1664
olaya farklı bir açıdan yaklaşacağım. günümüzde bir ürün ya da hizmeti en iyi şekilde pazarlamak için yapılması gereken bazı şeyler vardır;
1- bu ürün ya da hizmetin tüketici tarafından eksiklik hissini tetiklemesi ya da ürün kazanımı sonucunda tatmin olarak bu eksikliği giderdiğini hissetmesi amaçlanır.
2- ürün ya da hizmetin temel satış vaadi yani usp dediğimiz kısmı belirlenir ve tüketici tarafından ilgi düzeyine uygun bir seçim yapılır. hatta günümüzde buna bir de duygusal satış vaadi dediğimiz esp kısmı da eklenmiştir. global markalar bu iki bileşimi propaganda ve reklamlarında uygular ve nokta atışı yaparlar.
3- gerekli analizler yapılır ve bu analizlerde objektiflik kurum açısından çok önemlidir. daha önce çalıştığım bir çok büyük marka ürününü kötülemek yerine bahane üretirken sadece x bir firma objektif analizler gönderir ve bunu kampanyalarda olumlu anlamda kullanmamıza izin verirdi. swot analizinden tutun rakip analizine kadar bu durum çok önemlidir.
4- aida pazarlama modeli denilen tüketici tatminini ölçen modelin adia minvaline dönüşüne dair gerçeklere dikkat edilmelidir. nitekim günümüzde paylaşım ve etkileşim tabanlı sosyal medya gücü dediğimiz bir kavramı hiçe saymak saçma olacaktır.
bu noktaya kadar bir reklamcı gözüyle madde madde genel bir tanımlama yazarak uygulanması muhtemel kurala dair fikirleri entegre etmek gerekirse;
1- türk futbolunun en büyük destekçisi ve de tüketicisi olan bizler ülkenin hemen hemen %80'i konumundayız. ve bizim hissettiğimiz eksiklik ülke futbolunun başarısızlığı, milli takımın başarısızlığı. bu eksikliğin giderilmesi adına kaliteli isimlerin kadrolara katılmasına olanak sağlayan 14 yabancı kuralı sonrasında;
- anadolu kulüpleri bir çok kaliteli ismi kadrolarına kattılar.
- ligin üst kısmında şampiyonluk mücadelesi veren takım sayısı arttı.
- maçların skorlarının öngörülebilir oluşu ortadan kalktı.
- ciddi anlamda oyun anlayışı benzer olan anadolu kulüpleri kendilerine özgü taktik ve teknik gelişimler gösterdiler.
- üç büyükler gereksiz harcamalar yaparak kadrosuna kattığı yerli futbolcular yerine daha farklı tercihlere yöneldiler.
- üç büyüklerin sırf kadro derinliği için kadroya kattığı genç yetenekler bu kariyer bitiren transferler yerine avrupa kulüplerine transfer oldular.
- başta büyük takımlar olmak üzere bir çok kulüp kendi altyapısından çıkan yerli oyunculara daha çok önem vermeye başladı.
- kısacası biz taraftarları müşteri olarak varsayarsak herkesin daha mutlu olduğu ve takımların kalitesinin arttığı daha keyifli bir lig izler olduk.
2- yabancı kuralındaki usp ve esp kavramlarını açmak gerekirse;
- temel satış vaadi her kulüp için kulübe gelen yıldızlar ve de uluslararası alanda başarıyı olanaklı kılmaktır. bu konu ile ilgili demek istediğimi bir örnekle anlatmam gerekirse;
sırf yabancı sınırı yüzünden atletico madrid karşısında forma giyen jem karacan ismi yeterlidir diye düşünüyorum. aynı zamanda yabancı sınırı kalkması sonrası avrupa arenasında başarılar kazanan beşiktaş'ın bu durumdan nasıl etkilendiği de ortadadır.
- esp kısmına gelince ise biz taraftarların duygusal vaadi aidiyeti olan futbolcularla olan bağımızdır. kulübün elini kolunu bağlayan kontrat yapıldığı için kulübede oturmayı seçip formaya değer vermeyen yerli kalitesiz balon futbolcular esp kısmının negatif aktarımıdır. gerçekten hakettiği paraları alarak bu formayı giyen her futbolcu ise baş tacıdır.
3- gelelim gerekli analizlere;
- tff diyor ki bu kural türk futboluna zarar veriyor! yabancı sınırı kalkması sonrasında yurtdışına transfer olan türk futbolcu sayısına bakılması yeterlidir.
- uçmuş yerli bonservis bedelleri normale dönmüştür. emre akbaba gerçekten sınır olsaydı sizce kaç milyon euro olurdu?
- tff'nin başımıza getirdiği lucescu ki bilirsiniz kendisi baba tarafından yozgatlıdır halis mulis türk sayılır buyurmuştur ki ben 3 4 takımdan milli takım kurmak istiyorum. yahu belçika milli takımının 20li takımdan oluşan bir oyuncu topluluğundan olduğu ya da benzer muadil durumları bir insan hiç mi analiz etmez!
- tff diyor ki yerli futbolcu yetişmiyor. yerli futbolcu ihracatı ve yetişmesi açısından yine kural sonrası rakamlara bakılması yeterlidir. bununla birlikte tff bunu diyeceğine altyapı harcaması yapan takımlara destek olmalıdır. yine bir analiz hatası yapılmıştır.
- ironik olan koskoca tff kural öncesi neyin farklı olduğunu ve önceden çok fazla yerli futbolcu yetiştiği masalını nasıl açıklayacaktır merak konusudur.
4- pazarlama modeli olan aida ve günümüzdeki çevrimi olan adia açısından bakarsak;
- tff ligin gelişimi ve pazarlanması yönünde çalışmaktansa neden sürekli bir yabancı sınırı değişimine takılmaktadır.
- avrupa'nın en iyi liglerinden açıklaması yapılan bu lige neden bir forma fontu dahi tasarlanamamış ve hala arial font gibi komik uygulamalar devam etmektedir?
- neden avrupa'nın önde gelen liglerinin imajı olan bir medya çalışması yapılmamış ve maç içi skorbord ekran görselleri gibi çalışmalar yapılmamıştır?
- neden kulüpler euro öderken maç ödemeleri tl üzerinden verilmektedir?
- kulüplerin tekelinde olması gereken yabancı sınırı düzenlemesi neden kulüpler dikkate alınmadan keyfi biçimde değiştirilmek istenmektedir?
işin özü daha pazarlama dinamiklerine hakim olmayan, doğru okumaları yapamayan, gerekli güncel değişimlere ayak uyduramayan, çağ dışı tasarımlara ve çağ dışı düşüncelere hapsolmuş bir federasyon profili çizilmektedir. türk futbolu adına önerilen yabancı sınırlaması revizyon bir revizyon değil türk futbolcu önünde engeldir!
son olarak yabancı sınırı esas olarak türkiye futbol federasyonu bünyesindeki ekibe uygulanmalıdır. nitekim esas yabancı olan kendileridir. hem türk futboluna, hem dünyadaki dinamiklere, hem de gerçeklere. yabancı oyuncu sayısı gibi çağ dışı olan bu uygulama tamamen kaldırılmalı dileyen her kulüp istediği sayıda türk ya da yabancı futbolcu ile saha olmalıdır. yabancı kalmayın bu anlamsız değişime sessiz kalmayın!
1- bu ürün ya da hizmetin tüketici tarafından eksiklik hissini tetiklemesi ya da ürün kazanımı sonucunda tatmin olarak bu eksikliği giderdiğini hissetmesi amaçlanır.
2- ürün ya da hizmetin temel satış vaadi yani usp dediğimiz kısmı belirlenir ve tüketici tarafından ilgi düzeyine uygun bir seçim yapılır. hatta günümüzde buna bir de duygusal satış vaadi dediğimiz esp kısmı da eklenmiştir. global markalar bu iki bileşimi propaganda ve reklamlarında uygular ve nokta atışı yaparlar.
3- gerekli analizler yapılır ve bu analizlerde objektiflik kurum açısından çok önemlidir. daha önce çalıştığım bir çok büyük marka ürününü kötülemek yerine bahane üretirken sadece x bir firma objektif analizler gönderir ve bunu kampanyalarda olumlu anlamda kullanmamıza izin verirdi. swot analizinden tutun rakip analizine kadar bu durum çok önemlidir.
4- aida pazarlama modeli denilen tüketici tatminini ölçen modelin adia minvaline dönüşüne dair gerçeklere dikkat edilmelidir. nitekim günümüzde paylaşım ve etkileşim tabanlı sosyal medya gücü dediğimiz bir kavramı hiçe saymak saçma olacaktır.
bu noktaya kadar bir reklamcı gözüyle madde madde genel bir tanımlama yazarak uygulanması muhtemel kurala dair fikirleri entegre etmek gerekirse;
1- türk futbolunun en büyük destekçisi ve de tüketicisi olan bizler ülkenin hemen hemen %80'i konumundayız. ve bizim hissettiğimiz eksiklik ülke futbolunun başarısızlığı, milli takımın başarısızlığı. bu eksikliğin giderilmesi adına kaliteli isimlerin kadrolara katılmasına olanak sağlayan 14 yabancı kuralı sonrasında;
- anadolu kulüpleri bir çok kaliteli ismi kadrolarına kattılar.
- ligin üst kısmında şampiyonluk mücadelesi veren takım sayısı arttı.
- maçların skorlarının öngörülebilir oluşu ortadan kalktı.
- ciddi anlamda oyun anlayışı benzer olan anadolu kulüpleri kendilerine özgü taktik ve teknik gelişimler gösterdiler.
- üç büyükler gereksiz harcamalar yaparak kadrosuna kattığı yerli futbolcular yerine daha farklı tercihlere yöneldiler.
- üç büyüklerin sırf kadro derinliği için kadroya kattığı genç yetenekler bu kariyer bitiren transferler yerine avrupa kulüplerine transfer oldular.
- başta büyük takımlar olmak üzere bir çok kulüp kendi altyapısından çıkan yerli oyunculara daha çok önem vermeye başladı.
- kısacası biz taraftarları müşteri olarak varsayarsak herkesin daha mutlu olduğu ve takımların kalitesinin arttığı daha keyifli bir lig izler olduk.
2- yabancı kuralındaki usp ve esp kavramlarını açmak gerekirse;
- temel satış vaadi her kulüp için kulübe gelen yıldızlar ve de uluslararası alanda başarıyı olanaklı kılmaktır. bu konu ile ilgili demek istediğimi bir örnekle anlatmam gerekirse;
sırf yabancı sınırı yüzünden atletico madrid karşısında forma giyen jem karacan ismi yeterlidir diye düşünüyorum. aynı zamanda yabancı sınırı kalkması sonrası avrupa arenasında başarılar kazanan beşiktaş'ın bu durumdan nasıl etkilendiği de ortadadır.
- esp kısmına gelince ise biz taraftarların duygusal vaadi aidiyeti olan futbolcularla olan bağımızdır. kulübün elini kolunu bağlayan kontrat yapıldığı için kulübede oturmayı seçip formaya değer vermeyen yerli kalitesiz balon futbolcular esp kısmının negatif aktarımıdır. gerçekten hakettiği paraları alarak bu formayı giyen her futbolcu ise baş tacıdır.
3- gelelim gerekli analizlere;
- tff diyor ki bu kural türk futboluna zarar veriyor! yabancı sınırı kalkması sonrasında yurtdışına transfer olan türk futbolcu sayısına bakılması yeterlidir.
- uçmuş yerli bonservis bedelleri normale dönmüştür. emre akbaba gerçekten sınır olsaydı sizce kaç milyon euro olurdu?
- tff'nin başımıza getirdiği lucescu ki bilirsiniz kendisi baba tarafından yozgatlıdır halis mulis türk sayılır buyurmuştur ki ben 3 4 takımdan milli takım kurmak istiyorum. yahu belçika milli takımının 20li takımdan oluşan bir oyuncu topluluğundan olduğu ya da benzer muadil durumları bir insan hiç mi analiz etmez!
- tff diyor ki yerli futbolcu yetişmiyor. yerli futbolcu ihracatı ve yetişmesi açısından yine kural sonrası rakamlara bakılması yeterlidir. bununla birlikte tff bunu diyeceğine altyapı harcaması yapan takımlara destek olmalıdır. yine bir analiz hatası yapılmıştır.
- ironik olan koskoca tff kural öncesi neyin farklı olduğunu ve önceden çok fazla yerli futbolcu yetiştiği masalını nasıl açıklayacaktır merak konusudur.
4- pazarlama modeli olan aida ve günümüzdeki çevrimi olan adia açısından bakarsak;
- tff ligin gelişimi ve pazarlanması yönünde çalışmaktansa neden sürekli bir yabancı sınırı değişimine takılmaktadır.
- avrupa'nın en iyi liglerinden açıklaması yapılan bu lige neden bir forma fontu dahi tasarlanamamış ve hala arial font gibi komik uygulamalar devam etmektedir?
- neden avrupa'nın önde gelen liglerinin imajı olan bir medya çalışması yapılmamış ve maç içi skorbord ekran görselleri gibi çalışmalar yapılmamıştır?
- neden kulüpler euro öderken maç ödemeleri tl üzerinden verilmektedir?
- kulüplerin tekelinde olması gereken yabancı sınırı düzenlemesi neden kulüpler dikkate alınmadan keyfi biçimde değiştirilmek istenmektedir?
işin özü daha pazarlama dinamiklerine hakim olmayan, doğru okumaları yapamayan, gerekli güncel değişimlere ayak uyduramayan, çağ dışı tasarımlara ve çağ dışı düşüncelere hapsolmuş bir federasyon profili çizilmektedir. türk futbolu adına önerilen yabancı sınırlaması revizyon bir revizyon değil türk futbolcu önünde engeldir!
son olarak yabancı sınırı esas olarak türkiye futbol federasyonu bünyesindeki ekibe uygulanmalıdır. nitekim esas yabancı olan kendileridir. hem türk futboluna, hem dünyadaki dinamiklere, hem de gerçeklere. yabancı oyuncu sayısı gibi çağ dışı olan bu uygulama tamamen kaldırılmalı dileyen her kulüp istediği sayıda türk ya da yabancı futbolcu ile saha olmalıdır. yabancı kalmayın bu anlamsız değişime sessiz kalmayın!