• 76
    hepsi çok özel şampiyonluklar ancak 2007-2008 bende yeri çok ayrı. o zaman lise 2. sınıf öğrencisiydim ve sınıfımızda tatlı bir fb-gs rekabeti vardı maçları birlikte izlerdik ve kendi içimizde de bir hırs doğmuştu. fenerin çok gerisinde bir kadromuz vardı, hocasız kalmıştık, bjk maçında hakan şükür ve lincoln kadro dışı kalmıştı maç günü, fener maçı galibiyeti, ardından sivas deplasmanı anlatırken duygulandım çok özel zamanlardı. şampiyonluk sonrası euro 2008 de gelen başarı da bu şampiyonluğu özel hatırlamda bir etken.
  • 77
    her ne kadar süper finalli şampiyonluk ve kadıköyde kupa kaldırmak özel bir şampiyonluk olsada, benim için 05-06 sezonudur. denizli maçı ufak çaplı kalp krizi yaşatacak kadar stres dolu bir maçtı. diğer yandan bizde yanılmıyorsam kayseri ile samiyende oynuyordur ve maçı erken koparmıştık. denizli gol atınca samiyendeki oyunun durması ve taraftar, futbolcuların sağ sola koşması çok acayip bir şeydi. *

    öyle bir maçtı ki benim evde denizli maçı bitince bir koltuktan diğerine, amcamın doğru atlamam uzun atlama rekoru niteliğindeydi. zaten büyük ihtimal rekor hala bendedir. olimpiyatlar, işine bak kardeşim :)
  • 78
    2005-2006 futbol sezonudur. o zaman tabi daha küçüğüz, aileden de fanatik kimse yok. maçları radyodan takip ediyoruz. mahallede ali diye bir çocuk var, fenerbahçeli. nasıl biri olduğunu tanımlamama gerek yok, lisenin başlarında fenerbahçeli bir çocuk nasıl oluyosa tam öyle. neyse bu kendinden çok emin şampiyon olacağından, ben de her zaman evde dinlerim radyodan.

    o gün radyoyu balkona çıkarıp son ses maçı dinledim. neyse biz yeniyoruz, spiker de arasıra denizlispor - fenerbahçe maçına bağlanıyor. mustafa keçeli golü atınca fb yayınına geçti ama nasıl bir heyecan. bizim maç bitti, rakibin maçı bir türlü bitmiyor, appiah kaçırıyor, sürekli fenerbahçe ataklarını yüksek sesle anlatan spiker var. kalbim ağzımdan çıkacak neredeyse. sonrasında gelen şampiyonluk. o zaman atladık bi abimizin arabasına, elimizde atkı, radyoda galatasaray marşı, şampiyonluk turu atıyoruz. yaşadığım heyecanı, sonrasında gelen sevinci hiç unutamam.
  • 79
    yeni kazanılan şampiyonluk her zaman çok iyi his veriyor insana taze olmasından ötürü yaşananların, ancak en çok sevindiğim 2005-06 sezonu şampiyonluğudur. doya doya her anını hatırladığım, türlü türlü haksızlıklara, 2000-2010 arası fener'in en güçlü dönemi olmasına, kadrosunun bizden kat ve kat iyi olmasına rağmen iyilerin sonunda kazandığı bir sezondu 2005-06 sezonu.

    olaya bir de şu açıdan yaklaşmak lazım. hiçbir şampiyonluğumuz kolay olmadı, hepsinin kendi içerisinde bir sürü hikayesi var. 2022-23 sezonuna da bitime 10 hafta kala içerisinde bir sürü hikaye biriktirdi. fener camiasının saha dışında neler yaptığı, ne tür haksızlıklar sonucunda kayrıldığı bir sezonu ya da bizim sürekli geri çekildiğimiz bir sezonu yaşıyoruz. 92 doğumlu biri olarak çok şampiyonluklar gördüm. küçük bir not: 2020 yılına kadar kadıköy galibiyeti alamıyorduk, bu galibiyeti alarak şampiyonluk yaşayamıyorduk benim net şekilde hatırladığım. 19-20, 20-21 sezonlarında bu galibiyeti alıp şampiyon olamadık. bu sene sonunda olabilirsek onca haksızlığa karşı kadıköy galibiyeti sosuyla şampiyon olacağız. bir başka isteğim ha keza bir sezonda fener'den 6 puan alarak şampiyon olabilmek. her şey bizim elimizde. kafası yeni futbola basan, ilgisini çeken galatasaraylı gençler de böyle güzel bir şampiyonluğu yaşabilir umarım 2023 mayısında/haziranında, yaşayacağız da hayırlısıyla.
  • 80
    2005-2006 alayına diz çöktürür tövbe ettirir. büyük bir kırılma yarattı lig tarihinde.

    2011-2012 de çok ama çok kritikti. sahasında kupa kaldırdığımın çocuklarına psikolojik olarak da büyük darbe vurdu. rüzgar tamamen bizim arkamıza geçti.

    çok büyük konuşmamak gerek ama özellikle bu sene de şampiyon olursak bizim bir daha şampiyonluk sayısında geri düşme ihtimalimiz kalmaz.

    çocuklarımız veya torunlarımız bayern münih tarzı bir tablo ile karşılaşır. bizim 40 iken en yakın rakibimiz 23 falan makas daha da açılarak devam eder.
  • 81
    hayatımızın en uzun 16 dakikası, 2006 şampiyonluğu. her şeyiyle çok önemliydi. rakibimizin 2004,2005 ve 2007 şampiyonlukları ve ardından 2008 şampiyonlar ligi başarıları (o sene de ligi almıştık ellerinden, buradan mateja kezman'a selamlar ) ile bizim 1996-2000 arası yakaladığımız ivmenin bir benzeri olabilirdi. maddi olarak bizden fersah fersah önde oldukları bir dönem, zaten son 3-4 hafta içinde kadıköy'de derbi vardı kadrolardan her şey anlaşılıyor. o gün kazandık biz çoğu şeyi. asla toparlayamadılar bir daha her seferinde olmaz dediler ayakları titredi yine oldu. son haftaya bile taşıyamadılar bir daha, erkenden koptular o korku ile (playoff zırvasını saymıyorum). bursa'ya kaybetmeyiz artık dediler ona da kaybettiler. diğer tarafta biz henüz bitmeyen ligde dört yıldız koreografisi ile 24 mayıs galatasaray beşiktaş maçına çıktık, kazandık onlar yine kaybettiler.

    her şampiyonluğun hikayesi farklı hepsi çok özel ama 2006 imkansızlıktan çıkan ve rakibe ciddi mesaj veren bir şampiyonluktu. sonrasında bir çok sezona etki etti bence. rakibin başkanıyla, takımıyla, medyasıyla, hakemiyle, parasıyla her şeyiyle en önde olduğu dönemin kırılmasıydı. o neslin takım seçmesinde de etkisi büyüktür bence. şuan baktığınızda fener 9-10 senedir en tepede yok. eğer o gün kaybeden biz olsaydık devamında 2008 de zor olurdu bence 8-9 senelik bir çıkmaz olabilirdi bizim adımıza. tabi halamın bıyığı olsa amcam olurdu ama yinede müthiş bir şampiyonluktu.

    maçlar oynanmadan önce herkes feneri şampiyon yapmıştı, kutlama alanları hazırlanmış herkes formalarla dolaşıyor. o büyük güven devasa bir yıkıma sebep oldu. bizim tarafımızda da saatler 20.45olduğunda mutluluk sarhoşluğu. o gün doğru saat kaçtı bilen yoktur. hasan kabze var, 15 nisan 2006 vestel manisaspor fenerbahçe maçı var, varda var yani bunlar sadece sezonun son bir ayında yaşananlar.

    erik gerets de çok büyük hocaydı atlamak olmaz. imparator'dan sonra benim için ikinci sıra kendisinindir. o kadroya rağmen müthiş bir hucüm futbol oynatıyordu. o sezon iki maçıda vermiştik fenere ona rağmen şampiyon olduk. bu sezon da umarım okan hoca tersini başaracak ve şampiyon yine biz olacağız.

    (kıyası türkiye şampiyonlukları için yaptım elbet uefa konu dışı.)
  • 83
    her şampiyonluğun çok ayrı hikayesi var ama benim için 2005-2006 sezonu şampiyonluğu en unutulmazıdır.

    elle kolla değil bilekle
    parayla pulla değil yürekle
    sarıyla kırmızıyla
    alnımızın akıyla

    sloganını oluşturacak kadar taraflı maç yönetimlerinin olduğu sezonda şampiyon olmamız, ben ve ailem için unutulmazdı. son maçlar başlarken hepimizin üzgün olduğu ve beklentimizin az olduğu, dakikalar ilerleyip golümüzü attıktan sonra ailemdeki her bir ferdin umudunun arttığı, birbirimizle hiç konuşmadan ortak toteme başlayıp, hiçbirimizin bulunduğu odalardan çıkmayıp yerinden bile kalkmadan maçların bitmesini beklediği, fenerbahçe'nin denizli maçının 16 dakikalık uzatmasında ağzımızdan tek kelime çıkmadan hepimizin aynı şeyleri hissetmesi, hasan şaş'la birlikte bizim de heyecanımız derken gelen şampiyonluk. enfes bir hikaye, enfes bir anı benim için. hala o sezonun şampiyonluk tişörtü ve tüm gollerin olduğu cd hatıra olarak duruyor.
  • 84
    benim açımdan tartışılmaz şekilde 2005-2006 sezonudur. kazanılmasının zor olması, bir sürü etkisinin yanında en önemlisi o sezon son maçları ali sami yen de izlemiş olmam. özellikle son maçta arkadaşlarla beraber eski açıktaydık. benim içim her zaman gururla anlattığım, ben de ordaydım diyebildiğim, hiç bir zaman unutamayacağım çok özel anlardan bir tanesidir.
  • 87
    genelin aksine 2007-2008 şampiyonluğuna çok sevinmişimdir. böyle hiç zirveden kopmadan diğer yıllara göre orta seviye denecek bir kadro ile şampiyon olmuştuk. feldkamp hoca ile sezona başlamıştık, lincoln ile barış özbek'in harmanlandığı, hakan şükür, ümit karan ve nonda' nın aynı kadroda olduğu, altyapıdan arda turan'ın geldiği, kalecilerin aykut, orkun ikilisinden olduğu, serkan çalık'ın son dakika golü ile maç getirdiği, stoperde servet çetin gibi orta üst bir oyuncunun ileri seviye performansı. hasan şaş'ın son bir dans diyerek nerede görev verilirse oynaması. belki bir çok kadronun çok gerisinde bir ekipti ama yaşanan güzel bir hikayeydi. o şampiyonluk gelecek dönemler için kulüp adına önemli bir değerdi çünkü genel anlamda o zamanlar yönetim işleri çok da iyi gitmiyordu.
  • 88
    on numara anket. aklima hemen iki sampiyonluk geldi. birincisi 2011-2012 sampiyonlugu. travma gibi sezondan sonra gelen, super finalin de etkisiyle sevincin alin lan hepinizi ustuste koyup sampiyon olduk dedigimiz sampiyonluktur. arkadaslarla universite kantininde laptoptan izleyip sonra senlige gitmistik. ruya gibi. *

    digeri de gerets ile kazandigimiz sampiyonluktur. uzatma dakikalari gecmek bilmemis, sonrasinda sokakta bagira bagira mars soyledigimizi hatirliyorum. hey gidi.

    ama yas itibariyle daha buyuk ve futbola bakis acimin daha olgun olmasi itibariyle 2011-2012'nin yeri ayridir.
  • 91
    2005-2006’da küçük bir çocuktum, izlediğim mekanda babamla birlikte istiklal marşı söyledikten sonra kaldırımda hüngür hüngür ağlamıştım. istiklal marşı ne alaka, bunu hâlâ bilmiyorum. benim için çok özel.

    2011-2012, play-off saçmalığı ile hak yediler. kadıköy’de şampiyon olduk, havalara uçtum. çok anlamlı.

    2018-2019’da hak üstüne hak yediler. yurt dışındaydım, uzaktan tek başıma ekran başında destek olabiliyordum takıma. aklımdan geçenleri bir gün çıkıp fatih terim anlattı: ‘bu yıl benim için hepsinden özel, bu yıl özellikle şampiyon olmak istiyorum’ minvalinde konuştu. bu şampiyonluğun beni en sevindiren olduğunu düşünüyorum. bu sene tekrar olana kadar da son şampiyonluğumuz bu zaten.
  • 94
    benim için tartışmasız 2018-2019 sezonudur. tudor'un kovulması. forvetsiz olmamız. şampiyonlar liginden çok kötü bir şekilde elenmemiz. başkanın ibra edilmemesi. 9 puan geriye düşmemiz. fikstür olarak dezavantajlı olmamız. ali koç'un tonlarca para harcaması. terim'e verilen cezalar. oyunculara verilen cezalar. okan buruk'un tudor'un ipini çeken kişi olması. saymakla bitmeyecek olumsuzluğa rağmen şampiyon olduk. bir ara baya baya inanamıştım. imparator bir kez daha imkansız diye bir şeyin olmadığını kanıtladı.
  • 96
    tüm şampiyonluklara çok sevindim elbette ama ilk 5 yaparsam şöyle olurdu.

    1. 2011-2012 sezonu kadıköy karanlıklar içindeki şampiyonluk (ne kadar kirli, pis işleri varsa başlarına bir kez daha yıktığımız sezon)

    2. 2005-2006 sezonu 16 dakika uzatmalı şampiyonluk (karşı tarafta yaptığı tahribatın getirdiği apayrı bir haz)

    3. 1992-1993 sezonu feldkamplı şampiyonluk (izlediğim en iyi galatasaray takımlarından biriydi)

    4. 2018-2019 sezonu başakşehir finali olan şampiyonluk (tüm düzene yeniden başkaldırı ve hepsini üst üste koymanın tadı)

    5. 2007-2008 sezonu cevat güler hoca ile şampiyonluk (mayısların gerçekten bizim olduğunu tüm kuşlara yine, yeniden hatırlatmak, 6'da 6 ve 30 cm'lik nonda şeyi :))

    ekleme; şayet bu sezon da şampiyon olursak bu listeye üst sıralardan girecektir. fena bilendim bu yüzsüz ordusuna karşı. organize kötülüğü son kez yenmek ve artık dağıldığını görmek çok hoş olacak. inşallah..
  • 97
    96-2000 arasına ve 2002'ye yetişmeyenler için muhtemelen hemen 2005-06 "saat kaç?" başı çekecektir. 2007-08 sanki 2006'nın uzantısı gibiydi, kalli ve cevat güler vardı. 2012 de olurdu ama play-off saçmalığı canımızdan bezdirdi, 9 puan farkımız eridi gitti. üç kupalı 2015 havaya giren rakiplere karşı 4. yıldızla epey anlamlıydı ancak oyunumuz iyi değil, sadece doğruydu. 2018 ve 2019 "nerede kalmıştık?" açısından çok anlamlıydı, rakip başak city olunca belki o zirve tadını vermedi.
  • 98
    büyüklerimizden duyduğumuz, sonraki yıllarda kayıtlarını izlediğimiz kadarıyla en duygu dolusu 86-87 sezonu diyebilirim. unutulmaz maçlar belgeselindeki tek yerli maç olması bile dönüm noktası olması açısından önemini yansıtıyor.

    sezonun çoğuna dair bir şey hatırlamasam da (okan buruk'un ayağının kırıldığı gün hariç) ankaragücü maçı ile beraber ilk kez tanık olduğum şampiyonluk olması dolayısıyla 92-93 sezonu ilk aşk gibidir.

    en inanılmazı 2005-2006 sezonudur. maç bitiminde evden çıkıp şampiyonluk kutlamalarına depar attıran bir andı. 2000-01 sezonunda da son maçta, ilk yarı sonucuna göre şampiyonduk. ancak ikinci yarıda işler tersine dönmüştü. o yüzden umutlanmamaya şartlanmıştım. ancak bu sefer hikayenin sonu güzel bitmişti.

    en nefes keseni 2011-12 sezonudur. bütün yıl sahada verilen emeğin, güzel oyunun karşılığını almamız gerekirken getirilen play-off düzenlemesi ve play-off döneminde son maçlardaki şanssızlıklarımız ve hatalarımız neticesinde neredeyse elimizle kupayı verme noktasına gelmiş olmanın getirdiği sinir ve öfkeyi unutamıyorum. en gergin şekilde izlediğim birkaç maçtan birisiydi. o maç alınabilecek kötü bir sonucun bizde yaratacağı travmayı düşünmek bile istemiyorum.

    "galatasaray'ın adının olduğu her yerde umut vardır" sözünü yansıtan sezon, 2001-2002 sezonudur. oyuncularını kaybeden, forma tedarikçisi bile birkaç çıta seviye düşen, göğüs sponsoru bile bulamadan sezona başlayan, ordan burdan bulduğu kiralık oyuncularla kadro çıkartabilen bir galatasaray'ın kazandığı şampiyonluk ve şampiyonlar ligi'ndeki gurur duyulası performansı çok ama çok kıymetlidir.

    en dominantı 96-97 sezonudur. terim'in ilk senesinde ilk maçlarda yaşanan bocalamanın ardından sami yen'de fenerbahçe'ye karşı alınan 4-0'lık mağlubiyetle beraber ipler kopma noktasına gelmişti; ancak süren, terim'e destek oldu. sonraki hafta inönü stadı'nda oynanan sarıyer maçıyla beraber galatasaray taraftarı da desteğini gösterdi ve inanılmaz bir seri yakalandı. öyle ki bu serinin içinde 4 maçta tam 25 gol attığımız bile oldu. sırasıyla antep, altay, istanbul ve zeytinburnu maçlarında takım askerden yeni gelmiş gibiydi. o yılki en büyük sıkıntı, derbi maçlarındaki düşük performanstı. eğer derbi maçlarında da sonuca gidebilen bir galatasaray izleseydik kolay kolay o sezondan iyisini yapabilmek mümkün olmazdı.
App Store'dan indirin Google Play'den alın