• 53
    aklı başında ve her detayını hatırlayarak sevindiğim 2014/2015 sezonu şampiyonluğudur.

    mecidiyeköy'de maçı izleyip sonrasında mecidiyeköy meydanda kutlamalara katılmıştım. hızımızı alamayıp mecidiyeköy grubuyla birlikte taksim'e geçtik. metroya inerken, metroda, metrodan çıkarken sürekli marşlar okuyorduk. taksim meydanında ikinci kutlamanın ardından nevizade'ye yürümüştük. nevizade'nin o günkü kalabalığına bir de biz eklenince izdiham yaşanacaktı neredeyse.

    2005/2006 sezonu şampiyonluğunda ise denizli'nin golünden sonra hasan şaş'ın saha içindeki deparını ve secdeye kapanmasını unutmam.

    var ol galatasaray !
  • 54
    on üç yıldır şampiyon olamıyorduk ve ben galatasaray taraftarı oldum. jupp derwal yeni gelmiş, uğur tütüneker (uwe) almanya’dan gelmiş. tanju henüz piyasada yok, sonraki yıl biz şampiyon olduğumuzda o da samsunspor’da gol kralı olacak. cevat prekazi’yi görmemle çocukluktan taraftarlığa geçiş dönemim başladı. o yıl şampiyon olmadık ve çok üzüldüm. o nedenledir ki bir sonraki yıl yani on dördüncü yılda gelen şampiyonluk benim yaşadığım ilk ve en değerli şampiyonluktur.
  • 57
    (bkz: süper lig 2005-2006 sezonu vs süper lig 2011-2012 sezonu)

    versus olarakda sözlükte yer alan bu iki şampiyonluğu birbirinden ayıramıyorum. ilki hayatımda gördüğüm ilk şampiyonluk ikincisi ise futbola aklım ermeye başladıktan sonra götdüğüm ilk şampiyonluk olarak da dilkat çekiyor. ama sanki 2006 şampiyonluğu bir tık önde gibi duruyor. 8 yaşında bir çocuk olarak yerimde duramadığım anları dün gibi hatırlıyorum.
  • 63
    benim için özel 4 sezon vardır.
    aklımın yeni ermeye başladığı, düzgün şekilde izleyerek takip ettiğim, babamla maçlara gittiğimiz ve hagi’nin ilk sezonu olan ve inönü deplasmanında hagi’nin son dakikalarda ki penaltı golüyle adeta derin bir nefes aldığım 1996-1997 sezonu.
    3. yıldızı ilk kez taktığımız, efsane kadronun dağıldığı ve nispeten daha vasat bir kadroyla hem şampiyonlar liginde müthiş performans gösterip hem de şampiyon olduğumuz 2001-2002 sezonu.
    son kayserispor maçında statta olduğum, kutlamalara bizzat sami yenin yeşil çimlerinde katıldığım, sezon boyunca bir çok mucizevi maçlara yıldızlı aslanlarla birlikte eski açıkta takip ettiğim, tarihin en mucizevi şampiyonluğu olan 2005-2006 sezonu.
    son olarak sezon boyunca müthiş zevkle takip ettiğim, bana göre bugünden itibaren son 15 sezonda oynadığımız en keyifli futbolu oynadığımız, son maçıyla kadıköy’de kupa kaldırdığımız 2011-2012 sezonu.
    tabi ki her şampiyonluk keyifli ama bu 4 sezon bende çok özeldir.
  • 64
    2005-2006 en özel şampiyonluktur.

    15-16 yaşında lise öğrencisi olduğumuz için o günün şartlarında ne anlam ifade ettiğinin çok da farkında değilmişiz aslında. bugün bakınca önemli bir fenerbahçe dominasyonunun önüne geçmişiz. bunun yanında rakibimiz adına da ciddi bir kırılmaya sebebiyet verdi. o günden beri sürekli finalleri kaybeden takım haline büründüler. 2006 olmasa muhtemelen 2008 ve 2012'de olmayacaktı.

    edit: 2000 sonrası sıralamam şu şekilde olur.

    2006 > 2012 > 2002 > 2008 > 2015 > 2018 > 2019 > 2013

    edit 2: elbette 2001 değil 2002 olacak :(
  • 65
    23 yıl sonra gelen, bağırta cagirta "seni sevmeyen ölsün" dedirten ve düşman çatlatan türkiye basketbol ligi 2012-2013 şampiyonluğudur benim için.
    basketbolla ilk tanışmam, sinan erdem'de anadolu efes'in euroleague macina gitmemle olmuştu. maçı tam hatırlamıyorum, babam elimden tutup götürdü beni ve basketbolla tanıştırdı. kendisi feci bir basketbol hayranı, bana da miras bıraktı bu hayranlığı. galatasaray basketbolu ile ilk tanışmam ise 10-11 sezonunda içerde 68-57 kaybettiğimiz estudiantes maçı. ipekçi'de nispeten dolu bir salonda ne yazık ki kaybetmiştik. galatasaray basketbolu ile o gün tanışmıştım. devamında babamla her hafta sonu maçlara gitmeye başlamıştık. ben tabii 2. sınıfım o ara. çocuğum yani. ama o kadar güzel ki, takımın tamamını numaralarıyla ezberleyip babama anons yapıyordum evde hahshs. heves ettim basketbola başladım. tutku açık'a aşıktım bildiğin. o sezon tüm maçlara gittik babamla final serisinin ilk ve son maçı hariç. içerdeki 2. maça gitmiştik onu da kaybettik. derbi karnem pek iyi değil ne yazık ki :(
    sonra 11-12, 10-11'de gelen o eski yenilmez armada havası bu sezonda da devam etti. buraya pek girmeyeyim. euroleague'de ilk senesi olmasına rağmen rüya gibi bir euroleague oynadı takım. ama ligde başarısızdık bence. aslında başarısız demek de haksızlık olur sanssizdik diyelim. yarı finalde beşiktaş ile eslestik. nitekim o sene beşiktaş şampiyon oldu. sonra 2012 yazında oktay hoca takımdan ayrıldı. detaylarını pek bilmiyorum meselenin, ünal başkan ile 2+2 hoca+ceo şekli bir anlasma yapacaktı sonra o anlaşma 4 sene hocalik olarak değiştirilmeye çalışıldı orada bir anlaşmazlık. tabii ben bu kadarla olduğunu sanmiyorum, başka şeyler de vardır elbet. neyse işte, oktay hoca gitti. tabii galatasaray liseliler durur mu, hemen kendi sıra arkadaşlarını yamamaya çalıştılar şubeye, erman kunter. allah korudu. unics kazan yolcusu ergin hocayı yolundan çevirip takımın başına koydu ünal başkan.
    velhasıl, buraya kadar 12-13 sampiyonluğuna giden süreçle ilgili bazı kilit seylerden ve şubeye olan derin ve yoğun aşkımdan bahsetmeye calistim.
    sezona, ergin hocanın beşiktaş'tan getirdiği yabancılarla girdik. sezonun başlarında meşhur karşıyaka deplasmanı oynandı. o güne kadar fener'i falanda madara eden karşıyaka, bizim maçtan önce kafası kesik aslan pankartı açtı, daha sonra taraftarı maç içinde türlü türlü çirkefliği yaptı. hakemlerin yanlı kararlari ve son top cenk akyol'a çalınan saçma sapan steps ile kaybettik. ama o maç orada öylece kalmadı tabii, o yaşananların hesabı sonradan soruldu. zaten o maçtan sonra daha da maç kaybetmedik diye hatırlıyorum. o sene bütçemiz epey iyiydi. hocanın bizde de 3 kupa hedefi vardı. eurocup'da fena ilerlemiyorken hawkins'in doping mevzusu patladı. ben hawkins'e hakkımı helal etmiyorum. hawkins patladı, 4 sene ceza yedi. biz akabinde eurocup'tan elendik falan. kupa'da finale çıktık, yine yanlı hakem yönetimi ve macin sonunda sato'nun potaya temas etmesine rağmen verilen basketiyle kupayı kaybettik fenere. elde kaldı lig, ligin kalan kisminda namağluptuk. bütün maçları salonda izleme şerefine nail oldum. düşünün, 10 yasinda bir veledsiniz. galatasaray'ınız 23 sene sonra şampiyonluğa koşuyor, her maçına yerinde şahitsiniz. neyse, karşıyaka maçı. inanılmaz kaotikti. mevzular çıktı, bizimkiler karşıyakalılara bir güzel sopa çekti. kafası yarilanlar, salondan yaka paça atılanlar. en son hatırladığım önümde bir tane kel abi vardı, kafası kanıyordu ama hala tezahürat yapıyordu. deli oğlu deli ahahah.
    ligi 27-3 ile 1. sırada bitirdik. çeyrek finalde tofasi 2-0, yarı finalde karsiyaka'yi 3-0 ve finalde banvit'i 4-1 ile geçtik. o 1'i de, evimizde şampiyonluk kutlayalım diye verdiğimize eminim. nitekim, evimizde muhteşem bir ortamda, 1 saat öncesinden tıklım tıklım olan ipekçi'de kutladık. bir haziran günü, öğleden sonra hava sicakken. otoparktan girdik, içip içip ibrahim tatlises söyleyenler, tezahürat yapıp isinanlar. hayatımın en güzel günüydü. kız arkadaşımın bana bir sorusu olmuştu: "en mutlu olduğun gun hangi gündü" diye, kendisiyle tanıştığım günü beklemişti muhtemelen ama ben 15 haziran 2013 demiştim, sonra senle tanıştığım gün geliyor demiştim. sevgilim galatasaray'ı hep kiskanmisti bu yüzden ahaha.
    maçtan önce anlamlı bir koreografi, sahada eze eze kazanan bir takım. konfetiler, protokolde sarigüller sürenler aysallar. dünyada cenneti yaşamıştım sanki. futbolda şampiyonlar ligi'nde ceyrek final yapıp real'i madara eden ve ligde en yakın rakibine fark atarak şampiyon olan takım, baskette eze eze gelen destansı şampiyonluk. 2013 yılı cidden dünyada cenneti yaşamışız. bunları yazarken duygulanmadım değil valla. oturup hüngür hüngür ağlayacağım şimdi. çok baskaydi 12-13 şampiyonlukları. yaşatan herkesten, emeği geçenlerden allah bin kere razı olsun.

    https://gss.gs/u55.jpeg
    https://gss.gs/qd5.jpeg
  • 67
    tabii ki de 2005-2006 sezonu şampiyonluğudur. yurt çapında resmen üç gün üç gece bayram havası esti. millet günlerce formalarla okula, uyan yere göre işine gitti.

    umarım bundan daha iyi bir şampiyonluk izlemem, yüreğimin kaldıracağını pek sanmıyorum. 2012 şampiyonluğunu izlerken, kadıköy’de beraberliği savunurken de gaza gelmiştim, ancak yukarıdaki kadar mucizevi bir olay değildi o. hak ettiğimiz sezonda feneri ittirmek için uydurdukları play-off yüzünden gereksiz bir keşmekeşe girdik sadece. o yüzden fenerin evinde kupa almaktan çok mutluluk duysam da, yamalı don gibi kadroyla fenerin gelmiş geçmiş en sağlam kadrolarından birinden şampiyonluk almak, bunu da inanılmaz olaylarla yaşamak efsanevi idi.
  • 68
    2005-2006 tartışmasız 1 numarada yer alır. efsaneydi efsane. ligdeki tüm maçların gollerini içeren bir cd bende hala saklıdır.

    1. fenerbahçe'nin maddi durumunun ve kadrosunun bize göre daha iyi olması.

    2. saha dışında yine rahat durmamaları. elle, kolla maç kazanmaları. (bkz: el değmemiş temiz bir lig istiyoruz)

    3. galatasaray aleyhine bazı maçlarda anormal kararlar çıkması ki en efsanesi maçlardan biri de şudur.
    (bkz: 19 mart 2006 galatasaray kayseri erciyesspor maçı) devran denen adam çizgide elle golü kesti. var da yok o dönem. kırmızı kart ve penaltı verilmedi. son dakikalarda 2 tane atarak 4-2 kazanmıştık. emre toraman sinirden direkleri dövüyordu. ertesi gün kantinde fenerbahçeli bir arkadaş gs şampiyon olur. futbolcularda hırs var diyordu.

    fenerbahçenin bu kadar rezil olduğu ve dağıldığı başka bir gün hatırlamam. zaten o günden beri kendilerine gelemediler. ama hala üçkağıtçılık peşindeler. çok acayip.
  • 70
    2006 şampiyonluğudur. fenerbahçe camiasının bugünlerde gördüğümüz özgüvensizliğinin getirdiği karanlık yollara sapmasının yegane sebebidir. birçok fenerbahçelinin en büyük travmasıdır. o gün bugündür kimyaları hep bozuktur.

    2012 şampiyonluğumuz da çok özeldir. müstakbel 2023 şampiyonluğumuz da çok özel olacaktır. bunlar çok zor elde edilmiş şampiyonluklar olduğu-olacağı gibi türk futbolundaki bizim aleyhimize yapılan kirli organizasyonların ayyuka çıktığı sezonlardır. kırılma anlarına da delalet eder. allah fenerbahçe taraftarına sabır versin. çünkü başlarına gelen şey her türlü engellemeye rağmen gördükleri galatasaray şampiyonluklarıdır.
  • 71
    üstünden çok uzun zaman geçtiği için önemsiz gibi gözüken, üzerinden 23 sene geçmesine rağmen tekrar alınamayan o şampiyonluk, o apolet benim için ve muhtemelen ülke için her daim en sevinilen şampiyonluk olacak:

    (bkz: galatasaray'ın uefa kupası şampiyonluğu)

    rapid wien ön elemesi ile cl gruplarına kaldığımız, gruplarda ilk 4 maçta 1 puan almamıza rağmen 7 puanla 3. olduğumuz ve uefa kupasına devam ettiğimiz sezon inanılmazdı.

    bologna turunu geçeriz diyebiliyorduk ama zar zor geçmiştik. rakip dortmund olduğunda tamam denildi. hadi italya 9.sunu güçlükle elemiştik ama dortmund öyle değildi. bundesliga 4.sünü nasıl eleyecektik?
    galatasaray deplasmandaki ilk maçı kazanarak turu geçmeyi garantilediğinde "acaba?" dedik. çeyrek finalde yine deplasmandaki ilk maçta la liga 3.sü mallorca'ya 4 atınca "lan?" dedik. yarı finalde ilk leeds maçında 2-0 yenmiştik ama 2 de ingiliz öldürülmüştü. turun 2. ayağı için ingiltere'ye gidiliyordu ve futbolcuların hayatı bile tehlikedeydi. leeds united zaten çok iyi bir takımdı (premiere league'de 4. olmuşlardı ve o seneyi de 3. bitirdiler. 6 ay sonra da beşiktaş'a 6 attılar) ve 2 kişinin öldürülmesi galatasaray'a karşı inanılmaz bir antipati oluşturmuştu. 1-2 kırmızı kart görür, 4-5 tane yer veda ederiz diye düşünürken galatasaray oradan da alnının akıyla çıktı.

    normalde renkleri kırmızı beyaz olan arsenal final maçında kırmızı beyaz giymemişti. galatasaray'ın karşısında sarı lacivert giymenin bir bedeli vardı. italyan, alman, ispanyol, ingiliz takımlarını eze eze kupa almak çok kolay bir iş değildi.

    2002 dünya kupasında kupa alınır denildiyse, 2008 avrupa şampiyonasında neden olmasın ki düşüncesi oluştuysa, 2013 yılında real madrid'in dizleri titretildiyse hepsi bu şampiyonluk sayesindedir. galatasaray'ın uefa şampiyonluğu bu ülkedeki futbolseverlere uluslararası turnuvalarda şampiyon olmanın imkansız olmadığını gösterdi.

    galatasaray türk olmayan takımları yenmek işini fazlasıyla ve unutulmaz bir şekilde yaptı.
  • 72
    2005-2006 şampiyonluğu ile ona en yakın olan 2011-2012 şampiyonluğu arasında bile çok büyük fark var. 2005-2006 şampiyonluğu sadece bir şampiyonluk değil, çok düşük bütçeyle fenerbahçe'nin paralı düzenine bir başkaldırıdır. o gün birçok mekan "burada şampiyonun maçları izlenir" diye saçmalayıp galatasaraylılara maç bile izletmemişti de allah razı olmadı bunların şımarıklığına. o gün şampiyon olamasaydık, ne 2012'yi ne de başka şampiyonlukları görebilirdik.
  • 73
    şöyle ayrım yapabilirim; geçmişte bazı şampiyonluklarımız var ki ligin bitimine birkaç hafta kala garantilemişiz, bunlar sevinç anlamında en sonda geliyor.

    ama ne zamanki şampiyonluk son maça, son maçın son dakikasına kalıyor o zaman doğru orantılı olarak sevinç seviyesi de başka oluyor.
    örneğin; 1992-1993 sezonu ankaragücü maçı,
    1993-1994 sezonu bursaspor maçı
    2005-2006 sezonu kayserispor maçı (meşhur 16 dk bekleme)
    2017-2018 sezonu göztepe maçı

    hele şampiyonlukta çekiştiğin rakibinle son maçta ya da sonlara doğru şampiyonluğu ilan edebileceğin bir maçta karşılaştığında, rakibin de kazanırsa şampiyon olabileceği bir durum söz konusuysa, o zaman yaşanan sevinç bambaşka oluyor;
    örneğin; 2011-2012 play off'undaki fenerbahçe maçı, 2018-2019 sezonu başakşehir maçı

    son olarak şu da bir gerçek ki hangi şampiyonluk olursa olsun p.tesi sevinirim, salı hafifler, çarşamba'ya birşey kalmaz.
    şimdiye dek hiç şaşmadı bende.
    bizim camianın genelinde çok farklı olduğunu, veya genelleştirirsek lokal başarılarla tatmin olduğumuzu düşünmüyorum...
  • 74
    son düdük çaldığında şampiyon oluyorsak ve o an tribündeysem ki(son 30 senede hiç kaçırmadım bu tarz anı canlı olarak çok şükür) en güzeli/ en çok sevinileni odur. ilkinde rahmetli peder bey maçın son anlarında "gözün hakemde olsun, bitirdiği an galatasaray'ın şampiyon olduğu ilk saniyedir/andır" demişti. o günden beri o 1 saniyelik ve bilmemkaç milyarlık evrenin en güzel anına hep bu gözle baktım ve şahit oldum. içinde bulunduğumuz şu mübarek günlerde de duam, bu sezon itibari ile o maç (artık hangisi olacaksa) bende son dakikalarda aynı cümleyi bende benim juniorlara söyleyecem. akıllarında kalırsa ne ala kalmazsa da biz en azından görevimizi yapmış oluruz.
App Store'dan indirin Google Play'den alın