10895
hazırladığı kadrodan eyyamcılık akıyormuş da evlatçılık yapıyormuş da bilmem ne.
hani karakterinden hocalığına fatih terim hakkında satırlarca, paragraflarca yazılar yazıyorsunuz ya tepeden tırnağa tanıyormuş gibi, şu durum dahi ne kadar tanıdığınızı gözler önüne seriyor.
90'lı yılların başından bu yana fatih terim'in kurduğu takımları izliyoruz. akdeniz oyunları kazanan ümit milli takımdan şl'de çeyrek final oynayan galatasaray'a kadar değişmeyen tek şey var hocanın takım anlayışında: süreklilik. 30'a yakın yıl içerisinde futbol, sistemler, oyuncu tipleri çok değişti. e tabi hoca da değişti. eski sisteminden uzak, nispeten daha temkinli ve sonuç odaklı bir oyun oynatıyor diyebiliriz. tabi bu risk almayı gerektirmeyen, genel zamanlarda. anlayacağınız sistemi de belki defalarca değişti bu süreçte.
değişmeyen bir şey varsa o da hocanın kadro seçimleri. son gelişinin ilk zamanlarını hatırlayın, eboue'yi sol açık, sabri'yi orta saha, selçuk'u forvet arkası denediği maçlar oldu, bir süre kafasındaki oyun tarzını bulana kadar bu denemeler devam etti. neticede çift forvetli sistemde karar kılarak o efsanevi şampiyonluğumuza götüren sistemi oturttu. aynı şekilde euro 2016 elemeleri başlarken de aynı süreç yaşandı. 3-4-3 denedi, farklı oyuncularla bir sistem kurmaya çalıştı, bilal kısa'nın, olcan adın'ın, egemen korkmaz'ın bulunduğu zamanlar da oldu örneğin. ama nihayetinde sonuca götüren, 1.5 yıldır maç kaybettirmeyen sistemi ve kadroyu buldu.
hoca, işlerlik kazanan sistemini ve kadrosunu kurduğu zaman yoluna o şekilde devam eder. bizi uefa şampiyonluğuna götüren süreç de böyledir, şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynamamızı sağlayan süreç de. nitekim euro 2016'ya gidişimiz de bu şekilde oldu.
sistemi kurduktan sonra, kurduğu kadroyu şampiyonaya götürmenin neresi eyyamcılık, neresi evlatçılık anlayabilmiş değilim. hele hele "evlatçılık" kısmı o kadar boş ve ezber bir itham ki neden diye sormak bile vakit kaybı aslında. sanki tuttu, bugüne kadar adı-sanı duyulmamış, farklı bir gezegenden 23 tane adam çağırdı.
bir zamanlar burada emre ve volkan'ın euro 2016 için milli takıma alınacağını iddia edip bunun üzerinden aforizma ve sitem kasanlar da yine aynı kendinden emin ve yanılmaz tavırla bu evlatçılık-eyyamcılık ikilisine sarılmış vaziyetteler.
(bkz: #1930375)
(bkz: #1930235)
(bkz: #1930379)
(bkz: #1902264)
sanırım adaletin olduğu yer hakkında sandığınız kadar emin olmamanız gerekiyor biraz, değil mi?
hani karakterinden hocalığına fatih terim hakkında satırlarca, paragraflarca yazılar yazıyorsunuz ya tepeden tırnağa tanıyormuş gibi, şu durum dahi ne kadar tanıdığınızı gözler önüne seriyor.
90'lı yılların başından bu yana fatih terim'in kurduğu takımları izliyoruz. akdeniz oyunları kazanan ümit milli takımdan şl'de çeyrek final oynayan galatasaray'a kadar değişmeyen tek şey var hocanın takım anlayışında: süreklilik. 30'a yakın yıl içerisinde futbol, sistemler, oyuncu tipleri çok değişti. e tabi hoca da değişti. eski sisteminden uzak, nispeten daha temkinli ve sonuç odaklı bir oyun oynatıyor diyebiliriz. tabi bu risk almayı gerektirmeyen, genel zamanlarda. anlayacağınız sistemi de belki defalarca değişti bu süreçte.
değişmeyen bir şey varsa o da hocanın kadro seçimleri. son gelişinin ilk zamanlarını hatırlayın, eboue'yi sol açık, sabri'yi orta saha, selçuk'u forvet arkası denediği maçlar oldu, bir süre kafasındaki oyun tarzını bulana kadar bu denemeler devam etti. neticede çift forvetli sistemde karar kılarak o efsanevi şampiyonluğumuza götüren sistemi oturttu. aynı şekilde euro 2016 elemeleri başlarken de aynı süreç yaşandı. 3-4-3 denedi, farklı oyuncularla bir sistem kurmaya çalıştı, bilal kısa'nın, olcan adın'ın, egemen korkmaz'ın bulunduğu zamanlar da oldu örneğin. ama nihayetinde sonuca götüren, 1.5 yıldır maç kaybettirmeyen sistemi ve kadroyu buldu.
hoca, işlerlik kazanan sistemini ve kadrosunu kurduğu zaman yoluna o şekilde devam eder. bizi uefa şampiyonluğuna götüren süreç de böyledir, şampiyonlar ligi'nde çeyrek final oynamamızı sağlayan süreç de. nitekim euro 2016'ya gidişimiz de bu şekilde oldu.
sistemi kurduktan sonra, kurduğu kadroyu şampiyonaya götürmenin neresi eyyamcılık, neresi evlatçılık anlayabilmiş değilim. hele hele "evlatçılık" kısmı o kadar boş ve ezber bir itham ki neden diye sormak bile vakit kaybı aslında. sanki tuttu, bugüne kadar adı-sanı duyulmamış, farklı bir gezegenden 23 tane adam çağırdı.
bir zamanlar burada emre ve volkan'ın euro 2016 için milli takıma alınacağını iddia edip bunun üzerinden aforizma ve sitem kasanlar da yine aynı kendinden emin ve yanılmaz tavırla bu evlatçılık-eyyamcılık ikilisine sarılmış vaziyetteler.
(bkz: #1930375)
(bkz: #1930235)
(bkz: #1930379)
(bkz: #1902264)
sanırım adaletin olduğu yer hakkında sandığınız kadar emin olmamanız gerekiyor biraz, değil mi?