34
maç gecesi gözüme uyku girmemiş, oturmuş 2 saat havyan gibi şu yazıyı yazmıştım; #1359289
bu maç benim için bir maçın çok ama çok ötesindeydi. 98'deki o trajedinin bir intikamı olarak bakıyordum sadece. son 10-11 yılda maçların %90'ını tribünden takip etmiş biri olmama rağmen bu maça gidememiştim ama 15 yıl önce izlediğim yerde izliyordum maçı. (u: sedece koltuk değişmişti(: ) korku heyecanımı bastırıyordu. eleneceğiz diye düşünüyordum. llorente'nin vuruşunda 3-4 saniye dünyayla bağlantım kopmuştu. çok şükür kar yağdı maç ertesi güne ertelendi. karar sonrası sıcağı sıcağına bi' rahatlama geldi aslında ama üniversite biteli 4 ay olmuş, artık tamamiyle iş hayatına konsantre olmuş ve müdürüyle papaz olmuş biriyken (u: (: ) yine her şeyi riske atmak zorunda kalacaktım.
ertesi gün oldu. nasıl yaparım diye fellik fellik düşünüyorum. müdür de galatasaraylı ama benim kadar koyu değil. biliyorum maçı kaçırmaz ama kaçırtır :) o yüzden bi' yolunu bulmalıyım diye içim içimi yiyor. sabah işe geldim. yüzümde 1 gecede saçı beyazlamış adamın hali var. saatler geçmek bilmezken ite kaka 12.30 oldu. molaya çıkmak üzereydim ama artık öyle bir raddeye gelmiştim ki dayanamadım, atın ölümü arpadan olsun, söylicem aq. sikerler isterse kovsun dedim. gittim yanına. 15 dakika oturdu dinledi beni. dürüstçe söyledim her şeyi. durumu anlatırken işsiz kalırsam ne yaparım diye bile düşünmüşken adam hayatının kıyağını yaptı bana, saat 3,5'ta gel odama beraber izlicez dedi. o sözler dilinden dökülürken lotodan 1 milyon dolar çıkmış gibi hissettim kendimi. elim ayağım boşaldı sevinçten. sonrası malum, sneijder'in golünde 20 yıldır birbirini görmemiş abi-kardeş gibi sarılıyorduk birbirimize. ben 3-4 ay sonra kendi isteğimle işten ayrıldım ama ne zaman bu maçla ilgili bir şey görsem/okusam müdürüme ve tüm takıma içimden bi' allah razı olsun derim. hayatım boyunca unutamam o gün/leri.
bu arada yanılmıyorsam şampiyonlar ligi tarihinde benzer bir durum geçmiş senelerde yine juventus'un başına gelmişti. bayer leverkusen'le oynayacakları bir maç öncesi torino ve haliyle delle alpi sisler altında kalmış, maç da yine ertesi gün öğleden sonra oynanmıştı.
bu maç benim için bir maçın çok ama çok ötesindeydi. 98'deki o trajedinin bir intikamı olarak bakıyordum sadece. son 10-11 yılda maçların %90'ını tribünden takip etmiş biri olmama rağmen bu maça gidememiştim ama 15 yıl önce izlediğim yerde izliyordum maçı. (u: sedece koltuk değişmişti(: ) korku heyecanımı bastırıyordu. eleneceğiz diye düşünüyordum. llorente'nin vuruşunda 3-4 saniye dünyayla bağlantım kopmuştu. çok şükür kar yağdı maç ertesi güne ertelendi. karar sonrası sıcağı sıcağına bi' rahatlama geldi aslında ama üniversite biteli 4 ay olmuş, artık tamamiyle iş hayatına konsantre olmuş ve müdürüyle papaz olmuş biriyken (u: (: ) yine her şeyi riske atmak zorunda kalacaktım.
ertesi gün oldu. nasıl yaparım diye fellik fellik düşünüyorum. müdür de galatasaraylı ama benim kadar koyu değil. biliyorum maçı kaçırmaz ama kaçırtır :) o yüzden bi' yolunu bulmalıyım diye içim içimi yiyor. sabah işe geldim. yüzümde 1 gecede saçı beyazlamış adamın hali var. saatler geçmek bilmezken ite kaka 12.30 oldu. molaya çıkmak üzereydim ama artık öyle bir raddeye gelmiştim ki dayanamadım, atın ölümü arpadan olsun, söylicem aq. sikerler isterse kovsun dedim. gittim yanına. 15 dakika oturdu dinledi beni. dürüstçe söyledim her şeyi. durumu anlatırken işsiz kalırsam ne yaparım diye bile düşünmüşken adam hayatının kıyağını yaptı bana, saat 3,5'ta gel odama beraber izlicez dedi. o sözler dilinden dökülürken lotodan 1 milyon dolar çıkmış gibi hissettim kendimi. elim ayağım boşaldı sevinçten. sonrası malum, sneijder'in golünde 20 yıldır birbirini görmemiş abi-kardeş gibi sarılıyorduk birbirimize. ben 3-4 ay sonra kendi isteğimle işten ayrıldım ama ne zaman bu maçla ilgili bir şey görsem/okusam müdürüme ve tüm takıma içimden bi' allah razı olsun derim. hayatım boyunca unutamam o gün/leri.
bu arada yanılmıyorsam şampiyonlar ligi tarihinde benzer bir durum geçmiş senelerde yine juventus'un başına gelmişti. bayer leverkusen'le oynayacakları bir maç öncesi torino ve haliyle delle alpi sisler altında kalmış, maç da yine ertesi gün öğleden sonra oynanmıştı.