• 238
    5-6 sezon önce desteklediğim bir uygulamaydı. ancak şimdi işler değişmeye başladı.
    bu değişimin bizimle doğrudan bir alakası yok. bizim de kasamıza para girmeye başladı; biz de istediğimiz, bize gelecek her yabancıyı alabilir hale geldik diye demiyorum bunu.

    avrupa futbolunun çehresi çok değişti. arap ve rus sermayelerinin futbola el atması ile yeni güçler bilhassa doğu avrupa'dan yükselmeye başladı. zenit dediğimiz takım, 70-80 milyon euro tutarında transfer bütçeleriyle önüne geleni almaya başladı. keza shakhtar donetsk. ayrıca manchester city, malaga gibi güçlü liglerin başaltı takımları iken iddialı hale evrimleşen kulüpleri de eklediğimizde rekabet zorlaştı.

    manchester city, chelsea, malaga, paris saint germain gibi takımlar bizim rakibimiz değil diye kabul edelim bir anlığına. ülke bazında ele alalım durumu.

    yabancı sınırlaması olmayan veya çok gevşek olan rusya, ukrayna ve portekiz liglerindeki yüksek bütçeli, petrol parasına konan takımlar sayesinde bu ülkeler uefa sıralamasında yükselişe geçtiler. bu 3 ülke de bizim önümüzde ve avrupa arenasına çıkan takımları bol brezilya aromalı kadroları sayesinde erken turlarda veda etmiyorlar.

    shakhtar ve dinamo kiev'in yanına, metalis kharkiv ve dnipro'yu ekleyen ukrayna'yı; uefa sıralamasında geçmemizin ihtimali yok. moskova'lı devlerinin yanına zenit st.petersburg, rubin kazan, anzhi gibi takımları ekleyen rusya'yı da yakalama şansımız bulunmuyor. brezilya pasaportlu oyuncuların yabancıdan sayılmadığı portekiz'de ise porto'nun hem sportif hem de ekonomik zaferlerini bir türk takımının yakalaması mümkün değil, zaten porto ile eşleştiğimiz zaman da kazanamıyoruz.

    şimdi demem o ki, yabancı sınırlaması koyarak yükseltmeyi düşündüğümüz türk milli takımı, portekiz, ukrayna ve rusya'dan oluşan bir grupta şu an bile kaçıncı olabilir ki zaten? türk milli takımını bu yabancı sınırlamasıyla dominant güç haline getirdik varsayalım, türk futboluna faydası ne olacak bunun? buyurun isveç milli takımı mesela. turnuvaların gediklisi, elemelerin bankosu... ama ortalıkta herhangi bir isveç kulübü var mı? eskilerin göteborg'u ayarında bile takımları kalmadı. ön elemeleri geçebilen yok. isveç milli takımı ne kadar başarılı olursa olsun, isveç ligi şampiyonlar ligi'ne sadece 1 ekip gönderiyor, o da 2 ön eleme turu atmak zorunda. keza uefa avrupa ligi'ne yolladığı takım sayısı ise sadece 2. bol elemeli serüvenlerden kurtulabilirlerse gruplarda 2-3 puan alıp eleniyorlar.

    özetle, ingiltere, almanya, ispanya gibi devleri bir kenara bırakalım. avrupa arenasında geçmek istediğimiz ve geçebilecek potansiyele sahip olduğumuz üstümüzdeki rakipler olan portekiz, rusya ve ukrayna; altımızdan bizi sıkıştıran isviçre, kıbrıs rum kesimi, belçika gibi ülkelerde olmayan veya çok gevşek olan yabancı sınırlamasını sadece biz bu derece katı uygularsak, rakiplerimizin gerisinde kalacağımız aşikar.

    ligimizin zevkli hale geldiğini zannedenler ise yengeç sepeti zihniyetine sahipler. yani kimse yukarı çıkmasın diye yukarı çıkmak isteyen yengeçleri aşağıdaki yengeçlerin sepetin içine doğru çekmesi örneği. zira bursaspor'u bir kenara koyarsak, eskişehirspor, sivasspor, kasımpaşa, antalyaspor yükseldiği için çekişmeli hale gelmeye başlamadı ligimiz. 4 büyükler kısıtlanarak aşağıya çekildiği için puan cetveli bu kadar sıkışık. yani zirvede toplanma değil aşağıda toplanma söz konusu. ve toplanmaya bakarak "çekişmeli oldu, güzel oldu" diyen malları hesaba katmamak gerekli.

    bugün manchester united, barcelona, bayern münih, paris saint germain gibi takımları bırak, porto, shakhtar, zenit gibi takımlarla bile çekişebilmemiz için sahaya 5 türk futbolcusu çıkartmamızı bekleyen köhne zihniyeti protesto ediyorum. değişime ayak uydurmamız lazım. artık yabancıları kısıtlayarak, içe kapalı ekonomi modeli gibi bir anlayış ile türk futbolunun gücünü ve marka değerini yükselteceğini sanan anlayışa ben bir sepet yumurta emanet etmem. gidip galatasaray'ımı emanet ediyorum şansa bak ki.

    önerim ise, ülkede 3 yılı dolduran yabancı oyunculara yerli statüsü verilmesi. illa hasan, hüseyin isimlerini alarak türk vatandaşı yapılması gerekmiyor. yerli statüsü verirsin olur biter. sınırsız yabancıdan daha da faydalı olur. zira galatasaray'da 3 sezondur oynayan bir yabancı, demek ki kaliteli yabancıdır. onu artık yabancıdan saymazsak türk futbolu zarar görmez. kaliteli bir oyuncu ile çıta yükselmiş olur. mesela milan baros ile yollarımızı ayırıyoruz madem, yerli statüsü ile gitsin sivasspor'da oynasın mesela. baros'lu, baroni'li, hilbert'li bir sivasspor; ve bunların yerine daha iyilerini almış bir galatasaray'ın maçı kuşkusuz daha zevkli geçer. her takımın kadroları bu ayara gelir 2-3 sezon içerisinde ve artık aşağıda değil, yukarıda toplanma başlar. uefa avrupa ligine giden bir eskişehirspor da ön elemede elenmez, ukrayna'nın dnipro'su gibi 5 galibiyetle grup bitirir. mert nobre'nin mersin idman yurdu'na yaptığı katkıya bakabilirsiniz örnek isterseniz. böyle ek statü kazanmış 2-3 kaliteli yabancı al, yanında kontenjan olan 5 yabancı al, 3 de türk oyuncu koy, kadronu böyle kur. bak bakalım daha mı iyi oluyor, daha mı kötü oluyor?

    doğru yol, sınırsız yabancı veya 6 yabancı sınırı değil, 3 sezondur oynayan yabancıya yerli statüsü verilmesidir. böylece yerli futbolcu piyasasının çok yıpranmasının da önüne geçilebilir. çağı yakalamaktan korktukça, çağın şartlarını belirleyenlerin gölgesinde kalmaya mahkum oluruz. bu ülkenin futbolunu kuzey kore'nin ekonomik modeli gibi bir futbol modeline sokarak güçlendireceğini zannedenleri acilen sağduyuya davet ediyorum. hangi çağda, nasıl bir futbol dünyasında yaşadığımızın farkında mısınız?
App Store'dan indirin Google Play'den alın