205
kötü zamanlardan geçiyoruz, salgın günleri. acil bir durum olmadıkça evden çıkmamak gereken, mümkün olduğunca sosyal hayatı sınırladığımız bu günlerde, evde oturup kitap okumak yapılacak en iyi aktivetelerden. biraz konuyla alakalı biraz alakasız, hafif post apokaliptik, hafif bilim kurgusal, ama mümkün olduğunca fantastik olmayan(zombili falan) eserler önermek istedim siz değerli renktaşlara.
öncelikle bu tarz durumlarda hep aklıma gelen bir eserle başlamak istiyorum, okuyalı ve filmini izleyeli oldukça uzun bir süre geçti. geçenlerde netflix üzerinden filmi tekrar izledim. cormac mccartney'den yol bu alanda ilk tavsiyem. içimiz hazır kararmışken ve gündem corona iken, iyice iç karartmalık bir eser. ayrıca dünyada son kalanlardan olsam diyenlerin, fantazilerini tekrardan sorgulamasına neden olabilir. bir baba oğulun, kıyamet sonrası hayatta kalma çabası. gerçekten bence oldukça etkileyici bir eser.
bir diğer önerim ise, nevil shute'dan kumsalda isimli eser. ağır aksak ilerlese de, içine alan bir kurguya sahip. dünyada nükleer savaştan ve felaketten sonra, en sona sadece avustralya kalmıştır ve nükleer bulutlar, rüzgarlarla ağır ağır kıtaya doğru ilerlerken, dünyanın kalanına keşfe çıkan bir denizaltı, mürettebatı ve çevresindekilerin öyküsü. okumaya değer olduğunu düşünüyorum.
üçüncü önereceğim kitap daha ziyade bilim kurgu. herkesin de öyle çok sevebileceği ya da rahat okuyabileceği bir kitap mı, bilemedim. ama bence inanılmaz güzel bir kurgu. roger zelazny'nin bu ölümsüz kitabından bahsediyorum. "in medias res" şeklinde yazıldığı için, olaylara ortadan bodoslama dalıyoruz, başlangıçta "nooluyo kardeşim, ne bu tantana" moduna girebilirsiniz. fakat ilerledikçe müthiş bir kurgu sizi içerisine alıyor. tasvirler konusunda eleştirilmiş fakat burada yazar hayal gücümüze bırakmış biraz işi. benim okuduğum en iyi eserlerdendi ama kişisel yorumum bu tabi. yine post apokaliptik bir dönemde geçiyor hikaye ve biraz da(aslında fazlaca) mitolojik unsurlar barındırıyor.
salgın deyince, karantina deyince tabiki de favori yazarım olan jose saramago'yu anmadan olmaz(rip). körlük normalde de kesinlikle tavsiye edeceğim eserlerdendir zaten. hikaye sizi inanılmaz içine alacak, insanların zalimliği, olayların gelişimi iliklerinize işleyecek. distopik yönü daha ağır basmakta ama bir nevi apokaliptik de diyebiliriz. devam kitabı olan görmek isr bence daha çok saramago hayranlarına hitap ediyor.
çok post apokaliptik olmasa da, arkadi ve boris strugatski kardeşlerden uzayda piknik kitabı atmosferi yaşatması ve sunduğu fikirle gene müthiş bir eser. ortam iç karartıcı.tabi bu eseri de aslında stalker isimli filmden bilenler vardır. yine tavsiye ettiğim bir diğer kitap.
virüs, salgın vs. deyince yine anımsadığım bir diğer eser olan leo perutz'dan şeytan tozu'nu anmadan olmaz. güzel ve değişik bir hikaye. oldukça akıcı, biraz kafkaesk. yine tavsiyelerimden.
ayrıca jack london'dan kızıl veba' yı anmazsak olmaz. kızıl veba, bir anda ortaya çıkan dünya üzerinde çok az insanın kalmasına yol açan, hastalığa yakalananları dakikalar içinde öldüren, çaresi bulunamayan bir hastalık. nasıl tam bu karamsar günlerde paranoya yapmalık değil mi?
şimdilik önerilerim bunlar. bunlar sadece kendi kişisel zevklerime göre tavsiye ettiğim kitaplar. size illa okuyun demiyorum, yarın bir gün 'beğenmedim ben bunu' diye yeşillendirmeyesiniz.* tekrar hatırlatmak gerekirse, bu zor zamanlarda lütfen evlerimizde kalalım, çok acil bir durum olmadıkça çıkmayalım. kitap okuyalım, film izleyelim. evde zaman geçirelim. bu zor zamanlar da elbet geçecek. saygılarımla.
öncelikle bu tarz durumlarda hep aklıma gelen bir eserle başlamak istiyorum, okuyalı ve filmini izleyeli oldukça uzun bir süre geçti. geçenlerde netflix üzerinden filmi tekrar izledim. cormac mccartney'den yol bu alanda ilk tavsiyem. içimiz hazır kararmışken ve gündem corona iken, iyice iç karartmalık bir eser. ayrıca dünyada son kalanlardan olsam diyenlerin, fantazilerini tekrardan sorgulamasına neden olabilir. bir baba oğulun, kıyamet sonrası hayatta kalma çabası. gerçekten bence oldukça etkileyici bir eser.
bir diğer önerim ise, nevil shute'dan kumsalda isimli eser. ağır aksak ilerlese de, içine alan bir kurguya sahip. dünyada nükleer savaştan ve felaketten sonra, en sona sadece avustralya kalmıştır ve nükleer bulutlar, rüzgarlarla ağır ağır kıtaya doğru ilerlerken, dünyanın kalanına keşfe çıkan bir denizaltı, mürettebatı ve çevresindekilerin öyküsü. okumaya değer olduğunu düşünüyorum.
üçüncü önereceğim kitap daha ziyade bilim kurgu. herkesin de öyle çok sevebileceği ya da rahat okuyabileceği bir kitap mı, bilemedim. ama bence inanılmaz güzel bir kurgu. roger zelazny'nin bu ölümsüz kitabından bahsediyorum. "in medias res" şeklinde yazıldığı için, olaylara ortadan bodoslama dalıyoruz, başlangıçta "nooluyo kardeşim, ne bu tantana" moduna girebilirsiniz. fakat ilerledikçe müthiş bir kurgu sizi içerisine alıyor. tasvirler konusunda eleştirilmiş fakat burada yazar hayal gücümüze bırakmış biraz işi. benim okuduğum en iyi eserlerdendi ama kişisel yorumum bu tabi. yine post apokaliptik bir dönemde geçiyor hikaye ve biraz da(aslında fazlaca) mitolojik unsurlar barındırıyor.
salgın deyince, karantina deyince tabiki de favori yazarım olan jose saramago'yu anmadan olmaz(rip). körlük normalde de kesinlikle tavsiye edeceğim eserlerdendir zaten. hikaye sizi inanılmaz içine alacak, insanların zalimliği, olayların gelişimi iliklerinize işleyecek. distopik yönü daha ağır basmakta ama bir nevi apokaliptik de diyebiliriz. devam kitabı olan görmek isr bence daha çok saramago hayranlarına hitap ediyor.
çok post apokaliptik olmasa da, arkadi ve boris strugatski kardeşlerden uzayda piknik kitabı atmosferi yaşatması ve sunduğu fikirle gene müthiş bir eser. ortam iç karartıcı.tabi bu eseri de aslında stalker isimli filmden bilenler vardır. yine tavsiye ettiğim bir diğer kitap.
virüs, salgın vs. deyince yine anımsadığım bir diğer eser olan leo perutz'dan şeytan tozu'nu anmadan olmaz. güzel ve değişik bir hikaye. oldukça akıcı, biraz kafkaesk. yine tavsiyelerimden.
ayrıca jack london'dan kızıl veba' yı anmazsak olmaz. kızıl veba, bir anda ortaya çıkan dünya üzerinde çok az insanın kalmasına yol açan, hastalığa yakalananları dakikalar içinde öldüren, çaresi bulunamayan bir hastalık. nasıl tam bu karamsar günlerde paranoya yapmalık değil mi?
şimdilik önerilerim bunlar. bunlar sadece kendi kişisel zevklerime göre tavsiye ettiğim kitaplar. size illa okuyun demiyorum, yarın bir gün 'beğenmedim ben bunu' diye yeşillendirmeyesiniz.* tekrar hatırlatmak gerekirse, bu zor zamanlarda lütfen evlerimizde kalalım, çok acil bir durum olmadıkça çıkmayalım. kitap okuyalım, film izleyelim. evde zaman geçirelim. bu zor zamanlar da elbet geçecek. saygılarımla.