resim
Fatih Terim
Görev:Teknik Direktör
Takım:-
Yaş:70
Uyruk:Türkiye
  • 21601
    bir de sabotajcılar çıktı.

    hocanın terimcilere uzattığı tutunacak dallardan biri.

    bu takımda 2019-20220 sezonu başından beri (süper kupa maçı dahil) 10 maçın 4'unde sabotaj olarak ben oynattım selçuk inan'ı. nasıl da sabotaj ettim ama.
    ben oturtuyorum kenarda taylan'ı, emre mor'u, ömer'i, şener'i...

    ben oynatıyorum haftalardır dökülen japon'u ve youtuber'i 10 maç üst üste.

    geçiniz bunları; sabotajmış...

    10 maç geçti.
    tarihin en kötü lig başlangıçlarından biri yapıldı.
    ama hocamız hala belki de böyle yapmalıydım diyor bir başka selçuk inan rezaleti sonrasında.

    umarım bu hatasından geri döner.
    zira her hafta galatasaray maçlarını iple çeken benim kadrolar açıklandıktan sonra maçı izleyesim bile gelmiyor.
  • 21602
    bazı beklentilerimin olduğu değerli hocamız.

    beklentilerim şu, tabi mutlaka o da kendi plan ve programını yapıyordur.

    sayın hocam öncelikle belirtmek isterimki seni çok seviyoruz. o konuda bir sıkıntı yok. yaptığın herşeyin galatasaray menfaatleri doğrultusunda yaptığından şüphemiz yok.

    beklentim odur ki 2 şeye çok fazla takılmak bize uzun vadede kaybettirebilir. biri saha dışı olaylar. rakip takımların başkanlarının söylemleri, saldırıları vs. bir kenara bırakalım ne derseler desinler kulak asmayalım, zaten amaçları konsatrasyonumuzu bozmak o yüzden mümkün mertebe takmamak. ne kadar kulak asmazsak o kadar iyi olur bizim için. çünkü saha içindeki başarılarımız ve sezon sonunda alacağımız şampiyonluk en büyük cevabımız olur. hepsi dut yemiş bülbüle döner.

    ikincisi şu: şampiyonlar ligi ve yoğun maç trafiği. bence şampiyonlar ligi için iki maçı önemsemeliyiz. ikiside içerde oynayacağımız real madrid ve club brugge maçlarımız. konsatre olacaksak bu iki maça olalım. ana hedefimiz lig olmalı. avrupada kayıplar verirsek; gerek sakatlık olur (allah göstermesin) gerek psikolojik çöküş olur ya da ordan yorgun dönüp lige konsantre olamayız vs. ligde kayıplar vermeye devam edebiliriz. kayıpların sayısı arttıkça işimiz daha zor olabilir.işler kötüye giderse toparlamak zor olur.

    bu sene çetin başladı tüm rakipler zorlu, mücadele ediyorlar. lig sonuncusundan 1 puanı bile zor alacak duruma düşebiliyoruz. herbir takım bu duruma düşebiliyor. o yüzden en fazla ligi önemseyip ligdeki mücadele gücümüzü mümkün mertebe en üst seviyede yapmalıyız.

    oyuncular için dışardan taraftar gözüyle şöyle yorumluyorum. hocam selçuk inan bitik, izlemek bizim için ızdırap. öyle bir an oluyorki yanındaki adama pas atmaktan aciz. hata yapıyor, hatasının farkında olduğunda risk almayıp sürekli yan pas geri pas yapıyor ilerideki adamı göremeyebiliyor. yani düşük fizik vs düşük konsantrasyon ve düşük kazanma isteği.
    belhanda. malesef çok top kaybı yapıyor ilerde ve ani kontrataklarla tehlike yaşıyoruz kalemizde.belhanda güven vermiyor.
    babel. sol açıkta ağır kalıyor, kale önünde ve yakınlarında gözü hiçbir arkadaşını görmüyor gözü. şut atmayıp pas verse gol olabilecek pozisyonlar. son 5 maçta 1 gol atmışız hocam bize yakışmıyor. ilerde babel, feghouli, falcao, andone. avrupa düzeyinde kalitesinde oyuncular ama biz gol atamıyoruz. babelin ya mevkisi değişecek ya da oyun anlayışı. burası fulham değil kasımpaşa da değil (küçümsemek için demiyorum kasımpaşalılardan kulübünden özür dileyerek söylüyorum, kasımpaşada fulhamda büyük kulüpler ama burasıda galatasaray / 30 milyon taraftarı ve köklü,şanlı bir tarihi olan galatasaray).
    mariano- nagatomo. bitik durumdalar. ağırlar sorumluluk almıyorlar. bazen nagatomo ne yapıyor diye anlam veremiyorum. marianonun gençlerbirliği maçında yaptığı hareket bir galatasaray oyuncusuna yakışmaz. 10 kişi kalsa takım belkide yenileceğiz. bu sorumsuzluktur. hem performas düşük hem sorumsuzca davranıyorlar.

    yazılabilecek çok şey var tabi ama galatasaray taraftarı olarak gerekli desteğimizi vereceğiz. başarılar hocam allah yardımcın olsun. lütfen meydanı çakallara bırakma, saha içinde iyi olursak hepsine iyi cevap vermiş olacağız ve içten içe hepsi kuduracaklar belkide içlerinde tutamayıp saldıracaklar. ama biz saha içinde iyi olmalıyız. lütfen...
  • 21603
    terim'in bizzat kendi başına çarpıştıkları: hükümet, tff (nihat özdemir, servet yardımcı), göksel gümüşdağ, ali koç, fiko, hakemler. adam tek başına hepsiyle savaşıyor. adam yoruldu beyler. yoruldu.

    tek başına hakkını savunuyor, ertesi gün maçı var, maça çıkarmıyorlar. insaf.

    buraya gelip fatih terim fanboyları blabla yazmak kolay. sene sonu gelince kutlama yapmayı biliyorsunuz. kötü futbol ok. ama tüm sorun kötü futbol mu.

    adamın son zamanlarda konuşurken göz çevresine bakın beyler. bu adam yoruldu artık.
  • 21605
    5 ekim 2019 gençlerbirliği galatasaray maçından sonraki konuşmasını izledim. yine "göreceksiniz neler olacağını" diyor. ne yapacak acaba? feghouli ve babel kadro dışı, andone tribüne, belhanda ve selçuk ilk 11'e banko, ahmet çalık da marcao yerine sahaya herhalde.

    kusura bakmasın ama itimat edemiyorum kendisine, özellikle oyuncu tercihleri bağlamında.
  • 21606
    5 ekim 2019 gençlerbirliği galatasaray maçından sonra kanaat getirdim, 2019-2020 sezonu başından beri inadindan vazgecmemistir.

    evet bizden daha iyi biliyor, evet bizden cok daha tecrubeli, evet biz giderken o 5. turunu atiyordu falan ama bazen bazi konularda akli basinda cahiller daha berrak görür hataları.

    birtakim takintilari oldugu asikar. hayir, lig maci falan demiyorum, genel olarak.

    ben artik ozellikle 5 ekim 2019 gençlerbirliği galatasaray maçından sonraki aciklamalarini gorunce kendisine olan destegimi cektim. gitse de kalsa da bir benim icin.

    neden mi? ozellikle bir lafi var; `bazı oyunculara güvenmekte hata ediyorum, tecrübesiz diye şans vermediklerime keşke şans verseydim`

    bu nedir ağam? biz ki diyorduk ki, tosun emre, çolak emre, semih ve ozan gibi oyunculari ama iyi ama kötü futbola kazandirdi genc yasta diye savunuyorduk.

    simdi bu kulaklar, 2 sene once turkiye'de cok bilinen bir başka hocadan sunu duydu; daha yasi ufak biraz daha pişsin! bu adam 22 yasindaydi. dunyada 22 yaşındaki futbolcular dunya kupasi kazaniyor be!

    bu seye benziyor, tecrubeli eleman aranıyor muhabbeti. yeni mezunsun ama tecrubeli ariyoruz lafini sürekli duyuyorsun. bre amk sen firsat vermezsen nerede tecrubelenecek bu vatandaslar?

    neyse demem o ki, tecrubesiz diyerek genclere guvenmiyorsa babam olsa tanimam arkadas. benim icin bitmistir. ha seveni edeni vardir, kendi capinda guclu argumanlari da vardir, ama benim son 4-5 yildir ve hatta ozellikle baba olduktan sonra olmazsa olmazim;

    gençler, gençler, gençler!

    hayatin her alaninda! bu konuda hassas olmayan insanlara tavrim net! darilma fatih hocam. mesele sahsi degil, severim sayarim, kazandirdiklarin icin de saygim sonsuz, ama sana destek vermem benim ilkelerime aykiri.
  • 21608
    muhakkak ki tartışılacak hatta tartışılmasında büyük fayda olan -çünkü içinde galatasaray olan, içinden galatasaray geçen bir şeydir bu- isimdir fatih terim. yani fatih terim’in de içinde, içinden geçen galatasaray’dır, evvela bunda anlaşalım, fatih terim içinde galatasaray geçtiği için mevzu bahistir, bahse mevzu olan her şey tıpkı hocanın da içinden geçtiği o en büyük özneden ötürüdür, o yüzden özneden hareketle fatih terim’i tartışacağız. çünkü fatih terim bu öznenin en güzel kelimesidir, özne yaşar, kelimeler ne yaşar ne yaşamaz, ama bu özne bu cümlede kuruldukça yazılmış en güzel kelime fatih terimdir. o yüzden zaman zaman öznenin önüne geçmiştir, hatta zaman zaman da cümlede gizli özne olmuştur. hayal bile edemeyeceğiz, çünkü onun hayalleri kelimelerden bile büyüktür, öznenin bizzat kendisine şahane cümleler kurdurmuştur. evet, hatırlayın bazen yüklem yoktu, fatih terim yine de o cümleyi başarıyla bitirdi. bazen dolaylı bazen de dolaysız her türlü devrik cümleye karşı da bir tümleç buldu. ne zaman ve nerede ve hatta nasıl kurulduğu belli olmayan muhteşem cümlelerin de bizzat gizli öznesi oldu, özneyle bir oldu, eğer bir gün galatasaray tarihi ile ilgili bir kaç iyi cümle edilecekse fatih terim her zaman nokta olacaktır, noktadan sonra değil... elbette her kelime her cümleye cuk diye oturmaz, oturmadığı zamanlar da olmuştur, zaten o zaman fatih hoca çok fazla sandalyede de cümlede de oturmamıştır, kalkmış gitmiştir. bazı gitmeleri ağır koymuştur, yalan yok, bazı gitmeleri hala iç gıcırdatır doğrudur; fakat ne zaman cümlenin bir kenarına mektup gibi bir yazı iliştirsek orasından yanar fatih hoca.. herkesin hem çok sevmesi hem nefret etmesi bu ucu yanık mektuplardandır. fatih hoca bütün kahramanlar gibidir işte, cümlenin bir kenarında öyle dursa, otursa, olmayacak işte, mutlaka, bütün büyük ve unutulmaz iç yangınları gibi giderken de gelirken de çok fena yakar... sevdiğini de.. nefret ettiğini de...
    fatih hoca cümlenin tam burasıdır, mektubun yakılmış yeri, unutulmaz yeri, içimizi hem mutlu eden hem de çok yakan, bazen aynı anda ve ateşli, hani her yangına benzinle koşarak gitmesi de bundandır hocanın, hoca size ya büyük sevinçler verir ya da büyük hayal kırıklıkları... sıradan değildir, unutulan şeyler bırakmaz geride, son yirmi beş yılda mektubu döndürüp neresinden okusak fatih hocanın yanık kokusunun burnumuzu titretmesi bundandır... hocayla ya “dağ başını duman almış yürüyelim arkadaşlar” dersin ya da “bu nasıl senin takımın hoca” dersin...
    şimdi yine kırılgan yerindeyiz cümlenin.. kokusu kükürtlü yangınlı “hocam bu nasıl senin takımın” kelimeleri dökülüyor ağızlardan. ama mektuptaki tarihlere bakılırsa -ki tarih tekerrür sever ve tekerrürden ziyade anlatmayı sever- hocanın mektuplarda en sevdiği kısımdayız... evet, duyuyorum, haklısınız, mektubu kapatıp ucunu da hiç yakmadan sadece bir çakmak sesiyle çekip gitmişliği de vardır lakin bu mektup bu kez öyle yazılmıyor gibi dostlar. fatih hoca postanedeki senle vedalaşmadan gitmeyecek. nereden biliyorsun dersen, bütün yangınlı kükürtlü ve kahramanı çok yel değirmenli hikayelerde bütün kahramanlar -yani şu ortası olmayan, ya sana büyük mutluluklar veren ya da büyük hayal kırıklıkları yaratan o büyük kahramanlar- mektubu zarfa koymadan, son cümlesini etmeden, hatta bizzat pastaneye gidip adrese teslim etmeden gitmezler. ha sen biliyorum, tabelacı skorcu ve genelde yan komşunun oğlunun mutluluğuna göre hayat dizayn ettiğin için (ki bu yüzden senin yel değirmenlerin ve kahraman hikayelerin ve mektubun ve içinde kelimelerin yok; olsa olsa instagram storilerin var, o akşam orada maçı izliyorduk diye yan komşunun oğluna hava attığın (sen stori attın sanırsın bak şu cümlenin yaptığına!) ama bilir misin gerçekten hikaye sevenler bir gönlü hikayenin olanlar pür dikkat sahaya bakarlar, tam sahaya, tam da sevdiğinin gözlerinin içine bakar gibi, bilir misin, tam da sevdiğinin gözlerinin içine bakmak nedir?) sen de fatih terim’in cümlenin içinde kazanıp kazanmadığına bakacaksın, tabelacılık da taraf olmaktır ama taraftar olmak değildir, çünkü biz (o kadar mıyız ki acaba biz?) postanede olacağız ve mektubun gelmesini bekleyeceğiz. mektubu açıp okuyacağız, çünkü mektup gözlerinin içine bakmaktır, mektup tarih düşmektir, mektup not düşmektir sevdanın bir kenarına, mektup yangındır kükürtlü benzinli, mektup kazanırsın kaybedersin ama sahibi olan öznesi olan hikayesi olan her cümledir..
    fatih terim o cümlenin en güzel yazılmış kelimesidir, şimdi okumam deseniz bile, bu mektup bunamış, çekilsin evine, çıkmasın sokağa, uğramasın bir daha postaneye deseniz bile, bir gün teker teker hepinizin (bu ülkedeki her futbolseverin) adresine postalanacak, tarihe not düşülmüş olan ve bu ülkede yazılmış en güzel mektuptur.
    ha, illa tabela mı istiyorsunuz, şimdi ne olacak mı diyorsunuz, bu cümlenin sonu nasıl biter mi diyorsunuz, postaneye bu sene de sarı kırmızı bayrağı asar mıyız diyorsunuz, hemen cevaplayayım, zira şimdi mektupla yazsam üç günde buradan çıksa üç günde eline ulaşsa nereden baksan bir hafta eder, sen o kadar bekleyemezsin, fakat on dört sene pastaneden mektup bekledi de bu taraftar bir gün bile postacı üzmedi, bu da tarihinden bir not, okumasını bilirsen yani, yoksa mektup olmuş not olmuş dümdüz yazı olmuş sen okumayacaksan ve kafanı kaldırıp yine tabelaya bakacaksan nafile, yine de diyeyim ama, ne mi olacak; fatih terim bu cümleyi belki bitiremeyecek, noktayı koyamayacak, noktadan sonra başka virgüller atılacak, sen de “bu nasıl takım hoca” diyeceksin, veya da fatih terim bu cümleyi yine en şahane el yazısıyla bitirecek sen de “dağ başını duman almış” diyeceksin, ve noktayla bitecek öznenin en şahane kelimesi. tabelada ne yazarsa o yani, belki alkış belki yuh. bilmiyorum, belki de bunayan senin kelimelerin, hiç böyle düşündün mü?

    sen, o postaneden, üstünde tarihi yazılı o şahane mektupları asla silemeyeceksin ama. o kelimeler bir postacı yardımı ile bir gün muhakkak kapını çalacak. okuyacaksın. işte o mektup, o postane, o bakış, o yüzündeki tebessüm hiç değişmeyecek..

    fatih terim odur işte.
    postanedeki en güzel mektubumuzdur...
  • 21609
    mourinho bir röportajında şöyle demiş:
    "ben jose mourinho’yum ve değişmem… kalitem, defolarımla birlikte gelir."

    bana göre hocamız fatih terim için de aynı şeyi söylemek uygun olurdu.

    mourinho'nun defo şeklinde tabir ettiği şeyin hocamıza uyan kısımları nedir diye şöyle bir düşündüm.

    galatasaray sözlük'te içinde fatih terim ifadesi geçen tonla başlık açılmış.

    (bkz: fatih terim egosu)
    (bkz: fatih terim inadı)
    (bkz: fatih terim'in adaleti yok)
    (bkz: fatih terim'in takıntıları)
    (bkz: fatih terim'in yardımcıları)
    (bkz: fatih terim'in transfer konusunda başarısız olduğu söylemi)
    (bkz: fatih terim yapıyorsa doğrudur mantığı)

    vs vs derken hocanın transfer ettiği oyunculara, yaptırdığı oyuncu değişikliklerine, sürekli ilk 11'de tercih ettiği futbolculara, teknik ekibindeki çalışma arkadaşlarına, oyun anlayışına, takım dizilişine, antrenman yöntemine kadar bir sürü bir sürü eleştiriler yapıyoruz.

    defolar bunlar, peki ya kalite?

    beğenirsiniz ya da beğenmezsiniz, hocanın 8 tane lig şampiyonluğu, 1 tane uefa kupası, milli takımla avrupa kupası'nda yarı final ve daha ufak denilecek onlarca kupa.

    bunlar tesadüf değil, tıpkı mourinho'nun söylediği gibi kalitenin göstergesidir.

    galatasaray futbol takımı'nın 2 yıldır kötü top oynadığı aşikar, ancak ne olursa olsun bir şekilde mayıs ayında ipi göğüsleyebiliyoruz.

    ancak takımımızın kuruluş felsefesi olan türk olmayan takımları yenmek kısmına gelince ne yazık ki son derece kötü bir durumdayız.

    şahsen ben hocanın kalitesine inanıyorum, tek endişem onun takımdaki eksiklikleri farketmemesiydi ki, puan kaybettiğimiz 5 ekim 2019 gençlerbirliği galatasaray maçı sonrası kendisinin de kötü oyunun farkında olduğunu ve gerekli kadro değişimini yapacağını açıkça belirtti.

    o hâlde benden hocama tam destek.

    ne diyor bir başka başlıkta:
    allah kerim fatih terim

    yaparsan yine sen yaparsın hocam...
  • 21610
    artık birilerini suçlama işi kabak tadı vermeye başlamış hocamız. o suçlu, bu suçlu ve dış etmenler diye diye akla tek kişiyi getiriyor; kibirli birini. havalar soğuk, açık konuşamam.

    kendisi bu değil. değildi en azından. acilen şu an olduğu kişiden kurtulması lazım. yoksa hayali olduğunu söylediği kupanın uzağına bile varamaz. bununla beraber başarılarla dolu kariyerine hiç yakışmayacak ve o kariyeri tatsızlaştıran bir sezon yaşayacak.

    bahane atarsak hepimiz buluruz çünkü bahane, oturma organına benzer ve herkes sahiptir. suçlu bulmak da kolay bir mesele çünkü etrafımızda iyi ya da kötü niyetli; çok fazla hata yapan insan var ve haliyle suçu başkasına yıkmak kolay.

    hayat her zaman böyle değil midir? her zaman sorunlar, aksilikler olur ve bunların üstesinden gelindiğinde büyük insan olursunuz.

    fatih terim büyük bir insan, büyük bir kariyer ve artık kendisine yakışanı yapıp hatalarını gözden geçirmeli. onu başarılı yapan özelliklerini (kendini sorgulaması, çözüm odaklı düşünmesi) hatırlamalı. ona buna sitem etmek bir kibir göstergesi olmakla beraber sorunlarından kaçan insan hareketidir. bunlar fatih terim'e göre değildir zira öyle olsaydı fatih terim, fatih terim olmazdı.

    umarım milli takım arasında kafasını toparlayacak ve eksiklerinin üzerine gidecektir. aksi halde en çok kendisine yazık edecektir.

    son olarak belirtmek isterim ki "fatih terim = galatasaray" diye bir şey de söz konusu değildir. kimse galatasaray'la eşit falan değildir. genç arkadaşların diline, söylemine hakim olmasını diliyorum.
  • 21612
    2017-18 sezonunda kadrosu en iyi takım beşiktaş'tı. başakşehir ve galatasaray'ın kadrosu da eşitti diyebiliriz.

    2018-19 sezonunda ise, bana göre galatasaray bir tık kadro olarak iyiydi rakiplerine göre. ama pek bir fark yoktu. bu söylediklerimi objektif olarak bakan çoğu kişi de kabul eder zaten.

    fatih terim, bu 2 sezonu da bir ton zorluklara rağmen şampiyon tamamladı.

    2019-20 sezonu için istifa et diyenler onu bir geçecek, öyle kolay değil o işler. adama yapılmadık saygısızlık kalmadı. kibir, ego vb. bunları geçtik. ''hocam x oyuncu kızına yan gözlemi baktı niye oynatmıyorsun'' diyenler çıktı. rezalet, büyük rezalet.
  • 21613
    hocayı çok seven ve başarılarına saygı duyan biri olarak söylüyorum. işler kötü gidince sürekli hedef değiştiren en iyi yerli antrenör. bazı şeyler artık kabak tadı vermeye başladı. baştan söyleyeyim, hocanın takımda kalmasını isteyenlerdenim; çünkü yerine gelecek teknik direktör hele ki yabancı olursa başarılı olma şansı yok. yerler adamı, saha dışında yerler çünkü burası türkiye. yerli olarak kim düşünülebilir peki? belki okan buruk, o da en iyi ihtimalle 2 sene içinde falan. bu durumda hoca tabi ki de devam etmeli ancak bir zahmet bazı şeyleri değiştirerek. hocanın 4.döneminden itibaren takımın belli bir oyun planı, sistemi var mı? neden hala selçuk inan bu kadar alternatif varken 11 başlıyor? yahu hadi 11 başlattın çıkarana kadar neden 65 dk. bekliyorsun? illa takımın gol mü yemesi gerek? bunların hiçbiri formsuzlukla falan açıklanamaz. sen çıkıp 32 yaşındaki formsuz babeli 3 günde bir 90 dk. oynatırsan, ben artık bu tempoyu kaldıramıyorum diyen mariano’yu 3 günde bir oynatırsan ben de seni eleştiririm. bu en doğal hakkım. sahi bir de rotasyon olayı vardı, geçen sene bas bas bağırdığın. şener, jimmy, emre mor gençlerbirliği maçında oynamayacaksa hangi maçta oynayacak allah aşkına. tamam başkanla şu an aran iyi olmayabilir ancak sen topu ona atarsan gereken cevabı da yersin ki adam haklı bu konuda. sen saha dışından önce bir oynattığın futbola bak. 2 senedir açık ara ligin en iyi kadrosu sende. şu oynanan oyun yakışıyor mu? benim sana saygım galatasaray’ı düşünüp 2017 aralık ayında kendini de riske atarak geldiğin zaman arttı hocam. lütfen artık saha içine, esas odaklanman gereken yere odaklan. bu kadro takım olursa hakemi de yener çünkü. ancak aynı numaralarla hedef değiştirme artık, çünkü en azından ben bunları yemiyorum.
  • 21616
    5 ekim 2019 gençlerbirliği galatasaray maçından sonra hatalı olduğunu kabul ettiği anda benim için olay kapandı. zaten gıcık olduğum hocanın formsuzluğu değil, bu formsuzluğa rağmen birşeyleri değiştirmeye çalışmamasıydı. gençler maçından sonra girilen milli ara ile belli ki değişecek şeyler olacak ve bu da benim için yeterlidir. değiştirsin yine başarısız olsun, o önemli değil. hocanın kredisi var. yeter ki önemsemiyormuş gibi davranmasın. denesin, olmasın, bir daha denesin. yine mi olmadı? başka birşey denesin. sezon böyle böyle bitse umrumda değil. fatih terim bu, o kadar kredisi yoksa bir kulüp olmaktan, bir tarihe ve bir kültüre sahip olmaktan kimse bahsetmesin.
  • 21617
    öyle deli divane fatih terim fanı değilimdir ama hocayı çok severim, tarihimizin tek başına yüzde 50si bu adamdır.

    şimdi takım 2 senedir doğru düzgün oynamıyor. bunda eleştirenlerle hem fikirim. yalnız sahada oynanan oyun konusunda hocayı eleştirmiyorum. benim eleştirim farklı yönde.

    geçen sene de yazdım, bu seneki transferler de yine aynı tipte oyuncular olunca, bu sene de yazdım; bu takımın sahada işletebileceği her hangi bir sistem yok. hangi sistemi oynarsanız oynayın, ilk öncelik takımın dayanıklı, güçlü ve mücadeleci olması gerekir. bu varsa sonra gider sistem tartışırsın.

    bu takım , bu oyuncularla güçlü bir oyun ortaya koyamaz çünkü fiziksel açıdan zayıf oyunculardan kurulu bir takımız. işte bu noktada hocayı eleştiriyorum. hızlı, dayanaklı, mobil ve mücadeleci oyuncular yerine, stabil, ikili mücadeleden kaçan, top ayağıma gelsin kafasındaki oyuncular tercih etmiştir. sahada basan, ısıran, didişen tek oyuncumuz yok. böyle bir takım kurulmaz, kurulmamalı. hatta bu açıdan geçen seneki * şampiyonluğu da bir terim mucizesi olarak görüyorum. geçen seneki takımın şampiyon olma ihtimali normal şartlarda yoktu. gerçekten yoktu. bu sene de yok. olursa yine terim mucizesi olur.

    hocanın transferde oyuncu tercihleri bana göre yanlıştır, 2 senedir de farklı bir oyuncu tipi düşünmüyor malesef. eldeki oyunculara da, yaşları da göz önünde bulundurulursa, mücadele etmeyi öğretmek pek olası görünmüyor. ocak ayında fişek gibi, hızlı, çabuk güçlü 3-4 oyuncu alınmadığı sürece bu kısır futbol devam edecektir.
  • 21619
    hocayı eleştirenlerin başımın üstünde yeri var. doğru olanı yapıyorlar. eleştirinin olmadığı yerde gelişme olmaz. hele de kötü giden bir şeyler varsa herkes sözünü söylemeli. bir yerde ortak akıl oluşacak ve eleştirinin hedefi olan fatih hoca doğru noktalara kanalize olabilecektir.

    istifasını isteyenleri ise hiçbir yerde konumlandıramıyorum. hatta bu keskin tavrı tahammülsüz ve şımarıkça buluyorum.

    "mancini-prandelli-hamza-denizli-riekerink-tudor" dönemi bu arkadaşlara müstehakmış.

    galatasarayın menfaatlerini düşünen biri "gerekirse bu sezon başarılı geçmesin ama fatih hoca'yı kaybetmeyelim" der. hocanın o kadar kredisi var.

    "n'zonzi, falcao, seri, lemina geldi. bu kadroya yazık oluyor" diyen arkadaşlar bu isimler kimin yarattığı başarılı ortama geldi diye düşünsünler. takımın başında riekerink varken, takım 5.liğe oynarken falcao'yu getirebilir miydin?
  • 21622
    2019-2020 sezonunda elinde son yılların en iyi kadrosu ama ligin en kötü oyununu oynayan takımı var. hoca iyi bir aşçıdır, elindeki kadrodan maksimum verimi alma konusunda hiç de fena değildir ama bu kez olmuyor. ne oynayacağını bilmiyor, aslında aklında bir şeyler var ama oyuncular onun aklındakini oynamıyor.

    o yüzden elindeki malzeme ile ne yapacağını kendisi de bilmiyor malesef. oyuncuların yeteneğine güveniyor, bireysel yetenek ve bireysel form ile maçları kazanamıyor, bir kere rotasyon yaptı, malatya'da 3 puanı son dakikada bıraktı.

    a planı da, b planı da tutmadı.

    ben hocayı biraz paniklemiş gördüm. pek sağlıklı değil bence her anlamda.

    şu anda son 2 sezonda takımı şampiyon yapmış kahraman ve efsane hocadan, ufak ufak tarihin en iyi kadrolarından biriyle başarısız olma yoluna giren bir hoca görünümünde.

    şu ana kadar en büyük şansımız ise ligde 7 hafta sonunda bizim 10 puanımız olmasına rağmen, en büyük rakibimiz fener'in de yalnızca 1 puan önümüzde olması.

    yani bu adam 9 sezonda 8 şampiyonluk ve sayısız kupayla yerine yenisi gelmeyecek bir isim belki, kulübün en efsane 3-4 isminden birisi ama bu sezon şampiyon olamazsa imajının nasıl zarar göreceğini bizden iyi biliyor.

    bunu da istemeyeceği için 2 seçenek var şimdi önümüzde,

    - ya hoca daha önce yaptığı gibi bu takımı buradan alıp ayağa kaldıracak ki bunun için de camiayı yeniden etrafında konsolide etmeye çalışıyor. (yaptığı açıklamalar ile takımı ve yönetimi eleştirerek, "dış güçler" olayına girerek)

    - ya da yönetimle gerginliği arttırıp, kendisini kovdurup, o imajına zarar vermeden sezon ortasında bırakıp gitmek.

    bugün 10-15. hafta bıraksa imajı zarar görmez , yerine gelen de şampiyon yapamaz, 2 sene sonra fatih terim daha güçlü döner.

    daha önce benzer bir filmi gördük zaten.

    dilerim ilk olasılık üzerinde yoğunlaşırız ve o gerçekleşir.
  • 21623
    burada hocaya içinde bir gram hakaret olmayan, son derece saygılı ve sözlük yönetiminin de müdahalede bulunamayacağı ağır bir yazı yazardım ama "yüreğini koyacak genç çocukları oynatmalıydım. kendime büyük bir eksi yazıyorum" lafına istinaden yazmıyorum.

    milli maç arası girdi, sabredeceğiz. umudum var mı? çok az. o da kaostan zaman zaman iyi şeyler çıkardığı için. eğer söylenildiği gibi yönetime laf çakıyorsa bence hiç girmesin o işe. çünkü kendisi net haksızdır. açık konuşayım, galatasaray tarihinin belki de en büyük değeri olan fatih terim'e karşı mevcut şartlarda şu an ki yönetimi savunurum ben.

    sezon başı herkesin bas bas bağırdığı olmaz dediği bu beklerle sezona başlamayı çok net bir şekilde isteyen, selçuk bitiğini kadroda tutan ve hala inanılmaz bir şekilde kadroya yazan, forma adaletinden bi' haber olan ve yaptığı hatalardan ders çıkarmayan sensin hoca. hadi hücumda onyekuru'nun gidişi sonrası yaşadığımız temposuzluğu, paramız olmadığı için yerini dolduramadığımızdan yaşıyoruz. onu sana yazmayalım. peki elinde her türlü formasyon değişikliğini yapabileceğin alternatifli bir kadro varken, beklerin ve kanatların da çalışmıyorken hatta temposuzluktan ölmek üzerelerken neden çift forvete geçip orta sahayı kalabalık tutup, orta bölgenin oyun şeklini belirlediği mücadeleci bir oyuna geçmiyorsun?

    bu bana göre şu an sorulabilecek en net soru fatih terim'e. psg karşısında benzer bir şeyler yapmaya çalıştı. oyun olarak da takım fena değildi ama bana göre o taktik o maçlıktı ve yapmak zorunda olduğu için yaptı. oysa ki bu diziliş ve taktik bu oyuncu grubuyla bu sezonun tek çıkar yolu gibi görünüyor. hatta bence görünmüyor bağırıyor.

    ocak ayında tempolu süratli bir bek ve bir kanat alırsın geçersin klasik 4-2-3-1 ya da 4-3-3'e ama şu an bunu yapabilecek bir kadron yok. ısrar etmenin de anlamı yok.

    tam bir çile sezonu. sabredeceğiz bakalım.
  • 21624
    5 ekim 2019 gençlerbirliği galatasaray maçı sonrasında yaptığı konuşmada yönetimi en azından başkanı kastetmediğini düşünüyorum zira cengiz bolca sahip çıktı zamanında.
    ayrıca konuşmasında futbolcuları ve nihayet kendisini de eleştirmesi de önemli. umuyorum milli takım arasından sonra takımı ve kendisini toparlayacaktır.
    yönetim ile aralarındaki sorunları büyütmezler umarım.
    edit: bana maç sonrasında ceza almayanlar konuşsun derken ali koç'u kastetti. konuşsunlar dursunlar dedi gibi geldi.
  • 21625
    haftalardır topu taca atıyor, kötü oynuyoruz diyemiyor, futbolcuyu eleştirmiyor hatta kendi yanlışlarını örtpas etmek için saha dışı hadiselere değiniyor diye hakkında yakınılan insan bu sefer çıkıp kötüydük, bazıları bu formayı haketmiyor ve benim de kendi adıma eksilerim var dediği için eleştiriliyor. hakikaten anlamakta insan zorlanıyor. tam olarak beklentiniz nedir bu adamdan? ceza almamak için konuşmayacağım diyor yine eleştiriliyor. selim soydan denen zatın fenerbahçe maçındaki hareketine bir allahın kulu çıkıp da bir şey söyleyemiyor, çıkın bunu eleştirin. benzer şeyi federasayondaki galatasaraylı biri yapmış olsa ortalık yangın yerine dönecek bunu çok iyi biliyorsunuz ama başkası yaptığından hoca dışında herkes üç maymunu oyunuyor. bizim maçta son dakikada buz gibi penaltımız verilmiyor, bjk maçında rakibinin buz gibi penaltısı verilmiyor bunlara yönetimden çıkıp tek 1 kelime eden daha duymadım. takımın kötü oynuyor olabilir ama hakkını her koşulda savunmak zorudasın. adamlar çatır çutur yenildikleri maçta hakem hatası var diye haflarca ortalığı yangın yerine çevirdi; hem de öyle bir hata olmadığı halde. biz ancak seyrededuralım.

    fatih terim elbet eleştirilebilir, ben de son sönemde bir konuda kendisini oldukça eleştiriyorum. taraftarımızdaki bu belhanda ve feghouli seviciliği maalesef hocaya da sirayet etmiş durumda. kendisini bunun için ben de kritik ediyorum net. belhanda ve feghouli oynamasın 9 kişi ile benzer topu oynarız, bu iddiam gerçek dışı değildir.
App Store'dan indirin Google Play'den alın