2934
hastalığı ile uğraştığı için sayın mustafa cengiz'i içerisiden ayırdığımızda sadece yönetimi kalması gerekirken o bile kalmayan galatasaray spor kulübü yönetimi.
yönetimde görünürde 3 kişi başkan cengiz dışında göz önündeydi. florya - yönetim bağlantısını sağlayan abdurrahim albayrak, transfer vs. işlerine bakan şükrü hanedar ve son olarak geri kalan her şeyle ilgilenen yusuf günay.
yalan yok, ilk dursun aydın özbek yönetimi yerine göreve geldiklerinde çok sevinmiş, fazlası ile destek vermiş ve savunmuştum. bunu yapmaktaki nedenim de belli, ben dursun aydın özbek yönetimi döneminde neredeyse bu takımdan soğumuştum. öylesine kötü bir başkan ve her gün ortaya çıkan farklı farklı yönetsel krizler bu duruma itmişti beni. o durumdan sonra cengiz yönetimi açıkçası çölde vaha gibi gelmişti ne yalan söyleyeyim.
ama zaman geçtikçe büyük problemler de su yüzüne çıkmaya başladı. en basit örneği takımı geçen sezona forvetsiz başlatmak, buna çözüm olarak karakteri ciddi anlamda sıkıntılı mbaye diagne'ye altyapının cevheri ozan kabak'dan gelen tüm parayı basmak. yanlış bir hamleydi bu. plan diagne'yi göz önüne getirip satmaktı doğal olarak ama diagne göz önüne gelebilecek birisi değildi. üstüne üstlük o günlerde başkanın "diagne'yi satmak transfer planımız" demesi tuzu biberi oldu durumun.
bir sonraki ana problem radamel falcao olayı. bir süreç ne kadar kötü yönetilebilir konusunda ders olarak okutulabilecek olaylardandır. transferi bitmemiş oyuncu ile fotoğrafın basına sızması, albayrağın küfür olayı vb. bir çok skandal o günlerde yaşandı.
şunu bir ortaya koymak lazım: abdurrahim albayrak bu denli büyük bir güç alacak şekilde yönetimlerde olmamalı. evet florya ile (özellikle fatih hoca ile) ve futbolcularla arası her dönem iyi olmuştur. tüm işlerini bir şekilde hep halleden isim olur. ama bu adam futbol şubesinin tüm sorumluluğunu tek başına idare edebilecek yönetici kabiliyetine maalesef sahip değil. bunu da üzülerek söylüyorum, kısmen severim de albayrağı ama yöneticilik için doğru isim mi bunda ciddi şüphelerim var.
velhasılı başkan yönetimin başında iken kısmen daha iyi adımlar atan, daha sağlam bir yönetim görüyorduk. evet eleştirilecek tonla yerleri vardı ama doğru işleri de azımsanamazdı.
burada suç elbette mustafa cengiz'in değil. adamın beyninde 3 tane tümör çıktı, hastalık bu. ve canı ile uğraştı coronavirüs sonrasında sezonun devam ettiği günlerde.
işte bu süreçte biz esas yönetim zafiyetini görmeye başladık. albayrak - günay ikilisinin yetersizliği zaten biliniyordu ancak bu kadar pasif kalmaları (özellikle coronavirüs sonrası ilk maç olan rize maçı ve sonrasındaki antep maçında yaşananlarla birlikte) sizi bilmem ama benim için asla ama asla kabul edilebilir değil. yahu rize maçında * bizi dövdüler dövdüler. hakem yaşar kemal uğurlu'nun gayrıresmi izni ile rizespor takımı resmen katletmek amacı ile sahaya çıktı. anlamıyorum, sakatlanan florin andone (ki bu adam kiralık bu takımda) çıkıp özür diliyor, yönetimden ses seda yok. bir tek siteden bildiri yayınlayıp "takipçisi olacağız" deniliyor.
nasıl olduk takipçisi biliyor musunuz? söyleyeyim, 21 haziran 2020 galatasaray gaziantep fk maçında biz sürecin çok harika takipçisi olduk.
antep'in ilk golünde younes belhanda'ya faul var, mariano'ya çıkan faulü bile şüpheli pozisyonda sarı kart var (başakşehir maçına cezalı oldu bu kart ile), peşine radamel falcao'ya yapılan penaltı var, ikinci golde daha 1 (bir) gün önce iptal edilen örneği varken ofsayt olmasına rağmen verilen gol var, takım isyan etmese faulden verilecek 3. gol var, kimseye uygulanmayan 6 saniye kuralının bize uygulanması var.
konuşan kim? fatih terim.
konuşan kim? mustafa cengiz.
üst üste 2 ciddi ameliyat geçirmiş başkanı ve takıma konsantre olup ceza almaması gereken teknik adamı yakıyorlar, kendileri ortalıkta yok.
e başarı olduğu zaman çıkıp ortalığı inletircesine konuşmayı biliyorsunuz? şimdi neden sizin yerinize bu iki adam konuşuyor? (ki hoca büyük olasılıkla sevk edilip ceza alıp sezonu kapatacak sizin yüzünüzden)
yakıştı mı abdurrahim albayrak?
yakıştı mı yusuf günay?
sadece başarılarda mı ortaya çıkacaksınız siz? ya da yapamadığınız transferleri yapmış gibi gösterip işi iyice yokuşa iterken mi ortaya çıkacaksınız? öyle ise niye varsınız?
tekrarlıyorum, sayın başkanın durumunu burada tenzih ederek konuşuyorum, kendisine söylediğim hiç bir şey yok. aksine çıkıp da o açıklamaları yapmasını bile yadırgadım, o şu anda sağlığı ile uğraşmak zorunda benim görüşümde. hiç çıkıp konuşmasa bu süreçte yine ona aynı şeyleri söylerdim.
ama, rizeli bir yönetici rizespor'dan hakem eli ile dayak yediğimiz maç sonunda çıkıp konuşmuyorsa ben burada art niyet ararım. ya rizespor sevdası galatasaray sevdasının önünde, ya da rizespor ile bağlantılı başkalarıyla bir şekilde çıkar amacı var.
ama başka bir yönetici bir maçta 5-6 farklı pozisyonda bariz olarak kural hatası ile benim takımımın hakkı gasp edildiğinde çıkıp ağzını açmıyorsa ben burada da art niyet ararım.
beyler, oturduğunuz koltuklar galatasaray spor kulübü koltukları. çok ağır iki ameliyat geçirmiş başkan televizyona çıkıp sizi taraftara karşı savunmaya çalışıyor! nerede olduğunuzun, nasıl bir gücün arkanızda olduğunun lütfen farkına varın! size yakışan budur!
kişisel menfaatini, çıkarını, ilişkisini; galatasaray'ın menfaatinden, çıkarından, ilişkisinden önde tutan hiç bir yöneticiye benim tahammülüm yok. dursun aydın özbek'e duyduğum kinin de temelinde bu yatar, siz de benzer yollardan gidiyorsunuz!
bize galatasaray'ı savunacak, kendi ilişkisini düşünmeden bu takım için çabalayacak isimler lazım! yapamayacaksanız yol açın bir istifa dilekçesine bakar, hatta verin bir mail adresi ben yazıp göndereyim imzalayın bitsin gitsin, hangi çıkarınız öncelikli ise onun peşine gidin bırakıp galatasaray'ı. ama yok galatasaray'ı bırakmayacak adam tüm alt kimliklerinden kendisini soyutlayıp o koltuklarda olmak zorunda! en üst kimliği galatasaray spor kulübü yöneticiliği ve taraftarlığı olmak zorunda. bunu yapmayan her yönetimin de karşısında olurum bu böyle bilinsin!
yönetimde görünürde 3 kişi başkan cengiz dışında göz önündeydi. florya - yönetim bağlantısını sağlayan abdurrahim albayrak, transfer vs. işlerine bakan şükrü hanedar ve son olarak geri kalan her şeyle ilgilenen yusuf günay.
yalan yok, ilk dursun aydın özbek yönetimi yerine göreve geldiklerinde çok sevinmiş, fazlası ile destek vermiş ve savunmuştum. bunu yapmaktaki nedenim de belli, ben dursun aydın özbek yönetimi döneminde neredeyse bu takımdan soğumuştum. öylesine kötü bir başkan ve her gün ortaya çıkan farklı farklı yönetsel krizler bu duruma itmişti beni. o durumdan sonra cengiz yönetimi açıkçası çölde vaha gibi gelmişti ne yalan söyleyeyim.
ama zaman geçtikçe büyük problemler de su yüzüne çıkmaya başladı. en basit örneği takımı geçen sezona forvetsiz başlatmak, buna çözüm olarak karakteri ciddi anlamda sıkıntılı mbaye diagne'ye altyapının cevheri ozan kabak'dan gelen tüm parayı basmak. yanlış bir hamleydi bu. plan diagne'yi göz önüne getirip satmaktı doğal olarak ama diagne göz önüne gelebilecek birisi değildi. üstüne üstlük o günlerde başkanın "diagne'yi satmak transfer planımız" demesi tuzu biberi oldu durumun.
bir sonraki ana problem radamel falcao olayı. bir süreç ne kadar kötü yönetilebilir konusunda ders olarak okutulabilecek olaylardandır. transferi bitmemiş oyuncu ile fotoğrafın basına sızması, albayrağın küfür olayı vb. bir çok skandal o günlerde yaşandı.
şunu bir ortaya koymak lazım: abdurrahim albayrak bu denli büyük bir güç alacak şekilde yönetimlerde olmamalı. evet florya ile (özellikle fatih hoca ile) ve futbolcularla arası her dönem iyi olmuştur. tüm işlerini bir şekilde hep halleden isim olur. ama bu adam futbol şubesinin tüm sorumluluğunu tek başına idare edebilecek yönetici kabiliyetine maalesef sahip değil. bunu da üzülerek söylüyorum, kısmen severim de albayrağı ama yöneticilik için doğru isim mi bunda ciddi şüphelerim var.
velhasılı başkan yönetimin başında iken kısmen daha iyi adımlar atan, daha sağlam bir yönetim görüyorduk. evet eleştirilecek tonla yerleri vardı ama doğru işleri de azımsanamazdı.
burada suç elbette mustafa cengiz'in değil. adamın beyninde 3 tane tümör çıktı, hastalık bu. ve canı ile uğraştı coronavirüs sonrasında sezonun devam ettiği günlerde.
işte bu süreçte biz esas yönetim zafiyetini görmeye başladık. albayrak - günay ikilisinin yetersizliği zaten biliniyordu ancak bu kadar pasif kalmaları (özellikle coronavirüs sonrası ilk maç olan rize maçı ve sonrasındaki antep maçında yaşananlarla birlikte) sizi bilmem ama benim için asla ama asla kabul edilebilir değil. yahu rize maçında * bizi dövdüler dövdüler. hakem yaşar kemal uğurlu'nun gayrıresmi izni ile rizespor takımı resmen katletmek amacı ile sahaya çıktı. anlamıyorum, sakatlanan florin andone (ki bu adam kiralık bu takımda) çıkıp özür diliyor, yönetimden ses seda yok. bir tek siteden bildiri yayınlayıp "takipçisi olacağız" deniliyor.
nasıl olduk takipçisi biliyor musunuz? söyleyeyim, 21 haziran 2020 galatasaray gaziantep fk maçında biz sürecin çok harika takipçisi olduk.
antep'in ilk golünde younes belhanda'ya faul var, mariano'ya çıkan faulü bile şüpheli pozisyonda sarı kart var (başakşehir maçına cezalı oldu bu kart ile), peşine radamel falcao'ya yapılan penaltı var, ikinci golde daha 1 (bir) gün önce iptal edilen örneği varken ofsayt olmasına rağmen verilen gol var, takım isyan etmese faulden verilecek 3. gol var, kimseye uygulanmayan 6 saniye kuralının bize uygulanması var.
konuşan kim? fatih terim.
konuşan kim? mustafa cengiz.
üst üste 2 ciddi ameliyat geçirmiş başkanı ve takıma konsantre olup ceza almaması gereken teknik adamı yakıyorlar, kendileri ortalıkta yok.
e başarı olduğu zaman çıkıp ortalığı inletircesine konuşmayı biliyorsunuz? şimdi neden sizin yerinize bu iki adam konuşuyor? (ki hoca büyük olasılıkla sevk edilip ceza alıp sezonu kapatacak sizin yüzünüzden)
yakıştı mı abdurrahim albayrak?
yakıştı mı yusuf günay?
sadece başarılarda mı ortaya çıkacaksınız siz? ya da yapamadığınız transferleri yapmış gibi gösterip işi iyice yokuşa iterken mi ortaya çıkacaksınız? öyle ise niye varsınız?
tekrarlıyorum, sayın başkanın durumunu burada tenzih ederek konuşuyorum, kendisine söylediğim hiç bir şey yok. aksine çıkıp da o açıklamaları yapmasını bile yadırgadım, o şu anda sağlığı ile uğraşmak zorunda benim görüşümde. hiç çıkıp konuşmasa bu süreçte yine ona aynı şeyleri söylerdim.
ama, rizeli bir yönetici rizespor'dan hakem eli ile dayak yediğimiz maç sonunda çıkıp konuşmuyorsa ben burada art niyet ararım. ya rizespor sevdası galatasaray sevdasının önünde, ya da rizespor ile bağlantılı başkalarıyla bir şekilde çıkar amacı var.
ama başka bir yönetici bir maçta 5-6 farklı pozisyonda bariz olarak kural hatası ile benim takımımın hakkı gasp edildiğinde çıkıp ağzını açmıyorsa ben burada da art niyet ararım.
beyler, oturduğunuz koltuklar galatasaray spor kulübü koltukları. çok ağır iki ameliyat geçirmiş başkan televizyona çıkıp sizi taraftara karşı savunmaya çalışıyor! nerede olduğunuzun, nasıl bir gücün arkanızda olduğunun lütfen farkına varın! size yakışan budur!
kişisel menfaatini, çıkarını, ilişkisini; galatasaray'ın menfaatinden, çıkarından, ilişkisinden önde tutan hiç bir yöneticiye benim tahammülüm yok. dursun aydın özbek'e duyduğum kinin de temelinde bu yatar, siz de benzer yollardan gidiyorsunuz!
bize galatasaray'ı savunacak, kendi ilişkisini düşünmeden bu takım için çabalayacak isimler lazım! yapamayacaksanız yol açın bir istifa dilekçesine bakar, hatta verin bir mail adresi ben yazıp göndereyim imzalayın bitsin gitsin, hangi çıkarınız öncelikli ise onun peşine gidin bırakıp galatasaray'ı. ama yok galatasaray'ı bırakmayacak adam tüm alt kimliklerinden kendisini soyutlayıp o koltuklarda olmak zorunda! en üst kimliği galatasaray spor kulübü yöneticiliği ve taraftarlığı olmak zorunda. bunu yapmayan her yönetimin de karşısında olurum bu böyle bilinsin!