10267
herkes bu başlığa kendince bişeyler yazmış. ben de kendisi ile alakalı kendimce şeyler yazmak istedim.
ben 1991 doğumlu birisiyim. yani kendisiyle tanışmam 90lı yılların sonuna denk gelir. galatasaray aşkım evlere sığmaz olup kahvelere taşmıştı. babamı da zorlayarak artık galatasaray maçlarını izlemeye kahveye gitmeye başlamıştım.
o beyaz sigara bulutu arasından birisini görüyordum sürekli. sık sık kamera durup onu çekiyordu. bağırıyordu, ceket atıyordu. yumrukluyordu. önce dedim.
-baba bu kim kamera neden sürekli onu çekiyor?
+o fatih terim teknik direktörümüz
-neden bu kadar bağırıyor
+bizim topçulara bağırıyor daha güzel oynasınlar diye işte.
-başka maçlarda izliyoruz onlar hiç bağırmıyor.
+o da senin benim gibi galatasaraylı onun için biz nasıl burada pozisyon olunca bağırıyoruz heyecanlanıyoruz gol atınca seviniyor gol yiyince üzülüyoruz o da öyle o da galatasaraylı onun için. galatasaraylı eski futbolcu eski kaptan.
ne yalan söyleyeyim o çocuk aklımla ona ilk ısındığım an oydu. beni en çok etkileyen yer ise senin benim gibi galatasaraylı olmasıydı. beni tanıyanlar galatasaray sevgimi bilir gözyaşımı da öfkemi de nasıl maç seyrettiğimi de. onun orada şov yapmadığını gerçekten galatasaray için bişeyler yaptığını kendimden anlamıştım. bir kaç yaş ilerleyince ekran başında bağırmalarım sağa sola laf anlatmaya çalışmalarım küfürlerim gözyaşlarım geldi. bilmiyorum belki de sen beni bu hale getirdin ufaktan. belki de galatasaray taraftarının bu tutkusu bu hırsı bu isteği senden geçti bize. sen her müfit erkasap'a geçirdiğinde ben de babama veya yanımda kim varsa ona vurmaya başladım. bilemiyorum işte belki küçükten bilinç altıma yerleşti. ilerledik çok ilerledik. en yukarıya çıktık seninle. yıllar önce söylediğin gün gelecek en arka masada oturmayacaktık ve o gün gelmişti ama sen gittin. milyonların yüreğinde bir hüzün kal bizimle çığlıkları arasında gittin.
dedik ki fiorentina'ya gidiyordun. büyük çok büyük kulüp bizi temsil edecektin. kırdın zincirlerimizi bizi temsil edecektin. o yaştaki aklımla okulda herkese forentina'yı milan'ı bir galatasaraylı çalıştırıyor diye hava atıyordum. sonra geldin. eskisi gibi değildin olmaya çalışıyordun ama olamıyordun. biz de eskisi gibi değildik. mehmet cansun döneminden özhan canaydın ile küçülmüştük. bir de tam senin döneminde sahip som skandalı yaşandı. soyulmuştuk. kulüp çok iyi durumda değildi istediğin seviyede adamlar pek alamadık. sonra gitmek zorunda kaldın. dedik ki suç sende değil, yönetimde. biliyorduk yine gelecektin. geldin yine geldin. bu sefer biz de değişmiştik. durumumuz iyi değildi ama potansiyelimiz ve kabiliyetli bir yönetim vardı.
sen yokken biz hep seni aradık. herkes galatasaray'ı değerlendirip konuşurken fatih terim döneminden beri gelen kültür diyordu. tribünler baskı yiyip zor bela kazanılan maçtan sonra bile mutlu olmuyordu. baskı pres istiyordu kenarda takımı için çırpınan bir hoca tribünlerle bütünleşmiş rakibinin üzerine kabus gibi çöken bir galatasaray istiyordu. senin o hırçın ruhunu istiyorduk takımın her saniyesinde.
geldin şüphe ile bakıyordum sana ikinci dönemin gibi olur mu diyordum ama yürek işte seviyorum ya çok seviyorum ya seni fatih hoca yapar bu sefer hem bak yeni stad daha büyük bir bütçe ile iyi transferler yapılırsa yürür gider bu takım yeniden diyordum. ilk sezon açık söyleyeyim korkumdan kombine alamadım. gaziantep maçına gittim önce selçuk'un golüne de yetişemedim zaten. sonra ortalık karıştı derken ben de gerildim tabi ama hepimiz gibi ben de takımdaki o hırsı ve isteği gördüm. kaybetmiştik ama eve mutlu dönüyordum işte bizim takım böyle olmalı diyordum. fatih hocamın takımı böyle olur diyordum. başkası olsa kırılma maçımız olabilir denilen maçtan daha da güçlenerek çıkacağımıza o kadar emindim ki sen vardın nasıl olsa. soyunma odasında bana nutuk atsan çıkıp ölünceye kadar koşabilirdim senin için. bir samsunpor maçı vardı ki işte tam fatih terim maçıydı. çok daha fazla dökeceğim gözyaşlarımın ilki o maçta gelmişti. eski günlerdeki gibi görüyordum seni. istiyordun o kupayı bağırıyordun kızıyordun.
sonra şampiyon olduk. çok özlemiştik. `tanrım ne olur kesilmesin devam etsin` diyorduk hepimiz. kesilmemişti de kombinemi aldım. harçlıklarımdan artırdığım param ile her maça koşarak gidiyordum. takım tıkırında transferler on numara başımızda sen yürüyüp gidiyoruz. durdursanıza hadi galatasaray'ı diye bağırıyordum. malesef durdurdular. önce mesnetsiz dedikodular çıktı o bülent tulun denen mahlukat yüzünden. başkanını polise şikayet eip teknik direktörünün kuyusunu kazan birisi. yok dedim fatih hocam gelmez bu oyunlara bizi bırakıp da gitmez dedim. derken federasyon da başladı bir yandan eften püften sebeplere seni atıyorlardı oyundan. hepimiz öfkeliydik kimin ne mal olduğunu zaten biliyorduk. sonra o meşhur mersin maçı konuşman geldi. yolda eve dönerken dayanamadım. ağladım yine sen var ya çok yaşa diyordum. sen hep bizimle ol diyordum sen bizimleyken bizi kimse yıkamaz diyordum. yıktılar... tabi ki sen varken yıkamadılar... daha kötüsünü yaptılar... ama tek başına değillerdi....
gittin.
gittin bu sefer avrupa'ya da gitmedin.
gittin bu toprakların yüz karası adamlarının yanına gittin.
gittin 20 milyon insanı, güya çok sevdiğin galatasaray'ını bırakıp gittin.
gittin 4 ay önce küfür ettiğin adamların yanına gittin.
gittin hırsız'ın katilin yalancı bir halk düşmanının yanına gittin.
gittin galatasaray düşmanlarının koynuna gittin.
gittin yine gittin. hiç kalmadın ki sen bizimle, biz hep sevdik seni ama biz ne zaman alıp başımızı gidiyoruz dedik ne zaman ali sami yen'in vasiyetini yerine getireceğiz artık dedik sen hep gittin.
gittin ondan sonra anladım ki senin asıl sevdiğin galatasaray değilmiş. sen de onlardan farklı değilmişsin sen de makam istiyormuşsun sen de gücün peşindeymişsin. senin de asıl amacın farklıymış.
ben seni çok sevmiştim. ben seni babamın dediği gibi ''senin benim gibi galatasaraylı'' olarak bilmek isterdim. ama sen galatasaraylı değil terimsporluymuşsun.
sen benim kahramanımdın lan. seni o kadar seviyordum ki nefretim de işte bir o kadar büyük. senin önderliğinde ligin tozunu atacağımızı avrupa'da kupa üstüne kupa kaldıracağımızı da bilsem istemem artık seni. çünkü sen en güzel hayallerimin en güzel anılarımın en güzel kahramanımın katilisin.
bize uzak ol yeter. başka bir isteğim yok senden.
ben 1991 doğumlu birisiyim. yani kendisiyle tanışmam 90lı yılların sonuna denk gelir. galatasaray aşkım evlere sığmaz olup kahvelere taşmıştı. babamı da zorlayarak artık galatasaray maçlarını izlemeye kahveye gitmeye başlamıştım.
o beyaz sigara bulutu arasından birisini görüyordum sürekli. sık sık kamera durup onu çekiyordu. bağırıyordu, ceket atıyordu. yumrukluyordu. önce dedim.
-baba bu kim kamera neden sürekli onu çekiyor?
+o fatih terim teknik direktörümüz
-neden bu kadar bağırıyor
+bizim topçulara bağırıyor daha güzel oynasınlar diye işte.
-başka maçlarda izliyoruz onlar hiç bağırmıyor.
+o da senin benim gibi galatasaraylı onun için biz nasıl burada pozisyon olunca bağırıyoruz heyecanlanıyoruz gol atınca seviniyor gol yiyince üzülüyoruz o da öyle o da galatasaraylı onun için. galatasaraylı eski futbolcu eski kaptan.
ne yalan söyleyeyim o çocuk aklımla ona ilk ısındığım an oydu. beni en çok etkileyen yer ise senin benim gibi galatasaraylı olmasıydı. beni tanıyanlar galatasaray sevgimi bilir gözyaşımı da öfkemi de nasıl maç seyrettiğimi de. onun orada şov yapmadığını gerçekten galatasaray için bişeyler yaptığını kendimden anlamıştım. bir kaç yaş ilerleyince ekran başında bağırmalarım sağa sola laf anlatmaya çalışmalarım küfürlerim gözyaşlarım geldi. bilmiyorum belki de sen beni bu hale getirdin ufaktan. belki de galatasaray taraftarının bu tutkusu bu hırsı bu isteği senden geçti bize. sen her müfit erkasap'a geçirdiğinde ben de babama veya yanımda kim varsa ona vurmaya başladım. bilemiyorum işte belki küçükten bilinç altıma yerleşti. ilerledik çok ilerledik. en yukarıya çıktık seninle. yıllar önce söylediğin gün gelecek en arka masada oturmayacaktık ve o gün gelmişti ama sen gittin. milyonların yüreğinde bir hüzün kal bizimle çığlıkları arasında gittin.
dedik ki fiorentina'ya gidiyordun. büyük çok büyük kulüp bizi temsil edecektin. kırdın zincirlerimizi bizi temsil edecektin. o yaştaki aklımla okulda herkese forentina'yı milan'ı bir galatasaraylı çalıştırıyor diye hava atıyordum. sonra geldin. eskisi gibi değildin olmaya çalışıyordun ama olamıyordun. biz de eskisi gibi değildik. mehmet cansun döneminden özhan canaydın ile küçülmüştük. bir de tam senin döneminde sahip som skandalı yaşandı. soyulmuştuk. kulüp çok iyi durumda değildi istediğin seviyede adamlar pek alamadık. sonra gitmek zorunda kaldın. dedik ki suç sende değil, yönetimde. biliyorduk yine gelecektin. geldin yine geldin. bu sefer biz de değişmiştik. durumumuz iyi değildi ama potansiyelimiz ve kabiliyetli bir yönetim vardı.
sen yokken biz hep seni aradık. herkes galatasaray'ı değerlendirip konuşurken fatih terim döneminden beri gelen kültür diyordu. tribünler baskı yiyip zor bela kazanılan maçtan sonra bile mutlu olmuyordu. baskı pres istiyordu kenarda takımı için çırpınan bir hoca tribünlerle bütünleşmiş rakibinin üzerine kabus gibi çöken bir galatasaray istiyordu. senin o hırçın ruhunu istiyorduk takımın her saniyesinde.
geldin şüphe ile bakıyordum sana ikinci dönemin gibi olur mu diyordum ama yürek işte seviyorum ya çok seviyorum ya seni fatih hoca yapar bu sefer hem bak yeni stad daha büyük bir bütçe ile iyi transferler yapılırsa yürür gider bu takım yeniden diyordum. ilk sezon açık söyleyeyim korkumdan kombine alamadım. gaziantep maçına gittim önce selçuk'un golüne de yetişemedim zaten. sonra ortalık karıştı derken ben de gerildim tabi ama hepimiz gibi ben de takımdaki o hırsı ve isteği gördüm. kaybetmiştik ama eve mutlu dönüyordum işte bizim takım böyle olmalı diyordum. fatih hocamın takımı böyle olur diyordum. başkası olsa kırılma maçımız olabilir denilen maçtan daha da güçlenerek çıkacağımıza o kadar emindim ki sen vardın nasıl olsa. soyunma odasında bana nutuk atsan çıkıp ölünceye kadar koşabilirdim senin için. bir samsunpor maçı vardı ki işte tam fatih terim maçıydı. çok daha fazla dökeceğim gözyaşlarımın ilki o maçta gelmişti. eski günlerdeki gibi görüyordum seni. istiyordun o kupayı bağırıyordun kızıyordun.
sonra şampiyon olduk. çok özlemiştik. `tanrım ne olur kesilmesin devam etsin` diyorduk hepimiz. kesilmemişti de kombinemi aldım. harçlıklarımdan artırdığım param ile her maça koşarak gidiyordum. takım tıkırında transferler on numara başımızda sen yürüyüp gidiyoruz. durdursanıza hadi galatasaray'ı diye bağırıyordum. malesef durdurdular. önce mesnetsiz dedikodular çıktı o bülent tulun denen mahlukat yüzünden. başkanını polise şikayet eip teknik direktörünün kuyusunu kazan birisi. yok dedim fatih hocam gelmez bu oyunlara bizi bırakıp da gitmez dedim. derken federasyon da başladı bir yandan eften püften sebeplere seni atıyorlardı oyundan. hepimiz öfkeliydik kimin ne mal olduğunu zaten biliyorduk. sonra o meşhur mersin maçı konuşman geldi. yolda eve dönerken dayanamadım. ağladım yine sen var ya çok yaşa diyordum. sen hep bizimle ol diyordum sen bizimleyken bizi kimse yıkamaz diyordum. yıktılar... tabi ki sen varken yıkamadılar... daha kötüsünü yaptılar... ama tek başına değillerdi....
gittin.
gittin bu sefer avrupa'ya da gitmedin.
gittin bu toprakların yüz karası adamlarının yanına gittin.
gittin 20 milyon insanı, güya çok sevdiğin galatasaray'ını bırakıp gittin.
gittin 4 ay önce küfür ettiğin adamların yanına gittin.
gittin hırsız'ın katilin yalancı bir halk düşmanının yanına gittin.
gittin galatasaray düşmanlarının koynuna gittin.
gittin yine gittin. hiç kalmadın ki sen bizimle, biz hep sevdik seni ama biz ne zaman alıp başımızı gidiyoruz dedik ne zaman ali sami yen'in vasiyetini yerine getireceğiz artık dedik sen hep gittin.
gittin ondan sonra anladım ki senin asıl sevdiğin galatasaray değilmiş. sen de onlardan farklı değilmişsin sen de makam istiyormuşsun sen de gücün peşindeymişsin. senin de asıl amacın farklıymış.
ben seni çok sevmiştim. ben seni babamın dediği gibi ''senin benim gibi galatasaraylı'' olarak bilmek isterdim. ama sen galatasaraylı değil terimsporluymuşsun.
sen benim kahramanımdın lan. seni o kadar seviyordum ki nefretim de işte bir o kadar büyük. senin önderliğinde ligin tozunu atacağımızı avrupa'da kupa üstüne kupa kaldıracağımızı da bilsem istemem artık seni. çünkü sen en güzel hayallerimin en güzel anılarımın en güzel kahramanımın katilisin.
bize uzak ol yeter. başka bir isteğim yok senden.