1972
hıncal uluç fanatik galatasaraylı olduğu kadar fanatik bir milliyetçidir. babası rahmetli fuat uluç pek bilinmese de mareşal fevzi çakmak'ın has adamlarından olup maginot hattının bir benzeri olarak olası bir nazi taarruzuna karşı çatalcada oluşturulan mekanize hattın savunmasında yer almış emrindeki yüzlerce askerin şarbondan vefat etmesine çare olamamış kahrolmuştur. bunun üzerine ikinci dünya savaşı sonrası mareşalden affını istemiş memleketin birçok yerinde gönüllü görev yapmıştır. daha sonra 27 mayıs darbesiyle yönetime gelen mbk içerisindeki muhafazakar kanatta yer almış darbenin bir kıyıma dönüşmesine engel olmaya ve cumhuriyetin özüne yani yeniden kimsesizlerin kimsesi olmasına çabalamış bu nedenle türkeş ve arkadaşlarıyla 14'ler olarak japonyadan hindistana sürülen turancı ekipten biri olması hasebiyle alparslan türkeş ile birlikte memleketten sürgüne gönderilmiştir. fuat uluç aslen mardinli olup rahmetli cem karaca'nın öz annesi ermeni toto karaca ile gönül ilişkisi yaşamıştır.
oğlu hıncal uluç da birçok seçim öncesi yazılarına bakılırsa görülecektir ki cumhuriyetçi köylü partisinin devamı olarak gördüğü mhp'nin daimi destekçisidir ama aynı hıncal uluç ismet paşa'dan medeni cesareti ve beşeri ilişkilerdeki inceliği öğrenmiş babasını hindistana süren, ailesinin iaşelerini kesen ikinci adam inönü'ye kin beslemeden onunla opera izlemiş, bahsettiğim özelliklerini kendine örnek almıştır.
hasta bir olimpiyat tutkunudur; türkiye'nin olimpik dallarda başarılı olmasını şu an hayattaki herkesten çok ister ve yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi aşırı türk milliyetçisidir ama yine bu, onun devşirme sporcuları desteklemesine engel değildir. ramil guliyev (ki kendisi azeri yani has türk), elvan hatta naim ve halil (ne yazık ki bulgar türkü olmaları bile sırf özal tarafından yurda kaçırıldıkları için onların gavur olarak zamanında medyada yer almasını engelleyemedi) örneklerinde türk olmanın, türkçe bilmenin değil türkiye adına yarışmanın önemli olduğu konusunda savaş vermiş devşirme mevhumunu herdem savunmuştur (hoş yeniçerilikle kendini tatmin eden yeni nesil osmanlıcıların çoğu devşirmeye, yabancı serbestliğine karşı ama olsun ne de olsa devir onların herhangi bir çelişki içine düşmeleri matematiksel olarak sıfırın altında zira).
peki madem bu kadar milliyetçi bir aileden geliyor ve kendisi de milliyetçi neden hıncal ağabeyi sözüm ona milliyetçi bir mafya babası vurdu (aynı mafyöz bazı beşiktaşlı alemci futbolcuları adam etti ki bugün televizyonlarda fink atıyorlar)? nasıl oluyor da hıncal uluç aslen mardinli oluyor? neden babası evlense bir ermeni üvey annesi olacaktı hıncal ağabeyin? niçin devşirmeye karşı değil? neden inönü'ye kin kusmuyor şimdikiler gibi (ki kin beslemeye herkesten fazla hakkı var...)? niçin ama niçin hiçbir kategoriye koyamıyoruz kendisini?
bu soruların cevabı kendisinin gerçek bir galatasaraylı ahlakına sahip olmasıdır. maalesef öyle bir dönemdeyiz ki bir kere kategorik olarak ayrıştık mı artık her şey siyah her şey beyaz, istisnaya sümme haşa yer yok... sanki karşımızdaki gavur... ne gavuru gavurdan beter...
gerçek bir galatasaraylı olarak hıncal ağabey daima kendi doğruları olan ve bu doğrularını her platformda dile getiren bir zat-ı muhteremdir. kendi doğrusunun illa gerçekten doğru olmasına gerek yoktur önemli olan kendisinin doğru olduğuna vicdanen kanaat getirmesidir.
işte tam da bu nedenle sevgili galatasaray taraftarı zaman zaman kendisini çelişkili bulmaktadır. dün yerdiğini bugün övdüğünde geri adım attığı zannedilir halbuki hıncal ağabey hem gerçek galatasaraylıdır yani ön yargılı, fikri sabit bir adam değildir hem de babıalinin hayatta kalan son birkaç kalemşöründendir hani şu kurşun yese de kalemini satmayanlardan, doğru bildiğinin peşinde ölüme koşanlardan... yani artık nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımız numunelik bir galatasaraylı gazetecidir. iyi bakın görün allah sıhhat verdiği sürece görün ki skora göre, menfaatlere göre değil doğru bildiğine göre nasıl gazetecilik yapılır. bugün biz galatasaray taraftarının hoşuna gidecek bir şey yazar yarın bizi sinir edecek bir şey ama hiç unutmayın daima kendi galatasaraylılık terazisine koymadan galatasarayın "g"sini ağzına dahi almaz.
sen çok yaşa hıncal ağabey senden çok kalmadı ama yalaka sürüsü, güce tapan çokça satılık var onun için o kadar ender doğru görüyoruz ki zaman içinde yanlışı yaygınlığından ötürü doğru zannetme gafletine meyil ediyoruz...
oğlu hıncal uluç da birçok seçim öncesi yazılarına bakılırsa görülecektir ki cumhuriyetçi köylü partisinin devamı olarak gördüğü mhp'nin daimi destekçisidir ama aynı hıncal uluç ismet paşa'dan medeni cesareti ve beşeri ilişkilerdeki inceliği öğrenmiş babasını hindistana süren, ailesinin iaşelerini kesen ikinci adam inönü'ye kin beslemeden onunla opera izlemiş, bahsettiğim özelliklerini kendine örnek almıştır.
hasta bir olimpiyat tutkunudur; türkiye'nin olimpik dallarda başarılı olmasını şu an hayattaki herkesten çok ister ve yukarıda anlatmaya çalıştığım gibi aşırı türk milliyetçisidir ama yine bu, onun devşirme sporcuları desteklemesine engel değildir. ramil guliyev (ki kendisi azeri yani has türk), elvan hatta naim ve halil (ne yazık ki bulgar türkü olmaları bile sırf özal tarafından yurda kaçırıldıkları için onların gavur olarak zamanında medyada yer almasını engelleyemedi) örneklerinde türk olmanın, türkçe bilmenin değil türkiye adına yarışmanın önemli olduğu konusunda savaş vermiş devşirme mevhumunu herdem savunmuştur (hoş yeniçerilikle kendini tatmin eden yeni nesil osmanlıcıların çoğu devşirmeye, yabancı serbestliğine karşı ama olsun ne de olsa devir onların herhangi bir çelişki içine düşmeleri matematiksel olarak sıfırın altında zira).
peki madem bu kadar milliyetçi bir aileden geliyor ve kendisi de milliyetçi neden hıncal ağabeyi sözüm ona milliyetçi bir mafya babası vurdu (aynı mafyöz bazı beşiktaşlı alemci futbolcuları adam etti ki bugün televizyonlarda fink atıyorlar)? nasıl oluyor da hıncal uluç aslen mardinli oluyor? neden babası evlense bir ermeni üvey annesi olacaktı hıncal ağabeyin? niçin devşirmeye karşı değil? neden inönü'ye kin kusmuyor şimdikiler gibi (ki kin beslemeye herkesten fazla hakkı var...)? niçin ama niçin hiçbir kategoriye koyamıyoruz kendisini?
bu soruların cevabı kendisinin gerçek bir galatasaraylı ahlakına sahip olmasıdır. maalesef öyle bir dönemdeyiz ki bir kere kategorik olarak ayrıştık mı artık her şey siyah her şey beyaz, istisnaya sümme haşa yer yok... sanki karşımızdaki gavur... ne gavuru gavurdan beter...
gerçek bir galatasaraylı olarak hıncal ağabey daima kendi doğruları olan ve bu doğrularını her platformda dile getiren bir zat-ı muhteremdir. kendi doğrusunun illa gerçekten doğru olmasına gerek yoktur önemli olan kendisinin doğru olduğuna vicdanen kanaat getirmesidir.
işte tam da bu nedenle sevgili galatasaray taraftarı zaman zaman kendisini çelişkili bulmaktadır. dün yerdiğini bugün övdüğünde geri adım attığı zannedilir halbuki hıncal ağabey hem gerçek galatasaraylıdır yani ön yargılı, fikri sabit bir adam değildir hem de babıalinin hayatta kalan son birkaç kalemşöründendir hani şu kurşun yese de kalemini satmayanlardan, doğru bildiğinin peşinde ölüme koşanlardan... yani artık nesli tükenme tehlikesiyle karşı karşıya kaldığımız numunelik bir galatasaraylı gazetecidir. iyi bakın görün allah sıhhat verdiği sürece görün ki skora göre, menfaatlere göre değil doğru bildiğine göre nasıl gazetecilik yapılır. bugün biz galatasaray taraftarının hoşuna gidecek bir şey yazar yarın bizi sinir edecek bir şey ama hiç unutmayın daima kendi galatasaraylılık terazisine koymadan galatasarayın "g"sini ağzına dahi almaz.
sen çok yaşa hıncal ağabey senden çok kalmadı ama yalaka sürüsü, güce tapan çokça satılık var onun için o kadar ender doğru görüyoruz ki zaman içinde yanlışı yaygınlığından ötürü doğru zannetme gafletine meyil ediyoruz...