına saklanıp içinizdeki o hayalkırıklığınızı, kızgınlığı, öfkeyi boşaltmaya çalışırsın.

    yaşadığı tutarsızlığı şöyle örneklendireyim. dedim ya, inceledim bu arkadaşın entrylerini zira terim'e yönelttiği "eleştiriler" kisve tanımına çok net uyuyordu. arkasındakini bulmam gerekiyordu.

    şimdi tabi ki tek tek bu arkadaşın entrylerini buraya getirmeye gerek yok ama özellikle fatih terim-mustafa cengiz mevzularında savunduğu bir şey var. nedir o? galatasaray başkanlık makamı. galatasaray başkanlık makamına gerektiği gibi davranılmasını söylemiş ve bunun üzerinden fatih terim'i defalarca "eleştirmiştir".

    fakat;

    kendisi galatasaray başkanı dursun aydın özbek için;

    çapsız demiştir.
    beceriksiz demiştir.
    hain demiştir.
    cahil demiştir.
    zavallı demiştir.
    ahlaksız demiştir.
    yalancı demiştir.
    galatasarayın paralarını cebine indiriyor deme suretiyle hırsız dolandırıcı da demiştir.

    söylediklerinde haklı mıdır. %100.

    demek ki derdi galatasaray başkanlık makamı değil. hayır var böyle insanlar, ne olursa olsun makama saygılarından ne duruşlarını ne de üsluplarını asla bozmazlar. lanet gelsin yapacağınız işe derler ama susarlar. susmasalar da asla yukarda saydıklarımı söylemezler. şimdi gel de bu arkadaşın fatih terim eleştirilerini başkanlık makamına saygı düzlemine oturt.

    neyse, bu arkadaşla ilgili düşüncelerim bunlardır. o hala "eleştirmeyelim mi terim'i" zihniyetinde olabilir. ama hepimiz biliyoruz ki burda konu "eleştiri" değil. bu sadecr bu arkadaş için de geçerli değil. benzer fikirde 3-5 arkadaş daha var. açıkça "hayır kardeşim bize göre ihanet olan o süreci sindiremedik" diyemedikleri sürece sözlük yazarlarının sinir uçlarıyla oynamaya devam edecekler. onlara da yazık bizlere de.
  • 492
    galatasaray sözlük yazarlarına söyleyecek şeyleri olan kullanıcı. hop format gereği bir kere daha kendimden 3. tekil şahıs olarak bahsetmek zorunda kaldım. sevmiyorum bunu ama lanet olsun hagi mecbur bırakıyor. bu arada bana göre bu sözlükte bu güne kadar yazdığım en önemli şey olacak. çünkü bir çok tez ve antitez çarpışmasından ulaştığım sentezi paylaşıcam. özetle benim hayatıma yön veren bir şey, günümüz türkiyesindeki kalkanlarımdan... okursanız belki faydası olur. belki de zaten çok daha iyisine sahipsinizdir bu sentezin, bilemiyorum. ya da eksik ufak bi parçayı tamamlar.

    aslında söyleyeceğim şeye şu entryde ucundan değinmişim: (bkz: #3063829)

    discovery'de mi, nat geo'da mı denk gelmiştim hatırlamıyorum; amerika'da yapılan bir deneyde kendini liberal olarak tanımlayan deneklerle muhafazakar olarak tanımlayan deneklerin zihin yapısının işleyişinde çok ciddi farklar tespit edilmiş. aynı problemle karşılaşan bir muhafazakarın karar alırken beynin en aktif kullandığı bölgesi amigdala olurken liberal birey frontal korteksini aktif olarak kullanmaktadır. amigdalanın görevlerinden biri de insanın karşısındaki olayın tehlike olup olmadığına karar vermesi, tehlikeyse saldırarak mı yoksa kaçarak mı ya da bir başka yolla mı bu tehlike ile başa çıkacağını ve içgüdesel diyebileceğimiz duygusal tepkilerden hangisinin kullanılacağını seçmesidir. yani muhafazakar zihin, problem karşısında ne yapacağını seçerken problemi tehlike olarak algılayıp; kaçma, saldırı ekseninde karar vermektedir. oysa liberal bireyler aynı problemle frontal korkteksin yönlendirmesi ile başa çıkmaktadırlar. frontal korteksin işlevlerinden biri de problem karşısında analitik değerlendirme yapıp çözüm yolları aradığımız beyin bölgesi olmasıdır. özetle durumu en iyi şekilde değerlendirip en efektif çözüm yoluna ulaşmaya çabalar. aslında bu deney çok ilginç ve derin sonuçları olan bir deney ama ben sadece konuyla ilgili kısmına odaklanıyorum... yoksa işin ucu homo sapiensin yeni bir türleşme yaşamasına kadar gidiyor...

    buraya geri dönecem ama önce bahsetmek istediğim bir şey daha var. 2. dünya savaşı sonrası insanlar alman halkının nasıl külliyen bir soykırımın parçası olmayı kabul ettiklerini araştırdılar. bunla ilgili yine çok sayıda deney yaptılar ama iki tanesi gerçekten önemli. biri milgram deneyi, diğeri de stanford hapishane deneyidir. bu gün toplum psikolojisini yönlendirmenin temeli bu iki deneyden yola çıkar. kitle kontrolünü nasıl sağlayacağızı araştırıp bulmuş adamlar... internette bu deneylerle ilgili çok sayıda kaynak ve belgesel var. arzu eden araştırır.

    yapılan şey şu, adamlar senin amigdalana oynuyolar. bildiğin amigdalanı gıdıklıyolar. dış güçler, türbanlı bacılarımız, bir takım marjinal gruplar... son 18 yılın özeti aslında. bu gün amerika da aynı amigdala gıdıklanmasını yaşıyor. kitlesel bir amigdala gıdıklanması, tehlike altında hissettirerek yığına arzu edilen tepkiyi verdiriyor. sorgulama yeteneğini ortadan kaldırıyor. savunma refleksine sürü psikolojisini de eklediğinde arzu edilen sonuca ulaşmak kaçınılmaz oluyor.

    velhasıl dün yani 14 ocak 2021 mustafa cengiz basın açıklaması öncesi yaşananlar da bu amigdala gıdıklanmasıydı. görebildiğim kadarıyla bir çok yazar "fatih terim gidecek" korkusuyla toplantıyı tehlike olarak algıladı ve savunma psikolojisi çalıştı, saldırgan bir tutum sergilemeye başladı.

    bakın bu sözlükte uykusu kaçanlar falan olmuş fatih terim kovulacak diye :) niye? çünkü frontal korteks devre dışı kaldı ve insanlar okuduğunu anlamaz hale geldi. yahu basın açıklaması kulüp resmi hesabından duyuruldu ve konusu "gündeme dair" olarak ilan edildi. bu açıklamanın yapıldığı tarihte fatih terim'in kovulması diye bir gündem var mıydı? hayır yoktu. gündem neydi? transfer, oğulcan, fatih terim'in maç sonu röpörtajlarının içerikleri... zaten konu da bu oldu. 3 tane uyanığın ortaya yem atması yetti. aslında ne kadar kolay manipule ediliyoruz. amigdalamızı ne kadar kolay harekete geçiriyorlar. sonra whatsapp benim bilgilerimi napacak yeaaa dersin. birey olarak hiç önemin yok aslında. adam seni merak etmiyor. yığını inceliyor. yığını yönlendirince seni zaten yönlendiriyor. yoksa merak etme sevgilinle yaptığın sexting kimsenin umrunda değil. neyse konu dağılmasın.

    nacizane tavsiyem amigdalanızın gıdıklanmasına izin vermeyin. malesef buradaki amaç sizi ilkelleştirmek. sürekli bu oyuna geliyoruz. mesela futbolcularımızı bu şekilde değersizleştirtiyorlar. bu şekilde futbolcularımıza sosyal medya hesapları üzerinden saldırıyoruz. neden? çünkü adamın yaptığı şeyi tehlike olarak algılıyoruz ve amigdalamız gıdıklanıyor. bizi bize de bu şekilde kırdırıyolar. sen teröristsin, sen fatih terim fanboyusun, hala aramızda mustafa cengiz'i savunanlar var.... birbirimizi etiketleyip duruyoruz.

    dediğim gibi "istediğiniz kadar akıllı olun, duygularınıza teslim olduğunuz anda sizi diğerlerinden ayıran zekanızın avantajını kaybedersiniz." sonuç, dün gece uykusuz kaldınız. daha ciddi sonuçları da olabilir. ben sık sık amigdalasına teslim olmuş ve ceza evinde yatan insanlarla karşılaşıyorum.

    cem yılmaz'ın sevdiğim bir skeci var. serbest çağrışım yaptı. çocuk olmuş mu?
    https://www.youtube.com/watch?v=euupky6zsss

    onun dışında kendimi savunmak için de bir şeyler yazayım... dursun özbek'e ağır eleştirilerde bulundum. bu gün olsa o eleştirileri çok daha üstüruplu yazarım zira sözlük adabı diye bir kural eklendi. ama fatih terim'den yönetime duymasını beklediğim saygı ile dursun özbek'e eleştirilerim arasında çelişkili bir tutum olduğu iddiası var. aslında mesele elmayla armudu ayırmak kadar basit. tabi frontal kortekse izin verirsek. ben taraftarım. fatih terim ise kulübün hiyerarşik yapı ile başkana bağlı sözleşmeli çalışanı. ben eleştiririm. işim ve hatta görevim sorgulamak, eleştirmek. mustafa cengiz'i eleştiririm, fatih terim'i eleştiririm, messi benim futbolcum olsa messi'yi eleştiririm. ha eleştirim ne kadar yapıcıysa o kadar kaliteli eleştiriyorum demektir, bu ayrı. benim kalitemle alakalı bir şey. divan üyesi, genel kurul üyesi... onlar da eleştirir. çünkü onlar da galatasaray'ı denetleyen yapının parçaları olarak bunu yapmak için oradalar. ama imzayı atıp hiyerarşi içine girdiğin anda basın önünde başkanı eleştirmemelisin. ama başkanı taraftara şikayet etmek, başkanın saygınlığını zedelemek yanlıştır. yanlışa yanlış demek de önemlidir. bir insanın her hareketini onaylama ya da her hareketini eleştirme zorunluluğu hissediyorsak amigdalamız gıdıklanıyor olabilir diye düşünmekten ve kendimizi gözden geçirmekten bir zarar gelmez. kapalı kapılar ardında zaten başkan ne zaman alo desen sana söyle fatihim, söyle aslanım diyor, ilişkini istediğin gibi belirlersin. fatih terim başkan'dan memnun değil mi? basın önünde çok mu eleştirmek istiyor? divan üyesi yahu. basar istifayı, kurtulur hiyerarşik yapıdan... ondan sonra eleştirir. ha tabi galatasaray disiplin talimatnamesi doğrultusunda. zaten ben de burada sözlük kuralları çerçevesinde getiriyorum eleştirimi. yani yine herkesi bağlayan bir şeyler olacak. fatih terim'in efsane olması onu bu bağlardan muaf tutmaz ve hatta bana göre çok daha itidalli davranma yükümlülüğü getirir.

    edit: sen ne söylersen söyle, söylediğin karşıdakinin anladığı kadardır. muhtemelen öyle anlamak işine geldiğinden bazı yazarlar, insanları muhafazakar ve liberal diye ikiye ayırdığımı iddia etmiş. insan okuduğunu anca bu kadar anlamaz. ben diyorum ki kendisini muhafazakar ve liberal olarak tanımlayan insanların beyin dalgaları üzerinde deney yapılıp bir sonuca ulaşılmış. bu deneyle milgram ve stanford üniversitesi deneyleri arasında korelasyon kurulmuş. böylece kitle kontrol methodları geliştirilmiş. amigdala denen beyin kısmı hayatı boyunca insanı defalarca hayatta tutan çok önemli bir bölgedir. her insanda bulunur. liberal, muhafazakar ayırdetmez. keza frontal korteks de... yani muhafazarlar amigdalasıyla yaşıyor, liberaller frontal korteksiyle yaşıyor gibi bir laf etmiyorum. diyorum ki kitle kontrolünü sağlamak amacıyla insanların amigdalasını harekete geçiriyorlar. sürü psikolojisiyle de birleşince kitleyi kontrol ediyorlar. milgram deneyinde dünyanın en önemli üniversitelerinden birinin öğrencilerini canavaara dönüştürüp insanları öldürecek elektriği bile verdirebilecek yöntem bu... yeterli tempoyu kazandığında insan ayırdetmeksizin aynı nazi almanyası gibi canavarlar ortaya çıkarıyor. 3-5 uyanığın amigdalanızla oynamasına izin vermeyin yazıyorum, adam diyor ki insanları liberal, muhafazakar diye ayırdetmiş. aynı partiye oy veriyoruz. oha amk, ne alaka? neyse yazının bir yerlerinde belirtmiştim... peki çocuk olmuş mu? hakikaten koca yazıdan bunu çıkarmak müthiş.
  • 493
    kadromdaki 4 5 yazardan biridir.

    şahsen fatih terim’i seven ve destekleyen bir insan olarak, kendisinin eleştirilerini okumak gayet hoşuma gidiyor.

    ülkede nefret ettiğim şeylerden biri ne yazık ki taraf olmak. yani kendini tanımlamak için insanlar şucuyum bucuyum demeye o kadar alışık ki. böyle olunca da kör bir şekilde, itaat seviyesinde, eleştirmeden düşünmeden sorgulamadan her şeyi kabul etmeye alışmışlar/alışmışız/alıştırılmışız.

    ben sözlüğü seviyorum çünkü içerisinde her fikirden insan var. bolca eleştiri ve bolca farklı bakış açısı bulunabiliyor.

    sözlüğü bazen de sevmiyorum çünkü yukarıda tarif ettiğim kesim bazen çok baskın bir şekilde girdide bulunuyorlar. üstüne üstük karşıt görüşleri de linç girişimlerinde bulunuyorlar.

    neyse uzatmadan, kendisi sözlükteki en değerli yazarlardandır gözümde. eleştirel yaklaşımlarının devamını zevkle okumaya devam etmeyi ümit ederim.
  • 500
    (bkz: salyangoz/#3063893)

    yazmayayım diyorum ama kendimi tutamıyorum söz konusu salyangoz olunca. çünkü bu arkadaşın dünya kavrayışını çok sorunlu buluyorum kendimce. herhalde hoca' ya, taylan'ı oynatmasını öğrettiği yazıdan çıkamıyorum. abimiz zamanda, a noktası ve b noktası belirliyor sonra cetveli koyup düz bir çizgi çiziyor ve b noktasında durup a noktasına bakıyor. tabii sadece haklı çıktığı konularda yapıyor bunu diğerleri unutuldu gitti zaten.

    yazısını okuyamayanlar için özetliyeyim: dünyada kategorilere ayrılmış insanlar var. muhafazakar ve liberal düşünme sistemine sahip insanlar. bunlar beyinlerinin farklı bölgelerini kullanıyor. ve dünyanın farklı ülkelerinde olaylara benzer reaksiyonlar gösterip benzer partilere oy veriyorlar. muhafazakar düşünme direkt koruma refleksi ile hareket ederken liberal zihin meseleyi anlama ve çözüm geliştirme temelli çalışıyor. galatasaray'da da bunun yansıması var ve son olaylarda terim'in yanında duranlar muhafazakar, yönetimin yanında duranlar liberal akla sahip. nereden öğrenmiş bunu derseniz, belgeseller ve youtube videolarından.

    nereden öğrenmiş olursa olsun ''bilim'' bu ve argümanlarını bilimle desteklediği için tartışmaya gerek yok. salyangoz haklı.
    ama bir sorun var. ben tam da salyangozu muhafazakarların safına katabilirim. çünkü salyangoz'un hem bilime hem topluma bakışı, onun tanımlamasına göre tam muhafazakarca.

    bir kere, yaşam ve insanlar kategorize edilemeyecek kadar karmaşık. ve olaylara reaksiyonları çok öngörülemez olabiliyor. salyangoz, bu karmaşıklığı, anlamaya çalışmadan, insanları ikiye ayırarak basitleştirdi ve çözdü. şimdi bu bahsettiği analitik düşünme mi... yani salyangoz liberallerin safında mı.

    mesela ben ,yazdıklarından anladığım kadarıyla, salyangozla aynı partiye oy veriyorum ama çoğu meselede terim' in yanındayım. şimdi salyangozun çizdiği hangi kümeye giriyorum.

    veyahut salyangoz muhtemelen terim ya da arda'nın takıma dönmesini istemezken liberallerin analitik aklıyla mı yoksa galatasaray değerlerini ''koruma refleksi'' ile mi hareket ediyordu. yoksa salyangoz korumacı bir muhafazakar akla mı sahip. eyvah...
App Store'dan indirin Google Play'den alın