345
dün gece iki farklı rüya gördüm. birincisi nagatomo ile ilgili, diğeri lionel messi.
nagatomo beni japonya'ya davet etmiş, eşi, kendisi ve ben güzel bir restoranda yemek yiyoruz. ben yemek konusunda aşırı seçici ve tiksinen biri olarak ne yapacağımı bilmiyorum. masada suşi benzeri bir şey var ve bir de içinde değişik değişik şeyler olan ekmek var. mantar gibi ama et de olabilir. lan acaba domuz mudur diyorum içimden. suşiyi hayatta yemem. bari ekmeği yiyeyim diyorum, yakından bakınca mantar olduğunu fark ediyorum. benim için mantar ile domuzun arasında zerre kadar fark yok. yiyemiyorum. nagatomo ve eşi tebessümle bana bakıyorlar. ayıp ettiğimi düşünerek ekmeğin sadece ekmekli kısmından bir ısırık alıp çiğnemeye başlıyorum. yarım saat onu çiğniyorum. o sırada kafamda ''neden geldim japonya'ya'' türküsü çalıyor. ulan nagatomo, rüyamda bile seni kıramıyorum.
sonra messi ile olan rüyaya skip yapıyorum nasıl oluyorsa. messi'nin evine gelmişim. kız arkadaşı da var. ama aşırı mütevazı bir ev. küçücük ev, her şey ikinci el gibi. tamam mütevazılık, sadelik iyidir de bu kadar da olunmaz diye içimden geçiriyorum. dışarıdan yemek söylüyor ama cebinden 10 tl ve 3-5 tane kuruşluk bozuk para çıkıyor. içim acıyor adama. böyle messi mi olur lan diyorum. sonra kollarına bakınca messi'nin dövmelerini göremiyorum. aha! bu messi değil lan. messi sandığım adama çıkışıyorum, olum beni niye kandırıyorsun diye. gülüyor o da.
bunlar da böyle saçma sapan rüyalarımdı.
nagatomo beni japonya'ya davet etmiş, eşi, kendisi ve ben güzel bir restoranda yemek yiyoruz. ben yemek konusunda aşırı seçici ve tiksinen biri olarak ne yapacağımı bilmiyorum. masada suşi benzeri bir şey var ve bir de içinde değişik değişik şeyler olan ekmek var. mantar gibi ama et de olabilir. lan acaba domuz mudur diyorum içimden. suşiyi hayatta yemem. bari ekmeği yiyeyim diyorum, yakından bakınca mantar olduğunu fark ediyorum. benim için mantar ile domuzun arasında zerre kadar fark yok. yiyemiyorum. nagatomo ve eşi tebessümle bana bakıyorlar. ayıp ettiğimi düşünerek ekmeğin sadece ekmekli kısmından bir ısırık alıp çiğnemeye başlıyorum. yarım saat onu çiğniyorum. o sırada kafamda ''neden geldim japonya'ya'' türküsü çalıyor. ulan nagatomo, rüyamda bile seni kıramıyorum.
sonra messi ile olan rüyaya skip yapıyorum nasıl oluyorsa. messi'nin evine gelmişim. kız arkadaşı da var. ama aşırı mütevazı bir ev. küçücük ev, her şey ikinci el gibi. tamam mütevazılık, sadelik iyidir de bu kadar da olunmaz diye içimden geçiriyorum. dışarıdan yemek söylüyor ama cebinden 10 tl ve 3-5 tane kuruşluk bozuk para çıkıyor. içim acıyor adama. böyle messi mi olur lan diyorum. sonra kollarına bakınca messi'nin dövmelerini göremiyorum. aha! bu messi değil lan. messi sandığım adama çıkışıyorum, olum beni niye kandırıyorsun diye. gülüyor o da.
bunlar da böyle saçma sapan rüyalarımdı.