21732
galatasaray tarihinin efsanevi teknik direktörü. fatih hoca tartışılmaz şekilde bu takımın en büyük efsanelerinden. ona bu efsane statüsünü kazandıran şey neydi? herkesin aklına bir şeyler gelebilir ama benim aklıma öncelikle yenilmekten korkmaması ve işler kötü gittiğinde serzenişte bulunmak yerine her daim daha iyisini araması. ama fatih hocada 4. gelişiyle birlikte garip huylar açığa çıktı.
benim için en rahatsız edici şey hocanın sürekli bir şeylerden şikayet etmesi. hakemdi, federasyondu, birileri konuşmuyordu, falcao sakatım diyordu vs. yani serzenişte de bulunulur, şikayetçi de olunur ama eski fatih hoca her şeyden sürekli şikayet etmezdi.
hoca anlamsız bir şekilde takımın oyununu beğeniyor. gençlerbirliği maçına kadar röportajlarında topa sahip olduğumuzdan, aslında fena olmadığımızdan bahsediyordu. halbuki hücum dahi yapamıyorduk. merkezde top kaybedersek kontra yiyoruz diyor ama aynı zamanda belhanda'ya takımın anahtar oyuncusu diyor. belhanda maç boyu bir ince pas atacak diye takımın tüm hücumlarını kontraya çeviriyor.
forma adaleti eskiden fatih terim'in en önemli kuralıydı. isim önemli değil, önemli olan performanstı onun için. ama artık hocanın kafasında şampiyonlar ligi kadrosu belli. feghouli ve belhanda sezon boyu bir tane olumlu harekette bulunmadı. ama olsun hocanın kafasında onlar var. her maç onları oynatmak için bir şeylerden fedakarlık yapıyor. 32 yaşındaki babel her maç 11'de. tamam takım için önemli bir oyuncu. geriden şişirdiğimiz her topu ona atıyoruz, onun kontrol etmesini bekliyoruz. ama bu adam 32 yaşında. sonra neden pozisyonları kaçırıyor. artık yorulduğu için olabilir mi?
mariano ve nagatomo'nun nefes almaya mecali dahi kalmamışken ısrarla 11 oynatmasını açıklayamıyorum. hadi diyelim oynadılar. yahu iki tane 33 yaşındaki beke sağ ve sol koridoru komple emanet etmek ne demek. bu takım 70.dakikadan sonra maçı bırakıyor. çünkü çok yaşlı. sırf ismi var diye yaşlı oyuncularla oynuyoruz. ffp'den bağımsız bir şekilde bu kadroyu gençleştirebilirdik. en basitinden belhanda-feghouli ikilisini satıp bütçe yaratabilirdik ama hoca onları tutmayı tercih etti. ne diyelim artık hocanın yanlışlarından dönmesini ümit etmekten başka çaremiz yok.
benim için en rahatsız edici şey hocanın sürekli bir şeylerden şikayet etmesi. hakemdi, federasyondu, birileri konuşmuyordu, falcao sakatım diyordu vs. yani serzenişte de bulunulur, şikayetçi de olunur ama eski fatih hoca her şeyden sürekli şikayet etmezdi.
hoca anlamsız bir şekilde takımın oyununu beğeniyor. gençlerbirliği maçına kadar röportajlarında topa sahip olduğumuzdan, aslında fena olmadığımızdan bahsediyordu. halbuki hücum dahi yapamıyorduk. merkezde top kaybedersek kontra yiyoruz diyor ama aynı zamanda belhanda'ya takımın anahtar oyuncusu diyor. belhanda maç boyu bir ince pas atacak diye takımın tüm hücumlarını kontraya çeviriyor.
forma adaleti eskiden fatih terim'in en önemli kuralıydı. isim önemli değil, önemli olan performanstı onun için. ama artık hocanın kafasında şampiyonlar ligi kadrosu belli. feghouli ve belhanda sezon boyu bir tane olumlu harekette bulunmadı. ama olsun hocanın kafasında onlar var. her maç onları oynatmak için bir şeylerden fedakarlık yapıyor. 32 yaşındaki babel her maç 11'de. tamam takım için önemli bir oyuncu. geriden şişirdiğimiz her topu ona atıyoruz, onun kontrol etmesini bekliyoruz. ama bu adam 32 yaşında. sonra neden pozisyonları kaçırıyor. artık yorulduğu için olabilir mi?
mariano ve nagatomo'nun nefes almaya mecali dahi kalmamışken ısrarla 11 oynatmasını açıklayamıyorum. hadi diyelim oynadılar. yahu iki tane 33 yaşındaki beke sağ ve sol koridoru komple emanet etmek ne demek. bu takım 70.dakikadan sonra maçı bırakıyor. çünkü çok yaşlı. sırf ismi var diye yaşlı oyuncularla oynuyoruz. ffp'den bağımsız bir şekilde bu kadroyu gençleştirebilirdik. en basitinden belhanda-feghouli ikilisini satıp bütçe yaratabilirdik ama hoca onları tutmayı tercih etti. ne diyelim artık hocanın yanlışlarından dönmesini ümit etmekten başka çaremiz yok.